[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle”]
Türkiye hapishanelerinde yaşanan hak ihlalleri her geçen gün artarken, neredeyse her gün bir tutsağın ya da tutuklunun ölüm haberi basına yansıyor. Hapishanelerde devam etmekte olan işkenceler, intiharlar, hasta tutsakların sağlık haklarının engellenmesi, infaz yakmalar gibi birçok hak ihlali listeler halinde uzayıp gidiyor. Ulaşılan verilerle gerçeklerin ötüşme noktası çelişkili olsa da bize hapishanelerin genel durumu hakkında önemli bilgiler sunuyor. İnsan Hakları Derneği (İHD), 2021 yılına ait Türkiye Hapishanelerinde Hak İhlalleri İzleme Raporu’nu geçtiğimiz günlerde yaptığı basın açıklamasıyla yayımladı. Raporda başlıca hak ihlalleri şu şekilde sıralanıyor. “Yaşam hakkı, işkence ve kötü muamele iddiaları, sağlık, iletişim ve haberleşme, bilgiye erişim hakkı, disiplin soruşturmaları ve cezaların infazı, sevk talepleri ve sevk sürgünler, adil yargılanma hakkı ve diğer baskılar. Ayrıca raporda örneklendirilen ancak ayrıntılı bilgiye ulaşım sorunundan kaynaklı yer verilemeyen yabancılar, LGBTİ+’lar, çocuklu kadınlar ve çocuklar da özel alarak ele almayı gerektirmektedir. Türkiye’de hapishanelerin durumuna ilişkin veri ve bilgilere ulaşmak ne yazık ki pek kolay değildir. Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü değişen aralıklarla bazı istatiksel verileri yayınlıyor olsa da bu verilerin güvenilirliği tartışmalı bir konudur. Ayrıca hapishanelerde kaç LGBTİ+ bireyin veya kaç siyasi tutsağın bulunduğuna dair herhangi bir sayı verilmemektedir. Bunun yanında hapishanelerde ölen, katledilen, intihar eden tutsak ve tutuklulara ait bilgiler de paylaşılmamaktadır. Kısacası mevcut kapasite ve hapishanelerde kalan kişiler arasındaki oran açılmaya başladıkça bu tür istatistiklere ulaşma imkânı daha da zorlaşmaktadır. 2021 yılı verilerinin 2020 yılına oranla daha sık bir biçimde güncellendiği görülürken, Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün verilerine göre Türkiye’de 5 Mayıs 2022 tarihinden itibaren 269 kapalı, 86 müstakil açık, 10 kadın kapalı, 7 kadın açık, 8 çocuk kapalı hapishane ve 4 çocuk eğitimevi olmak üzere toplam 384 hapishane bulunmaktadır. Bunların toplam kapasitesi 275.843 kişidir. 2020 yılı raporunda verilen verilerle karşılaştırıldığında ise 2021 yılı içerisinde toplam 15 yeni hapishane yapıldığı ve hapishanelerin kapasitelerinin 30.896 kişi artırıldığı görülmektedir.
SAĞLIK HAKKI VE HASTA TUTSAKLAR
İHD’ye yapılan başvurular ve hapishanelerde kalanlarla yapılan görüşmeler doğrultusunda, sağlık hakkı açısından yaşanan temel sağlık sorunlarının çok boyutlu olduğu görülmektedir. 2021 yılıyla pandemi sürecinde kalabalık koğuşların mevcudunun azaltılmadığı, hücre ve koğuş mevcutlarının artırıldığını; hastaneye sevklerde tek kişilik ve insanlık dışı bir biçimde karşımıza çıkan “nakil aracı” denilen ringlerin sağlık açısından pek de uygun olmadığını görüyoruz. Gerek hapishane revirlerinde gerekse götürüldükleri hastanelerde, hastalar gerçekten tedavi edilmek yerine ağrı kesici gibi geçici, hastalık belirtilerini giderici/önleyici ya da ortadan kaldırıcı ilaçlarla baştan savma biçimde tedavi edildiğine tanıklık ediyoruz. Çoğu zaman hapishanelerde doktor bulunmaması, kelepçeli halde muayene dayatması ve asgari özenin dahi gösterilmemesi de kayıtlara yansıyor. Bunun yanında koğuş ve hücrelerin yeterince ısıtılmaması, havalandırılmaması, gün ışığından faydalanılamaması, iaşe bedellerinin yetersiz olması, temiz ve sıcak suya erişimin kısıtlanması, diyet yemeklerinin tedarik edilmemesi gibi diğer sorunlar da karşımıza çıkıyor. En can alıcı nokta olarak da çoğunlukla hasta tutsaklar, hastalıklarını son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmiyorlar. Adli Tıp Kurumu (ATK) tahliye kararını siyasi tutum sergileyerek vermiyor. Hastane raporları ATK tarafından kabul edilmiyor ve raporlar ya da alınan kararlar “güvenlik” gerekçesiyle kabul edilmiyor. Bu kararlar hasta tutsaklar açısından “ölüm tehlikesine” dönüşmüş vaziyette ve ağır hastaların durumları ciddiyetini artırmaya devam ediyor. Hapishanelerde, İHD Merkezi Hapishane Komisyonu’nun 29 Nisan 2022 tarihinde yayımladığı listede; 651’i ağır hasta olmak üzere (çoğunluğu siyasi tutsaklar oluşturuyor) toplam 1517 hasta bulunuyor. Ayrıca bu veriler imkanlar dahilinde derneğin ulaşabildiği sayılar. Ancak gerçek sayıların çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Temel hak olan yaşam hakkı, insan yaşamının korunmasıyla birlikte hem bedenin hem de insan psikolojisinin korunması şeklinde gerçekleşmek zorundadır. Bu nedenle yaşam hakkı “mutlak” koruma altındadır. TC Anayasası’nda yer alan m.17/1, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 2. Maddesi ve Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi 6. Maddesi yaşamın korunmasını hükme bağlar. Ancak özellikle hasta tutsakların yaşadığı sorunlar gün geçtikçe artmaktadır ve ne yazık ki sağlıklı bir çözüm üretilmemektedir. Türkiye hapishanelerinde 2021 yılı içerisinde 52 kişi hayatını kaybetmiştir. Ancak hapishanelerdeki tüm hak ihlallerinde olduğu gibi bilgi/veri eksikliği nedeniyle gerçeğin bunun çok üzerinde olduğu öngörülmektedir. 2021 yılı içerisinde 13 kişinin intihar ettiği iddia edilmiştir. Devletler, bazı özel koşullar altında kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri almakla da yükümlüdür. Son yıllarda hapishanelerde yaşanan intihaların artması da yaşanan hak ihlalleri ile yakından ilişkilidir. Hapishanelerdeki tecrit, tutsak ve tutuklulara uygulanan psikolojik ve fiziksel işkence gibi sebepler “intihar” vakalarını artırırken hapishanelerden çıkan cenaze sayısı gün geçtikçe yükselmektedir.
TECRİDİ DERİNLEŞTİREN YENİ TİP HAPİSHANELER
Bilindiği üzere tecrit ve izolasyon, hapishanedekilerin sosyal ortamdan yalıtılması ve yaşamla olan bağlarının tamamen kopartılması demektir. Bir işkence yöntemi olarak tecrit, zamana yayılan bir uygulama olarak hapishanelerde varlığını sürdürmektedir. Adalet Bakanlığı verilerine göre Türkiye’de 14 adet F tipi, 13 adet Yüksek Güvenlikli, 5 adet de S tipi bulunmaktadır. Bu tiplerin ortak yanı kişilerin tek veya üç kişi olacak şekilde yaşamını devam ettirmek zorunda oluşlarıdır. F tipi ve Yüksek Güvenlikli hapishanelerin uygulamaya koyulmasıyla devlete yapılan uyarıların haklılığı ortaya çıkmış ve hapishanede kalanların yaşam hakkı olmak üzere; sağlık, aile ve özel hayata saygı, avukat ile görüşme ve haberleşme hakları sürekli olarak ihlal edilerek infaz yasasına aykırı uygulamalar ortaya çıkmıştır.
MARMARA BÖLGESİ HAPİSHANELERİ HAK İHLALLERİ RAPORU
2022 yılına ait Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan bir rapor daha İHD tarafından yayımlandı. Rapor bu üç ay içerisinde yapılan hak ihlali başvuruları ve bu aylara ilişkin basın taramasıyla tespit edilen vakaların derlenmesi ile oluşturulduğu öğrenildi. Bu aylar içerisinde 23 farklı hapishaneden toplam 61 başvuru yapıldığı ortaya çıktı. Bu 3 aya baktığımızda ise belli oranda artışın olduğu görüldü. Bu başvurular içerisinde ise birçok ihlal olduğu gözlemlenirken; temmuz ayında 287, ağustos ayında 239, eylül ayında ise 448 olmak üzere toplam 974 hak ihlali tespit edilmiştir. Basına yansıyan tarafıyla ise bu sayı 1275 olarak belirlenmiştir. Başvuruların oranlarını incelediğimizde 49’u siyasi tutsak olmak üzere yaşam hakkı ihlali olarak intihar girişimi, intihara zorlama yaşanırken; kötü muamele, psikolojik baskı, hücre cezası, gardiyanlar tarafından hücrelerin basılması, pişmanlık dayatması, ölüm tehdidi, işkence ve darp, sürgün ve sevk gibi birçok ihlalle karşı karşıya kalıyoruz. Bunun yanında sağlık hakkı, yeterli ve sağlıklı beslenme, suya erişim, iletişim hakkı ihlalleri, adalete erişim hakkı, açlık grevleri gibi birçok ihlal devamında sıralanıyor. Tüm bu veriler doğrultusunda, başta siyasi tutsaklar olmak üzere hapishanelerde çok boyutlu hak ihlalleri ile karşı karşıya kalıyoruz. Tutsaklar ve özellikle hasta tutsaklar adeta ölüme terkediliyor. Birçok hak ellerinden alınarak dünya ile bağlantıları kesilmeye çalışılıyor. Devletin, tutsaklar üzerinde uyguladığı politika her geçen gün daha da ağırlaşırken, adli tutuklular sudan sebeplerle salınıyor ya da cezaları düşürülüyor. Koruma ve aklama ile birçok tutukluya “ödül” niteliğinde sunulan cezalar birçok ihlalin de önünü açıyor. Öte yandan siyasi tutsaklara en ağır cezalar uygulanırken, başta hasta tutsaklar olmak üzere infazlar yakılıyor, tecritler derinleşiyor. En temel yaşam hakları ellerinden alınmaya çalışılıyor. Dışarı çıkması “tehlikeli” denilerek ATK retleri çoğalıyor. Tüm bu ihlaller karşısında bize görevler düşmektedir. Zindanlara kulak vererek onların duyuramadığı ses olunmalıdır!