HABER MERKEZİ- Tutsak Partizan Gazel Bulut Kocaeli 1 Nolu F Tipi Hapishanesindeki tutsak eski HDP Eşbaşkanı Figen Yüksedağ ile bir söyleşi gerçekleştirdi.
Tutsak Partizan Gazel Bulut, gazetemize göndermiş olduğu mektupta Figen Yüksekdağ’ın toplatma kararı verilen “Yıkılacak Duvarlar” kitabı üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide “Yıkılacak Duvarlar” kitabından, İran’da devlet tarafından katledilen Jine Emini protestolarına kadar birçok konuya değiniliyor.
Söyleşinin tamamı şöyle:
Gazel Bulut: Sayın Figen Yüksekdağ daha önce muhabirlik yaptım ama şimdi gazetecilik okurken ilk röportajımı sizin gibi deneyimli bir kadın siyasetçiyle yapmaktan onur duyuyorum.
Figen Yüksekdağ: Ben de 6 yıldan sonra ilk defa bir gazeteciyle yüz yüze röportaj yaptığım için heyecanlıyım, farklı ve güzel bir duygu. Aynı zamanda hayatımda ilk defa az önce havalandırmayı yıkadıktan sonra birisiyle röportaj yapıyorum. Suyu ayağıma döktüğün için biraz geciktik ama sorun değil.
G.B.: Evet biraz öyle oldu. Şimdi dilerseniz sorulara geçeyim. Yakın bir zamanda şiir kitabınız hakkında toplatma ve imha kararı verildi. Okuduğu şiirden dolayı hapsedilme mağduriyetini yıllarca halka anlatanların iktidarında şiirleriniz hakkında verilen bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
F.Y.: Öncelikle AKP iktidarı hiçbir zaman mağdur olmadı. Ama 20 yıl boyunca devasa bir mağduriyet ülkesi yarattı. Okuduğu şiir nedeniyle Erdoğan’ın hapis yattığı doğrudur. Ama onların mahpusluğu da bir ayrıcalıktı. Lüks donanımlı özel hapishanede kısa bir süre geçiren birinin mağduriyet yaşadığına inanmamız beklenemez, kaldı ki 20 yıl boyunca bunu bile dere tepe kullandılar. Biz olsak yattığımız 3-5 ay hapsin en ağır şartlarda yaşatılanını dahi söylemeye utanırdık.
Tabii 20-25 yıl önce şiir okuyanın hapsedilmesi de kabul edilemez ama bu haksızlıktan siyasi rant devşirenlerin bugün bin beterini yapması hiç kabul edilemez. AKP saray iktidarı hiçbir zaman burjuva anlamda yüzeysel bir demokrasi zihniyetine ve pratiğine sahip olmadı. Bugün bırakın hak ve özgürlüklerin kırıntısını, açık ve doğrudan faşizm hüküm sürüyor. Kitap yasaklama, imha etme gibi uygulamalar tarih boyunca faşist rejim pratiği olmuştur. İstedikleri kadar sivil yönetimden, seçimden, parlamentodan bahsetsinler eğer bir ülkede hala kitap yakılıyorsa bu kurumlar ateşi tutuşturdukları odun olabilir sadece. Zaten bugün tekçi faşizm gerçeğinde sivil temsili, siyasi mekanizmaların ve yargının, rejime bir kılıf ve gittikçe tüketilen malzemeler olduğunu görüyoruz.
Bu nedenle şiir kitabımın toplatılarak imha edilmesi halklarımıza yönelik artan faşist saldırganlıktan, yasakçılıktan ayrı düşünülemez. Kadınların ve halklarımızın mücadele ve direniş gücüne, değerlerine düşman olanlar ve korkanlar, onların şiirinden, sanatından da korkuyor düşmanlık besliyor. Hala anlayamadıkları hakikat şu; şiirler inatçıdır, isyancıdır, bereketlidir. Dalını kırdığınız yerden durmadan sürgün verir. Tıpkı devrim ve devrimci umut gibi…
G.B.: Toplatma kararına karşı hukuki itiraz hakkınızı kullandınız mı? Eğer kullandıysanız tüm bu hukuki süreçlerin beklenmeden toplatmanın yanı sıra imha yönünde bir karar verilmiş olması okuyucularınızı da etkileyen ağır bir karar değil mi?
F.Y.: Avukatlarım hukuki itiraz sürecini başlattı. Ama tabi bunun yasak ve mağduriyeti engelleyebilecek bir karşılığı yok. Hukuk sisteminin halini görmüyor musunuz? Bir de bu hukuk kimler tarafından uygulanıyor. Memlekette yargıyı “siz yıkın, mahkeme kararı arkadan gelir” diyen bir içişleri bakanı yönetiyor. Bu vaziyette benim kitabım ne yapsın? Önce toplattılar-yaktılar, itirazlara kim bilir kaç yıl sonra cevap verilecek. Zaten Sulh Ceza Mahkemeleri gibi yargı garabetleri sırf bu işler için kuruldu. Talimat mahkemeleridir. Saraydakilerin canını kim ya da ne sıkarsa hiçbir kural-kaide tanımadan tutuklama ve yasak kararı vermek için kuruldular. Asıl olarak benden çok okurlar cezalandırılıyor. Aynı zamanda Türkiye ve Kürdistan yakın tarihinin çok kritik ve tarihsel bir sürecinin hakikati, duygusu, maneviyatı cezalandırılıyor. Şiirlerin hedef olmasının nedeni budur. Konseri, festivali, toplumun en küçük farkındalık ve dayanışma eğilimini dahi yasaklayan bir iktidarın o şiirleri sadece tutsak bir kadın siyasetçi yazdı diye yasaklaması da çok mümkün. Ama dilerim “Yıkılacak Duvarlar”ın yasaklanması şiir severleri daha çok şiir okumaya, sevmeyenleri de şiire gönül vermeye sevk eder.
G.B.: 4 Kasım’da tutukluluğunuzun 7. yılına giriyorsunuz. Kobane Davasında yeniden tutuklandınız. Dava süreci nasıl ilerliyor? Türkiye demokrasi tarihi açısından önemli bir noktada duran bu davaya kamuoyunun ilgisini yeterli görüyor musunuz?
Mektubun bu kısmı Kocaeli 1 No’lu F Tipi Hapishane idaresi tarafından sansürlenmiştir.
G.B.: Mahsa Amini’nin ölümünden sonra İran’da yükselen kadınların isyan çığlığı bir buçuk ayı geride bıraktı. Dünyanın birçok yerinde İranlı kadınlara destek amaçlı “Jin Jiyan Azadi” sloganları yükseldi. Kadın hareketlerinin geldiği bu boyutu nasıl değerlendiriyorsunuz ve kadınlara bir mesajınız var mı?
F.Y.: İranlı kadınların “Jin Jiyan Azadi” isyanını selamlıyorum. “Kadın, yaşam, özgürlük” çığlığı bu çağın sesi olmuştur. 21. yüzyılı kadın yüzyılı olarak tanımlamakta haksız değildik. Özellikle Ortadoğu ve Mezopotamya’da Rojava merkezli yükselen kadın devrimi hareketi koca bir bölgeyi etkilediği kadar, koca bir çağın gelişim yönünü de etkiledi. İran’da yankılanan “Jin Jiyan Azadi” sloganı bir tesadüf değil, kadınlar ve halklar arasındaki mücadele etkileşiminin bir sonucudur. Bu yanıyla İran kadın isyanı bölgesel ve küresel çapta gelişen yeni bir kadın devrimi dalgasıdır. Aynı zamanda hem Rojava’da hem de İran’da görüldüğü gibi kadınla bütün toplumu özgürleştirme kabiliyetine sahip bir devrimci dalgadır bu. Kadınların devrimci süreçlerdeki öncü rolü tartışmasız bir hakikat olarak bugünü ve yarını şekillendirmektedir.
Bugün sanırım herkesin kendisine söylemesi gereken en önemli şey; “Kadın, Yaşam, Özgürlük” sözlerini eyleme tercüme etmektir, bu nedenle İran’daki kadın isyanını anlamak ve çözümlemekten çok bu hareketin bir kolu-kanadı olmak daha önemlidir. Bütün kız kardeşlerimizi İran, Ortadoğu, Kürdistan kadın direnişleriyle daha güçlü ve yaygın dayanışmaya ve sahiplenmeye çağırıyorum. İran’lı kadınlar için geliştirdiğimiz her hareket birey ve toplumsal güç olarak, her kadının kendi yaşamı ve özgürlüğü için geliştirdiği harekettir.
G.B: Şüphesiz ki demokrasi ve özgürlük mücadelesi için ve biz kız kardeşleriniz için çok değerli olan bu düşüncelerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkür ederim.
F.G: Ben teşekkür ediyorum, bütün Yeni Demokrasi okurlarına ve emekçilerine selam ve sevgilerimi gönderiyorum.