HABER MERKEZİ- 41 madencinin yaşamını yitirdiği Amasra maden sahasına dair ön bilirkişi raporu ile İletişim Başkanlığı ve TTK’nin, “Dezenformasyon içeriyor” dediği Sayıştay raporundaki benzerlik dikkat çekti. Katliamın göz göre göre geldiği gözler önüne serilirken Avukat Aydın, “İşletme müdürü, yöneticileri, Amasra TTK’nin ve Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun tepe yöneticileri sorumludur” dedi.
Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre Amasra’da 41 madencinin yaşamını yitirdiği maden katliamına yönelik ön bilirkişi raporundaki tespitler ile Sayıştay’ın katliamın yaşandığı maden sahasına yönelik 2020 Yılı Denetim Raporu’nun benzerliği katliamın göz göre göre geldiğini ortaya koydu. Maden sahasındaki faciaya davetiye çıkaran eksiklikler, 2020 yılında Sayıştay raporlarında sıralandı.
Katliamın yaşandığı tesise yönelik hazırlanan bilirkişi raporunda, “Yetersiz ve etkisiz havalandırmanın” kazanın temel nedenlerinden biri olduğu belirtilirken TTK Amasra TİM 2020 Yılı Sayıştay Denetim Raporu’nda da havalandırma sorununa dikkat çekildi. Bilirkişi raporunda üzerinde durulan havalandırma eksikliğine yönelik Sayıştay raporunda, olası facianın önüne geçilmesi için şu uyarıda bulunuldu: “Hayati önem arz eden havalandırmanın devamlılığı, merkezi gaz izleme servisi tarafından 24 saat takip edilmesi gereken tehlikeli gazların ölçülmesi için gerekli sistemlerin kurulması, bu sistemlerin arıza ve bakım çalışmalarının eksiksiz ve zamanında yapılabilmesi, bu durumun işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından olumsuz sonuçlara sebep olmaması için müessesenin tamir, bakım onarım, noksanlıkları giderilmelidir.”
Bilirkişi raporunda, madendeki teknik personel sayısının eksikliğine de vurgu yapıldı. Kazanın nedenleri arasında sıralanan personel eksikliği yine 2020 yılında Sayıştay’ın dikkati çektiği kusurlar arasında yer aldı. Bilirkişi raporunda, “İşletmede, yeraltında farklı kartiye ve birimlerde yapılan tüm teknik işleri tek bir vardiya mühendisi ile denetlemenin ve yönetmenin yetersiz kalacağı aşikardır. Bu kusur kazanın meydana gelmesinde etkendir” denilirken Sayıştay Raporu’nda da şunlar yazıldı:
“Müessesede nitelikli eleman eksikliği nedeniyle birleştirilmiş olan harici elektrik, kuyu elektrik ve telefon santralı servisleri, üç vardiya üretim yapılmasına rağmen yine personel yetersizliği nedeni ile sadece gündüz vardiyasında çalışma yapmaktadır. Gündüz vardiyası dışındaki arızalara anında müdahale edilememektedir. Dolayısıyla yeraltı haberleşme sisteminde uzun süreli kesintiler olabilmekte, kuyu ihraç sisteminde ve yerüstü elektrik tesislerinde önemli aksamalar meydana gelebilmektedir.”
Ön bilirkişi raporunda öte yandan, olaya sadece grizu patlamasının yol açamayacağının da altı çizildi. Raporda, madendeki patlamanın yaşandığı saat olan 18.05’te metan gazının yüzde 1,55 olarak ölçüldüğü ve gaz izleme sisteminin alarm verdiği bildirildi. Sayıştay raporunda ise “Müessesede son yıllarda üretimi olumsuz etkileyen faktörler” olarak metan gazı artışının da aralarında olduğu, üretim ile birlikte işçi sağlığını da tehdit eden bazı etkenlere yönelik şunlar kayda geçirildi:
- Metan gazı, CO gazı yükselmeleri (oksidasyon),
- Ocakların derinleşmesi ve genişlemesi, derinlik ve genişlik olarak ocak açıklığının fazla olması,
- Ayaklara yeterli sayıda işçi tertip edilememesi, ayak çalışma boyu oranlarının düşmesi.
Avukat Derviş Emre Aydın, Sayıştay Raporu’ndaki uyarılar dikkate alınarak gerekli işlemler yapılsaydı facianın yaşanmayacağını söyledi. Sayıştay’ın denetim raporunda sıralanan eksikliklerin ön bilirkişi raporundaki eksiklikler ile aynı olmasına yönelik, “Facia göz göre göre gelmiş” değerlendirmesinde bulunan Aydın, “Dolayısıyla işletme müdürü, yöneticileri, Amasra TTK’nin ve hatta Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun tepe yöneticileri bu kazadan direkt sorumludur” dedi.