İZMİR- Çalıştığı İzmir Büyükşehir Belediyesi’inde “işe iade davası” açtığı için işine son verilen ve açlık grevine başlayan temizlik işçisi Mahir Kılıç ile direnişinin 100. gününde konuştuk. Kılıç direnişin önemine vurgu yaparak devrimci-demokrat kamuoyuna destek çağrısını yineledi.
Yeni Demokrasi: Mahir ilk olarak bize işten atılma süreci ve sonrasında yaşananlar hakkında bilgi verir misin?
Mahir Kılıç: Yaklaşık 7 yıldan bu yana süren bir süreç. Çünkü kadro davaları ilk olarak 7 yıl öncesinden açılmıştı. Bu süre zarfında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin farklı birimlerinde çalışan binlerce işçi bu davaları açtı. İlk davalar açıldığında herhangi bir problem yoktu, herkes günlük çalışmalarına devam etti. Ta ki Yargıtay: “İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hileli işçi çalıştırıyor, bu çalıştırdığı işçileri kadrosuna almak zorunda” dedi. Ve belediye işçi kıyımına başladı. Bu işçi kıyımı hali hazırda 9 aydan beridir sürüyor. Bu duruma sessiz kalan bir sendika var. Çünkü atılan işçilerin tamamı DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi.
Yeni Demokrasi: Peki senin işine tam olarak ne zaman son verildi?
Mahir Kılıç: 5 Ay önce işten atıldım, yaklaşık bir aylık görüşmelerimiz oldu, haklılığımızı anlatmaya çalıştık. Fakat kendisine sosyal-demokrat, sosyal-belediyeci diyen CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi bizleri sorgusuz sualsiz kapının önüne koydu. Ben de en son atılan işçilerden birisiyim. Beni farklı bir gerekçe ile attılar. 150’den fazla güvenlik kamerasının olduğu bir yerde “amirine fiili ve sözlü saldırıda bulunmak” gerekçesiyle işten attılar. Bunun neticesinde kıdemsiz ve ihbarsız işten çıkarıldım. Atıldığım maddelerden dolayı işsizlik maaşımdan faydalanamıyorum. İşe iade davası açtığım için de sigortalı bir yerde çalışamıyorum. Yani beni ve ailemi tamamen açlığın ortasına bıraktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi. Ben de 12 Kasım’dan bu yana açlık grevindeyim. Bugün açlık grevinin 100. günündeyiz. Direnişimiz kararlılıkla devam ediyor. Bu sadece Mahir Kılıç direnişi değil, bu bir işçi direnişidir. İzmir’de bulunan devrimci-demokrat kurumların ve kamuoyunun bunun farkında olması gerekiyor.
Yeni Demokrasi: Direnişe kamuoyunun desteği nasıl peki?
Mahir Kılıç: Az önce Haziran Hareketi İzmir’de ulaşım zamlarını protesto için toplandı. Oysa ki biz bir mevsimi burada bitirdik. Ama bugüne kadar bu arkadaşlar yanımıza gelmedi mesela. Bizim söylediğimiz şuydu; biz sermayeye karşı direniyoruz, patrona karşı direniyoruz. Bize bu haksızlığı ve hukuksuzluğu yapan İzmir Büyükşehir Belediyesi, zamlar konusunda İzmir halkını hiçe saydı. Ve şunu söylemekten de çekinmedi: “İzmir halkı bu olayı iki gün dillendirir, üçüncü gün köşesine çekilir ve susar.” Demek istediğimiz şey, mücadele ettiğimiz zihniyet aynı, yapı aynı yapı. Bizler nasıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne karşı direniyorsak onlarda belediyenin İZBAN zammını protesto etti.
Yeni Demokrasi: DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası üyesi olduğunuzu ifade ettin. Genel-İş Sendikası’nın CHP’li belediyeler ile olan “sıkı fıkı” ilişkileri gerek işçiler nezdinde gerekse de kamuoyu nezdinde biliniyor. Ama yine de işten atılmanız sonrası sendikanın tavrı nasıl oldu?
Mahir Kılıç: Evet bizler DİSK Genel-İş üyesiyiz. Sendikaların birinci görevi işçinin arkasında olmaktır, işverenin değil. Yani bir tane de işçi atılsa beş tane de atılsa bu bir işçi kıyımıdır. Takdir edersiniz ki 258 işçi atıldı ve şu ana kadar sendikadan şimdiye kadar maddi-manevi en ufak bir destek görmedik. Buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum; bu direniş sizin de direnişinizdir. Bizler sizlere üye olan ve size aidat ödeyen işçileriz. Sizlerin üzerinde söz hakkı olan bizleriz. Sizin bulunduğunuz makamların, mevkilerin gerçek sahipleri işçilerdir. Yol yakınken onlara bu direnişi sahiplenin diyoruz. Sadece Mahir Kılıç üzerinden bir algı operasyonu yapmak acizliktir. Yani burada benle direnen 25 yılın sonunda elle tutulur hiç bir kanıt olmaksızın işten atılan kadın arkadaşlar var. Bu direniş kazanımla sonuçlandığı gün bitecek, herkes bunu bu şekilde bilmelidir.
Yeni Demokrasi: Açlık grevi süreci nasıl gidiyor? Sanırım mide ve tansiyon problemin var?
Mahir Kılıç: Açlık grevi bizlere artılarımızı ve eksilerimizi öğreterek sürüyor. Çok güzel dostluklar kuruyoruz. Eksikliklerimizi öğreniyoruz. Eksikliklerimiz derken, zamanında olmamız gereken yerlerde daha az bulunmuşuz. Daha az destek görmüşüz. Bizim daha örgütlü daha bir arada bir mücadele yürütmemiz gerekiyor. Açlık grevine gelince; beklediğim gibi gidiyor. Şu anda herhangi ciddi bir problemimin olduğunu düşünmüyorum. Tansiyonum yükseliyor, kilo kaybım gerçekten çok fazla oldu. Duyuyoruz işte insanlar diyor, “kesin yemek yiyordur” gibi laflar dolanıyor. Bizim her şeyden önce kendimize ve direnişimize bir saygımız var, ideolojik duruşumuz bizlere bunu öğretti. Bu süreçte en çok üzüldüğüm şey eşimin beş aylık hamile olması. 9 yaşında bir kızım var. En çok kızımın üzülmesi beni etkiliyor. Ama biz devrimci bir aileyiz bu sorunun üstesinden de geleceğimize inanıyorum.
Yeni Demokrasi: Son olarak söylemek istediğin bir şey var mı?
Mahir Kılıç: Bakın DİSK’in sadece İzmir’de otuz bin üzerinde üyesi var. Şimdi burada bir işçi direnişi var, benimsersin, benimsemezsin. İşçi bir karar alır, sen sendika olarak öncülük edersin. İşçilerin 1500 TL maaş aldığı bir yerde sen 12000 TL maaş alıyorsan bir defa işçiyle aynı dili konuşamazsın. Sendikaları var eden işçilerdir aynı şekilde sendika ağalarını da var eden de yine işçilerdir. Şuan Genel-İş’in istediği bir işçi profili var. Sorgulamayan, sendikacılığın, sınıftan yana değil de sadece ekonomik temelde mücadele ettiğini sanan bir işçi profili oluşturuldu. Bu bilinçli olarak yapıldı. Sendikacı demek 50 liralık yevmiyeyi 60 liraya çıkaran demek değildir. Sendikacılık garip bir meslek haline getirildi. Kendi özünden koparıldı. Yüzlerce insan bu süreçte sorgusuz sualsiz bir şekilde işlerinden atıldı, en basit demokratik talep bile tutuklama ile sonlandı. Bu süreçte DİSK ve KESK nerede? Bunlar ülkemizde belirleyiciliği olan kurumlardır. Şapkayı önlerine koyup özeleştiri vermeleri gerekiyor. Bu durumlar işçilerin sendikalara olan güvenini kırıyor.
Son olarak sorgusuz sualsiz işten İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde atılmama DİSK’in ses çıkarmaması onu bu suça ortak ediyor. Yumruğunuzu masaya vuramıyor, gerekli eylem etkinlikleri hayata geçiremiyorsanız evet siz de bu suça ortaksınız.