HABER MERKEZİ- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Kadın Meclisi, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanmasına tepki gösterdi.
KESK İstanbul Kadın Meclisi üyeleri Eğitim-Sen 3 No’lu Şube’de basın toplantısı düzenledi. Sendika adına hazırlanan ortak açıklamayı okuyan Meryem Göktepe, “Biliyoruz ki mevcut siyasi iktidar, meslek örgütleri yasasında değişiklik yapmak için, seçime giderken muhalif sesleri boğmak için hukuki zemini olmayan bu tür karalamaları artıracak, bu saldırıları daha yoğunlaştıracaktır” diye konuştu.
Ülkede derin yoksulluğun, iş cinayetlerinin ve kadın cinayetlerinin, tecavüzlerin, çocuk tacizlerinin günden güne arttığını belirten Göktepe, şunları söyledi:
“Fincancı, insan hakları savunucusudur: Cezasızlık politikaları ve alınmayan önlemlerle kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik erkek devlet şiddeti hız kesmezken, kazanılmış haklarımız gasp edilirken AKP-MHP iktidar bloku, bu arada bilime, meslek örgütlerine, emeğin gerçek savunucusu sendikalara, özgür basına, doğaya saldırılarını artırarak suç işlemeye devam ediyor. Şebnem Korur Fincancı, bilim insanı, barış akademisyeni, insan hakları savunucusudur. Şebnem Hoca, yurt dışından, soruşturma olacağını bilerek evine dönmüş, imkanı olduğu halde kaçmamışken evi basılarak, tıpkı 1980’lerde tanık olduğumuz bir algı yönetimiyle gözaltına alınmıştır. Savcılıkça tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edilen ve tutuklanan Şebnem Hoca’nın yanına dayanışma için giden KESK Merkez Yürütme Kurulu üyesi Döne Gevher, SES Merkez Yürütme Kurulu üyesi Gönül Adıbelli, tıp öğrencileri ile TTB üyeleri de gözaltına alınmıştır. Unutulmamalıdır ki TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, bilim ve insan hakları çerçevesinde duruşu olan, bugün ona bu zulmü reva görenlerin uğrayacağı hak ihlalleri karşısında da aynı tutum içinde olmuştur, olacaktır.
“TRT Haber’in haberi veriş biçimini açıkça kınıyoruz: Ülkemizde hukukun üstünlüğü ilkesi ayaklar altına alınmaktadır. Evrensel hukuk ilkeleri gereği karar vermesi beklenen ülkenin yargısı, siyasi iktidarın baskı politikalarında kullandığı bir enstrümana dönmüştür. Öte yandan, ‘dezenformasyon yasası’ denilerek çıkarılan ‘sansür yasası’yla kamuoyunun haber kaynakları sansürleniyor, düşünce ve ifade özgürlüğü her gün darbe alıyor, halkın gösteri, yürüyüş ve protesto hakkı engellenerek ülke adeta açık hava hapishanesini yıllardır yaşıyor. TTB Başkanı Fincancı’ya yönelik karalama kampanyasına, tarafsız kamu hizmeti yayıncılığı yapması gereken TRT de alet edilmiştir. TRT Haber, polislerin gözaltı işlemi sırasında Şebnem Hoca’nın evinde bulunan baba-dede yadigarı koleksiyon mermileri kriminal unsur gibi sunarak evrensel habercilik ilkelerini ayaklar altına almış. Yine aynı TRT, evde bulunan Bejan Matur’un ‘Dağın Ardına Bakmak’ kitabını örgüt yayını olarak göstererek dezenformasyonun nasıl yapılacağını adeta ete kemiğe büründürmüştür. TRT Haber’de yapılan habercilik değil dezenformasyondur, manipülasyondur, kamu kurum ve kaynaklarının belli bir zümrenin çıkarına kullanılmasıdır. TRT Haber’in haberi veriş biçimini açıkça kınıyoruz.
“Derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz: Mezopotamya Ajansı ve JİNNEWS’te çalışan 11 basın emekçisinin evlerine baskın yapılarak gözaltına alınmaları, tam da sansür yasasının ardından önümüzdeki günlerde gazetecileri, özellikle de muhalif gazetecileri bekleyen daha büyük baskı ve saldırıların habercisidir. Baskın sırasında gazetecilerin darp edilmesi ve ters kelepçe işkencesi uygulanması, gazetecilik faaliyetini kriminalize etmenin yanı sıra insan hakları ihlalleridir. Gözaltına alınan ve tutuklu bulanan tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır. Özgür basın susturulamaz. Mevcut siyasi iktidarın bekası için ele geçirdiği kamu gücünün siyasi, ekonomik, politik ve hukuki zorbalıklarına, hukuksuzluklarına karşı demokrasiyi, emeği, barışı, bilimin özgürlüğünü, bilim insanlarının ifade özgürlüğünü savunuyor, halk sağlığını koruma mücadelesine, Şebnem Korur Fincancı’ya ve TTB’ye sahip çıkıyoruz. Muktedirlere hatırlatmak isteriz ki Şebnem Korur Fincancı ve biz KESK’li kadınlar, dün gibi olduğu bugün de yarın da hakikatin, bilimin ve insan haklarının yanında mücadele etmeye devam edeceğiz. Şebnem Korur Fincancı’nın derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Şebnem Korur Fincancı yalnız değildir, onurumuzdur.”