Amazon’da Sömürü De Direniş De Büyüyor!

KOCAELİ- Dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Amazon’da yaygın sömürü ve kötü çalışma koşulları gündem olmaya devam ediyor. Faaliyet yürüttüğü dünyanın dört bir yanında sendikal örgütlenmeye karşı olan Amazon şirketi Türkiye’de de saldırgan yüzünü gösterdi. Amazon’un Türkiye’deki depolarından biri olan Kocaeli Dilovası’ndaki Ceva Lojistik’te Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası’na (DGD-Sen) üye olan işçiler işten atıldı. Onlarca işçinin işten atıldığı Ceva Lojistik önünde direniş sürüyor. Direnişi sürdüren işçilerle çalışma koşullarını ve işten atma saldırısını konuştuk. İşçiler bu saldırıları gazetemize şu şekilde aktardı:

İbrahim Volkan: Merhaba arkadaşlar. Ben içerideki Ceva Amazon 3 kısmında çalışıyorum. Aynı zamanda DGD-SEN yasal temsilcisiyim burada. İşçi arkadaşlarımızın zaten birçoğunun atıldığını gördük. Biz bu sendika içerisinde örgütlenmeye devam ediyorduk, fabrika içerisinde örgütlenmelerimiz fazlasıyla artmaya başladı. Bunu gördüler, bizim bundan dolayı işten çıkmamızı istediler. Bahaneler uydurdular yani bizi işten kovmak için. “Ya tazminatınızı vereyim gidin dediler ya da sizi farklı yerlere gönderelim farklı yerlerde çalışın.” dediler. İnsanların bunu kabul etmeyeceğini bildikleri için çıkarma sebeplerini anlaşmalı olarak gösterip işçilerin tazminatlarının yarısını belki de çok daha azını vererek kandırmaya çalışıyorlar.

Biz bunları işçilere anlattık. İçeride dönen olayları da anlattık. Bunu anlattığımız için, sendikaya üye olduğumuzu bildikleri için bizi işten çıkartmak istediler. Bize de aynı senaryoları kurdular. Dediler “Seni farklı bir yere göndereceğiz.” Ben kabul ettim. İl dışına söyledikleri için beni gönderemeyeceklerini söyledim. 7 gün düşünme hakkımın olduğunu da söyledim. Bana hemen evrak imzalatmak istediler. Yani işten atma saldırısı olmasa da sürgünle mobbing uyguladılar. Ben dedim her şeye rağmen 7 günlük düşünme hakkımı kullanacağım, gelip iş yerinde çalışacağım dedim. Gece 12 vardiyasında geldiğimde beni güvenlikler içeriye almadılar. Haklarında tutanaklar tuttum, avukatlarıma ilettim.

İçerideki arkadaşlarımıza da aynı şeyler yapılmaya devam ediyor. Şu anda işçiler içeride teker teker insan kaynaklarına çağrılıp işten çıkartılıyorlar. Yani bununla ilgili içerideki arkadaşlarıma sözlerim olacak. Kimse korkmasın. DGD-SEN de burada. Gece beni burası beş kuruş para vermeden gecenin 12’sinde burada servis dahi olmadan beni evime yürüyerek gitmeye yönlendirdiler. Benim buradan evime gitmem gerçekten çok uzun bir yol. Yürüyerek gitsem yaklaşık en az benim 6 saatimi alacak. Bunu bilmelerine rağmen beni kapıdan gönderdiler. “Çık dışarıya, ne yapıyorsan yap.” dediler.

Ferhat: 1,5 senedir ben burada çalışıyorum. Öncesinde C depodaydım. C depodan çıkartılıp A depoya gönderildim. İstek üzerine değildi, zorla gönderdiler. Bütün mobbinglere rağmen yine çalıştık ama hiçbir şekilde emeğimizin karşılığını alamadık. 1 sene 6 ay oldu çalışıyorum yeni işçilerle aynı maaşı alıyorum. Kampanya zamanlarında sürekli zorunlu mesaiye bırakıyorlardı. Biz istemiyorduk tabi. Niye istemiyorduk? İstemememizin bir sebebi vardı. Çünkü onun karşılığını hiçbir zaman alamadık. 72 saat mesai yapsan bile 45 saatini alabiliyordun ve biz maaşlarımızı daha güzel beklerken maaşlarımız yattığında üzücü bir rakamla karşılaşıyorduk. Şimdi içeride belirli başlı alanlar var. Ben alanımdaydım, başka alanlara gönderiliyordum desteğe. Ben istemediğim halde zorla gönderiyorlardı.

İçeride gerçekten çok büyük mobbing var. Biz de en doğal hakkımız olduğu için sendikaya üye olduk. 1, 1.5 sene oluyor sendikaya üye olalı. Sendikaya üye olduğumuz için arkadaşlarımızı işten çıkarttılar. Bizi de işten çıkarttılar. Hiçbir şey yokken, 2 aydır ben raporluydum, geldim 1 gün çalıştım ertesi gün haber geldi, “İşten çıkışın verildi.” dediler. İşten çıkışlarımızda nasıl veriliyor; farklı depoya gideceksin diyorlar, desteğe gönderiliyoruz. Farklı depoya gitmeyi tercih ettiğinde de “Bizim oraya servisimiz yok ama” diyor. “Oraya servis yoksa biz nasıl gidip geleceğiz?” diye soru sorduğumuzda da “Taksiyle gidersiniz, belli bir ücret belirleriz siz o ücretle gidersiniz, diğer kalanını da kendi cebinizden karşılarsınız.” diyorlar. Gerçekten bu işçi çalışıp da taksiye vereceği bir durumu yok. Bu krizde taksiye verecek bir paramız da yok. Bu gerçeği söyleyelim. Burada şimdi sendikalı bir şekilde mücadele veriyoruz, direniyoruz. Herkesi direnişe davet ediyoruz. Herkesi buraya davet ediyorum arkadaşlar korkmanın hiçbir anlamı yok. Buraya gelin birlikte olalım, bize destek verin. Güzel şeyler görelim, güzel şeyler yaşayalım.

Melike: Biz içerideki çalışma koşullarından memnun olmadığımız için kendi içimizde bir toplantı düzenlemek istedik. Daha sonra fabrika yöneticileri içeri girerek bize toplantı için temsilciler seçmemiz gerektiğini söylediler. Temsilcilerden biri de bendim. Yukarıda gayet güzel, iyi, hoş karşılandık. Sorunlarımıza çözüm üreteceklerini söylediler ama hiçbir şekilde çözüm üretilmedi. Ertesi gün bizi kapıya koydular. Önce yukarıya çıkan temsilcilerden başlayarak daha sonra içerideki sendikalı arkadaşlarımın tamamı ve o toplantının içerisinde olan tüm arkadaşlarım şu an burada. Hepimiz haksız yere işten çıkarıldık.

Fazla bir baskı vardı, kampanya dönemlerinde çok fazla baskı vardı. Zorunlu mesaiye bırakılıyorduk. Onun dışında kaldığımız mesainin karşılığını asla alamadık ücret olarak.