HABER MERKEZİ- 16 Nisan 2015 tarihinde Alman-TC devleti işbirliği ile düzenlenen operasyonla tutuklanan devrimci-komünistlerin Efrin işgaline dair gazetemize gönderdikleri açıklamayı olduğu gibi yayımlıyoruz.
“Dün Başaramadılar Bugün de Başaramayacaklar; Selam Olsun Faşizme Karşı Direnenlere!
Faşist diktatörlük elindeki tüm askeri olanaklar, ülke içerisinde oluşturduğu cihatçı, ırkçı blok, bu bloğun arkasında hizaya geçmiş beyinleri dinci gericilik ve Türk ırkçılığı ile dumura uğratılmış gerici kitle ve emperyalistlerin barbarların onay ve desteği ile Kürt ulusuna karşı tarihinin en boyutlu saldırılarından bir tanesini gerçekleştirmektedir. Faşist diktatörlüğün her düzeydeki temsilcilerinin “Türk devletinin beka meselesi” olarak gerekçelendirdikleri savaş ve işgal süreci Türk askerlerini resmi siyasi ve “egemenlik” sınırlarının dışına çıkmasıyla bir gerçeklik halini almıştır.
Tarihte önemli dönemeçler, kırılma noktaları ola gelmiştir. Geleceğin nasıl ve hangi biçimlerde şekilleneceğini belirlemişlerdir. Faşist diktatörlüğün Efrin özgülünde başlattığı işgal girişimi öylesi bir önem taşımaktadır. Ya faşist diktatörlük, Türkiye’deki faşizmin ideolojik, kültürel, siyasal ve kurumsal-yönetsel kolonlarını tahkim edecek, daha üst düzeyde üretecek, faşizmi pekiştirecek ya da kendini var eden egemenliğini sağlayan tüm dayanak noktalarında geri dönülmez sarsılmalar yaşayacaktır. Irkçı-şoven faşist cephe bunun bilincindedir ve tam da bu yüzden tüm dünyanın gözleri önünde vahşice saldırmaktadır.
Efrin başta olmak üzere bölgede Kürt devrimciler ve bölgenin işgal karşıtı hareketleri, bölge halkı bu cihatçı-faşist saldırganlığa gereken yanıtı vermektedir, verecektir de. Önemli olan sıcak çatışma alanları dışında kalan anti-faşist, anti-emperyalist, ilerici, devrimci cephenin bu işgal ve saldırganlığa karşı göstereceği tepkiler ve tepkilerin niteliğidir.
Karşımızda tüm insanı değerlerden kendisini soyutlamış, kendisinden olmayanlara her türlü vahşeti mübah gören, Libya’dan, Irak’a, Lübnan’a ve Suriye’ye yaşanan tüm vahşet süreçlerinde aktif olarak yer almış cihadist çeteleri düne kadar her türlü desteği vermiş ve bugün de ÖSO adı altında toplamış ve işgal gücünün bir parçası haline getirmiş ve akıttığı kanla ve gerçekleştirdiği vahşetle kendisini var eden bir iktidar odağı vardır. Bu faşist iktidar odağının dolgu malzemesi olarak kullandığı yalnızca destekçisi değil aynı zamanda teşvik edicisi olan, çocukları kuran kurslarında tecavüze uğradığında dahi sesini çıkarmayan şort giyene saldırmayı “Türk-müslüman” olmanın gereği olarak gören, insanların bodrumlarda yakılmasını sırf Kürt diye alkışlayan, 15 Temmuz 2016’da olduğu gibi “peygamber ocağı”nın neferleri askerleri linç etmeyi, boğazını keserek öldürmeyi, boğaz köprüsünden atmayı ve hatta bu askerlere tecavüz etmeyi hak olarak gören, dün bunları yaptığı askerlerin bugün postallarını yalayan, kendi çocuklarını haksız bir savaş için ölüme yollamaktan haz alan insanlık dışı bir dinle ağulanmış ırkçı-gerici blok durmaktadır. Bu blok yenilmelidir.
Bu insanlık dışı karşı devrimci bloğu yenecek gücümüz ve potansiyelimiz mevcuttur. Bu potansiyel ve güç Gezi İsyanı ve Kobanê Direnişi sürecinde somuta dönüşmüş haliyle gördük. Her ne kadar “Türk devletinin beka meselesi” gibi demagojik ve var olan egemen kliğe karşı olan bazı kesimleri de bu kliğin destekçisi haline getirme işlevi gören ya da en azından pasifleştiren bir argüman, karşı devrimci güçlerin ellerini güçlendiriyor gibi görünse de bu durum geçicidir.
Çünkü egemen yapı içindeki çelişkiler geleneksel olarak onları bir arada tutan Kürt düşmanlığı ile dahi üstü örtülemeyecek durumdadır. İşgalin ilerlemesi, çatışmaların daha da boyutlanması, asker ölülerin artması ile bu çelişkiler derinleşecek ve kendi içlerindeki çatışma şiddetlenecektir. Böylesi süreçlerde kendisini direnenlerden yana tanımlayanların üzerine büyük sorumluluklar düşmektedir. Faşizm ve her türden gericilik, ilerici kitlelerin sessizliğinden, karşı koymadaki atıllığından, harekete geçmek yerine oturduğu yerden “mırıldanması”ndan, dağınıklığından güç alır, kendisini yeniden üretir. Birleşebilecek tüm güçlerle birleşmek, ortak hareketi tüm alanlara yaymak, kesintisiz bir karşı koyuş süreci örgütlemek zorunludur. Tarihsel sorumluluğumuzdur. Tüm ilericiler, devrimciler işgal karşıtları can bedeli faşist kuşatmaya karşı direnenleri tüm güç ve olanakları ile destekledikleri kendilerine bu görkemli direnişin bir parçası haline getirdiklerinde faşizm kendi kanında boğulacaktır. Biz bunu yapabiliriz, yapmak zorundayız.
Selam Olsun Faşist Türk Devleti ve Cihadist Çetelerin İşgal Güçlerine Karşı Direnenlere!
Yaşasın Kürt Ulusunun Kendi Kaderini Tayin Hakkı!
Kahrolsun Emperyalizm, Faşizm ve Her Türden Gericilik!
Biz Kazanacağız!
Almanya Hapishanelerinde Bulunan Yeni Demokrasi Gazetesi Okurları
2 Şubat 2018″