Egemenlerin dünya ölçeğinde özelde de Türkiye coğrafyasında ekonomik ve siyasi krizi derinleşerek devam ediyor. Emekçiler açlığın pençesinde boğuşurken egemenler de emekçilerin boynundaki zinciri sıkılaştırmaktan geri durmuyor. Emekçiler ve ezilenler bu zincirlerden kurtulmak istediklerinde ise devlet copla, gazla, gözaltı ve tutuklama terörüyle bu istemi bastırıyor. Son süreçte özellikle Kürt Ulusal Hareketi olmak üzere toplumun tüm ezilen kesimleri devletin tutuklama saldırısıyla karşı karşıya kalıyor. Gezi İsyanı gerekçesiyle verilen hapis cezaları, sudan sebeplerle ceza yağdırılan devrimci ve demokratlar devletin sistematik tutuklama terörünün bir parçası olarak karşımızda duruyor.
Devlet bir yandan dışarıdaki sesi boğmak, zincirleri sıkılaştırmak isterken bir yandan da hapishanelere, dört duvar arasına koyduğu devrimci tutsakları “uslandırmak” istiyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kazanılmış hakları tırpanlanmaya başlanan devrimci tutsakların pandeminin ardından tüm hakları gasp edildi. Dışarıda pandeminin tüm yasakları kaldırılırken hapishanelerde pandemi yasakları hâlâ devam ediyor. Hapishane idareleri pandemi yasaklarını birer fırsata dönüştürerek tutsakları tecrit içerisinde tecride mahkûm ediyor. Bazı hapishanelerde spor- sohbet gibi kazanılmış haklar uygulanmaya başlanırken bazı hapishanelerde hâlâ pandemi yasakları geçerliliğini koruyor. Görüş saatlerinin Adalet Bakanlığı’nın genelgesiyle bir buçuk saat olması gerekirken bazı hapishane idareleri bir saat görüş hakkını bile uygulamıyor. Örneğin Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Hapishanesinde devrimci tutsaklar pandemi öncesinde var olan kazanılmış haklarını kullanmak için 70 günlük açlık grevi yaptı ve hapishane idaresinin verdiği sözlerle açlık grevini sonlandırdı. Ancak hapishane idaresi hiçbir sözünü tutmadı ve devrimci tutsaklar pandemi yasakları koşullarında tecrit altında tutulmaya devam ediyor. Her hapishane idaresi kendi yasaklarını, kendi tecrit politikalarını yaşama geçiriyor fakat şu noktada ortaklaşıyorlar: Devrimci tutsakları teslim almak!
Her hapishanede oranın koşullarına özgün yasaklar ve saldırı politikaları uygulanırken egemenler de daha geniş saldırı politikalarını hayata geçiriyor. 19 Aralık Katliamı’nın ardından F tipi hücre sistemini hayata geçiren egemenler devrimci tutsakları teslim almayı denedi. Bu saldırı politikasına da teslim olmayan devrimci tutsaklar bu uğurda bedel ödedi, onlarcası canını verdi. F tipi hücre sistemi ile başarılı olamayan devlet bugün yeni tipte, yeni harflerde hapishane sistemlerini hayata geçirmeye çalışıyor. F tiplerinin ardından açılan “yüksek güvenlikli hapishanelerde” tecrit ve baskılar bir kat daha derinleşirken bugün Y tipi, S tipi hapishaneler ülkenin dört bir yanında inşa ediliyor.
Bugün Antalya, Bodrum ve. Iğdır’da fiili olarak hayata geçirilen S tipi hapishanelere özellikle yurtsever tutsaklar sürgün ediliyor. F tipi hapishanelerle benzer özelliklere sahip S tipi hapishanelerde ayakta sayım uygulamaları dayatılıyor, tutsaklara askeri disiplin dayatılıyor. Mimari olarak F tipi hapishanelere benzeyen S tipi hapishanelerde adli tutuklular da bulunuyor. Son olarak gündeme gelen Y tipi hapishanelerde ise sadece tek kişilik hücrelerin bulunduğu ifade ediliyor. Üst üste 3 katlı, tekli hücrelerden oluşan ve havalandırması başka bir alanda olan bu hapishane tipinin ağırlaştırılmış müebbet (ömür boyu) hükümlüler için tasarlandığı belirtiliyor. Adalet Bakanlığı Y tipi hapishanelerin özellikle ağırlaştırılmış müebbet “terör” hükümlüleri için tek kişilik olarak tasarlandığını söylüyor. F tiplerinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan siyasi tutsaklar zaten tek kişilik hücrelerde günde 1 ya da 2 saat havalandırma hakkına sahip bir şekilde kalıyordu. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından hapishane kapasitelerinin dolması nedeniyle tek kişilik hücrelerde birden fazla tutsak kalmaya başladı. Devlet Antalya, Ereğli, Çorlu, Kırşehir ve Burdur’da yapımına başladığı Y tipi hapishaneler ile bu “sorunu çözecek” ve devrimci tutsakları tek kişilik hücrelere hapsedecek. Çorlu ve Ereğli’de Y tipi hapishanelerin inşaatı büyük ölçüde tamamlanmış durumda. Y tiplerinin ne zaman hayata geçirileceği ise bilinmiyor.
Y tipleri henüz resmi olarak açılmasa da bazı “yüksek güvenlikli” hapishaneler Y tipi olarak inşa edilmiş durumda. Erzurum’da açılan Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishanenin mimari yapısı Y tipi şeklinde. Karadeniz’de bulunan yurtsever tutsaklar sürgün edilerek Dumlu 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Hapishaneye gönderildi. Avukatlar yaptıkları görüşmelerde, bu hapishanenin diğer hapishanelerden farklı olarak üst üste 3 hücreden oluştuğu, havalandırmasının başka bir alanda olduğunu ve güneş ışığına ters bir şekilde inşa edildiğini ifade ediyorlar. Yani devlet tutsakların güneşi görmesini bile engellemek istiyor.
Devrimci tutsakları kolektif üretimden, devrimci mücadeleden koparmak, teslim almak için uygulanan bu saldırı politikaları devletin kriziyle birlikte büyüyerek devam ediyor. Tecridi derinleştiren, tutsakları birbirinden koparmayı amaçlayan Y tipi hapishaneler de bu saldırı politikalarının önemli bir ayağını oluşturuyor. Tutsaklar her türden tecride, baskıya, saldırıya ve isimleri değişen yeni tipte hapishanelere karşı direnişi büyütecek. Tutsakların yoldaşlarına, ailelere, devrimcilere ve toplumun tüm kesimlerine ise bu direnişe ortak olma, tutsakların seslerini dışarıya taşıma görevi düşüyor.