14 Ocak 2018’de CHP İstanbul İl Kongresi’nde kimi yorumculara göre sürpriz bir gelişme oldu. İl başkanlığında favori olan müteahhit Cemal Canpolat’la yarışan Canan Kaftancıoğlu burun farkıyla kazanan oldu. Devamında ise adeta Canan Kaftancıoğlu’na yönelik bir gerici kampanya başlatıldı. En üst düzeyde Tayyip Erdoğan’ın başlattığı bu kampanya Canan Kaftancıoğlu’nu Efrin’e saldırı hazırlıklarından sonra gündemin baş sıralarına yerleştirdi.
Canan Kaftancıoğlu’nun geçmişi, siyasi söylemleri, tutumu, çocukları, yedikleri yemekte dahil her şey adeta didik didik edilerek bir linç ve yıpratma kampanyası açıldı. Bu kampanyanın birçok boyutu, sebebi ve hedefi vardır. Buna dair belli başlı hedef ve amacı ve başlıkları aşağıda açmaya çalışacağız.
Demokratik Değerler Hedef Tahtasında
Kaftancıoğlu’na yönelen saldırının en önemli ayağı, ona atfen ifade edilen siyasal kimliğidir. “Soldan daha solda”, “Gezi’nin aktif militanı”, “HDP’nin en yakın dostu”, “Ermeni meselesinde ihanetçi” vs. şeklinde bir dizi argümanla şekillenen bir yanı vardır. Bu yaklaşım bir siyasi iklime ve siyasi çizgiye yöneliktir. Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, AKP, MHP, CHP’nin bir kısmı ve burjuva medya bu vesileyle ne kadar demokratik söylem, talep ve hareket varsa bir şovenist histeriyle hedefe konulmaktadır. Adeta Kürt meselesinde faşizmin belirlediği saldırganlık dışındaki her söylem politik suç kapsamına sokulmaktadır. Gezi İsyanı’nın parçası olmak bir ayıp ve terbiye sınırlarının aşılması olarak lanse edilmektedir. Ermenilerin acısını dillendirmek “milli ve yerlilik” ölçütünü küstahça parçalamaya tekabül etmektedir. HDP’yi desteklemek temizlenilemez bir günah olmaktadır. Bu yaklaşımların her biri şovenizm dalgasının, CHP il başkanlığı seçimleri üzerinden yükseltilmesi ve buna bu vesileyle bir halka daha eklenmesidir. Bu kampanya özellikle Efrin’e yönelik saldırının şovenizm temelinde oluşturulmaya çalışılan sürecin yelkenlerini doldurmasında bir rüzgar olmuştur. Bu bağlamda saldırıya uğrayan, linç edilmeye çalışılan her şey ilerici ve demokratik talepler, söylemler ve hareketlerdir.
CHP’ye Yapılan Hatırlatma ve Verilen Ayar!
CHP’ye yönelik verilmeye çalışılan bir ayar söz konusudur. Canan Kaftancıoğlu’nun “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganına karşı sadece “militarizm çağrışımı” yapan eleştirisi hedef gösterilen söylemlerinden birisidir. Yine demokratik söylemlerinin CHP ile uyumsuzluğu altı çizilerek ifade edilmektedir. Kampanyanın bir yanı CHP’nin faşist çizgisine dair vurguyu içermektedir. Esasında da “şecaat arz ederken sirkatin söyleme” durumu söz konusudur. Aslında CHP’nin Kürt düşmanı olduğu, demokratik haklarla ilişkisinin olmadığı, Ermenilere dair hassasiyet taşımasının kabul edilemeyeceği ifade edilmektedir. Faşist diktatörlüğün kurucu partisi ve bu kurucu felsefenin taşıyıcı partisinin “böylesi” demokratik söylemlere kesinlikle ve katiyen müsaade edilmemesi gerektiği altı çizilerek vurgulanmaktadır. Canan Kaftancıoğlu’nun Kongre seçiminde bir “yol kazası” olup olmadığına dair yorum ve değerlendirmeler, kulis bilgileriyle birlikte, en çok tartışılan mesele olmuştur. Nihayetinde Parti meclisi toplantısında Canan Kaftancıoğlu’nun derhal istifaya davet edilmesi gerektiği yönlü öğütlerde eksik bırakılmamaktadır. Aksi takdirde “toplum içine çıkacak yüzü olmayan” bir CHP gerçekliği ile gözler korkutulmakta, bu kampanyanın büyüyeceği sinyalleri verilmektedir. Böylelikle zaten “sandık” ve “seçimi” demokrasinin en önemli kriteri gören çarpık faşist zihniyet, seçimle ve sandıkla geleni “üst iradeyle” görevden almaya davet ederek çarpıklığı örtüyü kaldırarak faşist kafayla ikame etektedir. Demokrasi için gösterdiği yegane kanıtı böylece kendi elleriyle boğmaktan çekinmemektedir. Bu kampanya CHP’nin bir kimlik bunalımı yaşamamasına dair uyarı ve ikaz niteliğindedir adeta.
Bu mesele aynı zamanda bir klik çatışmasının ürünüdür. Klik çatışmasının ana ekseni ise kimin daha iyi, daha makbul ve daha etkili faşist olduğu, şovenizmde ipi kimin önde göğüsleyeceği üzerinedir. Ancak genel iklimde CHP’de temsilini bulan kliğin egemen sınıfların diğer kliği tarafından köşeye sıkıştırılması ve zor duruma düşürülmesini içermektedir. Bunun yanında CHP’nin Kurultay sürecinde olmasından dolayı, iç kapışmanın da bu vesileyle körüklenmesi ve aynı zamanda gerçekleşmesi durumu söz konusudur. Bu durum hem CHP içindeki egemenlik mücadelesini, hem de CHP’nin temsil ettiği kliğin sıkıştırılmasını vesile olmaktadır.
Canan Kaftancıoğlu’na: Eğilen Başı Keserler!
Politik çatışmanın bir mezesi gibi kullanılan Canan Kaftancıoğlu ise hiç kuşkusuz siyasal görüşleri, tutumu ile yelpazenin neresinde durduğunu tanımlamayı hak etmektedir. Kaftancıoğlu’nun siyasal söylemleri, tutumları ve toplumsal meselelerde aldığı konumlanış demokratik muhtevayı taşıyan özelliklere işaret etmektedir. Ancak CHP’nin yaşadığı iddia edilen ama esasında hiçte öyle olmayan “kimlik bunalımını” gerçekte Canan Kaftancıoğlu yaşamaktadır. Faşist sistemden memnun olmayan, bu bağlamda demokratik mücadeleyle zayıfta olsa ilişkilenen ortalama bir liberal orta sınıf aydınıdır Canan Kaftancıoğlu. Önemli toplumsal sorunlarda bir iyileştirmeyi savunan, ancak sistemin bu iyileştirmelerle varlığını sürdürmesi gerektiğine inanan bir yaklaşıma sahiptir. Sistemin sınıfsal niteliği, hangi egemen sınıfların çıkarlarına göre şekillendiği meselesiyle ilgili değildir. Bu duruş bir sınıfsal özellikten gelmektedir. Bu, milli burjuvazinin solunda duran, tarihsel olarak aydınlanmacı ve burjuva demokrasisine sakat bir kavrayışla da olsa gönül vermiş bir duruştur. Kaftancıoğlu faşist sistem içinde tarihsel olarak bir “sosyal demokrat” çizginin temsilcisi olabilir. Ancak o noktada da yaşadığımız ülkenin siyasal kültürü, tarihsel ve toplumsal şekillenişi bu tutarlılığı ideolojik olarak lekeleyen özelliklere sahiptir. Kendisine yönelik kampanyayı karşılarken Kaftancıoğlu, CHP’nin kurucu ilkelerine bağlılığını, Mustafa Kemal’in izinden şaşmayacağını, CHP’nin emperyalizme karşı mücadele hattıyla inşa edildiği gibi esasında faşist diktatörlüğün kurucu öğelerine ve felsefesine bağlılık yeminleri etmiştir. Bunun yanında Ermeni soykırımına dair net olmayan tutumu, tek bir belediye başkanı kalmayan eş başkanları ve milletvekilleri hapse tıkılan HDP ile olan “muhabbetini” seçilmiş bir milletvekili ve genel başkan vurgusuyla meşrulaştırarak “selam söylemeye” indirgeyen bir endişeli hal içindedir. Kuşkusuz gerici-şovenist ve faşist dalganın adeta herkesi boğduğu koşullarda CHP İl başkanının bu söylemlerinin kıymetsiz olduğunu söylemeyeceğiz. Ancak ziyadesinden fazla değerde vererek, gerçekliği söylemekten kendimizi almayacağız. Ki kendi dünya görüşünü gerçekleştirmek için tercih ettiği adreste onun en fazla demokratik mücadeleden etkilenmiş ama bu noktada bunun sahiplenilmesinde tutarlı olamayacağına dair bir ispat olarak gösterilebilir. Kemalizmi savunarak, CHP içinde olarak, sistemi içten fethetme rüyaları görerek, bozuk düzende sağlam kalmaya çalışarak demokratik olunamayacağı açıktır. En fazla demokratiklik esintileri ve belli belirsiz kokusunu hissettirebilir. Oysa demokratik mücadele ciddi ve tutarlı bir duruşu, doğru bir tarihsel okumayı ve demokrasinin temellerini sarsan ideolojiye karşı amansız bir savaşımı gerektirir. Canan Kaftancıoğlu bunların hiç birine sahip değildir.
Nihayetinde bu ciddi bir gerici, şovenist ve demokratik değerlere yönelen bir kampanyaya dönüşmüştür. Aynı zamanda kadın kimliğine yönelikte bir muhtevası da söz konusudur. Sosyal medyada özellikle kadın kimliği Canan Kaftancıoğlu vesilesiyle en pespaye ve alçakça saldırıya maruz kalmaktadır. Yine egemen ve ataerkil gerici dil “kadın” kimliğini “kocasına” göre tanımlayan yaklaşımlarla kendisini göstermektedir.
Bu tartışma bir şeyi göstermiştir “can çıkmayınca huy çıkmaz”. Faşist CHP’de demokratlık aramak, CHP ile demokrasi mücadelesi vermek, CHP’nin halkın çıkarları doğrultusunda “sevaplara” yol açacağını düşünmek eşyanın tabiatını ret etmek demektir. En küçük sapmada ya sapan kişiye ricat ettiren ve kimlik bunalımına sürükleyen, ya da CHP’yi faşist olduğuna dair ikazlarla göreve davet eden mekanizmalar etkili, yetkili ve hızlı bir şekilde devreye girmekte ve hiç kuşkusuz oldukça rahat sonuçlar üretmektedir. Bu kampanyada da olan budur.