HABER MERKEZİ- 28 Aralık 2011 gecesi, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski (Ortasu) köyünde saat 21:40’da sınır hattında bir grup, TC devletine ait F-16 savaş uçakları tarafından bombalandı. Bombardıman 22.24’e kadar sürdü. Bombardımanda çoğu çocuk 34 kişi katledildi.
TC ordusu tarafından yapılan ilk resmi açıklamada; “28 Aralık 2011 tarihinde saat 18.39’da tespit edilen grubun PKK’nin kullandığı yolları kullanması sebebiyle vurulmasına karar verildiği ve saldırının 21.37-22.24 arasında gerçekleştiği” ifade edilse de daha sonra resmi makamlar, hayatını kaybedenlerin Irak’tan Türkiye’ye mazot ve sigara getiren ‘Kürt kökenli’ vatandaşlar olduğunu açıkladı.
YARALILARIN YARISI YOLDA ÖLDÜ
Katliamdan sağ kurtulan Servet Encü, insan hakları savunucularından oluşan heyete olayla ilgili şu bilgileri verdi: “4 uçak gelerek bir buçuk saat boyunca bombaladı. Biz karakola da telefonla haber verdik, gelmediler. Gece saat 3.00 gibi yaralı ve ölüleri yolun yarısına kadar getirdik. Yaralıların yarısı yolda öldü.” Encü, yine yaralı olan birkaç kişinin de kan kaybından hayatını kaybettiğini söyledi.
İsminin verilmesini istemeyen bir köylü ise, katliama ilişkin şunları söyledi: “Ben de zamanında kaçakçılık yaptım. Bizim askerlerle aramızda yazılı olmayan bir anlaşmamız vardı. Devlet, bakanlar Libya’daki yaralıları özel ambulans uçaklarla gidip getirirken veya Mavi Marmara saldırısı nedeniyle İsrail’e götürülen yaralıları uçaklarla Türkiye’ye taşırken, Şırnak’taki helikopterler kullanılarak kendi vurduğu yaralıları kurtarabilirdi. Bazı yaralılar soğuktan donarak hayatını kaybetti.”
KORUCU BAŞI: PKK’NİN O BÖLGEDEN GEÇTİĞİNİ HİÇ GÖRMEDİM
Devletle sıkı ilişkileri bulunan ve birçok yurtsever Kürt’ü ihbar etmesiyle tanınan korucubaşı Mehmet Şerif Encü, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişlerine verdiği ifadede, katliamın yaşandığı güzergahta 1990 yılından bu yana PKK’lilerin geçiş yaptığını görmediğini söyledi. Korucubaşı Mehmet Şerif Encü, bombalamadan haberdar olduktan sonra karakol komutanı Başçavuş Vehbi Göçmen ve 22. Jandarma Sınır Tugay Komutan Vekili Albay Hüseyin Onur Güney’i arayarak durumu bildirdiğini, Göçmen’in korkutmak amacıyla bomba atılmış olabileceğini, Albay Güney’in ise olaydan haberinin olmadığı bilgisini verdiğini belirtti.
DEVLETTE ROBOSKİ KRİZİ: SAVCI MİT GÖREVLİLERİNİN KİMLİK BİLGİLERİNİ İSTEDİ
Roboskî Katliamı ayrıca bir devlet krizine de neden oldu. MİT, Roboskî Katliamı’ndan önce Genelkurmay’a PKK’li Bahoz Erdal’ın (Fehman Hüseyin) bölgede katliamın gerçekleştiği 28 Aralık 2011 tarihini de kapsayacak şekilde eylem yapacağına ilişkin belge gönderdi. Raporda, istihbaratın doğruluk derecesi “Doğruluğu kuvvetle muhtemel” olarak belirtildi. Katliamdan sonra açılan soruşturmada MİT’in söz konusu istihbarat raporundan Diyarbakır Başsavcılığı’na bilgi vermemesi krize neden oldu.
Başsavcılık, gerçeğe aykırı bilgi gönderen ve bilgilerin saklanması talimatını veren MİT görevlilerinin kimlik bilgilerini istedi. MİT ise bu bilgilerin kesinlik arz etmediği gerekçesiyle savcılığa gönderilmediği yanıtını verdi. Buna karşın Genelkurmay Başkanlığı savcılığa gönderdiği yazıda, MİT’in Bahoz Erdal’ın eylem hazırlığında olduğuna ilişkin istihbaratın, bombardıman kararında “önemli rol oynadığını” bildirdi.
ASKERLERİN İFADESİ: ONLARIN KAÇAKÇI OLDUĞUNU BİLİYORDUK
Soruşturma kapsamında ifade veren askeri yetkililer; bombardımandan önce ilgili tüm askeri birliklerin kanaatinin, sınıra yaklaşan grubun “kaçakçı olduğu” yönünde olduğunu söyledi. İHA’yı (insansız hava aracı) kullanan yüzbaşı ile İHA Filo Komutanı, Sınır Tümen Komutanı, Jandarma Komando Tugay Komutanı, 2. Ordu İstihbarat Komutanı’na kadar birçok subay, grubun kaçakçı olduğu yönünde üstlerini uyarmaya çalıştıklarını, ancak bombardımana karar verilince kendilerinin bilmediği önemli bir bilginin Genelkurmay’da olduğunu düşündüklerini belirten ifadeler verdi.
DEVLET EL KOYDU, YARGI TAKİPSİZLİK KARARI VERDİ
Ancak kısa bir süre sonra devlet içinde Roboskî Katliamını örtbas etmek için yeni bir konsept devreye konuldu. Bu durum yargıya da yansıdı. Yargı, olağan bir yargısal süreç işletmeden takipsizlik kararı vererek dosyayı kapattı. Askeri savcılık, takipsizlik kararını, “bombardımanda ‘kaçınılmaz hata’ya düşülmesi” gerekçesine dayandırdı. Kararda, istihbarat raporlarının bölgeye yönelik bir eylem bildirdiği ve sınıra yaklaşan grubun davranışının “kaçakçı”ya benzemediği vurgusu yapıldı. Oysa, Uludere’deki yerel askeri birimler, üslerini “Bunlar kaçakçı” diye uyarmıştı. Ancak savcılığın takipsizlik kararında, dosyasında bu ifadeler olmasına rağmen, bu bilgilere hiç değinilmeden karar verildi.
Askeri savcılığın, takipsizlik kararına yapılan itiraz, Hava Kuvvetleri Komutanlığı askeri mahkemesi tarafından 1’e karşı 2 oyla reddedildi. Karşı oy kullanan hakim albay, “kaçınılmaz” hata sonucuna savcılığın değil, mutlaka bir mahkemenin hükmedebileceğini belirtti ve soruşturmanın bu şekilde kapatılmasına karşı çıktı. Karşı oy kullanan hakim albayın görev yeri değiştirildi.
BİR AVUKATIN İHMALİ İLE DOSYA KAPANDI
Yargının takipsizlik kararı üzerine aileler, AYM’ye başvuruda bulundu. AYM, Roboskîli ailelerin yaptığı bireysel başvuruyu 53 başvurucudan 3’ünün avukatlarının vekaletnamesinin dosyada yer almadığı gerekçesiyle 15 gün içinde eksikliğin tamamlanması için tebligatta bulunduğu avukatın, belgeleri 2 gün geç sunması nedeniyle ret kararı verdi. AYM, belgeleri 2 gün geç veren avukatın sunduğu sağlık raporunu “ağır, ameliyat gerektiren veya ölümcül bir hastalık” olmadığı gerekçesiyle kabul etmedi. Karar 1’e karşı 4 oyla alındı. Üye Osman Paksüt, bu kadar önemli bir dosyada avukatın sunduğu raporun kabul edilmesi gerektiği görüşüyle karara karşı çıktı.
KATLİAMI YAPANLAR DEĞİL ROBOSKİLİLER YARGILANDI
Katliamın üzerinden 10 yıl geçti. 34 kişinin ölümü nedeniyle tek bir kişi dahi gözaltına alınmadı, görevinden uzaklaştırılmadı. Roboskî Katliamı da tıpkı 33 kurşun, Kasaplar deresi, Zîlan, Dersim’de yaşandığı gibi faili devlet olan bir katliamdı. Katliamı bilerek yapan devletin tutumu da, haliyle katliamı örtbas etmek oldu. Kamuoyunun baskısına rağmen hükümetin bu konudaki çözümü ise biraz tazminat ve mağdur olan kişilere emeklilik vaadi oldu.
Roboskî mağdurları hükümetin bu talebini kabul etmeden mücadelesini sürdürüyor. Katliamı yapanlar cezasızlıkla ödüllendirilirken, devletin soruşturması ve mahkemelerinden geçmeyen tek bir Roboskîli aile kalmadı. Görüştüğümüz Roboskî mağdurları dün olduğu gibi bugün de adalet arayışını sürdürüyor. Bundan yaklaşık bir ay önce İçişleri Bakanlığı’nın talimatıyla Roboskî mağdurlarına giden Uludere Kaymakamı’nın 100 bin TL’lik tazminat talebini köylüler kabul etmedi. (ANF’den derlenmiştir.)