HABER MERKEZİ- Kullandığı zırhlı araçla çarptığı 19 yaşındaki Şahin Öner’i katleden polis Selahattin Korkmaz’a “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek”ten 4 yıl 5 ay 10 gün hapis verildi. Baba Mehmet Şirin Öner karara tepki gösterdi.
Diyarbakır’ın Yenişehir ilçesine bağlı Şehitlik Mahallesi’nde, 10 Şubat 2013 tarihinde gerçekleşen bir eyleme dönük müdahale esnasında kullandığı zırhlı araçla çarptığı Şahin Öner’in (19) ölümüne neden olan polis memuru Selahattin Korkmaz hakkında açılan davanın karar duruşması Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Önceki duruşmada alınan ara karar gereği adliye önü, mahkemenin bulunduğu salonun önünde ve duruşma salonunda yoğun polis görevlendirildiği görüldü.
Öğleden sonra görülen duruşma bir üye hakim ve iddia makamında bulunan cumhuriyet savcısının yokluğunda başladı. Sanık polis ve avukatı İbrahim Kaygusuz’un katılmadıkları duruşmada yerine vekalet verdiği başka bir avukat hazır bulundu. Müşteki Mehmet Şirin Öner ise, avukatları Abdullah Zeytun ve Yakup Güven ile duruşmadaki yerini aldı. Üniformalı ve sivil polislerin de girdiği duruşmayı basın mensuplarının yanı sıra Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden bir grup öğrenci takip etti.
İddia makamı ve üye hakimin yokluğunda duruşmayı başlatan mahkeme başkanı, iddia makamının 24 Haziran’da görülen duruşmada sanık hakkında “taksirle öleme sebebiyet verme” suçundan verdiği mütalaaya karşı müşteki avukatlara söz verdi. Av. Abdullah Zeytun, iddia makamının mütalaasında bir değişiklik olup olmadığını öğrenmek için savcının gelmesinin beklenmesini istedi. Diğer üye hakimle 5 dakika sonra ancak yerini alabilen savcı, mütalaasında bir değişiklik olmadığını ifade etti.
BABA ÖNER: OĞLUMU KASTEN ÖLDÜRDÜ
Bunun üzerine mahkeme başkanı önce baba Mehmet Şirin Öner’e söz verdi. Sanık polisin yargılanmaya başlandığı günden bu yana çocuğu için ‘kasten öldürmedim’ dediğini dile getiren Öner, “Fakat çarptıktan sonra araçtan inip, çocuğuma hakaretlerde bulundu. Yaralı olmasına rağmen hastaneye götürmek yerine karakola götürdü. 45-50 dakika boyunca burada tutuldu. Kasten değilse, hastane yerine neden karakola götürüldü? Oğlumu kasten öldürdü ve bu suçtan cezalandırılmasını istiyorum” dedi.
MÜTALAAYA İTİRAZ
Sonrasında avukatı Abdullah Zeytun mütalaaya karşı savunma yaptı. Baba Öner’in sanığın kasten öldürme suçundan cezalandırılması talebine katıldıklarını söyleyen Av. Zeytun, iddia makamının taksirle cezalandırma yönündeki mütalaasını ise kesinlikle kabul etmediklerini belirtti. Olayla ilgili kovuşturma başlatılmasına dayanak oluşturan dosyadaki delilleri incelediklerinde mevcut deliller ile 112 Acil Servis’i arayan kişi ve diğer görgü tanıklarının beyanlarında ifade ettikleri üzere sanığın kullandığı araçla Öner el kaldırmasına rağmen kendisine kasten çarpıp, ölümüne neden olduğunu söyleyen Av. Zeytun, İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan raporda da görüleceği üzere aracın Öner’e çarptıktan sonra yerde sürüklediğinin net şekilde ifade edildiğine dikkat çekti.
Dosyada yer alan iki mahalle sakinin hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında zırhlı aracın Öner’e 26. Sokak’a girişte aydınlık bir ortamda çarptığını ifade ettiklerini belirten Zeytun, olay yerinde yaptıkları keşif sırasında burada karşılıklı işyerlerinin bulunması nedeniyle etrafın çok rahat seçilebildiğine kaydetti. Buradaki işyeri sahibinin ifade ettiği üzere zırhlı aracın kendisini kovalaması üzerine sokağa giren Şahin Öner’in daha sonra durup beklediğini ve ellerini havaya kaldırdığını söyleyen Zeytun, buna rağmen hızlı aracın aralarında mesafe bulunmasına rağmen hızlı bir şekilde gelip Öner’e çarptığını belirtti.
‘VALİNİN AÇIKLAMASI SORUŞTURMAYI YÖNLENDİRDİ’
Av. Zeytun, tanıklardan Yılmaz Dağ ve dosyada yer alan raporların da bunu doğruladığını ifade etti. Buna gerçeğe rağmen, dönemin Diyarbakır Valisi’nin olay sonrasında Öner’in elindeki el bombası ya da molotof kokteylin patlaması sonucu yaşamını yitirdiği şeklinde bir yaptığı açıklama yaptığını söyleyen Zeytun, “Bu açıklama soruşturmayı yönlendiren bir açıklamaydı. Beyanlar bu açıklama üzerinden hazırlandı. Sanık polis ve diğer kolluk görevlileri bu yönde ifade verdi” dedi.
ZIRHLI ARAÇ BİR SİLAH GİBİ KULLANILDI!
Bu esnada araya giren hakim Zeytun’dan savunmasını toparlamasını istedi. Olaya dair ayrıntılı beyan vermek istediklerini söyleyen Zeytun şu ifadeleri kullandı: “Sanık polis ifadesinde Öner’e çarpmadığını öne sürmüştür. Diğer polisler de ifadelerinde birbirleriyle çelişen beyanlar sözkonusu. 75 nolu Şhortlan marka zırhlı araçta bulunan polis M.E.Ç. alınan beyanlarında Öner’in araç kendisine çarptıktan sonra yerden kalktığını, ambulansa bindirdiklerinde iyi olduğu ifade etmesi üzerine karakola götürdüklerini ileri sürüyor. Araçta bulunan B.A ve İ.G. isimli diğer iki polisin beyanları ise M.E.Ç.’nin ile tamamen çelişkili. Onlar sağlık ekibi gelmeyince karakola götürdük, burada müdahale edildi şeklinde beyan verdiler. 112 Acil Servisi arayan tanık ise ‘yetişin sokakta zıhlı araç bir çocuğa çarptı’ diyor. Baktığımızda araçta bulunan 4 polisin de beyanları farklı. Burada hangisine itibar edeceğiz. Polislerin birbirlerini koruduğu bu beyanları mı yoksa otopsi, Adli Tıp, bilirkişi ve diğer yanıkların beyanlarına mı itibar edeceğiz. Bu ikili durum iki ayrı mütalaanın sunulduğu dosyaya dair gerçekliği bize sunuyor. Sanığın ‘kasten öldürme’ suçundan cezalandırılmasını talep etmemizin bir diğer delili, Öner’in uzun süre olay yerinde bekletildikten sonra hastane yerine karakola götürülmüş olmasıdır. Bunun nedeni eylemcilerin tümünün ‘terörist’ olarak görülmesidir. O insan potansiyel bir örgüt mensubu olarak değerlendirilmiş, zırhlı araç bir silah gibi kullanılıp, öldürme kastıyla hareket edilmiştir. Taksirle bir insana çarpan biri, insani bir hissiyatla en yakın hastaneye götürme telaşı içerisinde olur. Bunun yerine karakola götürülmüş ve parmak izi alınmıştır. Tüm bu bilgi, belge ve tanık beyanları zırhlı araç sürücüsünün kasti bir şekilde maktüle çaptığını göstermektedir. 18 Eylül 2019 tarihli mütalaada, biz doğrudan kasıtla yapıldığını savunsak da ‘olası kastla’ yapıldığı yönündeydi. Bu mütalaa verilmişken ne oldu da yeniden bir araştırma gereği duyuldu? Çünkü mütalaa sonrası mahkemenin bütün heyeti değişti. Heyetiniz önceki tüm işlemleri görmezden geldi ve yeniden bir ara karar kurma yoluna gitti. Tersine bir işleme giderek bugünkü mütalaaya göre dayanarak oluşturma yolları izlendi.”
‘OLASI KASTLA’ CEZALANDIRILMASI TALEP EDİLDİ
Sanığın ‘olası kastla ölüme sebebiyet vermek’ten cezalandırılmasını, diğer polisler hakkında da ‘ihmal suretiyle ölüme sebebiyet vermek’ten suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Av. Zeytun, savunmasını “Her duruşmada adalet isteyen, failin cezalandırılmasıyla adalet duygunun ve yas sürecini tamamlayacak ailenin bu beklentisinin karşılanması gerekiyor. Mahkeme heyetinin büyük bir dikkatle ve adalet kanaatiyle dosyaya yaklaşması umuyor ve talep ediyoruz” diyerek sonlandırdı.
Ailenin diğer Avukatı Yakup Güven ise, savunmasında yaşanan olay sonrası valilik tarafından yapılan açıklama üzerinde durdu.
‘DELİLLER OLMASAYDI DOSYA BAŞTAN KAPATILACAKTI’
Failin kamu görevlisi olduğu olayda bu açıklama ile soruşturmanın daha baştan etki altına alınıp, suç ve suçluların korunduğu, üstünün örtülmeye çalışıldığını vurgulayan Av. Güven, “Şayet yurttaşların tanıklıkları, ATK ve bilirkişi raporu maktülün ölümünün neden kaynaklandığını açıklamasaydı, muhtemelen bu dosya daha başında kapatılacaktı. Fakat delillerin inkar edilemeyecek bir şekilde dosyaya eklenmesiyle birlikte bu kez şahsın bilmeyerek, istemeyerek, farkında olmadan olayın meydana geldiği iddiası öne sürüldü. Failin istemeyerek olaya sebebiyet verdiğini beyan edenler ise orada kendisiyle birlikte görev alan kolluk personeli. Zaten bu polisler, başta ölümün molotof kokteyli ile gerçekleştiği yönünde ifade verip, maktülü örgüt mensubu gibi gösterip suçtan kurtulmayı arzulamıştır. Tanık polis M.E.Ç’nin beyanları diğer beyanlara neden itibar edilmemesinin örneği durumunda” dedi.
Güven, Ağır yaralı olmasına rağmen maktül Öner’in hastane yerine karakola götürülmesine rağmen bu polisin ileride hakkında bir dava açılmasın diye “şahıs bulunduğu yerden kalktı, araca bindi, karakola götürdük’ şeklinde beyanda bulunduğuna işaret etti. Bu ve diğer tanık polislerin beyanlarına itibar edilmesinin adil ve hakkaniyetli olmayacağının altını çizen Güven, “Tanık Yılmaz Dağ, beyanında ‘bana şahsın elinde molotof vardı’ şeklinde ifade ver’ denildiğini söylemekte. Valiliğin paylaştığı bilgilerin de bu yönde olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
Mahkemeden sanığın ‘olası kastla ölüme sebebiyet vermek’ten cezalandırılıp tutuklanmasını isteyen Güven, diğer tanık polislerin ise ‘ihmal suretiyle ölüme sebebiyet vermek’ten suç duyurunda bulunduklarını dile getirdi.
CEZADA İNDİRİME GİDİLDİ
Mütalaaya karşı savunmaların alınmasının ardından mahkeme heyeti kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verip, salonu boşalttı. Ara sonrası kararını açıklayan mahkeme, sanık Selahattin Korkmaz’a “bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek”ten 5 yıl 4 ay hapis cezası verdi. Daha sonra sanığın duruşmalardaki ‘iyi hali’ ve verilecek cezanın geleceği üzerinde etkili olmaması için verilen bu cezada 1/6 oranında indirime giderek, hapis cezası 4 yıl 5 ay 10 güne indirildi. Mahkeme, sanığa dair tutuklama talebini de reddetti.
BABA ÖNER: BİR İNSANI ÖLDÜRMENİN CEZASI 4 YIL 5 AY MI?
Duruşma sonrası adliye binası önünde kararı sorduğumuz baba Mehmet Şirin Öner, karara yönelik tepkisini “8 yıldır adalet bekliyorduk. Sanık polis ise dışarıda rahat rahat geziyordu. Kendisine ağır bir ceza verişmesini beklerken sonuç bu oldu. Bir insanı öldürmenin cezası 4 yıl 5 ay mı? Bu davanın peşini sonuna kadar bırakmayacağız” sözleriyle dile getirdi.
‘İTİRAZ EDECEĞİZ’
Av. Abdullah Zeytun ise şunları söyledi: “Diyarbakır Adliyesi’nde bir kez daha adaletsiz bir kararla karşılaştık. 2013 yılında Şahin Öner’i kullandığı zırhlı araçla kasteden sanık hakkında mahkeme 4 yıl 5 ay 10 ceza verdi. Sanığın taksirle cezalandırılmasına hükmetti. Tüm deliller sanığın maktule kasten çarptığı yönündeydi fakat sanığa takdir indirimi de uygulandı. Bu karara karşı ailesiyle birlikte istinafta bulunacağız. Bu hukuksuz ve adaleti kabul etmeyeceğiz” dedi. (MA)