11 Eylül 2021’de Peru’da “Yüksek Güvenlikli Hapishane” olan Callao Deniz Üssü’nde komünizme adanmış bir yaşam son buldu. Aynı gün yine komünizme adanmış bu yaşam, 29 yıllık ağır esaret koşulları altında emperyalizme ve onun yerli uşağı Peru faşist devletine karşı bir zafer elde etti. Bu yaşam, Peru Komünist Partisi Kurucusu ve önderi Başkan Gonzalo yoldaşa aitti. Fiilen ağır tecrit koşulları altında ciddi sağlık sorunlarına rağmen tedavisi engellenen ve nihayetinde katledilen Gonzalo yoldaşa yönelik uygulanan “yok etme” politikası, komünizm mücadelesine yönelik saldırının sac ayaklarından birisi olmuştur.
Gonzalo yoldaşı komünizm mücadelesiyle özdeşleştiren, onun başta Peru proletaryası olmak üzere enternasyonal proletarya ve emekçi halkların kurtuluş mücadelesine adanmış yaşamıdır. Manuel Rubén Abimael Guzmán Reynoso, mücadeleye kodlanmış adıyla Gonzalo yoldaş, 4 Aralık 1934 yılında Lima’da dünyaya geldi. Orta öğrenimini Hristiyan kardeşlerin yönettiği en sert disiplinli okullardan olan La Salle Kolejinde tamamlayan Gonzalo, San Augustin Üniversitesi’nde Felsefe ve Hukuk öğrenimi gördü. Üniversitede esas tezini “Kantçı uzay teorisi” üzerine veren Gonzalo, ek tezini ise “Burjuva Demokratik Devleti” üzerine verdi.
1958 yılında 24 yaşında iken Peru Komünist Partisi’ne katıldı. Gonzalo’nun yaşamını anlayabilmek için öncelikle 24 yaşında örgütlendiği Peru Komünist Partisi’nin içinde bulunduğu durumu ve Gonzalo’nun rolünü anlamak gereklidir. Peru Komünist Partisi, 7 Ekim 1928 yılında Jose Carlos Maritegui tarafından kurulmuştur. Peru’nun sosyo-ekonomik yapı tahlili, toprak sorunu, emperyalist tahakküm, Peru proletaryasının durumu ve rolü, programatik noktalar gibi temel araştırmalar sonucunda Marksist-Leninist temeller üzerinden genel bir politik çizgi ortaya konulmuştur. Ancak kurucu önderi Maritegui, 1930 yılında hayatını kaybedince parti içinde sağ oportünist çizgi hâkim olmuş ve PKP, ML çizgiden uzaklaşmıştır. Gonzalo yoldaşın PKP içerisindeki aktif mücadele yaşamı, uzunca bir dönem partiyi yeniden ML-MZD (MLM öncesi formülasyon) hatta örgütleme üzerine iki çizgi mücadelesiyle gelişmiştir.
Gonzalo örgütlendikten hemen sonra Ayacucho Bölge komitesinde faaliyet yürütür ve sağ oportünist çizgiye karşı bu komite içinde bir ML fraksiyon oluşturarak iki çizgi mücadelesini güçlendirir. Gonzalo yoldaş fraksiyon ihtiyacını şu şekilde anlatır; “Fraksiyon’dan kasıt Lenin’in bize öğrettiği şekliyledir. Bir parti içindeki bir kesit, hemfikir insanların öncelikle partiyi belirli bir yönde etkilemek amacı için (konu özgülünde proleter hat “bn”) parti içerisinde kendi ilkelerinin en saf biçiminde kabulünü güvenceye almak amacıyla oluşturdukları bir gruptur. Bunun için gerçek görüş birliği zorunludur.”
Gonzalo önderliğinde PKP içinde sağ oportünizme cepheden bayrak açan bu karşı koyuş, aynı zamanda dünya çapında sınıf mücadelesinin gelişimi içinde Mao’nun önderliğinde Marksizm ile Sovyet revizyonizmi önderliğindeki revizyonizm arasındaki büyük mücadelenin, Peru’daki izdüşümüydü.
1961’de gerçekleşen PKP 4. Konferansı’nda Gonzalo önderliğindeki ML kanat, revizyonistlere karşı ilk zaferini elde etse de PKP içindeki iki çizgi mücadelesi, 1970’teki 6. Konferansı’na kadar sürdü. Bir yandan sağ çizgi, diğer yandan sol oportünist çizgi ile mücadele içinde geçen bu konferansta PKP bölündü ve Gonzalo önderliğinde PKP’yi yeniden inşa etme çalışmaları başladı. Rektifikasyon Kampanyası olarak tanımlanan “Yeniden İnşa Süreci”, PKP’yi her türden revizyonist-oportünist akımla mücadele içinde ML-MZD hatta inşa etme süreci olmuştur.
Gonzalo bu süreçte felsefe profesörü olarak üniversitelerde dersler veriyordu. 1969 yılında Huanta’da gerçekleşen militan kitlesel gösterilere önderlik etti. 60 yoldaşıyla birlikte bu eylemlere önderlik ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Tutsaklık günlerinde Marksist-Leninist klasikleri, Mao Zedung ve Çin devrimini ve Jose Carlos Mariategui’yi araştırmakla geçirdi. Tahliye olduğunda Mao Zedung ve Çin devrimi, Halk Savaşı, Silahlı Mücadele ve Maoizm konusunda kafası netleşmiş ve 6. Konferans’a bu kafa netliği ile katılmıştı. Ancak parti içinde özellikle tüm başlıklara yönelik bir direnç vardı. Bu direnç, PKP içindeki ayrılığa da zemin sunmuştu. Ayrılık sonrası “Yeniden İnşa Süreci” içinde olan Gonzalo önderliğindeki PKP’nin tüm hazırlığı, silahlı mücadeleyi başlatmak üzerineydi ve bunun ideolojik-politik-pratik önderliğinde en kilit noktada Gonzalo duruyordu.
Gonzalo’nun sınıf mücadelesi içindeki gelişimini daha ileri taşıyan noktalardan birisi; 1965 yılında Çin’e yaptığı yolculuk olmuştu. Özellikle Çin Devrimi’ne, Halk Savaşı Stratejisi’ne, Mao Zedung Düşüncesi’ne yaklaşımı net olan Gonzalo, Çin’e gidişini şöyle anlatıyordu. “Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük Marksizm okulunda eğitilmek benim için büyük bir adımdı.”
1980 yılına gelindiğinde PKP, Gonzalo önderliğinde inşa sürecini tamamlamış, silahlı mücadelenin başlangıç fişeğini atmıştı. Anlama-yorumlama ve değiştirme iradesi çok güçlü olan Gonzalo, önderlik ettiği ‘78 yılındaki 8. Konferans’ta “Yeniden İnşa Muhasebesi” ile “Silahlı Mücadele Taslağı”nın onaylanmasında kritik rol oynamıştır. Özellikle Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin etkisini ve yarattığı olumlu havayı da arkasına alarak önderlik kabiliyeti ile birleştiren Gonzalo, revizyonistlere karşı etkili bir darbe vuran 8. Konferans sonrası rotayı silahlı mücadelenin başlatılmasına kırmıştır. İki yıl sonra 17 Mayıs 1980’de başarısız birkaç gerilla hareketinin deneyimlerini de alarak Ayacucho bölgesinde Gonzalo’nun önderliğinde gerilla mücadelesi başlatılmıştır. 1979 yılındaki PKP MK 9. Oturumunda gerilla savaşının başlatılmasına yönelik perspektif şu ifadelerde somutlaşmıştır. “Yeni bir dönem partimizin ve halkımızın tarihi içindedir” ve “İlk bölüğü eylemler içinde geliştirelim.”
Gonzalo’nun önderlik rolü; gücünü, ideolojik gıdasını MLM’den almıştır. Bolşevik-Maoist Parti yaratma cüreti, Maoist kitle çizgisi, felsefi derinliği, politik gelişkinliği, pratik-örgütsel-askeri önderliği Halk Savaşının kısa zamanda hızla gelişiminde ve devrim arifesine gelmesinde etkin rol oynamıştır.
Ayacucho’da başlayan Huancavelia ve Apumirac’ta gelişen ve faşist Peru rejimine tutsak düştüğü 12 Eylül 1992’ye kadar Peru’nun tüm kırlarına yayılan (Kızıl üsler ve hayata geçen toprak devrimi süreci) ve şehirleri kuşatma aşamasına gelen Halk Savaşının gelişiminde Başkan Gonzalo’nun MLM ideolojiyi kavrayış düzeyi, sosyo-ekonomik yapıyı tahlil etme ve buna uygun Halk Savaşı Stratejisi’ni Peru özgülüne uygulamada muazzam yeteneğinin etkisi belirleyici olmuştur.
Gonzalo yoldaş, MZD (Mao Zedung Düşüncesi) üzerine yaptığı yoğunlaşma sonucu 1982 yılında PKP 4. Genel Kurul Oturumunda kararlaştırılan, Mao yoldaşın ekonomi-politik-felsefi olarak Marksizmin ulaşmış olduğu en yüksek aşamayı temsil eden görüşlerini sistemleştirerek “günümüzde Maozmin savunulmadan, Marksizm-Leninizmin savunulamayacağını” beyan etmiş ve Maoizm formülasyonunu enternasyonal proletaryaya armağan etmiştir.
1992 yılına gelindiğinde; Peru kırlarının önemli bölümünde halk iktidarlarının kurulduğu, binlerce parti üyesi, 25 bini Halk Ordusu savaşçısı olmak üzere yüz bini aşkın silahlı gücü, sayısı milyonları bulan kitleleri harekete geçirerek, devrim arifesine gelmiş olan Peru Komünist Partisi, başkent Lima’yı kuşatma planlarını da (hazırlığını) başlatmak üzereydi. Bu temelde başkent Lima’da konumlanan Başkan Gonzalo yoldaş, CİA destekli faşist Peru devleti operasyonu sırasında bir grup yoldaşı ile birlikte tutsak düştü.
“İdeolojilerin ve tarihin sonu geldi” yaygaraları altında, Peru Devrimi’nin zafere ilerlediği, nihai darbeyi vurma aşamasında Gonzalo’nun tutsak düşmesi, Peru devleti tarafından tarihi bir zafer olarak görüldü. Gonzalo’nun tutsak düşmesinin hemen ardından başta Peru Komünist Partisi olmak üzere enternasyonal komünist hareket ve devrimci-demokrat güçler, çok yaygın bir şekilde “Gonzalo’ya Özgürlük” kampanyası başlattı. Kampanya dünyanın dört bir yanında kitlesel eylemlerle devam ederken, faşist Peru devleti, Başkan Gonzalo’yu küçük düşürmeyi hedefleyen bir pratikle, 28 Eylül 1992’de bir kafes içinde basın önüne çıkardı. Ancak Gonzalo yoldaş, PKP’nin tanımıyla “Savaşın Parıldayan Siperleri” olan hapishaneleri komünizm mücadelesinin bir mevzisi haline getireceğini ilan etti. Kafes içinde sıkılı yumruğuyla, “yaşanan, yolumuz üzerinde bir büküntüden ibarettir” diyerek Peru Halk Savaşının kesintisiz sürdürülmesinin talimatını vererek, dünya proletaryası ve ezilen emekçilere umut dolu olan tarihi bir konuşma yaptı.
Gonzalo’nun yakalanmasının ardından büyük bir darbe alan Peru Komünist Partisi, Halk Savaşı’nda ısrar ederken, sağ tasfiyeci bir klik, Gonzalo’nun; “artık savaşın hükmünü yitirdiği ve barış görüşmelerinin yapılması gerektiğini” savunduğunu iddia ederek tasfiyeci görüşlerini PKP’ye dayatmaya çalıştı. Ancak Gonzalo’ya ait olmayan ve altı boş olan bu söylemlere rağmen, yenilgi yaşayan Peru Komünist Partisi, Halk Savaşı’ndan bir an olsun taviz vermeden Peru Devrimi için canla başla savaşmaktadır. Tasfiyeciler ise şimdiden tarihin çöplüğünde yerlerini almışlardır.
Gonzalo yoldaş, tutsak düştüğü andan itibaren kafes içerisinde basına gösterilmesi dışında (2005 ve 2016’da yeniden yargılanması nedeniyle mahkemeye götürülmesi istisnadır) 29 yıl boyunca kendisi için özel tahsis edilen Callao Deniz Üssü’ndeki özel bir hapishanede dış dünya ile bağı olmadan ağır tecrit koşulları altında tutulmuştur. Bu süre zarfında ağır sağlık sorunları da yaşayan Gonzalo yoldaş, en son 20 Temmuz’da sağlık sorunları nedeniyle hastaneye kaldırılmış ancak tedavisi tamamlanmadan hapishaneye geri götürülmüştür. Tedavisi engellenen Gonzalo’nun 87 yıllık yaşamı, faşist Peru devleti tarafından engellenen tedavisi ve bilinçli bir katletme yaklaşımı nedeniyle 11 Eylül 2021’de son bulmuştur.
Gonzalo yoldaş, ardında bıraktığı büyük komünist yaşamı, komünist mirası ile aramızdan sadece fiilen ayrılmıştır. Ancak o, yaşarken olduğu gibi başta Peru proletaryası olmak üzere enternasyonal proletaryaya ve dünyanın ezilen halklarına umut olmaya devam edecektir. Bundandır ki ölümsüzleşmesinin ardından Peru Devleti cenazesini yakma ve cenaze törenini engelleme için yeni yasa tasarısı görüşmeleri yapmış ve ulusal kongrede yakma kararı alınmıştır. Ölüm, fiilen her canlı gibi Gonzalo’nun da yaşadığı bir sonuç olmuştur. Ancak onu ölümsüz kılan Komünist yaşamıdır.