İstanbul Güngören’e bağlı Tozkoparan Mahallesi’nde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yürüttüğü “rantsal” dönüşüm nedeniyle evleri yıkılma tehlikesi altında bulunan bölge halkıyla röportaj yaptık. Elektriği, suyu ve doğalgazı kesilen bölge halkı, yaşananlara tepki gösterirken direnişini evlerinde kalarak yıkım tehlikesine karşı nöbet tutarak sürdürmekte.
Sultan Yolcu: 38 senedir Tozkoparan’da oturuyorum. Eşim vefat etti, tek başıma yaşıyorum. Bir emekli maaşımla idare edemiyorum. Biz evlerimizin yerine ev istiyoruz. Bizi borçlandırmasınlar. Pazartesi gününden beri çektiğimiz çileyi Allah bilir. Suyumuz yok, elektriğimiz yok, doğalgazımız yok. Camilerden evlerimize su taşıyoruz. Biz kentsel dönüşüme karşı değiliz fakat bizi mağdur etmesinler; evimizin karşılığında ev istiyoruz. Bizi borçlandırırlarsa biz ne yiyip ne içeceğiz.
Yıkımın yapılacağı bölgeye dayanışma için gelen başka bir Tozkoparan sakini: Bunların yaptığı bize de ders olsun. Aynı şeyi bize de yapacaklar çünkü. Aşağıda oturuyoruz biz ve parça parça geliyorlar. Burası daha değerli bir bölge olduğu için önce buraya girdiler. Biz de dayanışma için buradayız. Dört seneden beri devam eden bir süreç var burada. Tozkoparan’ı komple ortadan kaldırmak istiyorlar.
Ergün Edepali: Burada yıkılmak istenen 50 hektarlık bir alan. 10 sene önce TOKİ burayı yapacaktı. Bakanlık kararıyla riskli alan ilan edildi. Kentsel dönüşüm amaçlanıyordu burada. O dönem insanları buradan göndereceklerdi halk buna direndi. Davalar açtılar sonra değiştirdiler projeyi; yerinde dönüşüm dediler. Dairelerinizin yerine yenilerini vereceğiz dediler. O da olmadı. Belediye yönetimi gitti yerine yeni belediye geldi. Bunlar da burada 10 hektar bir alanı gözlerine kestirdiler. En iyi lokasyonda, Merter’e, tekstil bölgesine, E-5’e yakın. Örneğin şöyle diyeyim; şu aşağıda yapacağı yerde daire 700 bin olursa burada 1 milyon, 1 buçuk milyon olur. Yani rantın daha fazla olduğu bir bölge burası. Cumhurbaşkanı diyor ya “kupon arazi”, işte öyle bir kupon arazi gibi burası. 900 tane daireyi yıkıyorlar, yerine bin 300 tane daire yapılacağı söyleniyor. Bakan bir yandan bu sayının bin 500 olduğunu söylüyor. Tekstil bölgesine bakan tarafta 62 tane dükkan yapılıyor. Bu dükkanların biteceği dönemdeki tahmini bedelleri 15 milyonla falan ifade ediliyor yani. Sen burada yaşayanların evini alıyorsun ve karşılığında bana borçlanacaksın diyorsun. E şimdi vatandaş evinden çıkacak, kendi evinde borçlanacak. İki yüz yirmi bin lira 3+1’ler için diyorlar. Şimdi sitelerin aidatları da yüksek oluyor. Yani buradaki vatandaşı bir şekilde yok etmek, buranın kültürel yapısını değiştirmek, burayı daha elit insanların yaşayabileceği hale getirmek istiyorlar. Yani buradaki olay tamamen ranta dayalı bir olay. Söyledikleri şeylerin bir inandırıcılığı yok. Deprem var diyorlar, insanlar ölmesin diyorlar ama öyle düşünüyor olsan hem bu şekilde ele almazsın meseleyi hem de daha riskli bölgeler var oradan başlarsınız. Bunun altında tamamen rant var. Bu işleri, rant projesini yapanlar da sabıkalı adamlar. Bu rant projelerini daha önce yapmış insanlar buraya gelmişler burayı da hallediyorlar.
Güngören Belediye Başkanlığına da önce başka bir isim atanmıştı daha sonra Bünyamin Demir’i getirdiler. Bu adam da zaten müteahhit. Esenler’de 3-4 katlı evlerin içerisine gökdelenler yapan bir ailenin çocuğu bu. Amcası İBB İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun Başkanvekilliğini yürüten Osman Demir. Kendisi de AKP’de yöneticiydi burada belediye başkanı oldu. Orada kentsel dönüşüm adı altında dev dev binalar yaptılar. Yani bu işlerin rant için yapanlar, nereye ne çıkarlarla gireceklerini biliyorlar ve organize bir şekilde buraya gelmişler. Örneğin burada bir belediye başkan yardımcısı var adı Rıza Uçan bu işleri organize ediyor. Amcasının oğlu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda Genel Müdür yardımcısı. Tam bu planları yapan yerde, mekânsal planlamaları yapan yerde, genel müdür yardımcısı. Yani öyle biz burada kentsel dönüşüm yapacağız halka ev vereceğiz meselesi değil bu.
Güngören Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin normalde 1/1000’lik ve 1/5000’lik planları olması gerekir. Bu belediyelerdeki yollar kapatılmış. Yani İBB ve Güngören Belediyesi atlanmış, direkt Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden yapılıyor. Buradaki işi yapan Güngören Belediye Başkan Yardımcısı Rıza Uçan amcasının oğlu Çevre ve Şehircilik Mekânsal Planlamalar Müdür Yardımcısı Hacı Abdullah Uçan. Adam burada planı yapıyor, bakanlığa götürüyor, bakanlık onaylıyor ve askıya çıkıyor. Ne İBB ne Güngören Belediyesi Meclisi ne kurumların görüşü hiçbir şey yok. Rant bu şekilde işliyor burada.
Başka bir mahalleli: Biz burada bu parkta gece gündüz zabıtalar tarafından taciz ediliyoruz. Bir toplantı yaptığımızda hemen TOMA ve çevik kuvvet yığılıyor bu bölgeye. Geçtiğimiz günlerde polis de saldırdı. Kaldırımları sökerlerken binalar yerinden oynadı karşılarında düşman var gibi hareket ediyorlar. Biz bu evlerin parasını 20 yıl boyunca ödedik ve bize hizmeti böyle veriyorlar. Buradan önce deprem riski teşkil eden birçok yer neden buradan başlanıyor? Buraya yapacakları bir dükkan milyonlar ediyor. Burada 900 tane daire yıkıp bin 500 tane dair yapıyor. Kiracılara diyorlar ki dışarıdan kimseyi koyamayız. 600 kişiyi nereden getireceksin o zaman. Bir kişi buradan 40 tane daire almış. Buradaki insanları atıyorlar evden, elektriğini ve suyunu kesip zor durumda bırakıyorlar sonra da satıyorlar. Burada her türlü oyun çevriliyor. Biz haksız olsaydık bırakıp giderdik burayı. Biz haklıyız, bütün haklarımızı da alacağız.
*Bu yazı Yeni Demokrasi’nin 30 Haziran 2021 tarihli 89. sayısında yayınlandı.