HABER MERKEZİ- Adalet Bakanlığı, Ömer Koç’un katledildiği olayda polislerin kullandığı ve olayın aydınlatılmasında kritik öneme sahip silahın kriminal incelemesi yapılmadan verilen takipsizlik kararını savundu. Koç, 2015 yılında sivil polislerin kullandığı Ranger tipi polis aracından açılan ateşle katledildi. Katledilmesinin ardından ise olay yeri incelemesi dahi yapılmadı.
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Diyarbakır’ın Bağlar ilçesi Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi’nde 4 Ekim 2015’te evinden çıkan 17 yaşındaki Ömer Koç, evinin iki sokak ötesinde bekleyen Ranger tipi polis aracının yakınında av tüfeğiyle vurularak öldürüldü. Olayın ardından başlatılan soruşturmada, olay yerinde polislerin bir gruba ateş ettiği belirlendi.
ZİMMETLİ ÇIKTI
Yürütülen soruşturmada, Ömer Koç’un pompalı tüfekle vurulduğu belirlendi. Otopsi ve Adli Tıp Kurumu (ATK) raporlarına göre, vücudunda 4 ateşli silah yarası bulunan Koç’un, ellerinde silah atış swap örneği bulunmadı. Yürütülen soruşturmada, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne olay yerindeki polis ekiplerinde zimmetli pompalı tüfek bulunup bulunmadığı soruldu. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, 12 Cal Mosberg pompalı av tüfeğinin 17 Eylül 2015 tarihinde 122707 sicil numaralı polise geçici zimmetlendiğini ve 1 Nisan 2016 tarihinde depoya teslim edildiğini bildirdi.
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, olay sırasında Doğan 4 söz konusu ekipte olduğu tespit edilen silahın balistik incelenmesi için Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’nden talep etti. Ancak emniyet, 13 Nisan 2018 tarihli yazısında, 12 Cal. Molsberg marka pompalı av tüfeğiyle ilgili depoda gerekli incelemelerin yapıldığı, söz konusu tüfeğin “Zeytin Dalı Operasyonuna katılan kolluk görevlisine teslim edilmiş olması sebebiyle depoda mevcut olmadığı, bu nedenle kriminal incelemenin de yaptırılamadığını” gerekçesi öne sürüldü.
“ŞÜPHEDEN SANIK YARARLANIR İLKESİ”
Savcılık, emniyetten gelen yazının ardından 3 Ekim 2018’de takipsizlik kararı verdi. Takipsizlik kararında şu ifadeler yer aldı: “12 Cal Morsberk J281753 seri numaralı pompalı av tüfeğinin kamuoyunda Zeytin Dalı olarak bilinen operasyona katılmak üzere görevlendirilen Özel Harekat Şube Müdürlüğü personeline zimmetli şekilde teslim edildiğinden depoda mevcut olmadığının bildirilmesi karşısında olayın aydınlatılamadığı ve meydana gelen olayın kamu görevlilerinin atışları sonucu olup olmadığının tayin edilemediği gibi maktul tarafından güvenlik güçlerine karşılık veren 3 kişi içerisinde yer alıp almadığının da belirlenememesi karşısında şüpheden sanık yararlanır prensibi de gözetildiğinde öldürme olayının şüphelilerce gerçekleştirildiğine dair haklarında kamu davasının açılmasını haklı gösterecek derecede yeterli, inandırıcı, kesin ve somut deliller bulunmadığından…”
AYM’YE BAŞVURU
Aileye hukuki destek veren İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi avukatları, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararına karşı başvurdukları Diyarbakır 1’inci Sulh Ceza Mahkemesi, itirazı reddetti. Bunun üzerine avukatlar, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi, “etkin soruşturmanın yürütülmemesi”, “adil yargılanma ilkesinin ihlali”, “güvenlik güçlerinin Kürtlere yönelik tutumu nedeniyle ayrımcılık yasağının ihlali” ve “yaşam hakkı ihlali” nedeniyle yapılan başvuruyu, “yaşam hakkı ihlali” kapsamında kabul etti.
Anayasa Mahkemesi de Adalet Bakanlığı’ndan görüş istedi. Bakanlık, olayın soruşturmada alınan ifade işlemleri, otopsi, ATK raporları ve olayda kullanıldığından şüphelenilen silahın incelenmesi taleplerine işaret ederek, soruşturmanın etkin bir şekilde yürütüldüğünü iddia etti.
‘İHLAL YOK’
Bakanlık, olayın polislerce gerçekleştirildiğine dair somut delil olmadığını, polislerce yaşam hakkının ihlal edilmediğini savunarak, “Bakanlığımız, somut başvuruda yaşam hakkının esas boyutunun ihlal edilmediği kanaatinde olduğunu belirtmek ister” ifadesine yer verdi.
Soruşturma sürecinde yapılan işlemleri sıralayan ancak Efrîn’e gönderilen ve incelemesi bu nedenle yapılmayan silahın kriminal incelemesinin yapılamasının, olayın aydınlatılmasındaki kritik önemine dair değerlendirme yapmayan bakanlık savunmasında, “Bu noktada, her ne kadar başvurucuya kovuşturmaya yer yok kararı verilmesi nedeniyle etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğini iddia etmiş iseler de, yaşam hakkına ilişkin pozitif yükümlülüklerin usuli boyutunu oluşturan etkin soruşturma yükümlülüğünün bir sonuç yükümlülüğü değil, uygun araçların kullanılması yükümlülüğü olduğu not edilmelidir. Bu bağlamda da, olayın hangi koşullar altında meydana geldiğini ortaya koymaya elverişli bir soruşturmanın yürütülmüş olması nedeniyle yaşam hakkına ilişkin usuli yükümlülüğün de ihlal edilmediğine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir” denildi.
NE OLMUŞTU?
Kaya’nın katledildiği dakikalarda Bağlar’da da 16 yaşındaki Ömer Koç isimli genç, yine sokak ortasında katledildi. Ailesiyle birlikte 5 Nisan Mahallesi’ndeki evlerinde yemek yedikten sonra saat 19.30 sıralarında internet kafeye gideceğini söyleyerek evden çıkan Koç, evlerinden iki sokak ötede kurşunların hedefi oldu. Rezan Kaya gibi Silvan nüfusuna kayıtlı olan Ömer Koç da, yine görgü tanıklarının anlatımlarına göre, bu kez beyaz renkli Nissan Ranger araçta bulunan kişilerce katledildi.
Olay yeri incelemesi yapılmadığı gibi görgü tanıklarının aktardığı söz konusu araçları kullananların kimliğine dair de ne valilik ne de emniyet tarafından bir açıklama yapılmadı.