HABER MERKEZİ- Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, son dönemde yoğunlaşan tecrit, infaz yakma uygulamaları ve iletişim yasakları hakkında online panel düzenledi.
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi, düzenlediği çevrimiçi toplantıda tecridi tartıştı. Kenan Özyürek’in moderatörlüğünü üstlendiği panelde Avukat Gülizar Tuncer ve Destina Yıldız ile eski tutsak Goncagül Telek konuşmacı olarak yer aldı.
İlk olarak söz alan Avukat Gülizar Tuncer, infaz yasasındaki değişiklikler ve ona bağlı yönetmelikleri geçmişten bugüne uygulanan yöntemlerle tartışmak gerektiğini kaydetti. Çıkarılan yasanın yeni olmadığına dikkat çeken Tuncer, “Konjöktürel durum ne ise ona göre belirlenen uygulamalar oluyor” dedi. Tuncer, daha da derinleştirilerek devam ettiğini belirtti.
TUNCER: DEVLET BAŞARILI OLAMADIĞI POLİTİKALARI YENİLEYEREK UYGULUYOR
Devletin şiddet mekanizması olduğunu hatırlatan Tuncer, hapishanelerin de şiddet politikalarının en derin ve en ağır yaşandığı yerler olduğunu belirtti. Özellikle siyasi tutsakların kimliksizleştirme, kişiliksizleştirme, ideolojik olarak duruşlarından vazgeçirerek hiçleştirme, başka bir kalıba sokma dayatmasının geçmişten bu yana defalarca iktidar eliyle gerçekleştirilmek istendiğinin altını çizen Tuncer, “Yönetmelikler infaz yakmaların yeniden gündeme gelmesi, ‘iyi hal’ değerlendirilmesinin yeniden piyasa sürülmesi bununla bağlantılı. Bir dönem başarılı olamadıkları politikaları başka şekillerde yeniden uygulamaya çalışıyorlar” dedi.
Tuncer, itaat kültürünü dayatmanın farklı bir şekli olduğunu vurguladı.
YILDIZ: PİŞMANLIK DAYATMASIYLA KİŞİNİN İRADESİ KIRILMAK İSTENİYOR
ÖHD avukatların Destina Yıldız da yönetmelik ve yasada yapılan düzenlemeyle “İyi hal” konusunda değişikler olduğunu belirtti. “Pişmanlık” dayatıldığını belirten Yıldız, “Böyle bir kriter var. Uygulamadaki örnekleri gördüğümüzde kişinin pişman olup olmaması değil kişinin iradesinin kırılması, teslim almaya yönelik bir uygulama. Daha çok siyasi mahpuslar bakımından bakıldığında bir irade savaşı olarak görüyoruz. Mahpusun hapishanedeki tüm yaşantısı ‘iyi hal’ değerlendirilmesinde bir kriter olarak ele alınıyor; mektup, yazışma, telefon görüşü, görüş, protesto eylemleri vs bunlar hep karşısına çıkıyor” diye konuştu.
Tutsakların yaşadığı bu tür sorunlara örnekler veren Yıldız, aslında tutsağın kimliksizleştirilmek istendiğinin altını çizdi. Siyasi tutsakların iradesinin kırılmaya çalışıldığını belirten Yıldız, kurulun sorularını denetleyen bir mekanizma olmadığına dikkat çekti, “Mülakat da SEGBİS’le tutsağa ekran karartıp, ‘Güneş denilince aklınıza ne geliyor?’ diye sorulmuş” örneğini verdi. Yıldız, sürecin hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
Açlık Grevi İzleme Komisyonu’nda da yer alan Yıldız, pandemi koşullarında hapishanelerdeki tecridin daha da arttığına dikkat çekti. PKK Lideri Abdullah Öcalan ve onunla birlikte kalan tutsakların bulunduğu İmralı’da tecridin daha da derin olduğunu dile getiren Yıldız, 12 hapishanede 50 tutsakla yaptıkları görüşmeden hazırladıkları raporu hazırlattı. Tutsakların yüzde 90’undan bir buçuk yıl içinde 80-90 günlük açlık grevi yaptıklarını dile getiren Yıldız, “Ortalama 2-3 kişilik gruplarla beşer günkü devam ediyor. Sayının az olduğu hapishanelerde mahpuslara çok sık dönüyor gruplar. Vücutları çok daha fazla yıpranıyor hele ki sağlıklı besinlere, vitaminlere erişimin kısıtlı olduğu pandemi koşullarında etkileri daha yakıcı oluyor” diye konuştu.
TELEK: GEÇMİŞ PANDEMİYLE TAMAMLANMAYA ÇALIŞILIYOR
Hapishanelerde hak gasplarının her zaman olduğunu ancak pandemide katlandığını aktaran eski tutsak Goncagül Telek, “Uygulamalar, yasal düzenlemeler yeni değil hepsinin bir geçmişi var. Bugün o geçmişin pandemiyle tamamlanmaya çalışıldığı bir süreç yaşıyoruz. Geçmişte hak gasplarına karşı tutsaklar ortak bir direniş ortaya koyuyordu dışarıda aileler bir şeyler yapıyordu. Bugün bu sessizlik içeride de verilen mücadelenin karşılıksız kalmasına neden oluyor. Dilekçelerimiz kayboluyor, yerine ulaşmıyor, ulaşsa da olumsuz oluyordu; nadirdir olumlu yanıt aldığımız. O da saklanırdı. Bugün o örnekler o kadar az ki, paylaşımlar da bir bütün olarak engelleniyor” diye konuştu.
‘HER CEZAEVİNİN KENDİ UYGULAMASI VAR’
Pandemide görüşlerin de kısıtlandığını belirten Telek, “Bir anda arkadaş görüşçüsü uygun değildir, örgütsel bağ kuruluyor denilerek, ‘görüşemezsin’ diye karar iletiliyor. Art arda bu sorunu yaşayan arkadaşlarımız oldu. 12 Eylül’le karşılaştırılabilecek bir yalnızlaştırma söz konusu. Politik atmosferin durağanlaşmasıyla birlikte içerideki baskı da çok artıyor. KHK’larla nasıl bir sürü ‘yasal uygulama’ yapılıyorsa orada da kendi içinde KHK var. Kitap, mektupla ilgili her cezaevinin kendi uygulaması var” ifadelerini kullandı.
Telek, “Bakırköy Hapishanesi’nde Türk soluyla Kürt hareketinin görüşmesi engelleniyor, koridorda karşılaşmayalım diye organizasyonlar yapılıyordu, iç yazışmalarımız ki ‘merhaba, nasılsın’ yazmışız o bile engelleniyor” diye konuştu. Sorunları iletmek için yazılan dilekçelerde bir muhatap bulamadıklarını söyleyen Telek, Kios diye bir uygulamanın hapishanelerde hayata geçirilmek istendiğini bunun da tutsaklığı yalnızlığa iteceğinin altını çizdi.
‘PANDEMİ BAHANESİYLE GÖRÜŞMÜYORLAR AMA KALABALIK HALDE KOĞUŞU ARIYORLAR’
Yeni infaz yasasıyla birlikte hukuksuzluklara karşı mücadelede de bireylerin tekil düşünmesini sağlamaya yönelik bir husus olduğunu vurgulayan Telek, “Bakırköy’de politik tutsaklar bakımından heyete çıkan ilk bendim. Bütün arkadaşlar dışarı uğurluyormuş gibi geçirdiler ve kapıda beklediler. Saçma sorular var; psikolog var ‘benle hiç görüşmedin’, kütüphane görevlisi ‘sen şu kadar kitap aldın’ diyor, gardiyanlar geliyor, ‘devletin görevlendirdiği memurlar’ diye iki kişi getirilmiş ki açlık grevleriyle ilgili ifade verildiğinde arkadaşlarımız bu kişilerle karşılaşmış ama bu ‘memurların’ kim olduğu açıklanmıyor. Aslında dünkü muhatapsızlık, pandemiyle birlikte çok daha derinleştirildi. Görevli sayısı azaltıldı, müdürlerle muhatap olamıyorsun, idare bölümüne geçişin yasaklanıyor, onların sana gelmesi yasaklanıyor ama bunlar senin taleplerin karşısında oluyor. Arama yapılmak istendiğinde hep beraber koğuşa geliyor. Koğuşta bir sıkıntı olduğunda görevli gelmesini istediğinde karşılığı olmuyor. Revire çıkamıyorsun” dedi.
Avukat düzenlemesi yapıldığını da hatırlatan Telek, tutsakların istediği avukatla görüşmesinin de engellenmek istediğini belirtti. Mahkemeye gidiş olmadığından yüz yüze ifade verilemediğini söyleyen Telek, avukatlarla ifade konusunda da görüşülemediğini dile getirdi.
Panelde, hasta tutsakların yaşamış olduğu sorunların pandemide daha derinleştiğine dikkat çekildi.
Panel, soru ve cevaplarla devam etti. (ETHA)