Örgüt biliminde, politikanın belirlenmesinden sonra, politikayı en yüksek irade ve çabayla pratiğe uygulayacak olan kadroların rolü ve misyonu tayin edicidir. Sınıf savaşımında kadrolar, yani sınıf bilinçli proleterler, kitlelerin eseri olan devrimi kitlelere benimseten, kabul ettiren, onlara gerçeği yakınlaştıran bilinç̧ taşıyıcılardır. Egemen sömürücü sınıfların baskı ve saldırıları altında, ideolojik-politik-psikolojik kuşatma içinde serseme uğratılmış, her türlü feodal-gerici önyargı ve alışkanlıklarla karanlığa gömülmüş bir toplumda ışık, bilinç, kılavuz olanlar, sınıf bilinçli proleterlerdir.
Sınıf bilinçli proleterler, devrimi ve özgürlüğü herkesten daha fazla, herkesten daha güçlü isteyerek rolünü oynayabilir. Böyle bir rol sıra dışı özellikler gerektirir. Sıradan bir bilinç, sıradan bir duruş böylesi zorlu rolü oynamada yeterli olmayacaktır. Bundandır ki, süreğen ve sistematik hale gelmiş bir inceleme araştırma ve yoğunluklu bir devrimci pratik faaliyet gerektirir.
Kadro ve militanlarımızın davranış tarzları, günlük politik yaşamları, insanlar arası ilişkileri, olaylar karşısındaki tutum ve tavırları, tepkileri farklı olmalıdır. Halkın onlarla kurduğu her temas ve ilişkide kendini bulması, propaganda ettiğimiz geleceğin insan modelini görmesi önemlidir. Halk, özgürlük bağımsızlık ve devrim isteminin bütün özelliklerini öncülerinde bulmak ister. Bundan dolayı onlara “olağanüstü”, “kaya gibi” vb. tanımlar yükler, büyük beklentiler içine girer. Halk, öncülerinde mertliği, cesareti, kararlılığı ve devrimci adalet ilkelerini uygulamasını bekler. Özgürlüğe ait ne kadar yüce düşünce, duygu ve davranış varsa öncülerden bekler. Haksızlığa, zulme ve sömürüye karşı mücadele bilincini bekler. Cesaret ve kahramanlık bekler. Halkın öncülerinden çok fazla şey beklemesinin anlaşılır nedeni vardır bu neden onun baskı ve sömürü̈ altında suskunluğa gömülmesinden kaynaklıdır. Yoksul halkın içinde bulunduğu yaşam koşullarının yarattığı yıkım, bu koşullara eklenen faşist baskılar halkı bir arayışa itmektedir. Bu arayış henüz doğru adresiyle buluşmuş durumda değildir. Ve henüz bizim temas ettiğimiz bu yoksul halkın çok sınırlı bir kısmıdır. Bu temasın arttırılması kadar, kurulan ilişkinin güçlendirilmesi de esas hedefimiz olmalıdır. Bu ilişkilerin sistemleştirilip güçlendirilmesinin bir yolu da tüm diğer şeyler kadar halkla alçak gönüllü, proletaryanın kültür ve özelliklerini yansıtan bir ilişkinin kurulmasıdır.
Öğretirken öğrenen, öğrenirken öğreten olmalıdır. Öğretmen sadece öğreten değil, öğrencilerle diyalog içinde kendisi de öğrenendir. Öğrenciler ise öğrenirken öğreten olmalıdır. Bu öğrenme ve öğretme metodu sınıf bilinçli proleterler ile kitleler arasında yaşanan diyalog için de geçerlidir. Devrimciler sadece öğretmenlik yapamazlar öğretmenlik yaparken aynı zamanda öğrenci olmayı başarırlarsa, gerçek anlamda öğretmen olmayı başarmış olurlar.
Kitleleri ikna etme yetenek ve bilincinin temelinde sevgi ve alçakgönüllülük yatar. Alçakgönüllülük ve kitleleri sevme edimi olmadan onlarla diyalog yaratılamaz. Örgütleme, kitleleri ikna etmeyle başarılır. İkna etme eylemi ise güçlü̈ ve doğru bir diyalogla yaratılır. Diyalog için kitleleri sevmek şarttır, bu olmadan ikna eylemi gerçekleşemez, ikna eylemi gerçekleşmeden de örgütleme eylemi başarılamaz. Bunun için sınıf bilinci gerekir. Bunun için sevgi ve alçakgönüllü tutum gerekir. Kibir ve tepeden bakma, hor görme, beğenmeme tutum ve davranışların altında burjuva ideolojisi saklıdır. Kim ki kitlelere ve yoldaşlarına kibirli ve tepeden bakıyorsa o burjuva ideolojisinin etkisi altındadır demektir. Bu gerçek, açık ve net anlaşılmalıdır.
Hakim sınıflar yönettiği toplumu yabancılaştırarak, bölüp parçalayıp, korkutarak, onları aptallaştırarak, kitlelerin kendilerine olan güvenlerini sarsarak, onların “yönetme, iş yapma” düşünce ve duygularını baskı altına alarak onların beceriksizliklerinden sürekli bir şekilde bahsederek, “yönetilmeye muhtaç̧, birer zavallı olduklarını” empoze etmeye çalışarak, yönetim saltanatını sürdürebilir. Hâkim sınıfların tarih boyunca vazgeçmeden sürdürdükleri politika bu olmuştur. Toplumsal anlamda bütün devrimci dinamikler, canlı militan özellikler yok edilmeye, baskı altına alınarak, sindirilmeye çalışılır. Kendine güvensiz, yoldan çıkarılmış, bilinci ve yüreği karartılmış binler, yüz binler yaratılır.
Kitleleri ikna etme eyleminde güven önemlidir. Söz ve eylemin uyuşmadığı yerde güven olmaz. Söylenenden farklı davranmak, söylenenin zıddı bir şey yapmak güven yaratmaz. Devrimden bahsederken, özel mülkiyete ait her düşünce ve davranışı örgütlemek, insanları aşağılamak, onları hor görmek, güven yaratmaz. Devrimden bahsedip hiçbir şey yapmamak, demokrasiyi kendine; suskunluğu karşındakine hak olarak görerek, güven yaratılamaz.
Doğru ve bilinçli bir diyalog yoluyla kitlelerle ve yoldaşlarıyla bağ kurup onları ikna edemeyenler onları “emir ve talimatlarla”, “tüzük ve hukukla”, “üst” olarak boyun eğdirerek edilgen kılar. Bu yöntem aslında burjuvazinin ve tüm ezenlerin yöntemidir. Bu yöntem devrimci ve ilerici olamaz. Doğru ve bilinçli bir diyalog yoluyla karşısındakini ikna edemeyen, zor zahmetli inandırma ve eğitme yolunu sabırla seçemeyen her tutum ve davranış, her hareket ve eylem biçimi ezenlerin yönetimi olarak kalır.
Alçak gönüllülükten uzak olanlar halka ulaşamaz, halkla diyalog kuramaz. Ve halkı örgütleyemez. Bir yandan hakim sınıfların kitlelerin bilincini yabancılaştırma hamleleri sürerken diğer yandan saflarda yaşanan bilinç̧ kırılması devam ederken, bunun yansıması olarak kitlelere güvensizlik ve onlara karşı alçakgönüllü davranamama tutum ve davranışları görülür. Bugün yaşanan süreç̧ tam da böyledir. Kitlelere güvenmemek, yoldaşlarına güvenmemek, proleter özden kopmanın, burjuvaziye yakınlaşmanın tavrıdır. Halkı sevmek özgürlüğü, bağımsızlığı ve devrimi istemektir. Bu bir bilinç sorunudur.
Her usta örgütleyici ve faaliyetçi kitleleri parti ve kitle etkinlikleriyle nasıl ikna edebileceğini düşünmelidir. Her pratik kitle faaliyeti, kitle eylemlikleri sonucunda somut politik dersler çıkarmak amaçlı derin bir inceleme ve araştırma çalışması yürütmelidir. Kitleleri örgütleme, onları ikna etme yeteneği yüksek, eğitilmiş, çıkar gözetmeyen, enerjik kişilerden oluşan bir yapı yaratmak, faaliyetçilerini yetiştirmek bugün temel bir sorundur.
Devrim hedefine ulaşmak için direnç̧ ve dayanıklılık ve geniş manevra esnekliği ile bütünleşmek, çıkabilecek engelleri aşmak, sınıf savaşımının sorunlarına yanıt olmak, ancak yüksek düzeyde bir sınıf bilincini gerektirir.
Sınıf savaşımın bilgi ve tecrübesi, yetenek ve becerisiyle donanmak, kitleleri örgütlemek, sınıf düşmanlarını yok etmek için olmazsa olmaz gereksinimlerdir. Sınıf bilinci aynı zamanda kitleleri ikna etme, inandırma ve örgütleme kılavuzudur. Bu kılavuz partiyi ve kitlelerin içinde partiyi yetkinleştirip geliştirmek için önemli ihtiyaçtır. Kitleleri ve partiyi örgütlemek, kurtuluş hedefini yakınlaştırmaktır. Bugün uzak olan bu hedefin her alanda yürütülecek yoğun ve sistematik devrimci çalışmayla kısaltılacağı bilinci kazanılacak zaferin güvencesidir.
Kitlelerin devrim ihtiyacı dünden daha fazla yakıcı halde kendini hissettirmektedir. Bu yakıcı gereksinimin karşılanması, sınıf savaşımının gelişim yasalarının bilinciyle donanmış, kitlelerle kurulan güçlü politik bağlarla onların destek ve sevgisini kazanmış, devrimci savaş yasalarının bilincini savaş alışkanlıklarıyla donatmış bir yapı oluşturmak vazgeçilmez görevdir.
Her faaliyet alanında canlı, diri ve militan bir avuç insandan oluşan yürüyüşle, kitleler adım adım örgütlenmeye başlanır, devrimci savaş adım adım hız kazanır. Yoğunlaşılması gereken temel konu, kitleleri ve partiyi silahlı mücadelenin yasalarıyla devrimin kendi ateşi içinde birleştiren bilimi her tarafa yaymaktır. Kitleleri inandırma ve örgütleme yeteneği güçlü, düşmanı yok etme ustalığını savaş alışkanlıklarıyla birleştiren, cesaretli ve zeki savaşçılar yetiştirmek, ertelenemez görevdir.
“Dünyada ateş ve barutla yok edilmesi gereken çok şey kalmışsa” bizim için “atılgan ama sakin kafa ile yoğun ama düzenli bir çalışma”yla sürecin öznesi olma bilincini kuşanarak, kitleleri ve partiyi savaş içinde örgütleme yürüyüşüne hız katmaya devam edelim.