Kolektifin bir bütün olarak sınıfa yönelimini güçlendirmek üzere, işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’a uzanacak yoğunlaşmış bir büyük çalışma göreviyle yüz yüzeyiz. Bu çalışma tüm alanlarımızı kapsayan bir nitelikte olacaktır. Çalışmanın hedefleri ve biçimi olabildiğince somut ele alınacaktır. Tüm alanlarımızla belli bir biçimde, birlikte bu hedeflere ulaşmanın yolları aranacak ve aynı zamanda alanlarımızın ortaya koyduğu ihtiyaç ve katkılara paralel bu yoğunlaşmış çalışma zenginleştirilmeye çalışılacaktır. Halihazırda işçi çalışmalarımızın olduğu işkolları, sendikalar, fabrikalar, şantiyeler, mahalleler ve ilçelerdeki varlığımızın güçlendirilmesi ve geliştirilmesi özellikle hedeflenecek ve dört bir yana yumruk sallamaktan uzak durulacaktır.
Yoğunlaştırılmış işçi sınıfı faaliyetimizin dayanacağı iki eksen; somut ilişki ve örgütlenme ile ajitasyon/propaganda çalışmaları olacaktır. Bu iki eksene bağlı olarak, belirlenmiş hedefler doğrultusunda kurulacak ve gelişecek somut ilişki ve örgütlenme çalışmaların esası olarak ele alınacak; Ajitasyon ve Propaganda (A-P) çalışmaları bu temelin üzerinde yükseltilecektir. İki aylık bu faaliyet dar kapsamlı, parlayıp sönen bir yönelim ve çalışmanın değil kalıcı ilişki ve örgütlenmeler yaratmanın, amacın da geliştirilerek büyütüleceği, orta ve uzun vadeli hedeflerin temellerinin atılacağı bir çalışma olacaktır. Bu yoğunlaştırılmış çalışma, takvimlendirilmiş dönemi bittikten sonra da oturtulmuş yönelim ve gelişecek olanaklara paralel sağlanmış kazanımlara uygun olarak belirlenecek daha net hedeflerle sürdürülecektir. Faaliyetimiz, kolektifin bugünkü örgütsel durumuna uygun olarak gerçekçi bir biçimde ele alınacak, görece dar ancak yoğunlaştırılmış hedeflerle verim ve başarı sağlanması amaçlanacaktır.
İŞÇİ FAALİYETİMİZİN BU DÖNEMKİ ANA MERKEZLERİ VE HEDEFLERİ
BELEDİYE İŞÇİLERİ
Belediye işçileri genel krizden kaynaklanan ve pandemiyle gelişen, hükümete veya düzen partilerine bağlı belediyelerin saldırıları ve özel olarak da sendika bürokrasilerinin saldırısı altındadır. Düzen partileri arasındaki iktidar için rekabetin bir sonucu olarak genelde sendikalara, özelde ise kamu alanın da örgütlü sendikalara yönelik müdahaleler artmış durumdadır. Her kliğin iktidarda kalma ya da iktidara gelme stratejisinde işçi sınıfını; bunun için de sendikaları kontrol etme amacı belirgindir ve özel olarak belirtmeliyiz ki değişmezdir. Bugün bu saldırı, ekonomik biçimiyle, işçilerin ücret ve haklarını kontrol altında tutmaya, güvencesizliği derinleştirmeye dönük politikalarla iç içe yürümektedir. Belediye işçileri özgülünde, belediyeye bağlı şirketlerde ve taşeron şirketlerde çalışan işçilerin sayısı yükselir ve işkolunu belirlerken belediyede kadrolu işçilerin sayısı her geçen gün düşmektedir. Doğal olarak bugün belediye işçilerinin ve onların mücadelelerinin ana gövdesi ve ekseni şirket çalışanı işçilerdir. Belediye yönetimleri ise çoğu yeni sendikalı olan ve adım adım haklarını artırmak isteyen bu işçilerin mücadelesini kontrol altında tutmak istemekte; bunun için bir yandan baskı ve manipülasyonu artırmakta bir yandan ise sendika bürokrasisini daha aktif kullanmaktadır. Ancak bu alandaki sendikal mücadelenin gelişim seyri ilerleyen dönemlerde de devam edecektir. Bu işçiler sendika bürokrasilerini zorlayacak, alaşağı edecek potansiyeli kendilerinde güçlü bir biçimde taşımaktadırlar. Bu işçiler heyecanlı, istekli, kararlı bir duruş göstermektedirler ancak henüz sınıf bilinci bakımında zayıf durumdalar ve sendikal mücadele deneyimleri de yenidir. Bu nedenle hak için mücadeleleri kabarma ve kırılma eğilimlerini aynı anda gösterebilmektedir.
Doğal olarak faaliyetimizin belediye işçileri ayağında bu işçiler yani şirket çalışanı işçiler ana ekseni oluşturacak ve faaliyetimiz onlara sınıf bilincini geliştirmek üzere, bunun önünü açmak üzere sendikal bilinç taşımayı hedefleyecektir. İşçilerin mücadelesinde DDSB çizgisinin hâkim kılınması, aynı işçilerin DDSB’yle ilişkilenmelerinin sağlanması ve üyesi oldukları sendikada daha aktif roller almaları için teşvik edilmeleri devamındaki hedefimiz olacaktır.
Somut olarak; geçmiş dönemlerde sendikal örgütlenme ve direniş süreçlerinde aktif olarak yer aldığımız tanımlı ilçelerde işçi ilişkilerimiz üzerinden diğer işçilerle bağlar güçlendirilmeli, periyodik ziyaretlerle ve çalışmalarla bilinçlendirme ve A-P faaliyetleri hayata geçirilmelidir. Bu işçiler içerisinde DDSB anlayışına sahip komitelerin oluşturulması hedeflenmelidir. Yoğunlaştırılmış faaliyetimizin belirlenen alanlarda belediye işçileri içerisindeki somut hedefi budur. Bu hedef doğrultusunda işçilerin yaşam alanları da çalışma alanlarımız olacaktır ve bu anlamda öne de çıkarılmalıdır. Bu alanlar sınıf çalışmamıza hizmet eden önemli bir ayak olacaktır.
Yakın zamanda grev ve TİS süreçleri yaşayan belediye işçilerinin de çalışma alanları faaliyetimizin orta-uzun vadeli bir hedefi olacak şekilde yeni çalışma alanları olarak ele alınacaktır. Buralarda belediye işçileriyle ilişkilerin açığa çıkarılması, başta işyeri temsilcileri ve öncü işçiler olmak üzere işçilerle somut, sürekli bir temas kurulması ve ilişki ağının geliştirilmesi gerekmektedir. DDSB çizgisinde çalışmaya açık ve uygun işçilerle yürütülecek çalışma ve yapılacak toplantılarla bu alanlardaki uzun vadeli hedeflerimizin alt basamakları oluşturulmalıdır. Yoğunlaştırılmış çalışmamızın bu alandaki kısa/orta vadeli somut hedefi budur.
Bahsettiğimiz bu alanlarda da faaliyetimizin olduğu işçi ve emekçi semtleri bu çalışmada özel bir işleve sahip olacaktır. Bu bölgelerdeki birçok semtte ilişki ağımızın genişliği ve faaliyetimizin varlığı önemli bir avantajdır. Bu olanaklar doğru bir biçimde değerlendirildiğinde önemli sonuçlar elde edebileceğimiz bir gerçektir.
Yoğunlaştıracağımız işçi faaliyetlerimizin belediye işçileri özgülündeki yönelimini bu iki ana eksen üzerinden temellendiriyoruz: Sendikal alan üzerinden halihazırda örgütlü olduğumuz yerler ve yine son grev/TİS süreçlerinin yaşandığı bölgeler. Faaliyeti bu şekilde tanımlamak, gücü yoğunlaştırmak ve derinleşerek yaygınlaşabilmek için zorunludur. Diğer yandan bu iki eksenin dışında da faaliyet koşulları ortaya çıkabilecektir. Yine İstanbul dışındaki iller bakımından tanımlama ve planlamalar yapılmalıdır. Bunlar süreç içerisinde, ana yönelimleri sekteye uğratmayacak biçimde, faaliyet alanlarımızın öneri ve planlarına göre tanımlanabilir ve koordine edilebilir.
DERİ ve TEKSTİL İŞÇİLERİ
Pandemi bahanesiyle çalışma koşulları ve iş güvencesi bakımından ciddi sorunlarla yüz yüze olan milyonlarca deri ve tekstil işçisi, örgütsüzlük nedeniyle yoğun bir sömürüye maruz kalıyor. Büyük fabrikalardan merdiven altı atölyelere kadar her bir alana dağılan bu işçiler işçi sınıfı içerisindeki faaliyetlerimizde önemli bir yerde durmaktadır. Yine bu alanda uzun yıllara dayalı sendikal çalışmalarımızın bulunması ve var olan ilişkilerimiz, faaliyetimizin şekillendirilmesinde önemli bir etken olmaktadır. Sendikal örgütlenme çalışmasıyla paralel bir biçimde DDSB örgütlenmesinin geliştirilmesi, hedeflenen fabrika ve bölgelerde DDSB anlayışıyla hareket eden komitelerin kurulması somut hedeflerimizdir. Bu amaçla A-P çalışmalarımızı buralarda yoğunlaştırmalı, işçilerle küçük çaplı da olsa sendikal eğitim çalışması, paneller, etkinlikler yapılmalı yine her türlü etkinliğimize buralardan işçileri davet etmek ve katmak amaçlanmalıdır. İşçilerin ortaya çıkan direniş ve eylemleriyle dayanışmanın yükseltilmesi, bu tür süreçlerin örgütlenme için bir fırsata dönüştürülmesi gereklidir. Kuşkusuz bunun olabilmesi için işçilere yoğun bir emek ve zaman harcanması, öncelikle onların güven ve saygısının kazanılması gerekir.
Belirli hedeflerin dışında bu sektör işçilerinde çalışmalarımızı yaygınlaştırmanın da koşulları mevcuttur. Özellikle İstanbul’da tekstil atölyesi bulunmayan neredeyse hiçbir bölge yoktur. Birçok yerde bu atölyelerle ilişkiye geçmenin koşulları vardır. Ancak çalışmalarımızın hedefli ve planlı olması bir zorunluluktur. Bu plan ve hedef en başta sendikal çalışmalarımızın olduğu yerlerde nitelik ve yaygınlık sağlamak, devamında ise örgütlenmeye uygun atölyelerin doğru tespit edilerek alandaki çalışmalarımızın parçası haline getirilmesidir. İşçilerin sınıf bilinci ve örgütlenme talebi her yerde aynı düzeyde değildir. Bu durum işyeri ve çalışma koşulları ile yakından ilişkilidir. Sınıf bilinci kazandırmada ve örgütlemede fabrika işçileri her zaman daha ileri özellikler göstermektedirler. Fabrika ve atölyelerin üretim kapasitesi, işçi sayısı, fason ya da ana üretici olması, belli markalarla ilişkileri, varsa geçmiş örgütlenme süreçleri, işçilerin sosyolojik-kültürel özellikleri, yaşam alanları gibi birçok etken örgütlenme çalışmasını belirleyen niteliklerdir. Tüm bu etkenlerin doğru analizlerle değerlendirilmesi ve sonuç alıcı bir faaliyetin geliştirilmesi önemlidir.
İNŞAAT İŞÇİLERİ
İnşaat işçilerinin sözleşme sürelerinin kısalığı ve şirketlere bağlı olarak hareketli yapısı, sendikal örgütlenme çalışmalarının önündeki ciddi engellerden biridir. Ancak milyonlarca inşaat işçisi ciddi sorunlarla ve hak gasplarıyla yüz yüzedir. İşçi cinayetlerinin en yoğun yaşandığı ve baskının yoğun olduğu alanlardan biri olan inşaat sektöründe, ücret ve hak gaspı da yaygındır. İşçilerin mücadelesi parçalı da olsa süreklilik arz etmektedir. 3. Havalimanı direnişinde de görüldüğü gibi bu alandaki sömürü, baskı ve cinayetler işçiler nezdinde ciddi patlamalara sebep olabilmektedir. Pandemiyle birlikte inşaat işçilerinin önemli bir bölümü işsizlik ve geçinememe gibi sorunlarla da daha yoğun karşılaştı.
Bu alanda da sendikal çalışmalara paralel örgütlenme faaliyetlerimizin ilerletilmesi, işçilerin fiili hak alma mücadelesinin geliştirilmesi gerekmektedir. İnşaat işçilerinin geçici ve mekânsal bakımdan değişken yapısı sendikal haklar ve toplu sözleşme gibi olanakları en aza indirse de fiili-meşru mücadele biçimlerinin ve DDSB örgütlenmesinin geliştirilmesine uygun koşullar mevcuttur. Bilinçli işçilerin gittikleri her ilde ve her şantiyede yeni bağlar kurma olanakları mevcuttur. Birçok açıdan inşaat işçileri özgünlüklere sahiptir. Kurulu sendikal düzene hapsolmadan, işçilerin hak alma ve hak gasplarına karşı mücadelesi esasına dayanan güçlü bir örgütlenme faaliyeti ile yoğunlaşıldığında önemli kazanımlar elde etmenin koşulları vardır. Bu alanda da hedeflenen bölgeleri esas almak ve süreklilik kazanan bir çalışma örgütlemek belirleyicidir.
EMEKÇİ MAHALLELERİ
Yoğunlaştıracağımız faaliyetlerin dört bir yana yumruk sallamaya dönüşmemesi, kalıcı hale gelmesi ve sonuç almayı hedeflemesi nedeniyle faaliyetlerimizin bulunduğu belli iş kollarını özellikle vurguluyoruz. Diğer yandan işçi faaliyetimiz, işçi sınıfının tüm kesimlerine hitap etme ve örgütlenme olanaklarını açığa çıkarma hedefini de içermektedir. Bu olanakların ne olduğu ve nasıl bir hedefle bu alanlara yönelim gösterilebileceği de yine çalışmalarımız içerisinde kendini gösterecektir. Tüm bu görevlerin, saptanmış hedeflerin ve örgütlenme biçiminin, faaliyetimize yeni alanlar açmada ve başarılı olmasında emekçi mahallelerdeki faaliyetlerimiz önemli bir yer tutacaktır.
İşçi sınıfı ve emekçilerin yaşam alanları da olan emekçi mahalleleri, sınıf çalışmasının temel ayaklarından biridir. Sınıfın örgütlenmesinin esası olarak üretim alanlarında gerçekleşebilir olması yaşam alanlarının göz ardı edilmesine yol açmamalıdır; örgütlenme zorunlu olarak buraları da kapsar. Yaşam alanları üzerinden sınıfa ulaşmanın ve üretim alanını da kapsayacak şekilde onu örgütlemenin koşulları her zaman vardır ve kolektifimizin önemli işçi örgütlenmelerinin hemen hepsi emekçi mahallelerindeki işçi çalışmaları ve örgütlenmeler bakımından zengin deneyimler içerir. Bu alandaki faaliyetlerimizin, belirlenen hedeflere de uygun olarak kendilerine en yakın olanlardan başlayarak işçileri örgütlemeye yönelmesi, bu amaçla toplantılar, etkinlikler düzenlemesi önemlidir. Her bir faaliyet alanımız bulunduğu bölgedeki işçilerin nabzını tutmalı, onların sorunlarına vakıf olmalı ve işçilere yön verebilecek bir kapasiteyi ortaya çıkarabilmelidir.
EĞİTİM VE AJİTASYON-PROPAGANDA
İşçi çalışmalarımızın örgütlenme başarısı, bu faaliyete gösterilecek yönelim kadar faaliyet içinde olanların sınıf çalışmasındaki donanımıyla da yakından ilgilidir. Bu donanımın çoğu kez belirleyici olduğu dahi söylenebilir. Kastettiğimiz donanım esasta iki biçimlidir. Birincisi işçi sınıfı mücadelesinin devrimci teorisine ve temel yöntemlerine dair bilgi sahibi olmak ve deneyimli olmakla veya deneyim kazanma çabasıyla ilgilidir. İkincisi ise işçilerin yaşadığı sorunlara, yasal ve sendikal hakları çerçevesinde yön verebilmek, onların acil ihtiyaçlarına yanıt olabilmekle ilgilidir. Açık ki bu konuda ciddi yetersizliklerimiz vardır. Yoğunlaştırılmış işçi faaliyetimizin bu yetersizliği gidermeye de hizmet etmesi gerekir. Bu amaçla belli yazı ve broşürler üzerinden eğitim çalışması yapılması yerinde olacaktır. Ancak şu unutulmamalıdır ki her bir yoldaşımızın esas alması gereken ne olursa olsun işçilere gitmek, sorunlarını dinlemek, onlardan öğrenmek ve öğretmektir. Her türlü yetersizlik sınıf çalışmasının içinde giderilebilecek ve yine ihtiyaç duyulan bilgi ve eğitim de buradan ortaya çıkarılacaktır. Yoldaşlarımızın eğitimi, işçilerin eğitimi ile iç içe olmalıdır, bunlar aynı bir sürecin farklı düzeyleridir sadece. Bu nedenle kendimizi eğitirken işçileri bilinçlendirmeyi de aksatmamalı, işçilere dönük eğitim çalışmalarının sınıf çalışmasının temel öğelerinden biri olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.
Faaliyetimizin işçi sınıfının geniş kesimleri tarafından görünmesi ve onlara ulaşabilmesi bakımından bildiri, afiş, bülten, gazete, sanal medya vb. birçok aracı aktif bir biçimde kullanmak zorundayız. Bu araçları kullanırken de yine belirlenen fabrikalar, işçi havzaları ve mahalleler esas alınmalı, hedef kitleye ulaşmanın yolları aranmalıdır. İşçi sınıfıyla ilişkileri güçlendirmenin önemli yollarından biri onların sesini duyurabilmek, bu amaçla sınıf gazeteciliğini güçlendirmektir. Faaliyet içindeki her bir yoldaşımız, bir anlamda “işçi muhabiri” özelliği kazanmalı; haber, röportaj, fotoğraf, video, mektup gibi tüm araçlarla işçilerin sorunlarıyla ilgilenmeli ve onların sesini duyurmalıdır. Bu sayede gazetemiz, yayın araçlarımız ve A-P materyallerimiz de işçilerden beslenecek ve onlara daha iyi hitap edecektir.
1 Mayıs’a uzanacak sınıf çalışmalarımız aynı zamanda yoğunlaştırılmış bir kitle çalışması ve örgütlenme yönelimidir. Bu yönelimin başarıya ulaşması, ileriki süreçlerde yürüteceğimiz daha ciddi çalışmaların da ön adımları olacaktır. İşçi sınıfı içerisindeki çalışmalar her zaman yoğun emek gerektirir ve daha uzun erimlidir. Bugün biz var olan çalışmalarımızı derinleştirecek ve yaygınlaştıracak yoğunlaşmayı ortaya çıkarmayı amaçlıyor ve bunun için somut hedefler koyuyoruz. Ancak bilinmelidir ki asıl başarı bu bilinç ve faaliyetin kalıcılaşmasıyla mümkün olacaktır.
Ülkemiz işçi sınıfı sömürü ve çalıma koşulları bakımından ağır bir süreçten geçmektedir. Sınıfın neredeyse bütünü düşük ücretler, hap gaspları, kötü çalışma koşulları ve güvencesizlikle karşı karşıyadır. Kriz ve pandemiyle birlikte saldırılar yoğunlaşmış, işsizlik devasa rakamlara ulaşmıştır. Bu tablonun işçi sınıfı ve sendikalar içerisinde yeni hareketlilikleri ortaya çıkarması kaçınılmazdır. Bu anlamda faaliyetimiz, işçi sınıfının hareketini geliştirmeyi, bu hareketi örgütlemeyi ve aynı zamanda sınıfın kendiliğinden hareketlerine karşı hazırlıklı ve donanımlı olmayı da amaçlamaktadır.