Boğaziçi’ne kayyum rektör atanmasının ardından başlayan süreç hala devam ediyor. Bu süreçte, başta Boğaziçililerin iradesiyle bir karşı duruş gelişti daha sonra ise bu direniş birçok kesim tarafından sahiplenildi. Özellikle saldırıların, hedef göstermelerin ve tehditlerin ardından kayyum rektör atanan diğer üniversitelerden öğrenciler direnişe destek verdi. Öte yandan devlet ise demokratik talepleri için protestolara katılanlar karşı birçok gözaltı ve tutuklamaya imza attı… Bir de bunların yanında yeni silahı olan ‘ev hapis’lerini yaygınlaştırdı. Marmara Üniversitesi öğrencisi Yunus Emre Karaca da ev hapsindeki gençlerden bir tanesi. Karaca’dan bize sürece dair gözlemlerini aktarmasını istedik.
YENİ DEMOKRASİ- Öncelikle şunu soralım; Boğaziçi’nden önce de birçok üniversiteye kayyum rektör atanmıştı. Sizce bu direnişin birçok kesim tarafından sahiplenilmesinin nedeni nedir?
YUNUS EMRE KARACA- Direnişin bu kadar yaygınlaşması ve farklı kesimlerce desteklenmesinin sebeplerinden bazıları elbette kayyumunun atandığı üniversitenin Boğaziçi Üniversitesi olması. Boğaziçi Üniversitesi’nin öznel koşullarının diğer üniversitelerden farklı olması ve Melih Bulu’nun AKP’li olmasıdır. Ancak direnişin kitlesellik bakımından can suyunun bunlar olduğunu düşünmek yanlıştır.
‘ESAS OLAN DİRENİŞİN MEŞRULUĞUNU YÜKSELTEREK O KIVILCIMI BÜYÜTEBİLMEKTİ’
Türkiye öğrenci hareketinin son yarım yüzyılda en geri pozisyonunda olduğu son dönemde tabii ki siyasi iktidar da bu durumun yaratıcısı olarak üniversiteleri kendi politikaları doğrultusunda biçimlendirme yolunda bir hayli yol kat etmişti. Ancak yakın geçmişte üniversitelerin bölünmesi, rektör seçimlerinin kaldırılması ve akademisyenlerin KHK’larlar atılması gibi müdahalelerle yaşam alanlarına adeta acımasız saldırılar düzenlenen üniversiteliler, bu defa üniversitelerini savunmak adına çakan bir kıvılcımın etrafını sarıp ateşi büyütmesini bildiler. Esas olan çeşitli kurum, yandaş medya ve trollerin oluşturdukları provokasyonlara rağmen direnişin meşruluğunu yükselterek o kıvılcımı büyütebilmekti. Biz bunu şu ana kadar başarabilmiş durumdayız ve “Boğaziçi Direnişi”nin bu denli yaygınlaşmasının asıl sebebi kanaatimce ikinci anlattıklarımdır.
YENİ DEMOKRASİ- Siyasi iktidar, Boğaziçilileri onları destekleyen öğrencilerden, işçilerden ve toplumun diğer kesimlerinden ayırmak, mücadeleyi yalnızlaştırmak istedi mi? Bunu nasıl yaptı sizce?
KARACA- Siyasi iktidar hiçbirimizi şaşırtmayarak hemen eylemlerin başladığı günün akşamından Boğaziçili öğrencileri, dayanışma gösteren bütün kesimlerden ayrıştırmak amacıyla kontrolündeki birçok aracı harekete geçirdi. Sosyal medyada asılsız ve tutarsız iddiaları şafak operasyonları takip etti. Bu iki hamlenin yeterli olacağını düşünenler bu defa okkalı bir yanılgıya düşmüşlerdi. Çünkü bayatlayan terör yaftası 19 yıldır AKP hükümetlerinden bıkmış bizleri birbirimizden ayırmaya yeterli değildi. Biz böyle bir provokasyon girişiminin olacağına emindik ancak yandaş medya, sosyal medya trolleri ve çeşitli devlet kurumları o kadar absürt hareket ediyorlar ki bu kadar etkisiz çalışıyor olmaları bizi baya şaşırtıyor halâ. Burada şunu da eklemek isterim; geldiğimiz noktada iktidar ortaklıklarında, kadrolarında 2016’dan sonraki yoğun boşalmanın yarattığı etki, çatlaklarının oluşturduğu problemler, iktidarın “rıza aygıtlarını” kullanmakta refleksif hareket etme yeteneğini neredeyse yitirmesine sebep olduğu diye düşünüyorum.
YENİ DEMOKRASİ– Uzun zamandır böylesi güçlü eylemler yapılmıyordu. Birçok insan yapılan eylemlerde polis tarafından darp edilerek gözaltına alındı, tutuklandı, ‘adli kontrol’ ve ev hapsi aldı. Siz de ev hapsindesiniz. Sizce ev hapislerinin nedeni ne?
KARACA- Boğaziçi Direnişi irili ufaklı memleketin her yerine sıçradı. Yani bu direnişin meşruluğunu sağladığımızı gösterir. Siyasi iktidar ve yandaşları her ne kadar ekranlardan ve sosyal medyadan çeşitli kesimlerin gazını almak için taktiksel olarak çeşitli saldırılarda bulunsalar da onlar da gayet tabii bu durumun farkındalar. Bu sebeple az önce belirttiğim gibi ikna aygıtları bugünlerde pek de işlevli olmayan siyasi iktidar bir süredir salt kaba kuvveti ve tekelindeki yargıyı kullanıyor. Ancak böyle bir dönemde gelin bakalım iki yüzünüzü tutukluyorum da diyemiyorlar. Bence korona döneminde eve hapsolmanın kendisi kimse için çok büyük anlamlar teşkil etmemeye başladı. Siyasi iktidar da bu durumdan faydalanıp hem ev hapsi uygulamasını yaygınlaştırmak istiyor hem de direnişi bastırma yolunda çok fazla usulsüz tutuklamaya gidip kaş yaparken göz çıkarmak istemiyor. Çünkü ilk tutuklanan iki arkadaşımız Doğu ve Selo’dan sonra direniş bir hayli yayıldı. Tabii benimkisi biraz niyet okumak. Yoksa bence artık ortada ne kaş kaldı ne de göz…
YENİ DEMOKRASİ- Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
KARACA- Bu doğrultuda son olarak şunları söylemek istiyorum ki, 19 yıllık AKP hükümetleri döneminde demokrasi denen şeyin helvası kavrulalı çok oldu. Artık nefes alacak yerimiz kalmadı. Ciğerimizde kalan son hava partikülleriyle daha fazla vaktimiz de kalmadı. Bugün değilse ne zaman diyerek ayağa kalkıp, antidemokratik bütün uygulamalara karşı mücadele etmenin vakti geldi artık!
Ev hapsinden herkese kucak dolusu sevgiler…