HABER MERKEZ- Rüşvet ve göçmen kaçaklığından tutuklanan 2’nci Hudut Komutanı İlkay Katı, soruşturma aşamasında şebeke kurduklarını itiraf eden Astsubay Gürkan Sinan’ın polislerin yönlendirmesiyle komutanının aleyhine ifade verdiğini söylemesi üzerine tahliye edildi.
Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü “Göçmen kaçakçılığı” ve “Rüşvet” soruşturması kapsamında aralarında Nusaybin’de bulunan 2’nci Hudut Tabur Komutanı Piyade Binbaşı İlkay Katı ve astsubaylar Nihat Muratoğlu, Aziz Çakı ve Gürkan Sinan ile sivil isimlerin olduğu 7 kişi, 2020 yılının Ağustos ayında tutuklandı. Savcılık tarafından “gizlilik” kararı verilerek yürütülen soruşturmanın tamamlanmasının ardından biri tutuksuz 8 kişi hakkında hazırlanan iddianamede çarpıcı detaylar yer aldı. Savcılık tarafından “Göçmen Kaçakçılığı Yapma”, “Rüşvet Almak ve Vermek”, “Eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın ülkeye sokmak” suçlaması yöneltilen 8 kişi ile ilgili tespitlere geçmeden önce, benzer bir yapılanmanın Şırnak-Cizre sınır hattında da olduğuna yer verildi.
ASTSUBAYIN YAKALANMASI
İddianameye göre; Ali Çağlar isminde eski bir er ile hareket eden Astsubay Gürkan Sinan’ın, Şırnak sınır hattından “kaçak canlı hayvan, emtia ve sigara vs. malların geçirilmesine izin verdiği” belirtilerek, “Şahısların aynı şekilde bir yapılanmayı Nusaybin de de kurmak istedikleri” tespitine yer verildi. İddianamede, Gürkan Sinan’ın yakalanmasının ardından birlikte hareket ettiği isimleri anlatmasıyla başlatıldığı anlaşılan soruşturmaya dair ifadeler de yer aldı. Gürkan Sinan’ın ifadesine göre, şebeke Binbaşı İlkay Katı tarafından “Buraya gelip burada çalışan askeri personelin hepsinin zengin olarak ayrıldıklarını” söylemesi ve sonrasında yol açmasıyla kuruldu. Gürkan Sinan’ın ifadesine göre, Binbaşı İlkay Katı, şebekenin sınırdan geçirdiği sigara ve göçmenlerin rahat geçmeleri için resmi yazı ile şebekeye destek sundu. Bu şekilde büyük bir gelir elde eden şebekedeki askerler, paraları da kendi aralarında paylaştı.
EVİNDEN SERVET ÇIKTI
İddianamede yer alan tape kayıtlarına göre, sanık olan askerler telefon görüşmelerine takılmamak için de konuya dair görüşmelerini genelde Whatsapp aplikasyonu üzerinden yapmak için “Beni whatsapptan arasana” şeklinde yönlendirdiğine yer verildi. İddianamede Başçavuş Gürkan Sinan’ın evinde yapılan aramada 21 bin 750 dolar, bin 405 TL, 85 adet çeyrek altın, 21 adet tam altın, 7 adet Cumhuriyet Altını, 9 adet yarım altın, 1 adet 2,5’lik altın ve 1 adet gram altının ele geçirildiği ortaya çıktı. Ancak Gürkan Sinan, ifadesinde söz konusu mal varlığının sadece 4 bin dolarlık kısmının “kaçakçılık faaliyetinden” elde edildiğini, diğerlerini ise eşinin ve çocuklarının biriktirdiğini öne sürdü.
SUÇLAMALARI YALANLADI
İddianamede ifadesine yer verilen Binbaşı İlkay Katı ise üzerine atılı suçlamaları reddederken, Astsubay Gürkan Sinan’ın kendisi hakkındaki beyanlarına dair “Gürkan kendi işlediği suça beni de karıştırıp iftira atmaktadır. Bana neden böyle bir iftira attığını bilmiyorum” savunmasında bulundu. Astsubay Nihat Muratoğlu da üzerine atılı suçlamaları reddederken, akşamları Whatsapp üzerinden görüşmelerinin nedeninin evinde telefonun çekmemesi nedeniyle olduğunu iddia etti. Muratoğlu, savunmasının devamında Astsubay Gürkan Sinan’ın “senaryo” yazdığını savundu.
KOMUTANINDAN ŞÜPHELENDİ!
Sanık olan Astsubay Aziz Çakı ise kendisinin olayla alakasının olmadığı savunmasını yaparken, borcu olduğunu ve borcu nedeniyle Astsubay Nihat Muratoğlu’nun ikna için kendisine yaklaştığını düşündüğünü söyledi. Çakı, Nihat Muratoğlu tarafından hesabına aktarılan paraya ilişkin “Sıkışığım acaba diyerek bana bir defa 5 bin bir defa 7 bin 300 TL para vermesi zihnimde bu insanların suça karışığı haksız para kazandıkları kanısı oluşturdu ve ben bu konuda kesinlikle onlarla ortak hareket etmedim. Belki bu operasyon olmasaydı, bu şekilde beni kandırmaya, arızalara gönderiyoruz diyerek kim olduğu belli olmayan insanlarla sınır hattına girmeye devam edeceklerdi ve beni de buna ortak edeceklerdi” ifadelerini kullandı.
Ancak Gürkan Sinan’ın Binbaşı İlkay Katı’nın malzeme ve göçmen geçişi sırasında oyalayacağını söylediği nöbetçilerin de alınan beyanlarında, birbiri ile örtüşen anlatımlara yer verdikleri dosyaya yansıdı. Tanık olarak dinlenen isimlerden biri, “Tüm bu olayları ve telefon görüşmelerini değerlendirdiğimde Binbaşı İlkay Katı’nın beni ve diğer hudut görevlilerini oyalamak için farklı noktalara yönlendirdiğini personel üzerinde kuşku uyandırarak dikkatimizi 196’ya yönlendirdiğini düşünüyorum” dedi.
MAHKEMEDE İFADE DEĞİŞTİRDİ
Savcılığın tüm isimlere ilişkin dava açılması için yeterli delil olduğunu belirterek ceza istediği dosya kapsamında, ilk yargılama 12 Ocak 2021’de Mardin 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkemede ifadesini değiştiren Astsubay Gürkan Sinan, polisler tarafından tehdit edilerek ifadesinin alındığını iddia ederek, polislerin kendisini “Şimdi bunu buradan kaçıyordu diye vursak kim ne görecek” diyerek tehdit ettiğini söyledi. Polislerin kendisinden tabur komutanı aleyhine ifade vermesini istediğini iddia eden Gürkan Sinan, “Tabur komutanımın sigara kaçakçılığı yaptığı, mülteci kaçakçılığı yaptığı yönünde beyanlarda bulunmamı istediler. Hatta beni bu konudan kurtarmak için güvence vereceklerdi. Beni sonradan soruşturmada tanık yapacaklardı” diyerek, baskı altında ifade verdiğini savundu.
TATİLDE PARA GÖNDERDİ
Binbaşı İlkay Katı da mahkeme ifadesinde suçlamaları yalanlamayı sürdürerek, Gürkan Sinan’ın kendisinin banka hesabına gönderdiği paraya ilişkin, “Ben tatildeyken paramın artmış olduğunu ve Gürkan’ın bana 10,000 TL göndermiş olduğunu gördüm. Kendisini aradım neden göndermiş olduğunu sordum. Kendisi bana maddi durumumun iyi olmadığını ve tatilde lazım olabileceğini söyledi” iddiasında bulundu.
TAHLİYE EDİLDİLER
Yapılan savunmaların ardından mahkeme heyeti, “üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimalinin bulunması, delillerin büyük oranda toplanmış oluşu ve sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olguların bulunmaması, sanığın delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, taraflar üzerinde baskı yapma, girişimde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturan davranışlarının olmaması ve tutuklu kaldığı süre dikkate alınarak” gerekçesiyle tutuklu 7 kişinin tahliyesine karar verdi. (MA / Ahmet Kanbal)