Geride bıraktığımız 2020 yılı emperyalizmin ve uşaklarının işçi sınıfı ve emekçilere dönük saldırılarının tırmandığı, buna karşı ezilenlerin emperyalizmin merkezlerinde ciddi direnişler gerçekleştirdikleri bir yıl oldu. Egemen sistemin saldırısı bir öfke biriktirmiş, biriken öfke patlamalara evrilmiş ve günlere yayılan direnişler, sistemi temsil eden kurumları hedef alarak ilerlemiştir. Komünist önderlikten yoksun bu kendiliğinden kitle hareketleri kaçınılmaz sonu yaşamış ve bir süre sonra sönümlenerek son bulmuştur.
2019 yılının son aylarında Çin’de görülmeye başlanan ve 2020 yılına yayılan pandemi mevcut sistemin krizini daha da derinleştirmiştir. Yoksullukla boğuşan işçi sınıfı ve ezilenler daha fazla yoksullaşmış ve açlıkla boğulmuştur. Emperyalist-kapitalist sistemin, ekonomik ve sağlık sistemi başta olmak üzere pandemi sürecinde politik alanda dahil, eğitim, sosyal, kültürel, sanatsal vs tüm alanlar kriz içine sürüklenmiştir. Henüz geride bırakılmayan bu sürecin yarattığı tahribat ise tam olarak açığa çıkmış değildir. Açığa çıkacak olan tablo, krizli yapının derinliği ve boyutu aynı zamanda önümüzdeki dönemde emperyalistlerin yöneliminde ezilenlere yönelik daha saldırgan olmasını koşullayacaktır. Bunun yanında emperyalistler arası mücadelenin daha da keskinleşmesi, boyutlanması söz konusu olacaktır.
Bu tablonun ülkemizdeki yansıması ise genel tablodan farklı olmayarak daha ağır ve yıkıcı bir biçimde yaşanmaktadır. İşsizlik esaslı sorunların başında iken kazanılmış tüm hakların gaspı, işten çıkarmaların yaygınlaşması ve yine pandemi sürecinde çıkarılan yasalarla patronlar koruma altına alınmış, salgına karşı geliştirilen göstermelik tedbirlerden işçi ve emekçiler muaf tutulmuş ya salgından ya da açlıktan ölüm denklemi yoksul halkın önüne iki seçenek olarak konulmuştur.
Dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan pandeminin ortaya çıkışı, yaratacağı yıkım ve bu süreçte devrimci ve komünistlerin süreci kavrayışı ve görevlerin tayin edilmesi belirleyici noktadır. Gelişmelerin doğru biçimde okunması ve buna uygun olarak konumlanılması devrim iddiasının bu güncel gelişmeyle ve sınıf mücadelesinin anda belirlenecek görevleriyle yerine getirilmesi anlamına gelmektedir. Bu gerçek sadece bu gündem ya da bu gelişmeyle sınırlı kalmayarak, sınıf mücadelesinin tüm gündemlerine yapılacak müdahale için geçerlidir.
Proletarya Partisi’nin 2020 yılının başında tam da belirttiğimiz sistemin çok yönlü saldırılarına karşı proleter devrimci çizginin geliştirilmesi amacıyla başlattığı kampanya Mart ayında pandemi gündemiyle buluşmuş içerik ve kapsamı bu gündem merkezli yürütülmeye devam ettirilmiştir. Sürecin doğru biçimde kavranışı ancak doğru bir değerlendirme ve buna bağlı olarak yönelimin belirlenmesi ile başlayacaktı ve ilk elden bu başarılmıştır. Pandeminin daha ilk günlerinde bir dizi küçük burjuva reformist hareket bu kriz anında sisteme yönelmek, halk kitlelerinin dikkatini sisteme yöneltmek yerine, krizi yönetmek için kolları sıvamış ve geliştirilen bir dizi pratik ve söylemlerle kitlelerin öfkesi ve bilinci bulandırılmıştır. Dayanışma ağlarından, kurulan atölyelerde dikilen maskelere, eve kapanma kampanyalarına eklenen söylemler ve esasa alınan görevler salgınla ortaya çıkan çelişkilerin sistemi hedeflemesi yerine, bu sistemin salgının üstesinden gelemeyen niteliği hedef alınmıştır.
Açığa çıkan sürecin Proletarya Partisi’nin bu dönemde etkinliğini geliştirmesi için açığa çıkardığı olanakları değerlendirme, tüm örgütlülüklere belirlenen politikanın ve görevlerin kavratılması ile mümkün olmuştur. Bu dönem içinde yapılan çalışmalar ve yürütülen faaliyetlerde temel hedef pandemi ile birlikte sistemin aktif biçimde teşhirini yapmak, örgüt olma konusundaki zaaflara bu pratik içinde yönelmek ve kitlelerin örgütlenmesi olmuştur.
Geliştirilmeye çalışılan bu yönelim yaz döneminde pandemi gerekçesi ile gerçekleşmeyen kitlesel etkinliklerin olduğu alanlarda kitle faaliyetleri yürütülmüş ve bu faaliyetlerin kitleler nezdinde olumlu bir karşılığı olmuştur. Pandemi gerekçesi ile askıya alınan tüm etkinlikler bir dizi reformist hareketin benimsediği bir durum olmuşken Proletarya Partisi bu durağanlığa ve mevcut koşullara teslim olma anlayışlarıyla arasına net ayrım çizgileri çekmiştir ve kitlelerle buluşmanın yollarını zorlamıştır. Her koşulda ve şartta kitlelere yüzümüzü dönme anlayışının yön verdiği bu pratikler örgütlülüklerimizin bu irade etrafında kenetlenmesi ile mümkün olmuş ve gerçekleşmiştir.
Bu kenetlenmenin diğer bir anlamı devletin tüm kurumlarıyla saldırdığı ve saldırılarının dozunu her gün biraz daha boyutlandırdığı koşullarda örgüte ve örgütlülüğe sarılmak olarak okumak ve anlamak gerekir. Örgütlülük saldırı ve kuşatma altında geliştirilmeye çalışılmış bu hedefin sınıf mücadelesinin gündemlerine müdahale ve kitlelerle buluşma adımlarıyla gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır.
GERÇEKLİĞE TESLİM OLMADAN SÜREKLİ MÜDAHALE ETMELİYİZ
Devletin başta gerilla alanları olmak üzere şehirlerde yöneldiği tasfiye saldırıları 2020 yılında aralıksız sürmüştür. Gerillanın imhasına dönük hedef ve amaç şehirlerde gözaltı ve tutuklama saldırılarıyla devam ettirilmiş, tüm bu dönem boyunca dayatılan kabul edilebilir sınırlar içinde hareket edilmesi olmuştur. Devletin bu yönelimi ve amacı doğru biçimde çözümlendiği oranda, KP’nin örgütlenme ilkelerini yeniden ve yeniden hatırlatarak örgütün sağlam temeller üzerinden inşasına yönelmiştir. Kuşkusuz bu yönelim salt teorik bir yönelim değil, sınıf mücadelesinin gündemlerine müdahale ile ete kemiğe büründürülen bir hat olmuştur. Bu konuda atılan adımların yetersizliği ya da istenilen düzeyde olmaması ise örgütümüzün ideolojik ve politik sorunlarından bağımsız değildir. Sorunlarımızı aşmaya dönük belirlenen politikanın hayata geçirilme yönelimini aynı zamanda örgütümüzün gerçekliğini daha fazla anlama ve kavramayı da beraberinde getirmiştir.
Devrim ve örgüt bilincini tamamlayan kitle çizgimizdeki kavrayışsızlık ve kırılma ideolojik zaaflarımızın temelini oluşturmaktadır. Bu üç meselede yaşanan kırılma, belirlenen yönelime kilitlenmeyi, proleter devrimci çizgiyi en aktif biçimde hayata geçirmenin önündeki esaslı engellerimizdir. Devrim bilinci aynı zamanda iktidar bilincidir ve bu noktadaki gerilikler esas hedefe yönelmemizi de engellemektedir. Esas hedefe yönelme ve siyasi iktidarı ele geçirmedeki temel aracımız olan Proletarya Partisi’nin kavranışındaki yetmezlik en önemli aracı işlevsizleştirmekte, onu temel amacına yürümekten alıkoymaktadır. Bu sorunların bir parçası ve sonucu olarak da kitle çizgimizin hayata geçirilmesindeki tutukluktur. Bu sorunları ve daha fazlasını aşmada temel yönelmemiz gereken nokta devrim bilinci ve devrim iddiamızın sürekli canlı tutulması ve bu temeldeki sorunlara sürekli müdahalenin sağlanmasıdır.
Geride bıraktığımız dönem tespit edilmiş bu sorunlarımıza sistemli bir şekilde müdahale etme çabasını da kapsamaktadır. Sınıf mücadelesinin açığa çıkardığı sorunlarla ilişkilenme düzeyimizi geliştirmek, sadece pratik değil aynı zamanda daha aktif bir politikayla sürecin rengini ve yönelimini ortaya koymakla mümkündür. Gerek dünyada gerekse de ülkemizde yaşanan gelişmelere proletaryanın bilimsel ideolojisi ile bakılmış ve gelişmeler bu eksende ortaya konularak yönelim belirlenmiştir. Bu berrak yaklaşım doğru politikanın belirlenmesine ve müdahaleye dair arayışı güçlendirmiş, beslemiştir.
Bu duruş reformizmin ağır etkisi altındaki küçük burjuva hareketlerle temel ayrım ve ideolojik mücadele nedenimiz olmuştur. Bu net duruşun en geniş kitlelerde olmasa bile ileri kitlelerde olumlu bir karşılığı olmuştur. Bu karşılığı saflara gelen kesimlerden çeşitli kanal ve araçlar üzerinden gelişen ilgiden görmek mümkün. Ancak temel sorunumuzun bu ilginin örgütlenmesi ve örgütlü bir güce dönüştürülmemesidir. Bu sürecin örgütlenememe hali bir süre sonra bu ilginin dağılmasını ve etkimizin silikleşmesini beraberinde getirmektedir.
ŞEHİTLERİMİZ DEVRİM KARARLILIĞIMIZDIR!
2020 yılı Haziran Eylül, Ekim ve Kasım ayları savaş alanında ciddi kayıplar aldığımız tarihler oldu. Haziran’da Şerzan, Eylül ayında Nubar ve Rosa, Ekim ayında Özgür ve Asmin, Kasım ayında Deniz ve Muharrem yoldaşların kaybı, savaş ısrarımız ve devletin topyekûn saldırısına karşı, Halk Savaşı’nda tutunma irademizin sembolleri ve isimleri olmuştur. Yoldaşlarımızın sahip olduğu bilinç ve irade ne tek başına feda olma ne tek başına kararlılık ne de tek başına ölümü yenme bilinci değildir. Tüm bunları da kapsayan devrim bilincidir. Bu bilinç tüm saldırı ve kuşatmaları yarmayı, gözüpek durmayı ve ezilenleri nihai kurtuluşa götürmeye önderlik etmenin duruşu ve bu duruşu sağlayan ideolojinin bu dönemdeki ölümsüzleri olmuşlardır.
Şehit yoldaşlarımız sadece yaşamları ile değil ölümleriyle de öğretmişlerdir bize. Tasfiyeciliğin kol gezdiği, savaş alanlarının terkedildiği bir dönemde savaş iradesine tutunmak bu uğurda hiçbir bedelden sakınmadan, ölümü kucaklamak… Yoldaşlarımız tüm saldırı ve kuşatmalara rağmen Halk Savaşı’nda tutunma yöneliminde tereddüt duymadan, bu yönelimin can bedeli savunucuları ve sahipleri oldu. Devletin imha ve tasfiyeye yöneldiği bu dönemde yoldaşlarımız bu saldırılara ölümü kucaklayarak barikat oldular. Yoldaşlarımızın devrettiği bayrağın onlara layık biçimde taşınması ancak onlar gibi mücadeleyi kavramak, onların tereddütsüz duruşunu kuşanmakla mümkün olacaktır.
Yoldaşlarımız Proletarya Partisi’nin belirlediği proleter devrimcilik bilincini, bulundukları alanda kendi görev ve sorumluluklarını tayin ederek ve bu görevlere can bedeli sarılarak somutlamışlardır. Bu net duruşun bize bıraktığı da aynı netlikle görevlere sarılmaktır. Bu görevlerin büyük ya da küçük olmasına bakmadan, önem sıralaması yapmadan gösterilmesi gereken bir duruştur. Proletarya Partisi’nin 1. Kongre’sinde belirlenen proleter devrimci çizgiyi ve bu çizginin şekillendirdiği proleter devrimci şekillenişin yaratılması hâlâ esas görevlerimizden biridir. Bu çizginin yön verdiği militan, mücadelede atak, kavgada korkusuz, görevlerin yerine getirilmesinde fedakar ve cesur olmalıdır. Şerzan, Rosa, Asmin, Muharrem yoldaşlar savaş içinde olmakla yetinmeyerek alınan kayıpların ardından daha fazla sorumluluk alarak, daha fazla görev yüklenerek, parti ve savaşla daha hızlı kucaklaşarak yetkinleşmeye adım atmışlardır. Onların mücadele yaşamlarının her anı bize bunu anlatmaktadır. Nubar, Özgür ve Deniz yoldaşlar üstlendikleri kimliğin sorumluluğunu yerine getirmekle sınırlı kalmayarak her türden saldırıya karşı PP’yi bir adım daha ileri taşımanın bilinciyle hareket etmişlerdir. Onlar bulundukları yerle tatmin olmayarak daha fazla harekete geçmenin çağrısına yanıt olmaya çalışmışlardır.
2021 yılında bizleri bekleyen görevlerin şehit yoldaşlarımızla birlikte daha da arttığı, görev ve sorumluluklarımızın çoğaldığı bilinciyle hareket etmeliyiz. Olanı sürdürmek, olana teslim olmak, rutini korumak ve akıştan memnun olmaktan hızlıca uzaklaşacağız. Ezberlenmiş faaliyetlerden sıyrılarak, dar pratikten kurtularak, politik düzeyimizi sürekli yükselterek, ideolojik olarak güçlenerek anın yüklü görevlerini omuzlayalım. Mücadelenin tayin ettiği görevler dünden daha fazla ve daha yüklü. Bu görevlerin omuzlanması ayağımıza takılı zincirlerle mümkün değildir. Bu zincirlerin kırılması ancak ideolojik ve politik olarak güçlenmekle mümkün olacaktır.
“Burjuva tarzda devrimciliği alt-üst etmek, ona yönelmek, onun kuşatmasını parçalamak ancak ve ancak Komünist partisinin onun karşısında hem düşünsel, hem teorik, hem örgütsel, hem de politik olarak güçlenmesi ve kendini gerçekleştirmesi ile olanaklıdır. Proleter devrimcilik koşullar ne olursa olsun işçi sınıfının tarihsel rolünü unutmamak, onun Yeni Demokratik Devrim’i gerçekleştireceği ve sürdüreceğine güçlü şekilde inanmaktan geçer. Bunda yaşanan her silikleşme rüzgar karşısında zayıf bir dal gibi sallanmak ve hatta kırılıp kurumaya mahkum olmakla sonuçlanır. Komünist partinin varlığı proleter devrimciliğin koşuludur.
Partimizin ideolojik yönelimi bu anlamda zamanın ruhunu yakalayan, işçi sınıfının tarihsel rolünü kavramış ve kitlelerle kaynaşmış proleter devrimciliğin geliştirilmesi, sağlamlaştırılması olacaktır. Ortaya çıkan çelişkileri çözme iradesi gösteren, her türlü burjuva tipte devrimciliğin saldırıları karşısında donanımlı olan ve onları ideolojik olarak mahkûm edebilen, olaylara-olgulara, gelişmelere hâkim olan ve inceleyerek çözüm gücü olan bir devrimcilik. İşte ihtiyaç olan devrimcilik budur. Partimiz bu anlamda proleter devrimcilikle burjuva devrimciliği arasındaki çelişkiyi ortaya çıkaran, çizgisini bu şekilde güç haline getiren bir yönelim benimseyecektir.” (1. Kongre Kararlarından)
Bu yönelimi hayata geçirmek için daha kararlı, daha cüretli, daha iddialı ve daha atak bir ruh ve şekillenişle sınıf mücadelesine atılalım…