HABER MERKEZİ- Gazetecilerin beş yıl erken emekli olmalarını sağlayan yıpranma payı hakkının yalnızca turkuaz basın kartı sahipleri için geçerli olmasını öngören yasa teklifi dün (11 Kasım) TBMM Genel Kurulu’ndan geçti.
Konuyla ilgili bir açıklama yayımlayan DİSK Basın İş Yönetim Kurulu, “Birçok kez söyledik, devlet tarafından verilen kart gazetecilik ehliyeti değildir. Gazetecilik yapmak için basın kartı gerekmediği gibi kart yokken de bu meslek yeterince yıpratıcıdır. Doğru olan yıpranma hakkının sadece habercilere değil, tüm basın ve matbaa çalışanlarına tanınmasıdır. Hatta bu mesleğin bu denli yıpratıcı olmaktan çıkartılmasıdır” dedi.
Olması gerekeni yasa değişikliği için el kaldıran iktidar vekillerinin de bildiğini vurgulayan DİSK Basın İş açıklaması “Tarihe bir kez daha not düşüyoruz. Emekçiler, günü gelince kalkan o parmakların hesabını soracaktır” sözüyle bitti.
Açıklamanın tam metni:
Gazetecilik zor iştir bu topraklar üzerinde. Sadece hapse girmek, onlarca yıl hapis cezası ile yargılanmak, mahkeme kapılarında gününü geçirmek, gözaltına alınmak gibi ‘olağan iş’ler dışında zorlukları vardır.
Günlük çalışma saatiniz belirsizdir, COVID-19 nedeniyle herkes evine kapanırken onlar yine haber için riskli alanlara girmek zorundadır ve her an virüs ile tanışabilirler. Bayramlarda çalışırlar, televizyonlarda radyasyona maruz kalırlar. Sizin gazete sayfalarında ya da ekranda görmeye tahammül edemediğiniz görüntüler onların yaşamının bir parçasıdır. Günü gelir bir politikacının ağzından çıkacak iki kelime için yağmur, soğuk demeden bekler günü gelir enkazın altından çıkartılacakları beklerler. Elbette sadece haberci için değil bu sözler, teknik ekibinden idari ekibine kadar herkes bu yıpratıcı işten nasibini alır.
Polisi, hâkimi yaptığı işe değil cebindeki karta bakar gazeteci olup olmadığına karar vermek için. Mahkeme “devletin verdiği kart olmadığına göre gazeteci değilsin” der çıkar işin içinden. Tüm bu adeta ömür törpüsü denebilecek rutin karşısında eğer işverenini ‘Basın İş Kanunu’na tabi çalışmaya ikna edebilirse ‘yıpranma hakkı’ elde eder. Ancak AKP o hakkı da bir çırpıda silip atıverdi. Devletin verdiği kartın yoksa yıpranamazsın!
Birçok kez söyledik, devlet tarafından verilen kart gazetecilik ehliyeti değildir. Gazetecilik yapmak için basın kartı gerekmediği gibi kart yokken de bu meslek yeterince yıpratıcıdır.
Doğru olan yıpranma hakkının sadece habercilere değil, tüm basın ve matbaa çalışanlarına tanınmasıdır. Hatta bu mesleğin bu denli yıpratıcı olmaktan çıkartılmasıdır. Bunu o yasal değişiklik için el kaldıranların da çok iyi bildiğinden şüphemiz yok. Tarihe bir kez daha not düşüyoruz. Emekçiler, günü gelince kalkan o parmakların hesabını soracaktır.