HABER MERKEZİ- ikk-online2.net sitesinde yer alan ve 7-9 Eylül tarihleri arasında Ovacık’ta TKP/ML TİKKO savaşçıları Erol Volkan İldem (Nubar) ile Fadime Çakıl (Rosa)’nın ölümsüzleştiği çatışmaya dair TKP/ML Merkez Komitesi’nin açıklaması şu şekilde;
“Türk, Kürt Uluslarından ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımıza;
6 Eylül 2020’den 9 Eylül 2020’ye dek Dersim-Ovacık’ta faşist diktatörlük, “Nubar’ın birliğinin” izine rastlamanın getirdiği heyecanla valisinden, İçişleri Bakanı’na kadar bu tarihler arasındaki operasyonun sonucuna kilitlendi. 7 Eylül’de başlayan operasyonda bölgedeki köyler, hızla boşaltıldı. Operasyon en geniş alana yayılarak SİHA, İHA, Helikopter, Savaş uçakları seferber edilerek tüm alan bombardımana tutuldu. Yaklaşık bin kişilik askeri güçle üç gün boyunca tüm alan kuşatıldı. Sinsi, tuzaklarla dolu ve “mutlaka” sonuç üretmesi gereken bir askeri operasyonu faşizm örgütledi. Yapılan operasyonda kimyasal silah dahil her türlü savaş aygıtının kullanıldığı görülmüştür. Tam üç gün boyunca araziye giremeyen düşman, yoldaşlarımızın katledildiğinden emin olduktan sonra arazi taramasına girmiştir. 9 Eylül’de bizzat İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, büyük bir “zafer” kazanmış komutan gibi partimize bağlı 2 TİKKO savaşçımızın katledildiğini açıkladı. Doğrudan İçişleri Bakanı’nın açıklama yapmasına neden olan şey ise katledilen yoldaşlarımızdan birisinin Nubar (Erol Volkan İldem) olmasıdır. Yine genç yoldaşlarımızdan Rosa’nın (Fadime Çakıl) ölümsüzleşmesi düşmanın zafer çığlığını artıran diğer bir gerekçedir.
Kuşkusuz düşmanın zafer nidalarının bir karşılığı vardır. Zira uzun zamandır arananlar listesinde olan, 2009’dan bu yana savaş alanında partimizin savaş çizgisini örgütleyen ve önderlik eden, Partimiz MERKEZ KOMİTESİ ÜYESİ olan Nubar yoldaşı; yine alan önderliği tarafından geleceğin parti ve savaş kadrosu olarak tespit edilen, 2013’den bugüne savaş alanında olan ve düşmanın arananlar listesinde yerini alan birim komutanı Rosa yoldaşı katletmiş olmanın “başarısı” vardır.
Düşmanın “başarı” diye tanımladığı her şey, tarihin ilerleyişinde ve sınıf mücadelesinde komünistler ve devrimciler için sadece bir büküntüdür. Gerici egemen sınıfların, tüm sömürücü ve cellatların unuttuğu şey bu olmaktadır. Bu yüzden kazandıkları her “başarıda” zafer çığlıkları atarlar, kendi yaşam sürelerine bu başarının yeni süreler eklediğini ve bu şekilde ölümsüzlüğü ve sonsuzluğu kucaklayacaklarına inanırlar. Her sömürücü toplumsal sistemin sahipleri kendi sistemlerinin sonsuz, kalıcı ve değişmez olduğuna, kendilerini ve toplumu inandırmayı esas alırlar. Zulme, sömürüye, sınıf ayrımına dayalı her mücadeleyi ve mücadelenin dinamiklerini baskılayarak, katlederek değişmez ve yenilmezlik iksirine kavuşacaklarına inanırlar. Oysa tarih her şeyin bir sonu olduğu, olması gerektiğini kanıtlamıştır. Proletaryanın kendiliğinden sınıf olmaktan kendi için sınıf olma bilincine kavuştuğu, diyalektik-tarihsel materyalizm bilimini donandığı noktada ise bu kavrayış, komünizm ve devrim mücadelesi yürüten özneler için artık “yaşamın yeniden yaratılması için” en sevilen, en çok tutkuyla bağlanan şey savaşım olmuştur. Bu kavrayış düşmanın güçlü olduğu sınıf mücadelesinin geriye çekildiği zamanlar için de sınıf mücadelesinin büyük kabarmalar içinde olduğu yükseliş dönemleri için de geçerlidir. Bu kavrayıştır ki iktidar perspektifinden, her şeyi kazanmaya dayalı tarihsel tutumdan geri adım atmamayı getiren bir konumlanış yaratır. Bu anlamda ne yılgınlığa ne de maceracılığa kapılmayan, “yaşamın yeniden yaratılmasının” dinamiklerini yakalayan ve gereğini yapan bir konumlanışı getirir. İşte komünizm kavgamızın her neferi içinden geçilen kesitte bu mücadelenin ihtiyaçları neyse ona göre konumlanmayı başarma iradesidir. Ölümü kucaklama iradesi; yaşamı yeniden, proletaryanın perspektifinden ve yaklaşımından, devrimin ihtiyaçlarından yola çıkarak örgütleme ve kurma gereksiniminden şekillenir. Elbette bu ölümü kucaklama iradesi “merhaba yaşam” çağrısıdır. Bu çağrı bir bilinçtir, bir tutumdur, bir tutkudur, bir direngenliktir ve hiç kuşkusuz başarma çabasının en duru ve berrak ifadesidir. Nubar ve Rosa yoldaş tam da buna göre şekil almış, bu bilinçle konumlanmış, tarihin yüklediği bu sorumluluğu omuzlayarak tutkuyla partiye, halka ve sınıf savaşımının gerekliliklerine bağlılıklarını yüzlerini bu sorumluluklarına dönerek “Merhaba yaşam” diye haykırmıştır. Bu haykırış bir gelecek kurgusu, bir dünya görüşü ve bunun pratik karşılığının ifadesidir.
Partimiz, önderlik düzeyinden savaşçısına kadar Halk Savaşı ile iktidarı parça parça alma iddiasını henüz kuruluş aşamasında beyan etmiştir. Önderimiz İbrahim Kaypakkaya, partimizi bu savaşçı dinamiklerle inşa etmiş, teorisini oluşturmuş ve ülkemiz koşullarında komünist partisinin ayakta kalma şartlarına işaret etmiştir. Bu partimizin 48 yıllık mücadele tarihinde kesintisiz bir süreklilik anlamına gelmektedir. Onlarca kadro yüzlerce militan ölümsüzleşerek bu çizginin süreklileşmesini sağlamıştır.
Nubar (Erol Volkan İldem) yoldaş, 29 Eylül 1982’de İstanbul’da doğdu. Aslen Sivaslı emekçi bir ailenin ilk çocuğudur. Partimizin ilişki ağı içinde çocukluğu geçti. Lise yıllarında ise TMLGB içinde örgütlü faaliyete girdi. Artık TMLGB’nin Halil’i idi o. Faaliyetlerde, kavrayışı, militanlığı ile hızla öne çıktı. Bir yandan aktif lise faaliyeti içinde örgütlenme çalışması yürütürken diğer taraftan Cumartesi anneleri eyleminin militan bir genci, düşmana yönelen Komsomol Molotoflarının süreğen bir savaşçısı oldu. Örgütlü faaliyete başlamasından kısa süre sonra 2000’lerin sonunda Komsomol üyesi oldu. 2001 Nisan’ında Komsomol’a yönelik bir operasyonda tutuklandı. Polisin kimlik kontrolü üzerine, polisin silahını kamulaştırarak çatışma başlamış, devamında süreç kapsamlı bir operasyona dönüşmüştür. Bu çatışmada sorumlu olan yoldaşını düşmana kaptırmamak için uzaklaştığı alana geri dönen Nubar yoldaş yakalanmıştır. Partiye ve yoldaşlarına bağlılık bilinci, onun bu olayda ve bundan sonraki her meselede temel niteliklerinden birisi olarak öne çıktı. İşkence tezgahına ağır bir linç sonrası tabi tutuldu. İlk anda işkencede kendine dair birkaç şeyin kabulü ile başlayan 5 günlük göz altı sürecinde, ikinci günden itibaren işkencecisine fiziki olarak saldırıp ağır işkencelere karşı direnişe geçen bir çizgiyle başı dik bir şekilde ve henüz 19 yaşındayken önderleşmenin ilk ve güçlü adımlarını atmış oldu. F tipi için başlayan Büyük Ölüm Orucu direnişinin tam ortasında hapishane süreci başladı. İşkencede ilk gösterdiği zaafla ikinci gün hesaplaşıp direngenliği örgütleyen Nubar yoldaş, tereddütsüz bir şekilde Ölüm Orucu direnişinin bir parçası olma isteğini partiye aktarır. Bu talebi kabul edilir. Nubar yoldaş deyim yerindeyse örnek ve dillere destan bir ölüm orucu süreci yaşar. Düşmanın ölüm orucunu zayıflatmak için başlattığı tahliye saldırısına karşı direnir. Doktor ve adli tıp denetimlerinde büyük bir iradeyle ölüm orucunun yarattığı fiziki zayıflıklara karşı sağlam raporu almaya çalışır. Tahliye rüşvetiyle direnişin çürütülmeye çalışıldığı koşullarda o yine direnişin barikatlarını örer. Tam 248 gün Ölüm Orucu direnişi devam eder. Ölüme en yaklaştığı noktada hala teorik olarak donanma peşindedir. Bu süreçte onlarca kitap okumayı başarır. Mahkemenin şartlı tahliye kararı vermeden önce Sabah Tufanı’nı okumaktadır. Kitabın ikinci cildini bitiremeden tahliye olur. “Bari onu da bitirip öyle tahliye olaydım” diyecek kadar ölümle dalga geçen, yaşama ve kavgaya o düzeyde tutkuyla bağlı bir yoldaştır. Tahliye olduktan sonra tedavisi devam ederken Komsomol’la yeniden ilişkilenir. Tedavi sürecine verdiği olumlu tepki olağan dışıdır yine. Sağlık koşullarının el vermesiyle birlikte hızla illegal faaliyete Komsomol tarafından çekilir. Bu aynı zamanda Nubar yoldaşın TMLGB-MK’ya atandığı süreçtir. 2004 yılında partimizin üyesi olur. TMLGB’de T.Kürdistanı Bölge Komitesi, Çukurova Bölge Komitesi ve Ankara İl Komitesi gibi bir dizi sorumluluk üstlenir. TMLGB 2. Kongresi’nin örgütlenmesinde etkin bir rolü vardır. Bu kongrede yeniden Merkez Komite üyeliğine seçilir. Yine bir Nisan ayında yıl 2006’yı gösterirken TMLGB’ye yönelik merkezi operasyonda gözaltına alınır ve tutuklanır. 2009 yılında tahliye olur. Üç yıllık zindan süreci partimize ve mücadeleye yakışır niteliktedir. Tahliye olduğu yıl ise partimizin gerillada konumlandırmasına tereddütsüz olumlu yanıt vermiştir. 2011 Şubat’ında beş kadın yoldaşın ölümsüzleşmesi ve Eylem yoldaşın (Sefagül Kesgin) “herkes işini yapsın” talimatı, Nubar yoldaş için önderleşme talimatına dönüşmüştür. Gerillanın Nubar’ı, DPK’nın Sekreter Yardımcısı ve alanın fiili sorumlusudur bu tarihten itibaren. 2012 yılında Merkez Komite Yedek Üyeliğine atanır. Dersim Gerilla Alanı’nın ideolojik-politik-örgütsel-askeri şekillenişinde belirleyici düzeydedir. Halk Savaşı’na yönelik yoğunlaşması aynı zamanda parti sorunlarına karşı da yoğunlaşmasını, partinin savaş noktasındaki sıkıntılarını aşmaya yönelik odaklanmasını getirmiştir. Bu eksende yoğunlaşmış bir çaba ve emek sürecini tüm gerillayı sürece katarak örgütlemiştir. Ortaya çıkan sorunlar karşısında gerillaya “hiçbir şey olanaksız değildir” kültürünün aşılanmasında belirleyicidir. Nüktedan kişiliği ile gerillanın hem neşe kaynağı hem moral deposu hem de büyük bir ideolojik-politik bağla bağlandığı önderliğidir.
Nubar yoldaş, 2015’de gerçekleşecek parti kongresinde gerilla alanının delegesidir. Bu görevle yaklaşık bir yıl uzak kaldığı gerilla alanından “hiç ayrılmamıştır”. Nubar yoldaş 2015’de partide boy veren sağ tasfiyeciliğe ve hizipçiliğe karşı başından itibaren tereddütsüz bir duruş sergilemiştir. Geçmişin ilişkileriyle kendisine karşı önderlik pozu takınıp, hizipçilik peşinde sürüklemeye çalışanlara karşı alaycı ve nüktedan tavrı da esirgemeyerek net bir duruş sergilemiştir. Hatta “boynuzun artık kulağı geçtiğini” anımsatırcasına bu “önderlik eskilerini” kazanmanın hesabına girmiştir! Ancak geçmişte önderi olan ama gelinen noktada sadece etkisiz bir bozgunculuk rolü üstlenen “önderlik eskileri”nin girişimlerine karşı “gerilla alanında barikat halk savaşında ısrarın adı” olmuştur. Bu “eskimiş”, “dökülmüş” ve artık hiçbir tarihsel değeri olmayan şahsiyetlerin açık yürüyen tartışmalarda “partide kaç yıllık emekleri olduğu” hatırlatmasına karşı o nüktedan ve yaratıcı tarzıyla “emeğinin karşılığı neyse ödeyelim, öderiz” diyerek ideolojik-politik mücadelede demagojiye yer olmadığının dersini vermiştir. Nubar yoldaş, sağ tasfiyeci hizipçiliğin gerilla alanında örgütlenme girişimine karşı hizbe aktif ideolojik-politik mücadele ile geçit vermemiş ve bu tavrını kısa sürede etkili bir örgütsel mücadeleye de çevirmiştir. Gerilla alanında kadroların, komutan ve savaşçıların hizipçiliğe ve sağ tasfiyeciliğe karşı bütün halinde parti saflarında kalması ve kenetlenmesinde baş rol oynamıştır. Bu anlamda hizipçiliğin gerilla alanında ve gerilla bölgesinde yok denecek düzeyde etki yaratmasını sağlamıştır. Tasfiyeciliğin, partinin bir silah deposunu boşaltması ve devamında tüm silahları üstün körü mezarlık kenarına bırakıp düşmana teslim etmesi ve soluğu yurtdışında almasına karşı tepkisi öfke ve kine dönüşmüştür.
Nubar yoldaş 2015-2016 yılında parti içinde Merkez Komitesi’nin yeniden şekillendirilmesi tartışmasında parti iradesi ile Merkez Komitesi’ne getirilmiştir. 2019 Partinin 1. Kongresi’nde de yine oybirliği ile Merkez Komitesi Üyesi olarak seçilmeyi başarmıştır.
Komsomol’la ilişkilendiği andan itibaren sınıf mücadelesine önderlik misyonunu kuşanarak ve bunun asgari düzeyde gerekliliklerini yerine getirerek ilerleyen bir hat izlemiştir.
Sınıf mücadelesinin ve partili olmanın gerektirdiği her görevi üstlenmiş, her birinin üstesinden gelmek için büyük çaba sarf etmiştir. İleriye doğru ve sürekli ileriye doğru örgütlenmede tam bir istikrardır Nubar yoldaş.
Onu sözcüklerin anlatma olasılığı yoktur. Onun yaşamı ve mücadele süreci oldukça duru, açık, keskin ve partimiz için onur vericidir.
Merkez Komite’mizin bir üyesini, komünizm davasının bir önderini, TMLGB’nin Halil’ini, Parti içi mücadelenin D.ARAS’ını, Partimizin Nubar’ını, Ölüm Orucu Direnişinin bir gazisini ve MLM’nin çok ama çok iyi bir öğrencisini kaybetmenin acısını yaşıyoruz.
Beşlerden Rosa’ya…
Nubar yoldaşın iyi bir öğrencisi, gelecek için çok şey beklediği Rosa (Fadime Çakıl) yoldaş da bu operasyonda ölümsüzler kervanına katıldı. 5 Mart 1996’da Dersim Mazgirt’e bağlı Alhan köyünde dünyaya geldi. Çocukluğu gerillalarla iç içe geçtiği için devrimcilere özellikle de partimize sempatisi güçlüydü. 2012 yılında Dersim Atatürk Anadolu Lisesi’nde okurken Komsomol’un Lise faaliyetinde örgütlendi. Kısa zamanda öne çıkarak faaliyetin öncülerinden oldu. Beş kadın yoldaştan sonra boşalan mevzileri doldurma isteği, onu 2013 Ağustos ayında gerillayla buluşturdu. TİKKO’nun o dönemdeki en genç üyesi olarak gerilla yaşamına hızla uyum sağladı. Devrimci kadın önderlerden Rosa Lüksembug’un adını taşımak istediğini söyleyerek gerillanın Rosa’sı oldu.
Özellikle askeri konularda yetenekli olan ve birçok askeri pratikte görev alan Rosa yoldaş, verilen her görevi layıkıyla yerine getirmiştir. Kendi deyimiyle; “partiye layık bir gerilla” olabilmek için elinden geleni yapmıştır.
Partide yaşanan sağ tasfiyeci hizbe karşı aktif tavır almış ve bu süreçte herkesin daha fazla elini taşın altına koyması gerektiğini söyleyerek katılımını daha da güçlendirmiştir. Bu katılımın o süreçte alandaki pratik karşılığı, en başta da yoldaşlardan boşalan yerleri doldurmak, onların intikamını almak ve bir kadın savaşçı olarak savaşta daha fazla özne olabilmektir. Rosa yoldaş, ayrıca TİKKO Müzik Grubu’nun kurucularından ve bileşenlerinden biridir.
2016 Eylül’ünde gerillaya katılan Zeynel Çakıl (Haydar) yoldaşın kendi ifadesiyle, gerillaya katılımında Rosa yoldaşın etkisi büyüktür. 5-6 Ağustos 2018’de Mercan’da abisi ve yoldaşı Zeynel Çakıl’ın ölümsüzleşmesi, Rosa yoldaşın düşmana olan kinini daha da bilemiştir.
Nergiz ve Çiğdem yoldaşların kaybından sonra TİKKO Parti Kadın Komitesi’ne atanan Rosa yoldaş, ölümsüzleştiğinde TKP/ML İleri Militanı TİKKO’nun birim komutanlarındandır.
Dersim Parti Komitesi, Rosa yoldaşı; “genç yaşına rağmen gelişmeye açık, askeri konularda yetenekli ve sürekli kendini geliştirmeye çalışan, eleştiriye açık, hatalarıyla yüzleşmesini güçlü yapabilen, partiyle büyüyen, partiyle yürüyen ve geleceğin kadrosu olabilecek bir yoldaş” olarak değerlendirmekteydi.
Rosa yoldaş, birim komutanı olarak önderi Nubar yoldaş ile ölümsüzleşmiştir. Biri 24 yaşında ve partinin geleceğinde yapı taşı misyonu yüklenen bir kadro adayı, diğeri 38 yaşında Komünist önder olmuş savaşın ve mücadelenin kurmayı. İşte partimizin tüm yetersizliklerine, savaşta eksikliğine rağmen kuşaktan kuşağa mücadeleyi aktaran, süreklileştiren ve kararlılıkla sürdüren iradesi burada cisimleşmektedir. Halk Savaşı’nda ısrar, iktidar mücadelesinde ısrar, partinin komünist niteliklerinin en pespaye ve pervasız saldırılarda aşınmasını engellemeyi sağlayan irade ve duruş, buradan ileri gelmektedir. Enternasyonal proletaryanın tarihsel sorumluluğunu üstlenmek kolay değildir. Lafla olacak bir mesele değildir. Partinin komünist çizgisini yeniden üretmek, diri tutmak ve sağlamlaştırmak ancak ülkemizde Halk Savaşı’nda ısrarla olanaklıdır. Nubar yoldaş, bu iradenin en güçlü sentezi, Rosa yoldaş, bu iradenin geleceğe yönelik işaret fişeğidir.
Yoldaşlar,
Çeşitli Ulus ve Milliyetlerden Emekçi Halkımız;
Al,
yüreklerinden bir parça koy yüreğine
Kokuları serin bir bahar rüzgarı gibi
çek içine.
Şafak vakti dağın ardından selamla onları
Söz ver,
başarılacak de,
De ki gülümsesinler
De ki arkada kalmasın gözleri.
Nubar yoldaş parti çizgisinde ve savaşta ısrar, ona önderlik etmede büyük bir komünist önderdi. O bize partimizi ve çizgisini kararlılıkla sürdürme talimatı bırakarak ölümsüzleşti. Kazanma, başarma, tutkuyla yaşama ve enternasyonal proletaryanın o büyük temsiliyetini Türkiye denen topraklarda taşımanın rotasını bir kez daha gösterdi. Nubar yoldaşın iradesi Partimizin ve Parti önderliğimizin iradesidir. Onun bıraktığı boşluğu dolduracak, savaşı kararlılıkla sürdürecek yeterliliğimiz, kudretimiz ve elbette tarih bilincimiz ve proletaryanın komünizm davasına bağlılığımız vardır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Savaşımızın genç komutanlarından Rosa yoldaş, savaşın boşluk tanımayacağı, kesintisiz ve sürekliliğinin zorunluluğuna kan ve can taşıdı. O Halk Savaşı’nın dinamik bir enerjisi olarak sembolleşti. Önder ile savaşçının, kadro ile militanın eşsiz buluşması ve ölümsüzleşmesini düşmana olan kine ve öfkeye çevirerek ilerleyeceğiz. Durmayacağız. Yılmayacağız. Geriye düşmeyeceğiz.
Elbette yoldaşlarımızın gözü arkada kalmayacak. Onlar davaya bağlı oldukları kadar yoldaşlarına sonsuz bir güven içindeydiler. Şimdi tüm militanlarımızın, üye ve kadrolarımızın bu güveni her hücresinde hissetme ve kavgayı büyütme zamanıdır. Geleceği kazanma iradesinin örgütlenmesi, geleceği kazanma savaşının sürdürülmesi ancak Halk Savaşı çizgisinde Yeni Demokratik Devrim, Sosyalizm ve Komünizm davasına sıkı bir bağlılıkla olanaklıdır. Partimiz bu iradenin ete kemiğe bürünmüş somut halidir. Şan ve şeref olsun Marksizm-Leninizm-Maoizm Güzergahında Halk Savaşına!
Rosa (Fadime Çakıl) Yoldaş Ölümsüzdür!
Komünist Önder Nubar (Erol Volkan İldem) Yoldaş Ölümsüzdür!
Şan Olsun Dersim’de Tasfiyeciliğe Barikat Olup Halk Savaşı’nda Israr Eden İradeye!
Silah Elde Düşene Dövüşene Selam Olsun!
Kahrolsun Faşist Diktatörlük!
Komprador Patron-Ağa Devletini Yıkacağız Demokratik Halk İktidarını Kuracağız!
Yaşasın Halk Savaşı!
Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!
Yaşasın Partimiz TKP/ML, Önderliğindeki TİKKO, TMLGB!
TKP/ML-MK
EYLÜL 2020″