HABER MERKEZİ- Suriye’de Özerk Yönetim’e bağlı güvenlik kurumları tarafından yakalan 2 MİT ajanı, hücre şeklinde örgütlendiklerini ve TC’nin bulunduğu bölgelerden Kuzey ve Doğu Suriye’ye patlayıcı sevkiyatı yaparak katliam ve cinayet işlemek için görevlendirildiklerini itiraf ettiği belirtildi.
ANHA’da yer alan habere göre, MİT’in ajanlaştırdığı kişilerden olan Abdülgaffur İsa Ahmed, Serêkaniyê doğumlu ve önceleri YPG saflarında yer almış. Serêkaniyê’ye TSK ve bağlı grupların girmesi sonrası MİT’in QSD’ye sızdırdığı ajanı ve aynı zamanda kuzeni olan Hasan Muhammed Hıdır tarafından görevlendirilmiş.
‘PARA ALIYORDUM’
Ajanlık faaliyetlerine ilişkin itiraflarda bulunan Abdülgaffur, patlayıcı sevkiyatının yanında başka kişileri de ajanlaştırmak için çalıştığını belirterek şunları söyledi:
“Kuzenim bölgeye mayın ve patlayıcı geçirmem için beni görevlendirmişti. Bunun karşılığında para alıyordum. Daha kolay sevkiyat yapmam için askeri güçlerde yer almam gerektiğini de özellikle tembihlemişti.”
Abdülgaffur, ayrıca eşinin kardeşi olan Abdullah Abdülaziz Cireba’yı (24) da para karşılığı ajanlaştırarak kendisiyle birlikte MİT faaliyetlerine kattığını itiraf ederek, Abdullah’ın 2013 yılından beri YPG saflarında yer aldığı bilgisini de verdi.
‘GÖRÜŞME YAPTIK’
Abdülgaffur ve Abdullah, patlayıcı yerleştirme görevinin, Yasin Adnan adlı MİT’e çalışan bir kişiyle birlikte, Hasan Hıdır adlı MİT’çi ile görüşmelerinde kendilerine verildiğini söyleyen ajanlar, MİT’in kendilerinden istediklerini ve bölgede yaptıkları mayınlı tuzaklamalar hakkında şu bilgileri verdiler:
“Serêkaniyê’nin Aliya bölgesinde bir görüşme yaptık. Bize 12 kg patlayıcı verildi. Tebqa’daki bir mahallede patlamaya hazır bir şekilde döşedik. Bunun da görüntülerini çekip Hasan Hıdır’a gönderdik. Zaten bize bu görev verilince görüntüleri de çekip göndermemiz istenmişti, biz de öyle yaptık.”
Sorgusu tamamlanan ajanlarla röportaj yapılmasına izin verilmesinin ardından ANHA, Abdülgaffur ile görüştü. Yetkililere yaptığı itirafları yineleyen Abdülgaffur, kameralar karşısındaki itirafında şunları söyledi:
“Ben ve Abdullah’ın Hasan Hıdır’la ilk görüşmesi, Serêkaniyê’nin Aliye bölgesinde, Sose köyü yakınlarında oldu. Hasan, panelvan tipi bir minibüsle yanımıza geldi. İçinde mayın vardı ve bu mayını Tebqa’da döşememizi istedi ve yaptık. Bir hafta sonra da başka bir mayını aldık ve Reqa’da döşedik. Ardından bize verilen minibüsü, Reqa’da oto galeri sahibi olan Muhammed Zeki adlı bir kişiye verdik. Üçüncü mayını Sebahulxeyr, dördüncü mayını Şedade, beşinci mayını ise Derazor’daki 47’inci bölgeye döşedik.”
Abdülgaffur’un itiraflarını yineleyen Abdullah da Serêkaniyê’den Özerk Yönetim bölgelerine patlayıcı geçirirken, askeri kuvvetlerde yer almasından faydalandıklarını sözlerine ekledi.
‘İHANET ETTİM, PİŞMANIM’
Cireba, “Parayla kandırıldık ve bizi ajan yaptılar. Bu büyük ve affedilemez bir günahtır. Çünkü biz topraklarımıza, halkımıza karşı suç işledik. İçinde yer aldığım askeri güçlerin bana olan güvenine ihanet ettim” sözleriyle pişmanlığını dile getirdi.