HABER MERKEZİ- Diyarbakır’da bir polis memurunun silahlı saldırı sonucu öldürülmesinin ardından gözaltına alınan M.C.E’nin işkence görmesi ve ev baskınında yurttaşların köpek ısırması sonucu yaralanması ve kötü muameleye maruz kalması ile ilgili tartışma sürüyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır Barosu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği her iki olayla ilgili rapor hazırladı. Rapor İHD Diyarbakır Şubesinde düzenlenen basın toplantısında Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın açıkladı.
AVUKATLARIN GÖRÜŞMESİ ENGELLENDİ
Çeşitli sosyal medya hesaplarında M.C. E’nin araç içerisinde “elleri arkadan kelepçeli” ve çıplak bir şekilde yere yatırılmış iki fotoğrafının servis edildiğini hatırlatan Cihan Aydın, bu görüntüler üzerine Diyarbakır Barosu İşkenceyi Önleme Komisyonu Üyesi avukatlar durum tespiti için şüphelinin tutulduğu kolluk birimine gittiğini söyledi. Kolluk biriminde avukatların M.C. E ile görüşmesinin engellendiğini anlatan Aydın, “Meslektaşlarımızın ısrarı üzerine bu kez yasaya aykırı bir şekilde vekaletname olmadan görüşemeyecekleri söylenmiştir. Yaklaşık 8 saat süren ısrardan sonra meslektaşlarımızın telefonlarını dışarıda bırakmak şartıyla görüşebilecekleri söylenmiştir” dedi.
M.E.C: HEP İŞKENCE EDİYORLARDI, HİÇ DURMADILAR…
Ardından avukatların M.E.C ile görüştüğünü ifade eden Aydın, M. E. C’nin avukatlara aktardığı işkence olayını aktardı. M.E.C şunları söyledi: “Bağlar karakoluna teslim olduktan sonra 5 dakika içerisinde bir ekip geldi ve beni Oryıl’ın bitişiğinde bulunan karakola getirdiler. Bu süre zarfında teslim olmamdan itibaren her defasında darp ediyorlardı, işkence ediyorlardı. Hiç durmadılar. Oryılın oradaki karakolda 5 dakika durmadan beni asayişe getirdiler. Bana en uzun süre işkence ve kötü muamele yaptıkları yer Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliğindeki koridorun sonunda bulunan sol odada gerçekleştirdiler. Beni odaya getirene kadar darp etmeye işkence etmeye devam ettiler. Herkes anneme bacıma, aileme sinkaflı küfür ediyordu. Ben teslim olduğum zaman 4-5 saat ters kelepçeli bir şekilde kaldım. İşkence ettiklerinde ters kelepçeli bir şekilde etmeye devam ediyorlardı. Üstümdeki tüm kıyafetleri çıkarıp çıplak elle ve jopla işkence ediyorlardı. Boğazımı sıkıp nefes almamı engelliyorlardı, boğulacak gibi olduğumda bırakıyorlardı. Bana işkence ettikleri vakit başımı eğip gözümü kapatmaya çalışıyorlardı. 01 Haziran tarihi öğleden önceye kadar şuurum yerinde değildi. Ben 31 Mayıs’ta ifade vermeden 15-20 dakika önce doktor beni bulunduğum yerde muayene etti. Muayene esnasında polislerden biri mevcuttu.”
KOMİSYON: ANLATIM VE GÖZLEMLER İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELEYİ DOĞRULUYOR
Yapılan görüşmeler, adli raporlar, ayrıntılı anlatımlar, gözlem ve incelemelerin M. E. C’nin teslim olduğu andan itibaren sistematik bir şekilde işkence ve kötü muameleye maruz kaldığının doğrulandığının belirtildiği raporda şu tespitler yer aldı: “Şahısla yapılan görüşmede çekilen şahsa ait fotoğraflarda şahsın vücudunun çeşitli yerlerinde yoğun şekilde ekimozların olduğu görülmektedir. Şüpheli kendi iradesi ile kolluk birimine teslim olmasına karşın elleri arkadan bağlanarak yüzüstü yatırılıp görevli emniyet personelleri tarafından işkenceye maruz bırakılmıştır. Ters kelepçe işleminin yapıldığı basına yansıyan görüntülerle de sabittir. Alınan başvurulardan da görülmüştür ki M.E.C’nin ikamet ettiği evin bulunduğu binadaki evlerin kapıları kırılarak polisler tarafından bina sakinlerine işkence yapılmıştır.
-Avukatın şüpheli ile vekaletname olmaksızın her zaman görüşme yapabileceği temel yasa kuralına rağmen görüşmeye giden avukatlara vekaletname olmadan görüşme yapamayacakları ve şüphelinin görüşmek istemediği gibi engellemelerde bulunulmuş ve bahaneler ileri sürülmüştür. Soruşturmanın başından sonuna kadar gerek savcılık tarafından gerekse de emrindeki kolluk birimlerince avukatlara yönelik olumsuz tutumları nedeniyle yasaya uygun bir şekilde mesleklerini icra etmeleri engellenmiş; şüphelilerin adil yargılanma ve savunma hakkı ihlal edilmiştir.
“DOKTOR ASAYİŞ BÜROYA GETİRİLDİ, POLİS NEZARETİNDE MUAYENE YAPILDI”
-Şüpheli gözaltına alındığında ve gözaltı süreleri uzatıldığında bir sağlık kuruluşuna götürülüp doktor tarafından sağlık raporu düzenlenmesi gerekirken, doktor Asayiş Büro Amirliği’ne getirilerek polis nezaretinde şüpheliyi mahrem bir şekilde ve mevzuata uygun şekilde muayene etmeden adli rapor verdiği tespit edilmiştir. Mevcut pratik, mevzuata ve ulusal mevzuatın bir parçası olan İstanbul Protokolü’ne tamamen aykırılık taşımaktadır. Şüphelinin gözaltında kaldığı süre boyunca işkencenin yanı sıra hakarete uğradığı ve ağır bir psikolojik baskı altında bırakıldığı kanaatine ulaşılmıştır. Yapılan ev baskınlarında çocuğun yüksek yararı ilkesi çerçevesinde yaklaşılması gerekirken korku ve panik yaratılarak eziyet ve kötü muamele eylemlerinde bulunulması, kolluk personelinin tutumu ve çocukların yaşananlara şahit olmaları nedeniyle çocuklar üzerinde travma yaratıldığı tespit edilmiştir.
“POLİSİN KAPILARI KIRARAK KONUTLARA GİRMESİ YAYGIN BİR İDARİ PRATİK HALİNE GELDİ”
Ulusal ve uluslararası mevzuatta işkence suçu mutlak olarak yasaklanmıştır. Buna karşılık son olayda da görüldüğü üzere işkence yasağına aykırı davranılmıştır. Bu yasağa rağmen son dönemlerde Diyarbakır’da özellikle ilk yakalama anında polisin kapı çalmadan doğrudan kapıları kırarak konutlara girmesi yaygın bir idari pratik haline gelmiştir. Rapora konu olayda da olduğu gibi işkence mağdurlarının avukata erişimi engellenmektedir. İşkence mağdurları ayrıntılı ve mevzuata uygun bir şekilde tıbbi muayeneden geçirilmemektedir. Adli ve idari yetkililer işkence iddialarına kayıtsız kalmakta, kamuoyuna yanlı ve yanlış bilgiler servis etmektedir. Adli makamlar, işkence iddialarına karşı etkin, hızlı ve şeffaf bir soruşturma yapmaktan kaçınmaktadır. Açık tıbbi bulgulara ve sair delillere rağmen idari makamların tezlerini esas alarak işkence suçu ile mücadele konusunda ciddi zafiyetlere neden olmaktadır.
“GÜVENLİK KAMERALARI GÖRÜNTÜLERİNE DERHAL EL KONULMALIDIR”
Gerek mağdur M.E.C., gerekse de diğer mağdurların hakkında işkence iddialarıyla ilgili olarak derhal ayrıntılı ve uygun kuruluşlarda, tıbbi raporlar düzenlenmelidir. İşkence iddialarıyla ilgili olarak Cumhuriyet Savcısı derhal mağdurlardan ayrıntılı bir beyan almalıdır. İşkencenin meydana geldiği iddia edilen kolluk araçları ve birimlerinin güvenlik kameraları görüntülerine derhal el konulmalıdır.
“SORUŞTURMAYI JANDARMA YÜRÜTMELİ”
Mağdurların işkence iddialarıyla ilgili beyanları dikkate alınarak işkence yapan, işkenceye tanıklık etmesine rağmen ve suçu bildirmeyen kolluk personeli hakkında adli ve idari soruşturma başlatılmalı ve soruşturma süresince açığa alınmalıdır. Bu tür iddiaların önüne geçmek için ev aramaları, yakalama ve gözaltına alma operasyonları başından sonuna kadar kamera ile görüntülenerek soruşturma dosyasına eklenmelidir. Şüphelinin/şüphelilerin adil yargılanmaları adına soruşturma dosyasının işkence olayına karışan polis birimlerinden alınarak Jandarma birimlerince yürütülmesi sağlanmalıdır.
“İŞKENCE İNSANLIK SUÇUDUR, FAİLLER YARGILANMALI”
İşkence ve kötü muamele soruşturmaları etkin, hızlı ve şeffaf bir şekilde yürütülmeli, avukatların görevlerini yapmaları keyfi bir şekilde engellenmemelidir. Her kime yönelik yapılırsa yapılsın işkence, bir insanlık suçudur ve ulusal ve uluslararası mevzuatta kesin olarak yasaklanmıştır. Bizler sorumlularının etkin bir soruşturma ile tespit edilerek, yargı önüne çıkarılması gerektiğini bir kez daha belirtiyoruz.” (Artı Gerçek)