HABER MERKEZİ- Filipinler Komünist Partisi (CPP) Basın İlişkileri Başkanı Marco L. Valbuena, Gazete Duvar’a konuştu: “Koronaya karşı hiçbir önlem almayan hükümetin askeri sokağa çıkma yasağı, insanların haklarını kısıtlayan baskıcı bir önlem.”
Güneydoğu Asya ülkesi Filipinler, Covid-19 kriziyle boğuşuyor. Polisiye tedbirleri ve üslubuyla sık sık gündeme gelen Filipinler Devlet Başkanı Rodrigo Duterte yönetiminin aldığı sokağa çıkma yasağı kararı ise tartışma yarattı. Nitekim çoğu insanın işlerine gitmek zorunda olduğu halde çalışamaması, kapsamlı bir yardım da yapılmayınca açlık ve yoksulluğun artmasına sebep oldu. An itibariyle (2 Nisan 2020) ülkedeki vaka sayısı 2.633, yaşamını yitirenlerse 107 olarak kayda geçilmiş.
Binlerce dağınık adadan oluşan bu ülke, aynı zamanda Asya kıtasının en uzun soluklu gerilla mücadelelerinden birine ev sahipliği yapıyor. Maoist ideolojik arka plana sahip olan Filipinler Komünist Partisi (CPP) ve silahlı kolu Yeni Halk Ordusu (NPA) Duterte hükümetiyle barış görüşmelerinde bulunmuş, ancak sonuç alınamamıştı. Ordu, geçtiğimiz yıl NPA gerillalarının sayısını 3 bin 700 olarak gösterirken farklı kaynaklar bu sayıyı 6 bine kadar çıkarabiliyor. Ancak gerillaların etkinlik alanları, ülkenin coğrafi koşullarının da sayesinde hiç de az değil.
Elbette NPA sadece silahlı mücadelesiyle değil, aynı zamanda yerleşimlerdeki yankısıyla gündeme geliyor. Covid-19 salgınıyla birlikte CPP, Duterte yönetiminin aldığı önlemlerin yoksul kitleler açısından başarısız olduğu görüşünde. Gazete Duvar’a konuşan Filipinler Komünist Partisi (CPP) Basın İlişkileri Başkanı Marco L. Valbuena, “Önlemler olmaksızın, hükümetin uyguladığı askeri sokağa çıkma yasağı, insanların haklarını kısıtlayan baskıcı bir önlemdir’ diyor ve ekliyor, “Duterte rejimi militaristlerin ve bürokratların gözünü iktidar hırsı bürümüş, hissiz, sadece kendine hizmet eden bir dümeni olarak kendini gösteriyor.”
Başlarken bize kabaca halka sağlanan sağlık hizmetine yaklaşımda nasıl bir ideolojik ve etik bir sahip olduğunuzdan bahsedebilir misiniz? CPP bunu nasıl tanımlıyor?
CPP, halkın refahı için sağlığın başta geldiğine inanmaktadır. Parti’nin programında bu “Halkın ekonomik ve siyasi halkarı, sosyal hizmetler, sağlık, eğitim ve diğerlerine ulaşım hakkının güvence altına alınacağı” şeklinde belirtiliyor. Kamu sağlık sistemi bu nedenle devlet tarafından sağlanmalıdır.
Buradan hareketle parti, halkın gerici hükümetten kamu sağlığı için daha yüksek bütçe düzenlemeleri talebini destekler. [Parti] halkın daha fazla hastane ve tıp uzmanı, ucuz ilaç, ücretsiz temel tıp hizmeti talebini savunur. Bunlarla birlikte doktorlar, hemşireler ve diğer sağlık emekçileri için daha iyi maaşları ve iş güvenliğini de destekler. Askeri harcamalar ve bürokratik yolsuzluk uğruna sağlık alanında bütçe kesintilerini kınar.
Devrimci hareket, kendi payına, kamu sağlığına adanmış departmanlar, bürolar, komiteler ve hatta kitlesel organizasyonları muhafaza eder. Devrimci köylerde, topluluğa hizmet sağlamak üzere sağlık komiteleri kurulmuştur.
CPP’nin halka yardım ettiğini, hizmet sağladığını biliyoruz. O halde sizin sisteminiz, olağan, normal şartlarda nasıl işliyor?
CPP, halkın sağlık ihtiyaçlarını gözlemlemek, sağlık politikaları hazırlamak, sağlık emekçileri yetiştirmek ve ücretsiz sağlık hizmeti sunmak için ulusal seviyeden bölgesel seviyeye kadar sağlık bürolarını korumaktadır. Sağlık hizmetleri, NPA’nin temel görevlerinden biridir. Halk ordusu, her seviyede ve birimde sıhhiyeci ve savaş doktoru bulunan sağlık personeli bulundurur. Barrio’larda* ve topluluklardaki devrimci kitle örgütlerinin, NPA doktorları ve sıhhiyecileriyle el ele çalışan kendi mahalle sağlık grupları ya da sağlık komiteleri vardır ve bulundukları yerlerde gerici hükümetin mahalle klinikleriyle birlikte bulunurlar.
‘Normal’i nasıl tanımlayabileceğinizden emin değilim. Koşullar izin verdiği zaman, yani bölgede düşman birlikleri olmadığında, NPA birimleri ve yerel parti kolları, tıbbi dayanışma (yaygın hastalıkların ve rahatsızlıkların teşhisi ve tedavisi), diş hizmetleri (diş çekimi ve diş protezi yerleştirme) ve küçük operasyonlar (pilonidal kist kesimi ve çıkarımı, sünnet…) sağlayan kitle kliniklerini yönetebilirler.
Sınırlı da olsa yüksek tansiyon, şeker hastalığı, öksürük ve yaygın soluk algınlığı, bakteriyel ve mantar enfeksiyonları gibi diğer temel sağlık sorunlarına karşı belli başlı ilaç tedavisi sağlamaya çalışıyorlar. Devrimci komiteler tarafından bunların çoğu, vergiler ve dostların katkıları kullanılarak oluşturulan kaynaklar sayesinde satın alınıyor. Ayrıca NPA’nın sağlık görevlileri, geleneksel yöntemler ve akapunktur kullanarak alternatif tıp tedavisi de sağlar. Sınırlı ecza desteğini arttırmak için, topluluklarda ve ormanlarda bulunan bitkisel ilaçları da kullanırlar. Buna bir örnek, NPA doktorlarının langudi [Vitex Negundo-Asya kıtasının pek çok yerinde ve Afrika’nın Doğu kıyılarında yetişen yabani bir şifalı bitki] yapraklarından yaptıkları, öksürük tedavisinde (hap ve şurup şeklinde) kullanılan karışımdır.
Bazı NPA doktorları doğum yaptırabilir ve iyi bir bebek muayenesi yürütebilir. Çoğu doğum öncesi bakım konusunda eğitimlidir. Aynı zamanda akıl hastalıklarını tespit etme konusunda eğitimlidirler, psikolojik ilk yardım ve bakım yapabilirler. NPA doktorları sağlık önlemlerini yönlendirir, umumi tuvaletler inşa edip bitkisel ilaç bahçeleri yetiştirirler. Kriz ve afetlerde mahallelerdeki sağlık emekçileri yalnızca hastalara değil, aynı zamanda yaşlılarla ve hamilelere de bakar.
‘BAĞIŞLARA BEL BAĞLAMAK ZORUNDA KALDILAR’
Biraz Covid-19 gündeminden bahsedelim. Bugün, özelleştirilen sağlık hizmetleri ve kitlelerin çalışma koşulları nedeniyle dünyanın çeşitli yerlerinde ülkeler virüse karşı mücadelede oldukça zorlanıyor. CCP, bu krizin küresel kapitalist ekonomik düzen ve bunun sağlık sistemiyle ilişkisini Filipinler’de nasıl okuyor?
Filipinler’de kamu sağlık hizmeti şehirlerde oldukça sınırlı; çoğu kırsal bölgedeyse hiç yoktur. Halk kendi başının çaresine bakmak üzere yalnız bırakılmıştır. Oldukça az mali destek ve minimum hükümet desteğiyle sağlık hizmeti uzmanlarının, bir başkasının görevini yerine getirmesi bekleniyor. Covid-19 sağlık krizi bunu oldukça açık bir şekilde ortaya koydu. [Devlet Başkanı Rodrigo] Duterte hükümeti nüfusun genelini korumayı başaramadı. Askeri ve istihbarat harcamalarını yeniden düzenlemek istemediği için kitlesel test yapmayı kabul etmedi. Az sayıda hastanenin Covid pozitif hastaları kabul etmeye hazır olması hastaneleri ve sağlık emekçilerini aşırı derecede germiş durumda. Solunum cihazları, koruyucu personel ekipmanları ve diğer temel ihtiyaçlar için özel ve bireysel bağışlara bel bağlamaya zorlandılar.
Filipin halk sağlık sistemi, hükümet tarafından uzun zamandır göz ardı edildiği için halkın ihtiyaçları karşısında ciddi şekilde yetersiz kalıyor ve yanıt veremiyor. Bu, Dünya Bankası, IMF gibi emperyalist kurumların son 30 yılda ülkeye dayattığı çeşitli kemer sıkma politikaları ve neoliberal özelleştirme politikaları ile durumu daha da kötüleştirdi. 1990’lardan beri, halk sağlığı için GSYİH’de ayrılan bütçe, hiçbir zaman Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından önerilen yüzdeye denk düşmemiştir. Bütçe kesintileri ve devlet hastanelerinin özelleştirilmesi, ‘özelleştirme’ kisvesi altında kurala dönüşmüştür. Kırsal hastaneler, işlemleri sürdürmek için kâr meydana getiren özel kapitalistlere aktarılmıştır. Covid-19 salgını, Duterte hükümetinin bu yıl devletin bulaşıcı hastalıklar programı için ayırdığı bütçenin yarısını nasıl kestiğine dikkat çekmiştir. Sağlık turizmi, zengin yabancı hastaları (ve dolayısıyla yabancı sermayeyi) çekmek için teşvik edildi. Doktorlar ve hemşireler ülkeyi makul maaşlar kazanmak için terk etti.
Hükümetin Filipin Sağlık Sigortası Şirketi (Philhealth) aracılığıyla uluslararası sağlık sigortası sağlamasıyla övünmesi, kamu ödenekleri hasta başına çok düşük ve hasta kaydının çok sınırlı olmasından dolayı boşunadır. (Not: Hastanelere ulaşamayan milyonlarca köylü, kullanacak bir yerleri olmadığı için Philhealth kartlarını taşımamaktadır.) Daha da kötüsü, Philheath fonları, devlet görevlileriyle işbirliği içindeki omurgasız özel klinikler tarafından hortumlanır. Sağlık Bakanlığı, yolsuzlukla kalbura dönmüştür ve büyük ilaç firmalarıyla uygunsuz anlaşmalara girdiği bilinmektedir. Buna bir örnek, Dengvaxia’nın neden olduğu, Sanofi Pasteur tarafından üretilen deneysel anti-dang humması aşısının yarattığı trajedidir.
‘KRİZLE MÜCADELE YERİNE GADDARLIĞA YASLANIYORLAR’
Filipinler açısından hükümetin Covid-19 karşısında aldığı önlemleri nasıl değerlendiriyorsunuz? İşçiler, köylüler, yoksullar… Onlar bu hastalıkla nasıl mücadele ediyor?
Duterte bir sokağa çıkma yasağı uygulamayı tercih etti ve insanları, bireysel karantinaya teşvik ile kitlesel test uygulamak yerine asker ve polis güçlerini kullanarak bir ‘aşırı arttrılmış topluluk karantinasını’ zorlunlu kıldı. Sağlık kriziyle mücadelede mantıklı ve kapsamlı bir yanıtla gelmek yerine virüsün yayılmasını kontrol altına almak için gaddarca önlemlere sırtını yaslıyor.Kendi keyfine kalmış fonları yeniden düzenlemek yerine (şu an için P2.5 milyar), acil durum yetkililerinden özel şirketleri devralmalarını ve kamu fonlarıyla (P275 milyara kadar) yeniden bölüştürmelerini istedi. Daha sonraysa ‘kendini karantinaya aldığı’ için ortalıktan kayboldu. Bir hafta sonra, hiçbir kitlesel test adımı atılmadı, tıp cephesinde tesis ve ekipman eksikliğinden çekilen sıkıntılar devam etti ve Covid ölümleri ile enfeksiyonlar artışını sürdürdü.
Duterte’nin askeri sokağa çıkma yasağı, tüm toplu taşıma araçlarının kullanımını yasakladı ve dolayısıyla işçilerin işe gitmesini engelledi. İnsanların başkente [Manila] giriş çıkışlarını engelleyen kontrol noktaları kurdu. Çoğu işletme icraatlarını durdurmadan, birkaç gün önceden durdurmadan ya da kapatmadan önce işler tehlikede kaldı. Sağlık emekçileri, bakkaliye ve diğer temel hizmet çalışanları kilometrelerce yürümek ve hastanelere, iş yerlerine gitmek için otostop çekmek zorunda kaldı. Tecridin asıl yükünü taşıyan, yevmiyeli işçiler, jeepney [Filipinler’e has, cip ile otobüs arasında bir toplu taşıma aracı] ve tricycle [iki yolcu taşıyabilen, motosikletten türetilmiş üç tekerli taşıt] sürücüleri, küçük dükkan işletmecileri ve hayatta kalmalarının günlük ücret ve gelirlere bağlı olduğu diğerleri gibi yarı proleterler oldu. Yüzlerce kilometreyi yürüyerek kat etmek zorunda olsalar da, başkenti memleketlerine gitmek üzere terk etmek isteyen binlerin umutsuzluğu büyüyor.
Kırsal kesimlerde köylüler ile Mindanao, Luzon ve Visayas’daki diğer bölgelerin tecrit altına alınmasıyla birlikte ürünlerini alıcılara ve pazara ulaştıramadıkları için iflasla karşı karşıya kalıyorlar. Bazıları -Kuzey Luzon’daki sebze üreticileri gibi- şehirlerde açlık ve stok noksanlığı büyürken bile ürünlerini yol kenarlarına döküyorlar. Temel ihtiyaçları ve tarımsal erzakları sağladıkları şehirlerden men edilmiş durumdalar.
Halk, Duterte hükümetinin krizin üzerine gitmede başarısızlığından dolayı öfkeyle kaynıyor. Ücretsiz kitlesel test uygulaması, acil durum yiyeceği, ekonomik yardım ve kayıplarının telafi edilmesi talebinde bulundular. İşçiler ve sağlık uzmanları maske ve yeterli olanak çağrısı yaptı. Adil ücret, iş güvenliği ve daha iyi çalışma koşulları talebinde bulundular.
Duterte hükümeti, şimdiye kadar tıbbi, kamu sağlığı, sosyo-ekonomik önlemler konusunda kapsamlı çözüm sağlamada başarısızlığa uğradı. Bu önlemler olmaksızın, hükümetin uyguladığı askeri sokağa çıkma yasağı, insanların haklarını kısıtlayan baskıcı bir önlemdir. Duterte rejimi militaristlerin ve bürokratların gözünü iktidar hırsı bürümüş, hissiz, sadece kendine hizmet eden bir dümeni olarak kendini gösteriyor. Duterte’nin, hatta hükümetinin istifasını isteyen çağrılar yapıldı.
‘VİRÜS BİZİ DAHA DERİN BİR KRİZE SÜRÜKLEYECEK’
Alanda CPP ve NPA için durum nasıl? Örgüt olarak kontrol ettiğiniz ülke topraklarında Covid-19’a karşı aldığınız önlemler nelerdir?
Şimdiye kadar henüz gerilla cephelerinde Covid bulaşmasına dair herhangi bir bildirim almadık. Çoğu alan yalıtıldı çünkü çoğu köylü tarlalarda çalışmakla çok meşgul oldukları için barrio kümelerinin dışarısına çıkmayı göze alamıyorlar. Bunu yaptıkları zaman, ürünlerini satmak, akrabalarını ziyaret etmek ya da temel ihtiyaçlarını gidermek üzere sadece yakınlardaki şehirlere gidiyorlar. Henüz şehirlerde okula giden çocuklarda da Covid bulaşmasına dair bildirim yok.
Bununla birlikte, Parti, NPA’nın tüm birimlerini ve halk sağlığı komitelerini sorumluluk alanlarında virüsün yayılmasına karşı yardım konusunda yönlendirmiştir. [Parti] bilgilendirme süreçlerinde kullanılmak üzere eğitim materyalleriyle geldi, insanları birleşmeye ve WHO tarafından önerilen önlemleri uygulama ve sağlık önlemlerini alarak virüsle kolektif bir şekilde savaşmaya çağırdı.
CPP de Birleşmiş Milletler’in (BM) küresel ateşkes çağrısının ardından ateşkes ilan etti ve gücünü, zamanını Covid-19’a karşı savaşa odaklıyor. Bugün, NPA birimleri, devrimci topraklarda, Duterte’nin sokağa çıkma yasağının yarattığı açlık ve sefaleti hafifletmek adına acil durum yiyecek üretimini hızlandırdı. Sağlık hizmetlerinde olduğu gibi, üretim görevi de NPA’nin kilit vazifelerindendir.
Ayrıca parti, kitlesel test uygulaması ve diğer tıbbi önlemleri talep ederken şehirlerdeki üyelerini sağlık hizmetleri ve eğitim kampanyaları yürütmeye, ilaveten gıda tedariği sağlamaya yönlendirdi. Aynı zamanda, partililerimiz Duterte rejiminin askeri kısıtlamalarına karşı direnmek üzere harekete geçmeli ve Duterte’nin halk sağlık sistemine yaptığı kriminal sabotajın hesabını vermesi için yapılan çağrıları güçlendirmelidir.
Son olarak, bu küresel krizin ardından CPP geleceği nasıl okuyor?
CPP, Duterte rejiminin faydasızlığı ve verdikleri sözlere aldırış etmeyişine rağmen Filipin halkının, bu sağlık krizini atlatacağı konusunda iyimser bir düşünceye sahiptir. Yüzlerce sağlık emekçisi, yeterli olanaklar ve personel koruyucu ekipman olmadan gece gündüz çalışıyor. İnsanlar birleşti ve bulaşıcı hastalığı durdurmak için önerilen önlemleri alıyorlar.
Şüphesiz ki Covid-19 salgınının ekonomi üzerinde sert darbeleri hissedilecek ve daha derin bir krize sürükleyecek. Hükümet yetkilileri daha şimdiden GSYİH’nin 4 puan kadar düşerek daralacağını duyurdu. Üretim, ulaşım ve turizmde yüzlerce milyar peso kaybedilecek; yurtdışı havalelerde de aynı şekilde. Her zamanki gibi, bu daralmanın ceremesini, emekçi kitleler -işçiler ve köylüler- çekecek. Hem şehirlerde hem de kırsalda binlerce iş kaybedilecek. Duterte rejiminin ekonomiyi ithal pirinç ve diğer tarım ürünlerine açmasıyla birlikte tarım da düşüşe geçecektir.
Parti, krizden sonra daha büyük savaşlar ve mücadeleler öngörüyor. Halk, bir kez daha mevcut toplumsal sistemin iflasına tanıklık etti, deneyimledi. Sokağa çıkma yasaklarında bile huzursuz durumdalar ve sıçrayışlar ile muhakkak protestolarla patlak verme durumundalar. Halihazırda başarısızlıklarından dolayı Duterte’yi sorumlu tutuyorlar. Aynı şekilde, insanlara kendileri ve ailelerinin seçmenliğine göre öncelik veren kalpsiz hükümet yetkililerine meydan okuyorlar. Parti aynı zamanda halkın iş, barınma, daha yüksek maaş, daha temiz su, sağlık hizmetleri, diğer toplumsal hizmetler ve mevcut krizde eksik bırakılan yardımlar için mücadelelerini yoğunlaştırdıklarını da görüyor.
Dipnotlar
*Barrio, İspanyolca ‘mahalle’ ya da ‘semt’ anlamında kullanılmaktadır. Filipinler’e bu terim İspanyol sömürgeci geçmişle birlikte geliyor. Fakat aslında her iki barrio kelimesi birbirleriyle ‘yanlış arkadaşlar’. Çünkü Filipinlerde barrio, küçük kırsal yerleşimleri tanımlamak için kullanılmakta. Bu nedenle biz de ‘barrio’ olarak aktarmayı tercih ettik. 1975 yılında yapılan değişiklikle birlikte ‘Barangay’ olarak da anılan bu temel yerleşim birimlerinin nüfusu değişiklik göstermektedir.