HABER MERKEZİ- İstanbul Tabip Odası (İTO), KOVID-19 salgını nedeniyle pandemi hastaneleri ilan edilen özel hastanelerin durumunu ele alan raporunu açıkladı.
İTO açıklamasında, Sağlık Bakanlığı verilerindeki vaka sayılarının PCR testi pozitif çıkanları içerdiğinin altını çizerek, “hastanelerde yatan ya da ayaktan takip edilen ‘şüpheli/olası vaka’ sayıları yer almadığı için gerçek tabloyu göstermekte çok eksik kaldığını ifade etmek isteriz” dedi.
İTO’nun İstanbul’daki özel hastanelerle ilgili bu süreçte derlediği bilgi ve gözlemleri ise şöyle:
- 2 Nisan 2020 günü itibarı ile İstanbul’daki özel hastanelerde kesin ya da şüpheli/olası COVID-19 tanısıyla yatırılarak izlenen/tedavi edilen hasta sayısı binin üzerindedir.
- 02 Nisan 2020 günü itibarı ile İstanbul’daki özel hastanelerde kesin ya da şüpheli/olası COVID-19 tanısıyla yoğun bakım ünitelerine yatırılan vaka sayısı yüz civarındadır.
- İstanbul’daki özel hastanelerde bugüne kadar enfekte olan hekim sayısı yüzü, toplam sağlık çalışanı sayısı ise iki yüzü geçmiştir.
- COVID-19 pandemisi sürecinde kadrosunda göğüs hastalıkları, iç hastalıkları ve enfeksiyon hastalıkları uzmanlarından ikisini bulunduran hastaneler pandemi hastanesi ilan edilmiştir. Ancak kamu hastanelerine benzer şekilde İstanbul’daki özel hastaneler de çoğunlukla pandemiye hazırlıksız yakalanmıştır.
- Tıpkı kamu hastanelerinde olduğu gibi özel hastanelerde de görülen ve halen devam etmekte olan maske, önlük, eldiven, gözlük, vb. kişisel koruyucu malzeme eksikliği bu hazırlıksızlık durumunu ve organizasyon eksikliğini, bozukluğunu açık olarak göstermektedir.
- İstanbul’daki pandemi hastanesi olarak ilan edilen özel hastanelerde COVİD-19 hastaları için ayrı katlar/servisler ayrılmıştır. COVID-19 hastalarıyla ilgili testler, normalde, Bakanlığın belirlediği merkezlere gönderilmektedir. Ancak test sonuçları geç gelmekte; hastalar daha çok klinik ve radyolojik olarak tanı almaktadır. Tanı konulan hastalar için ilaçlar Sağlık Müdürlüğü aracılığı ile temin edilmektedir.
- Özel hastanelerde sadece Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği merkezlere gönderilen testlerden ve yoğun bakım yatışlarından ücret alınmamaktadır. Bunun dışındaki tüm işlemlerden pandemi öncesindeki gibi ücret alınmaya devam edilmektedir. (Bazı özel sigortalar kesin tanı almayan vakaların ücretini karşılamaktadır.)
- Bazı hastanelerde kaynağı bilinmeyen testler parası olan hastalara uygulanmaktadır.
- Yurtdışı hasta işlemlerinin durdurulması, müracaat eden hasta sayıları ve elektif işlemlerin büyük ölçüde azalması özel hastane gelirlerinin önemli ölçüde düşmesine yol açmıştır.
- Yıllardır bütün itirazlarımıza karşın özel hastanelerde uzunca bir süredir doktorlara şirket kurdurularak hizmet satın alma şeklinde iş gördürülmekte, doktorlar bu şekilde 4857 sayılı İş Kanununa tabi olmadan çalışmaya zorlanmaktadır. Bu nedenle sabit bir maaş alamayan, ancak baktığı hasta, yaptığı işlem sayısına göre özel hastaneye fatura veya serbest meslek makbuzu keserek “hak ediş” üzerinden gelir elde eden hekimlerin gelirleri bugünlerde hızla azalmakta, neredeyse ücretsiz olarak çalışmaya zorlanmaktadırlar.
- Bu şekilde çalıştırılan hekimler hastalanmaları durumunda ise bütün gelirlerini kaybetmektedir.
- 4857 sayılı İş Kanununa bağlı çalışan statüsü dışında şirket kurdurularak hizmet sözleşmesi ile çalışan hekimlerin bu durumda uğradığı hak kayıplarından birisi de COVİD-19 hastası olmaları durumunda iş kazası/meslek hastalığı olarak tanımlanmasının zorluğudur.
- Sabit ücretle çalışan hekimlerin (ve diğer sağlık çalışanlarının) ise ücretsiz izne çıkarılması veya yarı zamanlı çalıştırılması söz konusudur.
- Yıllardır hekimlerin, sağlık çalışanlarının emekleri üzerinden servetlerine servet, kârlarına kâr katan özel hastane patronları bu süreçte elini taşın altına sokmaktan kaçınmakta, “kriz”in bedelini gene emekçilere ödetmeye çalışmaktadır. Özel hastane patronlarından gelen “Devlet üç, beş ay özel hastanelere el koysun, sonra gene bize devretsin.” sözleri esasında “Bu sürecin mali yükü özel hastane bütçelerinden, öz sermayelerinden değil, büyük oranda emekçilerin ödediği vergilerden oluşan devlet bütçesinden karşılansın.” anlamına gelmektedir.
- Bazı özel hastaneler ise salgını fırsata dönüştürmeye çalışmakta, COVİD-19’lu hasta bakmayıp, temiz hastane olduklarını belirten reklamlar yaparak diğer hastanelerin “müşteri”lerini kapmaya çalışmaktadır.
- COVID-19 pandemisinin daha başlangıcında özel hastanelerin içine düştüğü bu yetmezlik ve acizlik durumu yıllardır kamu kaynaklarıyla beslenerek büyütülen özel hastanecilik sisteminin Türkiye’nin ihtiyaçlarına cevap vermekten ne kadar uzak olduğunu; bütün itirazlarımıza rağmen uygulanan sağlıkta özelleştirme politikalarının toplum sağlığı için ne kadar zararlı olduğunu açık olarak göstermektedir.
- İTO, koronavirüs pandemisi için acil alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
- Dünyada ve Türkiye’de COVID-2019 pandemisine karşı yürütülen mücadelenin insanlık için ne kadar hayati olduğu, ister kamu ister özel hastane olsun her bir sağlık kurumuna ne kadar çok ihtiyaç duyulduğu açıktır. Bu süreçte özel hastanecilik sisteminden kaynaklanan zaaflar ve yetmezliklere tahammül edilemez.
- COVID-19 pandemisiyle mücadele için bütün özel sağlık kuruluşları hızla kamu kontrolüne geçirilmeli, yurttaşların sağlık hizmetlerine erişimi istisnasız ve ön koşulsuz bütünüyle parasız olmalıdır.
- Pandemi hastanesi olarak ilan edilen özel hastaneler pandemi süresince gerekli standartlara sahip olup olmadıkları ve organizasyon yönünden Sağlık Bakanlığı tarafından denetlenmelidir.
- Özel hastanelerin yoğun bakım odaları, yatakları ve yoğun bakım ekipmanları gözden geçirilerek gerçek bir envanter çıkarılmalı, eksiklikler Sağlık Bakanlığı tarafından hızla giderilmelidir.
- Özel hastanelerdeki hekimlerin, sağlık çalışanlarının kişisel koruyucu ekipman eksiklikleri Sağlık Bakanlığı tarafından hızla giderilmelidir.
- Test yapılması ve sonuçlarının takibi için kaynakların doğru ve yerinde kullanılacağı gerçekçi ve bilimsel bir akış şeması hazırlanmalı, sonuçlar şeffaf olarak ve hızlı bir şekilde hastanın doktoruna iletilmelidir.
- Sosyal Güvenlik Kurumu, Sağlık Uygulama Tebliğinde yapacağı bir ekleme ile bedeli gerçekçi biçimde belirlenecek COVİD-19 paketi oluşturmalı; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda yapılacak değişiklikle olası/şüpheli vakalar da dahil olmak üzere COVİD-19’lu hastalardan özel hastaneler tarafından ilave ücret alınması engellenmelidir.
- Hekimlerin özel hastanelerde muvazaalı şekilde, şirket üzerinden veya serbest meslek makbuz keserek çalışmaya zorlanması uygulamasından vazgeçilmeli, özel hastanelerde çalışan bütün hekimler 4857 sayılı İş Kanuna tabii 4-a çalışan olarak kadroya geçirilmelidir.
- Bu süreçte özel hastane hekimlerinden isteyenlerin kamu sağlık kurumlarına geçişine izin verilmelidir.
- Özel hastanelerde çalışan hekimlerin gelirleri kamuda çalışan hekimlere sağlandığına benzer şekilde ve düzeyde garanti altına alınmalıdır.
- COVİD-19 dışı hastalıklar için hastaneye başvuruların azalması ve böylece elektif işlemlerin ertelenmesi nedeniyle yaşanan ciro kayıpları bahane edilerek hekimlerin, sağlık çalışanlarının ücretsiz izne çıkarılması, işten çıkarılması yasaklanmalıdır.
- Ülkemizin bu süreçte ister kamu ister özel olsun her bir sağlık kurumuna, her bir hastane yatağına ne kadar çok ihtiyacı olduğu açıktır. Hiçbir özel hastanenin “batmasına” seyirci kalınmamalı, her ne sebeple olursa olsun kapanma durumuna gelecek özel hastaneler derhal Sağlık Bakanlığı tarafından devralınmalı, bütün çalışanları Bakanlık kadrosuna geçirilmelidir.