Ülkemizde hızla yayılan koronavirüs can almaya devam ederken, üretimin sürdüğü fabrikalar, mağazalar vs. gibi çeşitli iş kollarında yer alan işçiler için herhangi bir önlem alınmış değil. Ofisten tekstile, inşaata kadar çeşitli meslek kollarında yer alan işçiler çalışma koşullarının fotoğraflarını paylaşarak, yaşananların belgesini sunuyorlar. Bütün sağlıksız çalışma ortamına ve hızla yayılan salgına rağmen zorunlu olarak çalışmaya devam işçiler çalışma koşullarını paylaştı.
Yeni koronavirüsün (Kovid-19) pandemi ilan edilmesinin ardından Türkiye’de henüz görülmüş değil diyen devlet erkanını, “Türk genine uygun değil” diyen burjuva medya tiplemeleri takip etti.
Daha sonra ise virüsün tespit edilmesi için gereken testlerin 2 hafta öncesine kadar yurt dışına ihraç edildiği ortaya çıktı. Böylece anlaşıldı ki, testin yapılmaması demek aynı zamanda virüsün olmadığı demek oluyormuş. Velhasıl ülkede ölümler ve vaka sayıları hızla artarken, yaşananların sadece istatistiki boyutu halkla paylaşılıyor.
Bir yandan salgın yayılıyor, “Sosyal mesafe koyun”, “Kendinizi izole edin” deniyor fakat diğer yandan üretim hız kesmeden devam ediyor.
Patronlar için tek önemli olanın işçinin performansı olduğu bu fotoğraflarla tekrardan ortaya çıkıyor.
Olur da bir işçi hastalanır ve salgının belirtilerini kendinde gözlemlerse işler daha da tuhaflaşıyor. Devlet hastanelerinde sınırlı sayıda olan koronavirüs testlerine girebilmek için adeta şanslı olmak gerekiyor. Bir yandan özel hastane ve laboratuvarlarda yüksek fiyatlar karşılığında parası olanlara test yapılırken işçiler, sınırlı sayıda hastanede yapılan testler için sıraya giriyor.
Yaşanan bütün bu manzara karşısında halk tedirgin. İşçiler, bu çalışma koşullarında “El mahkum” olarak çalışıyorlar. Yaşayacakları herhangi bir problem karşısında ise aynı evi paylaştıkları ailelerine de virüs bulaştırabilecekleri için ayrıca endişeliler.
Devrimci Demokrat Sendikal Birlik (DDSB)’le iletişime giren işçiler çalışma koşullarını kamuoyuyla paylaştı. İşten atılma veya mobbing’e uğramaktan çekinen işçiler isimlerini paylaşmadı.
İstanbul’da bulunan iplik üretim fabrikasında çalışan bir tekstil işçisi, yemekhanelerinin ve çalışma ortamlarının fotoğrafları paylaşarak, “Sağlıksız koşullarda kölece çalıştırılıyoruz. Sabunu bile kendimiz alıp koyduk. Ücretli izin istiyoruz” ifadelerini kullandı.
Kot fabrikasında çalışan bir başka tekstil işçisi ise, tekstil işçilerinin fabrikada ellerini dezenfekte edecek araçları bulmasının imkansız olduğunu dile getiriyor. “Ellerimizi yıkasak bile kot boyasından ellerimiz 10 dakika içerisinde yine pisleniyor, tuvalete gitmek istediğimizde ise usta başları izin vermiyor” dedi.
İnşaatta çalışan bir işçi, “İnşaatta temiz bir ortamda çalışmak imkansız. Çamur içerisinde çalışıyoruz. Üstümüz başımız toz içerisinde. ‘Kişisel hijyeninize dikkat edin’ diyen bakanlar acaba hiç inşaatta bir gün bile olsa çalıştılar mı merak ediyoruz” ifadelerini kullandı.
İnşaat işçileri tuvaletlerin, yemekhanenin ve çalışma ortamlarının fotoğraflarını paylaştı.
İstanbul Tuzla’da bulunan MATA Otomotiv’de bir işçi, tek bir maskenin bir hafta boyunca kullanma zorunluluğu karşılığında verildiğini bildirdi. Aynı zamanda ücretli izin bekleyen işçilere, hafta içi ve sonu belirli bölümlerde mesaiye kalmaları dayatılıyor.
DDSB’ye aktarımda bulunan işçi, “Soyunma odasındaki dolaplarımız paslı ve kırık havalandırmalar ise ya kapatılmış ya da tıkalı ya da çalışmıyor. Peçetelikler açık halde, duş yerleri ise malzeme deposu gibi farklı amaçlarla kullanılıyor” dedi. Çalışırken aralarına mesafe dahi koyamadıklarını söyleyen işçi, “Açıklamalarda insanlarla aranızda en az 1-2 metre mesafe olsun diyorlar. Ama biz üretim alanında olsun yemekhanede olsun burun buruna çalışmak zorundayız” ifadelerini kullandı.
Muhasebe ofisinde çalışan bir işçi, “Bizde risk altındayız. Evden çalışmak istiyoruz. Diren ofis çalışanı” mesajını paylaştı.