HABER MERKEZİ- HDP İstanbul İl Örgütü, parti üye ve yöneticilerine yönelik ajanlaştırma girişimlerini İHD İstanbul Şubesi’nde yaptıkları basın toplantısıyla ifşa etti. Toplantıya HDP İstanbul il eşbaşkanları Erdal Avcı, Elif Bulut’un ve tehdit edilen parti yöneticileri ve üyeleri katıldı.
‘AMAÇ HDP’NİN FAALİYETLERİNİ ENGELLEMEK’
Toplantıda ilk konuşmayı yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Avukat Gülseren Yoleri, yine kendini “istihbarat” olarak tanıtan kişilerin kaçırma ve ajanlaştırma girişimlerinin söz konusu olduğunu söyledi. Son dönemlerdeki bu vakaların arttığına dikkat çeken Yoleri, kişi özgürlüğünü ve güvenliğini ihlal eden bu tür girişimlerin geçmişte olduğu gibi gözaltında kaybettirme riskini tekrar gündeme getirdiğine işaret etti. Bu girişimleri gerçekleştiren kişilerin kendilerini “istihbarat” olarak tanıtmasının bu suçun işlenmesinde özellikle de MİT’in rolünün olabileceğine akla getirdiğine dikkat çeken Yoleri, bunu düşünmek için de önlerinde önemli veriler olduğunu belirtti. Bu tür girişimlerin özellikle HDP’ye yönelmesinin partinin faaliyetlerinin ve örgütlenme özgürlüğüne engellemeye dönük olduğunu vurgulayan Yoleri, İHD olarak bu tür olaylarda mağdur edilen insanlarla dayanışma içinde olduklarını kaydetti.
‘VAR GÜCÜMÜZLE MÜCADELE EDECEĞİZ’
Tehdit edilen HDP üye ve yöneticileri teker teker söz alarak yaşadıklarını anlattı. İlk sözü alan HDP İstanbul önceki dönem il yöneticisi ve HDP basın çalışanı Cüneyt Karabey, özgür basın ve demokratik çevrelere dönük artan saldırılar ve gözaltılarla bir sindirme çalışmasının söz konusu olduğuna işaret etti. Bu saldırılar karşısında her bir bireyin sonuna kadar mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Karabey, HDP’nin yöneticileri, üyeleri ve çalışanları olarak bu bilinçle var güçleriyle mücadele etmeye devam edeceklerini vurguladı.
KENDİLERİNİ DÜKKAN ALICISI OLARAK TANITTILAR
Kendisine yönelik tehditlerinin İstanbul’da gerçekleştirdikleri kongre sonrası meydana geldiğini aktaran Karabey, yaşadığı süreci şöyle anlattı:
“Aileme ait bir dükkan vardı ve ekonomik nedenlerden dolayı sosyal medyada sayfasında verdiğimiz ilanla onu satışa çıkardık. Bu ilandan çok kısa bir süre sonra bir şahıs arayarak dükkana talip olduğunu gelip görmek istediğini belirtti. Görüşme için geldiklerinde iki kişiydiler ve Bayrampaşa’da bulunan Forum İstanbul yanındaki IKEA‘da çalıştıklarını iddia edip kendilerini Fatih ve Uras olarak tanıttılar. Anlaşmamız halinde de dükkanı alacaklarını söyleyerek bir gün sonra geri dönüş yapacaklarını söyleyerek gittiler. Ertesi gün ben tekrar aradılar ve çalıştıkları adrese gelmemi istediler. Kardeşimle oraya gittiğimizde orada yoktular. Aradım ama cevap vermediler. Sonradan onların bana dönüşü oldu. Aksilik olduğunu gelemediklerini söyleyerek tekrar randevu talep ettiler. Bu kez beni Bağcılar Kirazlı Metrosu’nun karşısında olacaklarını söylediler. Ama gittiğimde yine yoktular ve akşama kadar da telefonları kapalıydı.
‘TEHLİKELİ PAKET BIRAKILABİLİR’ TEHDİDİ!
Sonra bir daha dönüş yaptılar ve tekrar bir gerekçe uydurarak yine randevu verdiler. Bu defa gittiğimde oraydılar ve bir yerde oturup konuşmak istediklerini söylediler. Bu konuşma esnasında kendilerini istihbarattan geldiklerini dile getirdiler. Dertlerini dükkan olmadığını ve tehditvari bir biçimde ‘çevremde iyi olmayan insanlar var sana zarar verebilirler. Biz seni korumak istiyoruz; bu konuna bize yardımcı olmanı istiyoruz’ tarzında söylemleri oldu. Ve bunları söylerken de şöyle örneklendirmelerde bulundular: “İşte şu anda bir araban var. Araban olduk yere monotoflanabilir. Bir dükkanın var, hiç tanımadığın kişiler oraya tehlikeli bir paket bırakabilir. Bu paket bırakıldıktan sonra dükkanın basılıp alınabilirsin, cezaevi yatabilirsin’ tarzında tehditlerde bulundular.”
‘BENİ ALIKOYARAK AİLEMLE TEHDİT ETTİLER’
DBP Küçükçekmece önceki dönem ilçe yönetici ve ANYAKAY-DER yöneticisi Osman Özdemir, evinden çıktığı sırada iki kişi tarafından alıkonulduğunu belirtti. Özdemir yaşananları şöyle anlattı: “Bana, ‘Korkma, biz polis değiliz, istihbaratız’ dediler. Ben de ‘ne farkınız var’ dedim. Benimle çay içmek istediler. Ben özellikle konuşmak istemediğimi söyleyerek, ‘sizin çayınızı içmeyeceğim’ dedim. Sokak ortasında çok ısrar ettikleri için orada bulunan bir kahvehaneye çıktık. Ben onlarla çay içmeyi reddettim. Burada bana, ‘Senin ne yaptığını biliyoruz. Çocuğun burada dershaneye gidiyor’ diyerek özellikle ailem üzerinden beni tehdit etmeye çalıştılar.”
Kendisiyle iletişime geçen kişilerin, “Başına devlet kuşu kondu, bunu iyi değerlendir” dediklerine dikkat çeken Özdemir, “Ben ne derlerse desinler konuşmayı reddettim. Onlarla sohbet bile etmeyeceğimi söyleyerek oradan ayrıldım” dedi.
ZORLA ARACA BİNDİRİLDİ
HDP İl Yöneticisi Erkan Kakça ise, iki gün önce kendisinin de evden çıkıp bakkala gittiği sırada önünün kesildiğini belirtti. Önünü kesen kişilerin üstünde yıldız bulunan kimlikler gösterdiğini ve arabaya binmesini istediklerini aktaran Kakça, şöyle konuştu: “Gözaltına mı alacaksınız diye sorduğumda ‘Hayır’ dediler. Onlarla konuşmayacağımı söylememe rağmen ısrarla benimle sohbet etmek istediklerini söylediler. Beni arabaya bindirdiler. Arkadaşlara söylediklerinin aynılarını bana da söylediler. Ben de eğer benim yaptığım şeylerde bir suç unsuru varsa, savcı fezleke hazırlar, gider ifade veririz. Sizinle konuşacak hiçbir şeyimiz yok dedim.”
AVCI: SONUÇ ALAMAYACAKLAR
HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Erdal Avcı, yaşananların ilk olmadığına işaret ederek, devletin illegal birimlerinin bu tarz çalışmalarla sonuç alamayacağının defalarca görüldüğünü vurguladı. Avcı, HDP’ye yönelik bu tip baskı ve şiddet yöntemlerinin sonuç alamayacağını kaydetti.
BULUT: DEVLET SUÇ İŞLİYOR
HDP İl Eşbaşkanı Elif Bulut ise İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’na seslenerek, devletin resmi görevlileri olduğunu söyleyen kimi şahısların yasa dışı yol ve yöntemlerle tehdit, şantaj, darp ve psikolojik işkence yöntemleri uygulayarak suç işlediklerini vurguladı. Bulut, “Bu yasa dışı yol ve yöntemleri kullanan kişilerin ivedilikle tespit ve teşhir edilmesini ve yargı birimlerine teslim etmeye çağırıyoruz. Biz HDP’liler çalışmalarımıza yılmadan devam edeceğiz. Çünkü başta Kürt sorunu ve kangrenleşen yığınla ekonomik, sosyal, siyasal sorunları çözmek, bu ülkeyi demokratikleştirmek gibi acil görevlerimiz var” dedi.