HABER MERKEZİ- İran Komünist Partisi Marksist-Leninist-Maoist tarafından TC’nin Rojava’ya dönük saldırılarına dair bir açıklama yapıldı. Açıklama şu şekilde;
“Faşist Türkiye devletinin Rojava’ya (Suriye Kürdistanı) ve Halk Savunma Birimleri (YPG) kontrolündeki bölgeye yaptığı askeri saldırı, aslında bölgede yaşayan Kürtler için bir soykırım eylemidir. Kürt milletiyle devamlı savaş içinde olan faşist Türkiye Cumhuriyeti, bu savaşı Kürtlere karşı sınırın ötesine yaymaktadır. Erdoğan’ın “Barış pınarı”da böyle bir dehşet kaynıyor.
Suriye’nin kuzeyindeki bazı şehirler ve köyler TSK’nın hava ve kara saldırılarıyla hedef alındı ve Serekaniye ve Gre Spi dahil olmak üzere bombaladılar. Türkiye devleti, Suriye sınırı içinde kendine “güvenli bir bölge” yaratmaya çalıştığını söyledi. Ve “terörist grup” olarak nitelendirdiği Suriye Demokratik Birliği’ni (SDG) bölgeden çıkarmayı planlıyor olduğunu açıkladı. Erdoğan ve Türkiye devleti, Türkiye topraklarında yaşayan dört milyonu aşkın Suriyeli mülteciyi bu faşist politikayı hayata geçirmek için bir araç olarak kullanıyor.
Ancak bu işgal sadece Suriye’deki Kürtlere karşı değil; Erdoğan, hem Türkiye halkının kendisine ve AKP’ye olan aşırı memnuniyetsizliğine hem de gelecek dönem açısında “ulusal güvenlik” adı altında Kürt ya da Kürt olmayan muhaliflere daha yoğun saldırılar başlatabilme temelinde bir cevap veriyor. Bu savaşın başlamasıyla Erdoğan’ın politikalarına muhalif siyasi güçler, aydınlar, sendikalar ve diğerleri savaşa karşı olduklarını ilan ettiler. Türkiye parlementosunda olan Halkların Demokratik Partisi (HDP), Erdoğan’a karşı blok oluşturma çağrısında bulundu ve Erdoğan da halkı partisinin politikalarını desteklemeye çağırdı.
Saldırı, Trump’ın yeşil ışığı ile gerçekleşti ve İran ve Rusya’da üstü örtük bir şekilde kabul edip ondan, en iyi şekilde yararlanmaya çalışıyorlar. Beşar Esad’ın eski subaylarından ve Türk Ordusu ve istihbaratında bulunan paralı askerlerinden (MIT) oluşan eski Suriye Özgür Ordusu olarak adlandırılan Suriye Ulusal Ordusu, Ankara devletinin Suriye’yi işgal etme kararını memnuniyetle karşıladı. Bu grup, çarşamba günü bildiriyle yaptıkları açıklamada, Kürtler bizim için “başka seçenek bırakmadılar” beyanında bulundu: “Onlara sert yumruğumuzla ve üzerlerine döktüğünüz ateşle cehennemi tattıracağız”.
Bugün bölgede gördüğümüz şey, dünya kapitalizminin temel dinamiklerinden kaynaklanan çelişkilerin ve emperyalist yöneticilerin, özellikle Amerikan emperyalizminin bu çelişkilere verdiği tepkilerin sonucudur. Irak, Suriye, Afganistan ve Yemen’deki insanları birkaç kuşak boyunca öldürüp yerlerinden eden ve yaşamlarını terörle dolduran bu savaşlar, bulunduğumuz dönemin belirleyici ifadesidir. ABD, Beyaz Saray’da hangi klik olursa olsun, Türk hükümeti ile çatışmalara ve farklılıklara rağmen Kürtlerin tarafını asla almadı. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, Orta Doğu’da Amerikan emperyalizminin ve Batı emperyalizminin hükmetme ve hegemonya yaptırımlarının bir parçasıdır. Trump utanmaksızın , “Kürtlerin kendi toprakları için savaşıyorlar, onlar II. Dünya Savaşı ve Normandiya Savaşı’nda bizim için savaşmadılar” şeklinde tweetledi. ABD emperyalizminin Kürtlerle ilişkisinin tarihi yalanlar ve ihanetlerle doludur. Amerika’nın hedefi Kürtlerin kazanması ya da Kürtlerin kendi kaderlerini tayin etme hakkına sahip olmaları değildir. ABD, defalarca defa Kürt milletine ve Kürt burjuva siyasi güçlerine ihanet etti. İran, Irak, Türkiye ve Suriye devletleri üzerindeki işbirliğini ya da baskılarını güçlendirmek için Kürtleri kullandı. Öcalan’ı tutuklamak için Hafız Esad dönemi Suriye Baas devleti, CIA, Mossad ve MİT arasındaki işbirliği, bu anlaşmalardan biriydi. Mevcut durumda, bu kanlı anlaşmaların kanlı gölgesi tekrardan görünür haldedir.
Bugün Ortadoğu’da, halkı temsil ettiğini iddia eden ve onların gerçek çıkarlarını düşünen herhangi bir siyasi hareket, emperyalist güçler (ABD, Rusya, Çin ve Avrupa Birliği) ile bölgesel devletlerden (İran, Türkiye, Suudi Arabistan, İsrail, Suriye ve Irak vb.) ve onlarla hiç bir ittifak ve koalisyonuna girmemeli ve halkı bu çukurdan uzak tutmalıdır. Ancak Rojava’daki iktidar partisi, PYD ve askeri güçleri (YPG ve YPJ) bu siyasi anlayışa karşıt geldiler. Kürdistan’daki diğer milliyetçi partilerle birlikte, emperyalist güçlerin ve bölgesel devletlerin askeri haline geldiler ve bu politikayı bir strateji haline getirdiler. Bu, Kürt halkı için her zaman katliamlara ve sürgünlere neden olan bir politikadır ve sonuç olarak hakim devletlerin elini güçlendirmiştir.
Ortadoğu, emperyalist güçlerin ve gerici devletlerin uzun yıllardır savaştığı ve kan döktüğü bir sahne olmuştur . Bölgede bir veya daha fazla yerde gerçek komünizme, yani yeni komünizme ve halk kitlelerine dayanan güçlü bir komünist hareket oluşmadıkça ve halk kitlelerini “başka bir yol” ve şu ana kadar hakim olan tüm çizgilerden temelde farklı bir yol izlemeye liderlik etmedikçe, zülümler, soykırımlar ve son bulmayan savaşlar devam edecektir. Bölge halkı önce bilinçlerinde sonra pratikte bölgedeki tüm emperyalistlere, gericilere ve onların savaşlarına karşı birleşmelidirler.
İran Komünist Partisi (MLM)’nin İran’ın yeni sosyalist cumhuriyet anayasa taslağında vurguladığı gibi, insanlar yalnızca ama yalnızca komünist devrim için mücadele etmeli ve bu nitelikte bir toplum kurmalıdırlar;
Bu yeni sosyalist devlet dünya devriminin ilerlemesi için bir üst bölgesi ve dayanak noktası görevi görecektir ve dünya halklarına tanıtım ve modelleme yoluyla; eski mülkiyet ilişkilerine dayanan yoksuluğu, eski düşünceleri, kadına baskı gibi toplumsal baskı ilişkilerini, bir ulusun başka bir ulusa uyguladığı ekonomik siyasi ve kültürel hegemonya ve ırkçılığı, çevreyi imha etme, bilimi erişimin ve sanatın bir avuç insanın tekelinde olmasını ve böylece bunun zorla kapitalist sisteme hizmet ettirilmesini ve insanların düşünmelerini yasaklayan boyun eğen varlıklara dönüştürerek kapitalist sistemin somun ve cıvatalarına çevrildiği! Tüm bunların ortadan kalkması, ancak kapitalist sistemin devrilmesi ve sosyalizmin inşası ve dünya çapında komünist bir toplumun kurulmasına geçişle sonsuza dek ortadan kalkacaktır.
İran Komünist Partisi Marksist-Leninist-Maoist
10 EKİM 2019”
*http://yenikomunizm.com/turkiye-fasist-ordusunun-rojavadaki-askeri-isgali-hakkinda/