İSTANBUL- Süreyya Operası önünde bir araya gelen Gençlik örgütleri, Suruç katliamının 4’üncü yıldönümü dolayısıyla dün Kadıköy’deki anmaya yapılan polis saldırısını protesto etti.
Polis ablukası altında gerçekleşen eylemde, katliamda yaşamını yitiren 33 düş yolcusunun fotoğrafları taşındı, “Gençliğin cebine direniş, sizin envanterinizde yalan var. Suruç’u anmak suç değildir” yazılı pankart açıldı. Sık sık, “Suruç unutma unutturma”, “Suruç’un hesabını gençlik soracak” sloganlarının atıldığı eylemde ilk konuşma Suruç Gazisi Çağla Seven tarafından yapıldı.
‘BİZE SALDIRANLAR IŞİD ÇETECİLERİYLE AYNI ZİHNİYETTE !’
Dört yıl önce bu topraklarda büyük bir katliamın gerçekleştirildiğini hatırlatarak sözlerine başlayan Seven, şunları ifade etti: “IŞİD (DAİŞ) çetecileri ve onlara yol gösterenlerin el birliğiyle düzenledikleri bu katliamda sağ kurtulan ancak sakat kalanlardan bir tanesiyim. 4 yıl önce gösterenlerin, onları atayanların zihniyetleri bugün de devam ediyor. Dün burada yoldaşlarını anmak için gelenlerin acılı ailelerin anmaları, eylemlilikleri vardı. Fakat IŞİD çetecileriyle aynı zihniyette olan kişiler bize bu anmayı bile çok gördüler. Çok ciddi bir saldırı oldu. Ardından darp edilen gençlerden birine müdahale etmeye çalışırken gözaltına alındım. Gözaltına alınma sırasında çevredekiler yaralımı olduğumu belirtmiş olmalarına rağmen şiddete maruz kaldım.”
‘FAŞİST UYGULAMALARI KABUL ETMİYORUZ’
Maruz kaldıkları işkencenin polis otobüsünde de devam ettiğini aktaran Seven, “Biz IŞİD’in katliamlarına ve iktidarın kendi keyfince yaratılmış savaş ortamına, ne patlayan bombalara ne bize burada sokak ortasında şiddet gösteren polislere, ne her hangi bir faşist uygulamaya alışmadığımızı bunu kabul etmediğimizi tekrar tekrar vurgulamak istiyoruz” dedi.
‘ARTIK SOKAKLARDA SÖZ SÖYLENLERİN OLACAKTIR !’
Konuşmaların ardından gençlik örgütleri adına açıklamayı Hüseyin Yıldırım okudu. Zalimlerin tüm çabalarına rağmen, 33 düş yolcusunun Suruç’un cüreti sokaklarda olmaya devam edeceğini vurgulayan Yıldırım, “Yasaklamaya çalıştığınız sokaklarda düş yolcularının sıra arkadaşları, yoldaşları, dostları, onları anma iradesinin imzacısı oldu. Bu iradenin karşısında hiçbir gücün duramayacağını, tam olarak bu sokaklarda ortaya koymuş olduk. Suruç şehitlerini andığımız 4. yılda sokakların artık gerçek sahiplerinin olduğunu, giderek her geçen gün daha fazla gerçek sahiplerinin olacağını hep birlikte göreceğiz. Artık sokaklarda söz söyleyenler, 33’lerin yoldaşları, devrimciler olacaktır” dedi.
Suruç’ta gerçekleşen bombalı saldırının tek failleri IŞİD olmadığını belirten Yıldırım, katliamdaki devletin ve devlet kurumlarının rolüne dikkat çekti. 20 Temmuz 2015’te gerçekleştirilen saldırı sonrası yaşanan tüm gelişmelerin devletin saldırıdaki rolünü kanıtlar nitelikte olduğuna işaret eden Yıldırım, katliamı her yönüyle aydınlatması gereken devletin, saldırının üzerini kapatmaya dahası bugün “Suruç için adalet herkes için adalet” diyen binlerin sesini kısmaya çalıştığını kaydetti. Yıldırım, bu zamana kadar Suruç için adalet isteyen yüzlerce insana dava açıldığını; Suruç gazileri dahil onlarca insan bu adalet arayışı sırasında tutuklandığına dikkat çekti.
‘KAYMAKAMLIK YALAN SÖYLÜYOR !’
Her yıl olduğu gibi Suruç’un yıl dönümünde de yapılan anmalarda kolluğun plastik mermilerle, kimyasal karışımlı gazlarla saldırdığını hatırlatan Yıldırım, Ankara ve İstanbul’da toplam 36 kişinin darp ve işkence edilerek gözaltına alındığını anımsattı. Eylemlere yönelik ne İstanbul Valiliği’nin ne de Kadıköy Kaymakamlığı’nın herhangi bir yasaklama durumu söz konusu bile olmadığına dikkat çeken Yıldırım, Yıldırım, genel bir yasaklama yapılmadan kolluk kuvvetinin yapmış olduğu saldırı, bu saldırının emirlerinin gizli kapılar ardında verildiğini ve keyfiyetçiliğin boyutunu göstermesi bakımından önemli olduğunun altını çizdi.
Polis saldırısı için kaymakamlığın, “envanterimizde plastik mermi bulunmuyor” açıklamasını da hatırlatan Yıldırım, “Gerek darp edilen arkadaşlarımızın aldığı adli tıp raporlarında gerekse de basına yansıyan görüntülerde kolluğun plastik mermiyi çok yoğun bir şekilde yakın mesafeden kullandığı tespit edilebilmektedir. Yani kaymakamlık açıkça yalan söylemektedir ve böylece toplumda manipülasyonla bir algı yaratmaya çalışmaktadır” diye konuştu.
‘SALDIRI SURUÇ KORKUSUNUN TEZAHÜRÜDÜR !’
Anmaya yönelik gerçekleştirilen polis saldırıların tamamı adalet arayışımızı engellemeye ve Suruç’un sesini soluğunu kısmaya dönük olduğunu vurgulayan Yıldırım, şunları kaydetti: “Bu saldırıları planlayanlar, bu hedeflerine hiçbir zaman yaklaşamayacaklar. Bu saldırılar Suruç korkusunun bir tezahürüdür. Her geçen gün, her yıl “Suruç için adalet herkes için adalet” talep edenlerin, bu talep için sokağa çıkanların gücü ve sayısı artacaktır. Adalet arayışımızın gücü arttıkça da bize dün olduğu gibi saldıranların aczi, korkuları, kabusları büyüyecektir. Ve biz er ya da geç kazanacağız, çünkü biz haklı bir davanın yolcularıyız, haklı bir davanın takipçileriyiz.”