HABER MERKEZİ- Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 46. yılı dolayısıyla bir açıklama yapan Partizan Mayıs ayında ölümsüzleşen komünist önder İbrahim Kaypakkaya, Haki Karer ve Dörtler’i andı. Partizan’ın açıklaması şu şekilde;
“Mayıs ayı zulme karşı başkaldırının, isyanı kuşanmanın ve baharı muştulayan direncin adıdır. Mayıs ayı, zulüm ve işkencenin yalnız bedenleri yok ettiğinin, umudun ve düşüncelerin, baharın kızıllığında boy boy yeşerdiğinin kanıtıdır. Tarih bize yön göstermeye devam ediyor. Mayıs’ı kızıllaştıran enternasyonal proletaryanın kızıl sancağı elden ele, sömürüye-zulme karşı direniş marşları dilden dile aktarılmaya devam ediyor.
Diyarbakır Zindanlarında “ihtilalci komünizmin en tehlikeli temsilcisi” sıfatı addedilen İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 46. yılında, kavgasını sürdürmeye, onun görüşlerini yaşamın ve savaşın her anında uygulamaya ve yaşatmaya devam ediyoruz.
İbrahim Kaypakkaya’nın yirmi dört yıllık yaşamı, devrimci mücadele içinde şekillenmiş ve komünist bir nitelik kazanmıştır. Çeşitli ulus, milliyet ve mezheplerden emekçi halkın kurtuluşuna adanmış bir yaşamda, yaratıcı bir şekilde uyguladığı komünist fikirlerin yanı sıra, aylar süren ağır işkenceler karşısında takındığı boyun eğmez tavrıyla ülkemiz devrimci hareketine “ser verip, sır vermeme” ilkesini kazandırmıştır. Kaypakkaya’nın işkence tezgahlarında direnmesini sağlayan MLM bilimini kavraması ve yoldaşlarına, devrime ve partiye olan bağlılığıdır.
Egemenlerin uzunca bir süredir içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi kriz sürerken, her zaman olduğu gibi krizin faturası emekçilere ödetilmek istenmektedir. Artan grevlere ve iş bırakma eylemlerine yanıt yasak ve baskı olmaktadır. Başta Kürt ulusu olmak üzere çeşitli azınlık ulus ve milliyetlere dönük “ya diz çöktüreceğiz ya kan kusturacağız” politikası hayata geçirilmeye çalışılmaktadır. Eşitsiz gelişime ve hak taleplerine karşı ses çıkarmaya çalışıldığında ise azgınca saldıran devlet, gözaltı tutuklama, baskı ve işkenceyle halkı sindirmek istemektedir.
Yoğunlaşan saldırılar tasfiyecilik dalgası ile birleşmiş, Kaypakkaya yoldaşın esas olarak nitelendirdiği silahlı mücadele rafa kaldırılmış ve düzeniçi siyasete yedeklenilmiştir. Bu saldırıların özel hedefi gerilla mücadelesi olmuş ve devlet tam bir “imha etme” politikasını hayal etmiştir. Bu saldırılara Halk Savaşı çizgisinde karşı koyan 25 Halk Savaşçısı, direniş geleneğinin birer temsilcisi olarak silah elde toprağa düşmüşlerdir.
Böylesi bir süreçte zindanlarda da direniş türküleri söylenmektedir. Zindanlardan yükselen direniş, kendi taleplerini aşmış, tüm bu saldırılara karşı bir direniş karakteri kazanmıştır. Bu direniş mücadelenin ihtiyaç duyduğu adanmışlık ve kararlılıkla sürüyor. Onlar dava uğruna ortaya koyabilecekleri ne varsa onu ortaya koyuyorlar, ölümü kucaklamayı göze almış olan bu zindan direnişçileri bedenlerini silaha dönüştürüp faşist TC’ye doğrultmuşlardır. Hapishane önlerinde göğsünü siper eden analar ise baskı ve saldırılara boyun eğmeden çocuklarının mücadelelerini sahiplenmiş, direnişin sesini dışarı taşımışlardır.
Mayıs’ı bize miras bırakan Dörtleri, Haki Karer’i ve komünist önder İbrahim Kaypakkaya’yı anarken, onları ortaklaştıran direniş ruhunu sahipleneceğimizi, zulme karşı boyun eğmeyeceğimizi bir kez daha haykırıyoruz.
Kaypakkaya yoldaşı ve MLM biliminin ışığında yolumuzu ve yönümüzü bulmaya devam edeceğiz. “Zaman, bir adım ileri çıkma zamanıdır” diyerek kavgayı örecek, mücadeleyi büyüteceğiz.
-İBRAHİM KAYPAKKAYA ÖLÜMSÜZDÜR!
-KAYPAKKAYA YOLDAŞIN 70. DOĞUM YILINDA MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM’İN KIZIL GÜZERGAHINDA İKTİDARA!
-KAHROLSUN FAŞİZM, YAŞASIN MÜCADELEMİZ!
PARTİZAN”