HABER MERKEZİ – Leyla Güven Haklıdır Tecrit Kalkmalıdır İnisiyatifi, açlık grevlerine dikkat çekmek ve grevdeki tutuklularla dayanışmak için Şişli’de bulunan Cemil Candaş Kültür Merkezi’nde “Hak talepleri ve açlık grevleri” temalı panel düzenledi.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Artık en doğal hakkımızın bile elimizden alındığı en normal haklarımız için en yüksek bedellerin ödendiği bir dönemden geçiyoruz. 5 Nisan 2015’ten beri Kürt sorunun demokratik çözümünden uzaklaştırılarak hem ülke koca bir savaşın içine atılmış hem de ülkedeki herkesin haklarını gasp edilmiştir. Açlık grevleri tutukluların artık seslerinin son çare olarak ortaya koyduğu bir evredir. Aslında biz dışarıdakiler de aynı durumdayız. Bizde sesimizi duyurmaktan mahrum bırakılmış durumdayız. Barış gibi bir kavramı sahiplenmek cezaevine girmek için bir gerekçe haline bile getirilmiş durumda. Leyla Güven işte tüm bunlara dikkat çekmek için böyle bir yola başvurdu. Bu anlamıyla bu sese dikkat çekmemiz gerekiyor” dedi.
Ardından başlayan panelde ilk olarak söz alan avukat Gülizar Tuncel, açlık grevlerinin tarihsel sürecini açıklayarak geçmişten bu güne niçin açlık grevi eylemlerine başvurulduğunu açıkladı. Tuncel, “Tecrit bir insanlık suçuysa ve bu tecrit cezaevlerinde uygulanıyorsa o zaman bu herkesin sorunudur. Açlık grevine başlayanlar ölmek için değil tam tersine yaşamak için böyle bir eyleme başvurdular. İnsanca yaşamak için, kendilerini özgürce ifade edebilecekleri, işkencenin olmadığı bir yaşam istiyorlar. Bu eylemler sahiplenmeli ve bunların sesi daha gür seslendirilmelidir.” Diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Tuncel’den sonra konuşmasını yapan Avukat Emran Emekçi, “Sayın Öcalan 8 yıldır avukatlarıyla görüşemiyor. 2016’da sadece Öcalan’ın sağ olup olmadığı için açlık grevleri başladı. Öcalan’ın yanında bulunan tutuklular da aynı Öcalan gibi bu haklarından yoksun. İmralı’da uygulanan özel hukukun nedeni Öcalan’ın iradesini kırmaya dönüktür. Ama Sayın Öcalan 20 yıldır İmralı’da kazan kazan politikası için mücadele veriyor. Yani barış için mücadele ediyor. Barışın nasıl bir sonuç doğurduğunu 2014 yılında gördük. O zaman bizlerde kazan kazan politikasının yanında yer almamız gerekiyor. Bu izlenen politika herkese kaybettiren bir politikadır” dedi.
Son olarak konuşmasını yapan Prof. Dr. Ümit Biçer ise, ”Sağlık çalışanlarının en temel hedefi insanların temel mahremiyetlerine özen göstermesidir. Bir kişinin mahpus olması sağlık hakkına erişimine engel olarak düşünülmemelidir. Arkadaşlarım İmralı’da özel bir hukuk yaşanıyor dedi ama aslında ortada bir hukuksuzluk var. AİHM’in bu konuda bir ihlal kararı var ama değişen hiçbir şey yok. Dünyada yapılan bütün çalışmalar tecridin bir sağlık sorunu olduğunu gösterdi. Şuan grevde olan insanlar özgür bir kişi gibi sağlık hakkı almalı. Dışarıdaki bir insan mahremiyetine ne kadar saygı gösteriliyorsa içeride de gösterilmelidir. Hiç kimseye kendi iradesi dışında müdahalede bulunulamaz. Bu açlık grevindekiler içinde geçerlidir.
Panel müzik dinletilerle sona erdi.