HABER MERKEZİ- Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Diyarbakır’ın Sur ilçesinde bulunan Demir Otel’de düzenlediği ortak basın toplantısıyla 21 Mart Newroz Deklarasyonu’nu açıkladı. Basın toploantısına DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivisti Gülcihan Şimşek, Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Başkanı Sinan Çiftyürek, Devrimci Demokratik Kürt Derneği (DDKD) Genel Sekreteri Nesrin Askar, Azadî Hareketi Sözcüsü Ayetullah Aşiti ve HDP milletvekilleri Pero Dündar ile Musa Farisoğulları katıldı. Toplantı salonuna ‘Mutlaka kazanacağız’ ve HDP’nin Kürt partileri ile kurduğu ittifakın sloganı olan ‘Dest bidin hev welat li benda me ye’ yazılı pankartlar asıldı.
Deklarasyonun Kürtçesi DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk, Türkçesi ise HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar tarafından okundu.
‘NEWROZ ZALİME KARŞI DİRENİŞTİR’
‘Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız’ sloganıyla gerçekleştirilecek Newroz’un deklarasyonunda şu ifadelere yer verildi:
“21 Mart 2019 tarihinde Ortadoğu halklarının diriliş bayramı olan Newroz, 2631’inci kez kutlanacaktır. Zulme karşı başta Kürt halkı olmak üzere halklarımızın yüzyıllardır sürdürdüğü direnişin simgesi olan Newroz, bu yıl ‘Mutlaka kazanacağız, tecridi kıracağız’ temel şiarıyla kutlanacaktır. Zulme karşı halkların baharı olan Newroz, bu yıl da ülkemiz ve bölgede çok tarihi gelişmelerin ortasında kutlanacak. Newroz’un Kürt halkı açısından tarihsel misyonu ve önemi, direniş mirasının bir varoluş tarzına dönüşmüş olmasıdır. Zalime karşı mazlumun mücadelesi olarak hafızalara yerleşmiş olmasıdır. Bu gün, kendi farkına varmanın ve bu duygularla hareket etmenin günüdür, yani bilinç günüdür. Bundan dolayı Newroz’un en net ve sade tanımı zalime karşı direnmedir. En temel karakteri direniş ve özgürlüktür. Newroz direnen halk gerçekliğinin somut ifadesidir.
2019 Newroz’u, bir yandan kapitalizmin yaşadığı kaostan çıkmak için Ortadoğu somutunda yürüttüğü 3. Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkımlar; öte yandan da AKP-MHP bloğunun başta kayyım politikaları olmak üzere Kürt halkının iradesini kırıp özgürlük, demokrasi mücadelesinden koparmak ve Türkiye halklarına dayattığı baskıcı sistemi nihai noktaya vardırmak için tehditlerini, baskılarını en yükseğe çıkardığı bir dönemde gerçekleşecek.
‘AKP-MHP BLOĞU KÜRTLERİN KAZANIMLARINA SALDIRIYOR’
AKP-MHP bloğu, Kürt halkının kazanımlarına saldırarak, milliyetçiliği körükleyerek ciddi bir toplumsal kutuplaşma ve nefret çarkı yaratmıştır. AKP-MHP iktidarı kurduğu rejimini ayakta tutmak için ülkenin tüm kaynaklarını açık ve örtülü ödeneklerle bu savaşa aktarmıştır. Yarattığı savaş, rant, ırkçılık ve talan ve ile ayakta kalma şansı kalmayan AKP-MHP bloğu, seçimlerde yaşayacağı hazin sonu gördükçe daha fazla pervasızlaşmaktadır. Bugün halklar bahçesini, zenginliğimiz olan tüm farklılıkları, duyguları tekleştirmek isteyen ve bu uğurda devletin sahip olduğu bürokratik, ekonomik, askeri, medya ve sosyal tüm güçlerini seferber eden bir AKP-MHP iktidarıyla karşı karşıyayız. Fakat buna rağmen halkın direnişini kırmayı başaramamışlardır.
‘8 MART RUHUNU 21 MART ALANLARINA TAŞIYACAĞIZ’
8 Mart ruhunu 21 Mart’ta alanlara taşıyacak olan milyonlar, özellikle Nisan 2015’ten bu yana ağırlaştırılmış mutlak bir tecrit altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki bu hukuksuzluğun bitmesini haykıracaklar. Devlet erkanı da çok iyi bilmektedir ki, Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kırılması, faşizmin yenilmesi, demokrasi ve özgürlüklerin önünün açılmasıdır. Karşı oldukları şey budur.
‘TECRİT TÜM ÜLKEYE YAYILDI’
Unutulmamalıdır ki, tecrit bugün tüm ülkeye yayılmış durumdadır. Tecrit ekonomik çöküntüdür, savaşa batmaktır, tarımın bitme noktasına gelmesidir, halkına karşı yalan politikasıdır, zenginlerin daha da zenginleşmesidir, işsizliğin büyümesidir, sofralarımızdaki ekmeğin küçülmesi, altından kalkamadığımız vergilerin devasa boyutlara varmasıdır. Tüm bunları Kürtlere şoven saldırılar ile ülkeyi kutuplaştırarak örtülemez. Çünkü var olma mücadelesi bugün her yerdedir. Dera Zor’un Baxoz köyünden Kobanê’ye, Cizre’den Cerrahtepe’ye dek sağduyu sahibi herkes kötülüğe karşı direniyor.
‘KAYYIMLARA EN GÜÇLÜ YANITI VERECEĞİZ’
Dışarıda tecrit, içerde çöküntü yaşayan AKP-MHP iktidarının çokça tehditlerde bulunması, tarihte onlarca örneği olan zayıf ve kaybetmek üzere olan tüm diktatörlerin sonuna işaret eden çığlıkları olduğu bilinmelidir. AKP-MHP bloğunun saldırıları sadece kültüre yönelik değil Kürtlerin iradesine dönük olarak da sürüyor. Seçilmişlerimizi hedef alan, belediyelerimizi kayyımlarla gasp eden AKP-MHP bloğunun hedef aldığı ilk şey, Kürt kültürü ve kadın kurumları olmuştur. Kürt dil kurumlarını, Kürtçe kreşleri, Kürtlerin simge isimlerinin verildiği park, cadde ve sokak isimleri kaldıran, Kürtçe tabelaları söken kayyım saldırısına da Newroz’un direniş ruhu ile, 31 Mart tarihinde belediyelerimizi geri alarak gereken cevabı vereceğiz. Ulusal birliğe giden yolun önemli kilometre taşlarından biri olan Kurdi ittifak ile kayyum politikalarına en güçlü yanıtı vereceğiz.”
TEMELLİ: NEWROZ DİRENİŞ GÜNÜ OLACAK
Newroz Deklarasyonu’nun okunmasından sonra konuşan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, şunları söyledi:
“Bir hafta sonra tüm Türkiye Newroz’u kutlayacak. Fakat içinde bulunduğumuz koşullar kutlamadan çok zulme karşı bir direniş günü olacak. Bu zulmü kabul etmeme günü olacak, bir kez daha güçlü bir şekilde tüm Türkiye iradesini ortaya koyacaktır. Ondan 10 gün sonra sandıklara, yerel seçimlere gideceğiz; irademizi sandıklara yansıtacağız. Bu iradeye sahip çıkarak, bu zulme bu şiddete ve savaş politikalarına dur diyeceğiz. Buna inanıyoruz, bu gerçekleşecek. Ama Türkiye’ye bir şeyi hatırlatmak istiyorum. Tam 5 yıl önce 2014 yılında yine Newroz’a gidiyorduk ve yine ondan 10 gün sonra yerel seçimlere gidiyorduk. Ve o gün Newroz’a giderken, başta Kürt halkı olmak üzere tüm Türkiye halklarının içinde barındığı umudu ve güzelliği hep birlikte hatırlıyoruz. Hafızalarımızda bütün canlılığını koruyor. Türkiye barışa olan umuduyla uyanıyordu, barışı hep birlikte inşa ediyordu. Türkiye, tıkanmış olduğu barış ve demokrasi yolunu hep birlikte açıyordu.
‘HALKLARIN İRADESİ YOK SAYILIYOR’
Bugün 2014’ün üzerinden tam 5 yıl geçti. Üzerimizde ceberut iktidar barışın, demokrasinin yolunu ısrarla tıkamaya çalışıyor. Halkları, halkların iradesini, Kürt halkının iradesini yok sayıyor. Kayyımcı zihniyetini herkese dayatıyor, bu faşizmdir! O yüzden de faşizme karşı yan yana gelme günüdür. Bu Newroz, tıkanmış bütün yolları açma, barışın önünde kim engel oluyorsa onu yıkıp geçme günüdür. İnsanları düşmanlaştıran yok sayan nefret söylemiyle beslenen, sadece kendi iktidarını var etmek için tüm halkların iradesini yok sayan bir anlayışla karşı karşıyayız.”
DTK Eş Başkanı Leyla Güven’in 126 gündür devam eden açlık grevi eylemine de dikkat çeken Temelli, “Leyla Güven açlık grevinin 126’ncı gününde. Cezaevindeki binlerce yoldaşımız açlık greviyle tüm dünyaya haykırıyorlar. 335 yoldaşımızın durumu ağırlaşmıştır, ciddi bir durumdadır. Dünyanın her yerinde açlık grevleri söz konusu. Hiçbir arkadaşımızı yitirmek istemiyoruz ve bizler Newroz’u onlarla, onların mücadelesiyle kutlamak istiyoruz. Açlık grevleri yayılıyor, açlık grevi bildiğiniz gibi barışçıl bir eylemdir. Tam da Newroz’un ruhuna uygun bir eylemdir. Zalime karşı yapılan bir eylemdir. Bu eylemi yapan arkadaşlarımız, il binamızın kapısı kırılarak gözaltına alındı. 4 arkadaşımız tutuklandı. Bu arkadaşlarımızı neden tutukladınız? Açlık grevi yaptığı için arkadaşlarımız tutuklandı. Yasalarda böyle bir madde yoktur. Bugün artık yasaların ihlali, hukuk tanımazlık olağan bir hale gelmiştir. Buna karşı halklar barış hukukunu yan yana gelerek hep birlikte inşa edecektir” diye konuştu.
KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek ise 2019 Newrozu’nun önceki Newroz kutlamalarından farklı olduğunu belirterek, “Hem tecride karşı açlık grevi direnişleri hem 31 Mart yerel seçimleri hem de Kürt partileri arasında seçim ittifakının sağlandığı bir dönemde Newroz’u karşılıyoruz” dedi.