HABER MERKEZİ- Yeni Demokrat Kadın (YDK) dergisi 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü özel sayısıyla çıkıyor. YDK tarafından hazırlanan sunu yazısı şöyle:
“Merhabalar,
Uzun bir ardan sonra özel sayımız aracılığıyla okurlarımızla buluşuyoruz. Özel sayımız okurlarımıza birçok yönüyle alışmış olduğunuz dergi formatımızdan farklı gelebilir. Bu farlılık yayın anlayışımıza dair henüz bitirdiğimiz tartışmaların değil devam eden tartışmalarımızın da bir ürünüdür. Yayınımızın en büyük farklılığını içeriği oluşturmaktadır. Çünkü başta dosya konumuz olmak üzere tartışmalarımız daha teorik düzleme taşınmıştır. Bu durum kadın mücadelesinde ortaya çıkan sürecin en temel sorunsalı olan ideolojik mücadeleyi esas alma ihtiyacına dayanmaktadır.
8 Mart dünya emekçi kadınlar gününün 162. yılında Yeni Demokrat Kadın olarak kadın özgürlük mücadelesinde ihtiyaçlarımız, perspektifimiz, eksiklerimiz ekseninde ciddi tartışmalara kapı aralayan çalışma ve mücadelenin gerisinde kalmasak da sürekliliği sağlanmış bir kadın dergisini cisimleştirme konusunda eksikliklerimizin bilincindeyiz. Sistemli bir şekilde dergimizi çıkaramamanın huzursuzluğunu muhakkak çok derinden yaşadık. Dergimizi düzenli çıkaramasak da irademizi ortaya koymak içinden geçtiğimiz süreç bakımından çok kıymetli bir yerde durmaktadır. Özel sayımız vesilesiyle dergimizi düzenli bir biçimde çıkarmak için irade koymayı sürdüreceğimizi de ifade edelim.
Ülkede ve dünyada yaşanan gelişmeler kadınlar cephesinden baskı ve sömürünün katmerleşmesi biçiminde yansısa da bu durum emperyalist-kapitalist sistemin içinde bulunduğu krizin derinliğini göstermesi bakımından da çok ciddi olanakları barındırmaktadır. Baskı ve sömürü doğrudan kimliğimizin yok sayılması ve ikincil görülmesi biçiminde olmakta saldırı en ağır katliam biçimlerinden evin içinde ki şiddet ve sömürüye kadar katmerleşmektedir. Ancak bunun karşısında dünyanın dört bir yanında, Türkiye ve Türkiye Kürdistanı’nda da kadınları bu saldırılara karşı mücadeleleri, isyanları ve öfkeleri sürmektedir.
Her ne kadar mücadele sürse de mücadelenin sürüklenmeye çalışıldığı mecra çetin ideolojik mücadele gerekliliğini zorunlu kılmaktadır. YDK olarak içinden geçtiğimiz sürecin daha özgün yanları ise kendi içimizde yaşanan ideolojik-politik ayrışma ile açığa çıkmıştır. Sistemin krizi ile birlikte ortaya çıkan saldırı politikaları ve Türkiye gerçekliğinde faşist saldırıların aldığı boyut bu anlamda devrimci-demokrat-yurtsever cephede ortaya çıkan süreci karşılama, saldırıları püskürme açısından ideolojik savruluş kadın alanında da kendini en ağır şekilde hissettirmektedir. Uzun yıllardır içimize sızmaya çalışan burjuva, küçük-burjuva anlayışlar hakimiyet kurma kavgasında başarısız olmuş, gizlemeye çalıştığı çizgisini tam olarak ortaya koyma iradesi dahi bulunmayan manipülasyon ve yalanlar eşliğinde kadın mücadelesine, birlik ve dayanışmasına ağır darbeler indirme pahasına kendi sınıfsal karakterine uygun yokuş aşağı yuvarlanmıştır. Muhakkak soluğunun yeteceği yere gelme gerçekliği ile ilgili bu durumdan biz YDK olarak gerekli ders ve deneyimleri çıkararak zorlu yürüyüşümüzü sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.
Dergimizin özel sayısının ana ağırlık merkezini kadın emeği ve bu alanda ortaya çıkan mücadele, yol ve yöntemlerinin oluşturduğu, feminist kadın hareketlerinin bu meseleye nasıl yaklaştığından tutalım da ortaya çıkan ortak ve ayrıştığımız noktalara kadar birçok konuda açtığımız tartışmalar bizim cephemizden bir kısmı tükenmiş tartışmalar iken bir kısmını ise tartışmaya açtığımız olgular oluşturmaktadır. “Kadın Kurtuluş Mücadelesinde Genel Görünüm: Kadın Hareketleri, İdeolojik Çıkmazlar ve Biz” başlığında burjuva ve küçük-burjuva kadın hareketlerinin genel durumu ve bize dair olanları tartışmaya çalıştık. “8 Mart’ı Tüm Coşkumuzla Örgütleyelim, Örgütlenelim” yazısında 8 Mart’a giderken MLM çizginin nasıl ortaya konması gerektiğine ilişkin perspektifimizi sunduk. “Gerçekle Aydınlanıp Mücadele İle Büyüyelim” başlığında kadın cephesinde bir yıllık panorama tablosunu çizdik. Emperyalist-kapitalist sistemin krizinin derinleştiği ve faturasını öncelikle tüm halka özelde ise kadınlara çıkartma olgusunu “Kriz ve Kadın” başlığında ele aldık. Sınıflar mücadelesinde kadın emeğinin görünmezliği yaşamda ve mücadelede emek üzerine yükselen sınıf mücadelesinin en tartışmalı konularından olan ev içi emek kavramını birçok boyutuyla derinlikli bir şekilde ele alarak “Kadın Emeği Ve Ev İçi Emek Üzerine” başlıklı yazımızda bu alanda yürütülen teorik tartışmalara kendi cephemizden naçizane katkılar sunmaya çalıştık. “Neo-Liberalizm ve Kadın Emeğine Etkileri” başlıklı yazımızda emperyalist-kapitalist sistemin yapısal krizini aşmak için geliştirdiği politikalar ve üretim alanında geliştirilen esnek, güvencesiz, kuralsız çalışma biçimlerinin kadın emeği açısından karşılığına dair konuyu ele aldık.
Çokça dillendirilen toplumsal cinsiyet rollerinin üretildiği aile ve yaşam içerisinde konumlanış ev işlerinin rollerin dağılımı ve ataerkil sistemin beka konularından biri olan toplumsal cinsiyet ilişkilerinde ev işlerinin işlevini, kadın kimliğinin üretiminde ve yeniden şekillendirilmesinde ki etkisini “Toplumsal Cinsiyet Üzerinde Ev işlerinin Etkisi” başlığında tartıştık.
Bunun yanında Türkiye gerçekliğinde mevsimlik tarım işçileri içerisinde kadınların durumuna ilişkin bir okurumuzun kaleme aldığı yazıyı da sizlere sunuyoruz. Kadın mücadelesinin tarihsel gelişimi içerisinde önderleşen kadınları tanıma yaşam ve mücadelelerinden öğrenme bilinciyle kaleme alınmış portre de “Adelheıd Popp”u anlattık. Dosya dışı bir konu olan “Devrim İçin İnsiyatif Ve Kadın İnsiyatifi” yazısında insiyatifleşme “problemlerimizi” ele alarak devrimci insiyatif ve kadın mücadelesi ekseninde kadın insiyatifini tartıştık. Dört bir yanımızı kuşatma altına almaya çalışan kadın cinayetleri ve şiddet erkek egemen sistemin temel argümanı olmayı sürdürüyor. Şule Çet cinayeti ve erkek egemen adalet sitemine ilişkin bir okurumuzun kaleme aldığı yazıyı da paylaşıyoruz.
Direniş ve mücadelenin adı olan, kavgayla harmanlanan yıkılmaz inançları, sarsılmaz güvenleriyle kadınlara özgürlüğün yolunu gösteren Zilan’ı, Özlem’i, Ekin’i, Çiğdem ve Nergis yoldaşın irade ve bilinciyle yaşamlarından öğrenerek varlıklarını tüm hücrelerimizde hissederek onların destansı direnişlerden aldığımız güçle kurtuluşa giden yolun yolcusu olmayı bilerek yürüyüşümüz devam edecek.
Bu bilinç ve kavrayışla okurlarımıza sunduğumuz YDK özel sayısını ilgiyle okuyacağına inanıyoruz. Herkese iyi okumalar. Bu sayımızda emeği geçen katkı sunan tüm dostlarımıza ve yoldaşlarımıza teşekkürler.
YENİ DEMOKRAT KADIN”