Türkiye’de Temmuz 2012’de Kardelen Yayıncılık tarafından basılan “Şanghay Ders Kitabı-Maoist Ekonomi ve Komünizme Giden Devrimci Yol” kitabı Marksist-Leninst-Maoistler için önemli bir kaynak niteliği taşıyor. Kitabın orijinalinin 1975 yılına ait olması ve Raymond Lotta’nın İngilizce basımdaki giriş yazısının 1994 tarihli olması, uzun yıllar ülkemiz devrimcilerinin ne kadar önemli bir kaynaktan yoksun kaldıklarını göstermesi açısından önemlidir.
Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin (BPKD) bilimsel çözümlemelerini ve devrimci ruhunu içeren kitap ‘sosyalizm sorunlarına’ bir başyapıt olma özelliği gösteriyor. Ancak ülkemiz coğrafyasında Marksist çevrelerde halen hak ettiği ilgiyi gördüğü söylenemez. Bunun çok çeşitli nedenleri sıralanabilir. Diğer yandan ve daha önemlisi Marksist-Leninist-Maoist çevrelerde de bu kitaba yönelik yeterli bir ilgi görülmüyor. Maoistlerin ilgisizliği kitabın zaten bildiğimiz, savunduğumuz şeyleri anlatmasından mı yoksa teorik, bilimsel inceleme ve tartışmalardaki zayıflıktan mı kaynaklanıyor anlamak zor değil.
Maoistlerin bilcümle Marksist çevreden ayrıldığı teorik konuların başında hepimizin bildiği gibi sosyalizmde sınıf mücadeleleri ve geriye dönüşler sorunu bulunur. BPKD’nin fırtınalı mücadelelerinin bir ürünü olan bu tarihi eser tam da bu konuya odaklanıyor. Sorunu geniş ve derinlikli bir analizle ortaya koymakla kalmıyor dahası ne yapmalı sorusuna güçlü bir ışık tutuyor. Bu yönüyle en azından Maoist çevreler açısından büyük bir ilgi ve canlı bir tartışmaya vesile olması gereken eserin hak ettiği ilgiyi görememesi Maoizm’le aramızdaki ilişkinin niteliğine dair de ipuçları sunuyor.
Çin Devrimi, ÇKP ve Çin’in sosyalizm deneyimine dair bugüne kadarki birinci elden bilgilerimiz temel önemde fakat sınırlı Maoist kaynaklardan oluşuyordu. (Mao’nun Seçme Eserler’i, Polemikler, Sovyet İktisadının Eleştirisi vb.) Kuşkusuz Çin’e dair bunlar dışında yayımlanmış onlarca kitap ve Maoist hareketlerin ortaya çıkardığı önemli bir yazın söz konusu. Ancak incelenen sorunun en bilimsel analizi açısından ilk elden Çin, Mao ve ÇKP kaynaklı Maoist eserlerin farkı ve önemi hiçbir şekilde yadsınamaz. Çin’e ait Maoist eserlerin tarih olarak daha ileri kesitleri yansıtabilmesi de bir o kadar önem arz ediyor. Günümüzde de Çin ve ÇKP’ye dair yine Çin kaynaklı birçok eser Türkçe’ye kazandırılıyor. Kuşkusuz bunlar da incelenmeli, Maoist bir bakış açısıyla süzgeçten geçirilmeli ve Maoizm’e ait olup olmadığı saptanmalıdır. Diğer yandan başka hiçbir eserin, Mao’nun hayatta olduğu, onun teorik saptamalarının ışık tuttuğu ve teorik-siyasal olarak Kültür Devrimi’nin devrimci ruhunu yansıtan böyle bir eserin kolay kolay yerini tutamayacağı da bilinmelidir.
Mao’nun teorik önderliğiyle Kültür Devrimi’nin genç öncülerine ve devrimci kitlelere yönelik hazırlanan bu ders kitabı, kitabın 1975 yılı dördüncü basımını temel alıyor. Giriş bölümünde Raymond Lotta, beşinci el yazmasının hiçbir zaman gün ışığına çıkmadığını ve Ekim 1976’da sağcı darbenin hemen ardından matbaalardan toplatıldığını belirtiyor. Şanghay Ders Kitabı Çin’de yasaklı bir kitaptır. Raymond Lotta, önceleri burjuva ve feodal sınıfların ajanları ya da temsilcileri olarak görülen yeni burjuvazinin doğası ve konumu hakkında Mao’nun bir dizi yeni saptamasının kitabın 1976 basımında ele alındığına dair güçlü kanıtların bulunduğunu belirtiyor. Mao’nun toplumdaki burjuvazinin merkezinin parti ve devlet organlarının en üst seviyelerinde bulunduğunu açıklayan saptamalarının daha da ileri götürülerek geliştirildiği ve bu teorik gelişmenin gün yüzüne çıkmayan beşinci basımda bulunduğunu düşünürsek, tayin edici meselelere dair ne kadar önemli canlı teorik derslerden halen yoksun olduğumuzu anlayabiliriz. Fakat Çince aslından İngilizce’ye ve oradan -biraz da yetersiz bir çeviriyle- Türkçe’ye çevrilen ve dördüncü basımı temel alan bu kitabın ele aldığı konuların genişliği, teorik derinliği ve taşıdığı devrimci ruh okuyucuya fazlasıyla büyük bir hazine sunuyor. Marksist-Leninist-Maoist yöntemi doğru uygulayabilenler açısından Şanghay Ders Kitabı ve Mao’nun bilimsel saptamaları üzerinden yükselerek sosyalizmin sorunlarına dair yoksun kalınan teorik gelişmelere ulaşmak her zaman için mümkün olacaktır.
***
Birçoğumuz ilk yıllarında teorik okumalarına belki de Leo Huberman’ın Sosyalizmin Alfabesi’yle başlamıştır. Sosyalizmin Alfabesi’nden en çok aklımızda kalanlar kapitalizmin kar odaklı sömürücü ve anarşik ekonomik yapısına karşın sosyalizmin insan odaklı planlı ekonomik yapısı olsa gerektir. Sosyalizmin nasıl bir eşitlik, özgürlük ve refah toplumu olduğunu, kısacası sosyalizmin kapitalizmden üstünlüklerini en başta bu kitaptan okuyanımız çoktur. Oysa yazarın kitabı yazmaktaki amaçlarına baktığımızda asıl amacın Amerikan halkına o çokça lanetlenen sosyalizmin insanlık için ne kadar iyi bir şey olduğunu göstermek olduğu açıktır. Kitapta anlatılanların doğruluğu yanlışlığı bir yana kendi amaçları çerçevesinde böyle bir sosyalizm anlatısı yazar açısından anlaşılırdır. Ancak mesele sadece Sosyalizmin Alfabesi değildir.
Marksist çevrelerde sosyalizm anlatılarına baktığımızda genellikle iki eğilim kendini gösterir. Birincisi; sınıfsız bir toplum olması iddiasıyla sosyalizmin eşitlik, özgürlük ve refah toplumu olduğunu propaganda eden, toplumsal yönü ağır basan yarı ütopik bir sosyalizm anlatımıdır. İkincisi ise; sosyalizmin planlı ekonomik yapısını, üretici güçlerin hızlı gelişimini, sanayii ve teknolojik gelişimi propaganda eden, iktisadi yönü ağır basan teknik bir sosyalizm anlatımıdır. Eksik yaklaşımlar olsa da her iki propagandanın da belli anlam ve gereklilikleri vardır. Sosyalizmi tarif etmeye çalışan birçok kitapta bu iki eğilimi görmek mümkündür.
Mao döneminde bir dönem ekonomi politik eğitiminde yararlanılan SSCB Marksist Bilimler Akademisi’nin Politik Ekonomisi Ders Kitabı da -ki Mao 1959’da Çinli komünistlere bu eseri akılda belli sorularla okumalarını belirtmişti- sosyalist iktisat konusunda benzer bir biçimde teknik bir yaklaşım taşımaktadır. Mao’nun, Stalin ve Sovyetler’in sosyalist iktisat modeline dair eleştirileri bu konuda ufuk açıcı bir değerlendirme sunuyor. Ancak Şangay Ders Kitabı’nın Sovyetlerde izlenen iktisat politikalarına yönelik eleştirileri Çin deneyimiyle birleştirerek daha sistemli ve derinlikli sonuçlara ulaştırdığını söylemek gerekir. Ekonomi politiğe dair geniş ve derinlikli çözümlemeler içeren kitap bu özelliğiyle Marksizm’in kurucularının izinden gidiyor ve Marksizm’in ekonomi politik teorisini sosyalizm koşullarına uygulayarak onu daha da geliştiriyor. Raymond Lotta’nın giriş yazısında haklı bir biçimde vurguladığı gibi Mao ile birlikte işçi hareketi tarihinde ilk defa -bu düzeyde- bilimsel ve kapsamlı bir sosyalist politik-ekonomi kurulmuştur ve Şangay Ders Kitabı bu konuda ikna edici bir tanıktır.
Kitabın Giriş yazısında Raymond Lotta’nın aktardığı gibi; Çin’in sosyalizm inşasında Birinci Beş Yıllık Plan’ın sloganı “Modern ve Sovyet Olalım” idi. 1956-1957 yıllarında oldukça karışık sonuçlarla planın sonlarına gelindiğinde Mao Sovyet modelini yeniden düşünmeye başladı. 1956’da Mao, “On Büyük İlişki Üzerine” başlıklı konuşmasında farklı bir yaklaşım geliştirecek ve sosyalist kalkınmayı, basitçe üretimin teknik bir değişkeni olarak değil, bir dizi ekonomik-toplumsal ilişki ve çelişki olarak ortaya koyacaktı.1958’de, Stalin’in Sosyalizmin Ekonomik Problemleri adlı çalışmasını “Stalin’in kitabı başından sonuna kadar, üst yapı hakkında hiçbir şey söylemiyor; kitap insanla ilgili değil; insanları değil eşyaları göz önünde bulunduruyor.” diye eleştirecekti. Teknolojiyi siyasetin, kadroyu kitlelerin üzerinde gören anlayışa itiraz eden Mao, 1961-1962 yıllarında ise Sovyet Ders Kitabı Politik Ekonomi Üzerine Notlar’ı yazarak eleştirilerini ve sosyalist politik ekonomiye dair çalışmalarını geliştirecekti.
Hepimizin bildiği gibi Mao, sosyalizmde sınıfların varlığını açıkça ortaya koyarak geri dönüşlere dikkat çekti ve görece uzun bir tarihsel dönemi kapsayan sosyalizm şartlarında sınıf mücadelesine ve kültür devrimlerine vurgu yaptı. Yeni burjuvazi parti ve devlet organlarının en üst kademelerinde konumlanmış, küçük üretim başta olmak üzere üretimin her kademesinde eski toplumsal alışkanlıklardan yararlanarak burjuva çizgiyi hakim kılmaya çalışmıştı. Kendi gelişimi içerisinde Çin’de söz konusu burjuva çizgi Stalin’in ekonomi politik konusundaki hataları dahil olmak üzere çoğu kez Sovyet iktisadi modelinden esinleniyor ve onu örnek alıyordu. Kruşçev, Brejnev gibi burjuva revizyonist yöneticilerin sosyalizme ihanet ederek sistemleştirdiği burjuva görüşler, Çinli revizyonistlerin temel argümanlarının da özünü oluşturuyordu. Bu burjuva görüşlerin temel özleri Şangay Ders Kitabı’nda somut bir biçimde ortaya konmuştur.
Maoizm’in sosyalizmde sınıf mücadeleleri ve kültür devrimlerine yaptığı vurgu, sosyalizme dönük ütopik ya da teknik birtakım değerlendirmelerden kökten farklılık taşır. Maoizm, sınıf mücadelesinin sosyalizm şartları altında devam ettirilmesini, üretimden savunmaya, eğitimden tüketime kadar her konuda doğru siyasetin tayin ediciliğini; burjuvaziye karşı mücadelede ve sosyalizmin inşasında kitlelerin devrimci rolünün belirleyiciliğini en temel noktalar olarak ortaya koyar. Doğal olarak sosyalizm, temelde ekonomik bir gelişim ve savunma meselesi değil siyasetin tayin edici olduğu, kitlelerin belirleyiciliğinde ülkede ve tüm dünyada burjuvaziyi yok etmeyi ve komünizme ulaşmayı amaçlayan özgün bir sınıf mücadelesi pratiğidir. Ekonomik gelişim, teknoloji, savunma, kültür ve eğitim sorunları vb. tümüyle bu amaca hizmet etmesi gereken, doğru siyaset ve kitlelerin katılımı olmaksızın amacına ulaşması mümkün olmayan araç ve aşamalardır sadece.
Buraya kadar aktardıklarımız her Marksist-Leninist-Maoist’in bildiği genel birtakım doğrulardır. Şangay Ders Kitabı’nın da bu anlamda bildiğimiz şeylerin dışında çok farklı bir konuyu ele aldığı söylenemez. Peki öyleyse bu kitabı bu kadar değerli kılan temel şey nedir? Aslında bu sorunun cevabını bir yanıyla kendi siyasal pratiğimizde bulmak mümkündür. Genellikle Marksizm-Leninizm-Maoizm’in genel doğrularını bilir fakat bir türlü siyasal pratiğimize uygulamada başarılı olamayız. Bildiğimiz şey, adı üzerinde genel doğrulardır; teorik derinliğimiz ve siyasal kavrayışımız ise genellikle dar ve yüzeyseldir. Mesele kuşkusuz ki soyut bir biçimde çok okuma meselesi değildir. Teorik gelişmeyi sağlayan, kavrayış ve derinlik kazandıran şeyler somut pratikten, bu pratiğin sistemli teorik sonuçlarının elde edilmesinden ortaya çıkarlar. Başka bir anlatımla mesele Marksizm’in yaşayan ruhu; somut şartların somut tahlilidir. Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ustalarının ortaya çıkardıkları genel doğruları bilmek, savunmak yetmez. Bu doğruların hangi somut şartlarda, nasıl bir süreç içerisinde ve hangi yöntemle ortaya çıkarıldıklarına da vakıf olmak gerekir. Meseleye çelişkinin özgüllüğü de diyebiliriz fakat daha açıklayıcı olması bakımından söz konusu teoriyi oluşturan süreçlerin çelişkinin her iki yönü dikkate alınarak ve en önemlisi canlı bir biçimde kavranması demeliyiz. İşte Şangay Ders Kitabı Mao’nun Marksizm’in teorik hazinesine kazandırdığı sosyalist politik ekonomi ve sosyalizmde sınıf mücadeleleri kuramının somut örnekleriyle birlikte canlı bir anlatımı ve sistemleşmiş teorisidir. Bu teori sadece bir savunu değil Çin’de somut uygulamasını bulmuş, yüz milyonlarca insanın toplumsal pratiğinde kendini kanıtlamış, doğruluğu hiçbir biçimde göz ardı edilemeyecek nesnel bir gerçektir. Sovyetlerde yaşanan geriye dönüş, Büyük Proleter Kültür Devrimi ve daha sonra Çin’de de sosyalizmden geriye dönüşle sonuçlanan süreç Maoizm’in sosyalist politik ekonomi, sosyalizmde sınıflar, sınıf mücadelesi ve kültür devrimleri teorisinin Marksizm-Leninizm-Maoizm’in ulaştığı en ileri düzey olduğunu kanıtlıyor.
Marksizm’in tarihsel devamı ve ulaştığı en ileri nokta olarak Maoizm günümüzde tayin edici önemde bir ayraç durumundadır. Maoizm’i kavramadan Marksizm’i hakkıyla temsil etmek artık mümkün değildir. Peki Maoizm’i savunmak yeterli midir? Maoizm’i dar bir biçimde kavrayarak, onu kabaca savaş ve strateji meselelerine indirgeyerek, Maoizm’e en büyük haksızlıklardan birini aslında ülkemiz devrimcileri yapmaktadırlar. Söz konusu dar ve yüzeysel kavrayışımıza bir eleştiri olarak da Şangay Ders Kitabı, sahip olduğumuz ideolojinin; Marksizm-Leninizm-Maoizm’in yüksek bilimsel düzeyini ve derinliğini bize bir kez daha hatırlatıyor.
Özet olarak vermeye çalıştığımız konular ve kitaba dair aktarımlarımız; sosyalizm ve Maoizm’e dair anlatmaya çalıştığımız şeyin sınırlı bir parçasını oluşturuyor. O nedenle ve asıl amaç olarak kitabın sosyalizme dair bir başucu kitabı olarak okunması ve incelenmesi gerektiğini belirtmeliyiz. Fakat kitabın değerini biraz daha kavratabilmek ve içeriğini açabilmek bakımından kısa kısa belli konuları aktarmakla devam edeceğiz.
(devam edecek)
*Bu yazı 11 Ekim 2018 tarihli Yeni Demokrasi gazetesinin 20. sayısında yayımlanmıştır.
https://www.yenidemokrasi33.net/sanghay-ders-kit…e-bpkd-uzerine-2.html
https://www.yenidemokrasi33.net/sanghay-ders-kit…bpkd-uzerine-i-3.html