Saldırılarında giderek çıtayı yükselten egemen burjuva-gerici sınıfların temsilcisi faşist AKP hükümeti, korku iklimini kalıcılaştırarak toplumu yönetmeye çalışıyor. Ama her şeye rağmen, cılız da olsa toplumun değişik kesimlerinin talep ve itirazlarına engel olamıyor. Bu giderek artma eğilimi göstermekte ve egemenleri, yönetememe kaygı ve korku nöbetlerine sürüklemektedir. Ve giderek de kaygı-korku ve telaşla akrep misali saldırganlaşmasının nedeni oluyor.
Kriz ve yönetememe ikliminde, tam bir saha temizliği ve hakimiyeti sağlamaya çalışan AKP hükümeti, kullanabilecek her şeyi “ustalıkla“ ve mide bulandırıcı bir biçimde kullanmaktan geri durmuyor.
Ve yine, her zaman popüler olan, kitlelerde belli bir sosyal tabanı yaratılan, kolay harekete geçirme ve yönlendirme özelliği taşıyan şovenizm zehrine başvuruyor.
Yaşamın hemen hemen alakalı-alakasız her alan ve anında, karşımıza çıkarılmaktadır bu durum. Bunu artık bırakın siyasi miting ve TV’lerdeki demeç ve açıklamalarda, bir parkın açılışında, alış-verişte, bir şenlikte, alakasız temalı sokak röportajlarında, okullarda, çocuk yurtlarında, iş alanlarında, kısacası her yerde artan oranda görmekteyiz.
Ama özellikle de bir alan, şovenizmin şahlandırılması için egemenler için tam biçilmiş bir kaftan özelliğindedir; Spor! Özellikle de kitlesel ve en çok ilgi görmesi itibariyle; Futbol!
KÜRDE KARŞI SEFERBERLİK VE KIYIM İÇİN FUTBOL!
Türk egemen sınıfları, tüm toplumsal muhalif dinamikleri hedefine koyarak imhaya yöneliyor elbette. Ancak bu toplumsal dinamiklerin en başında Kürt Ulusal Hareketi ve Kürt halkının mücadelesinin olduğu gerçekliği yadsınamaz. Elbette faşizm tüm güçlere ayrımsız yönelmektedir. Ancak Kürt ulusunun ulusal özgürlük mücadelesine karşı, faşist egemen sınıfların yürüttüğü karşı-devrimci savaşta, Türk milliyetçiliği (şovenizm) canlandırılmaksızın, Türk halkı, egemenlerin saldırganlığının sosyal bir tabanı haline getirilemezdi. Bu yüzden de egemenler, kitleleri faşist yönelimleri ekseninde daha etkin ve hızlı, daha kitlesel harekete geçirmek için, iki şeyi sıklıkla ve etkili kullanmaktadır; din ve milliyetçilik, yani şovenizm!
Ve bugün, Kürt Ulusunun halklı-meşru mücadelesi, Türk, işçi ve emekçileri tarafından şovenizm zehrinden dolayı yeterince desteklenip sahiplenilmiyor, tam tersine , ağırlıklı olarak Türk faşist egemenlerinin yok sayma ve imha siyasetlerinin sosyal tabanı, faşist saldırganlığın bindirilmiş kıtaları haline getirilmişlerdir. Türk emekçileri üzerindeki bu şovenizm zehrinin körleştirici ve köleleştirici etkisi, egemenlerin büyük avantajı olmaktadır. Bu açıdan da bu alan hiç bir zaman elden bırakılmamaktadır. Kürt ulusu ve ulusal özgürlük mücadelesine karşı, her alanda ve topyekûn saldırılarına bu zehrin yaygınlaştırılan çürütücü etkisi sonuç alıcı olmaktadır.
FUTBOL MU SAVAŞ ARENASI MI?
13 Ekim-Pazar günü… 2. Lig Beyaz Grubu’nda mücadele eden Amedspor ile Sakaryaspor’un futbol karşılaşması olacak. T. Kürdistanı’na ait bir futbol takımı olmanın bütün ağır bedelleri (ekonomik, siyasi, kuralsız keyfi uygulamalarla) bu alanda da kendini göstermektedir. Mesele Kürt ve Kürdistan ise, ne olursa olsun hedef halindedir, bu bir sıradan futbol takımı da olsa. Bu derece bir gözü dönmüş şuursuz saldırganlık söz konusu.
Amedspor, bu keyfi uygulama saldırılardan biri olan, seyircisiz oynatılma cezası ile sahaya sürülmektedir. Ancak diğer taraftan, futbol sahası, ince düşünülmüş bir sanatsal estetikle dizayn edilmiş ve faşist siyasetin „yeşil zemini“ne dönüştürülmüştür.
Bir yandan eğitilmiş, dersleri ezberletilmiş lümpen ırkçı taraftar kitlesi koşuma hazır hale getirilirken, diğer yandan sahadaki bilboardlardan, Türk faşist egemenleri ve ırkçılarının “Ölürüm Türkiyem“ marşı eşliğinde bir savaş filmi gösterimi sunumu yapılmıştır. Bu savaş filmi, Sur, Lice, vb. T. Kürdistanı şehirlerindeki, ağır silahlar, helikopter ve savaş uçakları, katil sürüleri ile sivil halkı katletme, tüm bu yerleşim alanlarının yerle bir edilmesinin sunumuydu. Ve bu sunumlar, son zamanlarda- Sakaryaspor başkanının ifadesiyle “iki yıldır bu filmler gösteriliyor, sorun yok“ denilen boyutta ve bir çok sahada yapılmaktadır.
“Barış’ın, kardeşliğin, hoşgörünün sporu futbol”, her şeyde olduğu gibi, şovenist faşist saldırıların kaldıracı, kitleleri tam da Naziler gibi faşist kıtalar halinde dizilerek savaşa sürülmesinin kışkırtıcılığına dönüştürülmüştür.
Burada amaç futbol oynamak, kazanmak değildir artık. Ekranlardan gösterilen faşist savaş görüntüleri, müzik, ırkçı-lümpen taraftarların tribünlerden fiziki, sözlü saldırı ve hakaretleri, yetmedi, soyunma odasında devam eden ve ırkçı taraftar, polis, yönetici, vb. kitlesel fiziki saldırılar, tam bir düşman gücü görme ve bunu uygulama vahşetidir.
Burada hedeflenen, Sakaryaspor’a kazandırılan 2-0’lik sonuç değildir. Yapılmak istenen, kazanılmak istenen, Kürdün her alanda ezilmesi, sindirilmesi, yok edilmesidir. Onlara yaşam alanlarının hiçbir yerde tanınmayacağı mesajıdır… Her alanda bu şovenist histeriye kattırılan kitlelerin yönlendirilerek saldırganlaştırılması, her an koşuma hazır hale getirilecek faşist kıtalar yaratılmasıdır.
Kürt ulusunun ve mücadelesinin fiziki-psikolojik yıkımının yaratılması, umutlarının kırılması istemidir. Korkuya teslim olmuş, korkunun esiri olmuş bir halk tesis etme istemidir ve Kürdün de buna tesliminin sağlanmasıdır.
Ve bu politikalar, merkezi olarak belirlenmiş, başta Kürt ulusu ve özgürlük güçleri olmak üzere tüm ezilen halkımıza uygulanmaktadır.
Bugün 3. Havaalanı inşaat işçilerinin onurlu direnişini bastırmak, terörize etmek için, “TİKKO ve HDP’lilerin kışkırtmasıdır“ diyerek linç etmeye çalışırken de yine şovenizm zehrini saçarak yapmaktadırlar. Giderek yaygınlaşan işçi direnişleri, halkın değişik katmanlarının işsizlik, açlık çığlıklarını, öğrencilerin eğitim, barınma, harç ve bilimsel eğitim taleplerini, KHK ile atılan emekçilerin hak taleplerini, köylülerin yok oluş ve sefalete tepkilerine, batan binlerce esnaf ve işyerlerinin artan tepki ve itirazlarına da hep aynı şovenist histeri ve hezeyanla yaklaşmaktadırlar,
Tüm bu karşı çıkışları daha kolay,“ bölücü ve yıkıcı terör” yaftaları ile damgalayıp, şovenist saldırıların hedefi haline getirilmektedir. Bugün hakkını arayan bir işçinin, CHP Genel Merkezi önündeki haklı direnişine dahi “sen PKK’lisin“ diyerek linç edilmeye çalışılması, Kürt ulusu ve mücadelesine olan düşmanlığın korkunç boyutlarını göstermesi açısından çarpıcıdır.
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar, emperyalist efendilerine kölece teslim olma pahasına, ekonomik krizlerine geçici bir nefes alma durumu dahi dertlerine çare olamayacaktır. Şovenizmi vahşi düzeyindeki saldırganlık şeklinde kullanmaları, toplumu böylelikle ırkçı yönelimlere daha fazla yönlendirme istemleri de sonuç alıcı olmayacaktır. Toplumun iş, aş, toprak, üretim, eğitim, sosyal ve demokratik hak istemleri, Kürt ulusunun ulusal özgürlük istemleri bastırılamayacak, teslim alınamayacaktır. Şovenist saldırganlığın, katliamların, gözaltı ve tutuklamaların, korku cehennemi yaratma istemleri eninde, sonunda ellerinde patlayacaktır.
Ezilen çeşitli milliyetler ve azınlıklardan halkımızın demokrasi, eşitlik, özgürlük, insanca yaşanacak bir dünya ve ülke özlemleri, Kürt ulusunun özgürlük düşleri, vazgeçilemeyecek kadar haklı ve değerlidir. Ve bu değerler, katliamcı faşist egemenlere ve şovenizm zehriyle kirletilmiş ellere teslim edilmeyecek, direne direne kazanılacaktır.