HABER MERKEZİ- Hakların Demokratik Partisi’nin (HDP), Diyarbakır’da 5 Haziran 2015’te düzenlediği seçim mitingine yönelik bombalı saldırıya ilişkin açılan davada ilk karar çıktı. 4 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin yaralandığı saldırıyı IŞİD üstlenmişti. Patlamanın sorumlularından IŞİD üyesi Orhan Gönder’in de aralarında bulunduğu 5 kişi hakkında, ‘Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli öldürme, nitelikli öldürmeye teşebbüs, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme’ suçlarından açılan dava, güvenlik gerekçesiyle Diyarbakır’dan Ankara’ya taşındı. Patlamada ağır yaralanarak iki bacağını kaybeden Lisa Çalan, saldırıda idarenin kusurlu hizmette bulunduğu gerekçesiyle 22 Şubat 2016’da maddi ve manevi tazminat talebiyle İçişleri Bakanlığı’na dilekçe ile başvurdu, ancak herhangi bir yanıt alamadı. Çalan bunun üzerine, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’ne başvurarak, İçişleri Bakanlığı’nın tazminat ödemesi talebinde bulundu.
BAKANLIK SAVUNMASI: SEBEPSİZ ZENGİNLEŞMEYE NEDEN OLUR
İdare Mahkemesi’nde açılan dava için savunma gönderen İçişleri Bakanlığı, polisin mitingde yeterli önlem aldığını savundu. Davanın ‘hukuki dayanaktan yoksun’ olduğunu ileri süren ve reddedilmesini talep eden Bakanlık, iki bacağını kaybeden Lisa Çalan’ın uğradığı manevi zararda idarenin ‘kusuru’ olmadığını iddia etti. Bakanlık, tazminat talebinin ise ‘sebepsiz zenginleşmeye’ neden olacağını savunarak, davanın reddedilmesini istedi.
BELGELİ, KAYITLI İHMALLER
Miting alanının güveliğinden sorumlu polisler hakkında açılan soruşturma raporlarında, güvenlik tedbirlerinin yetersizliğine ve özensizliğine dikkat çeken mahkeme, Bomba İmha ve İnceleme Müdürlüğü personeline miting alanı ve çevresinin bomba konusunda eğitimli köpeklerle aranması görevinin verildiği, ancak alanda yapılan aramanın çevrede yapılmadığını belirtti. Mahkeme, polise açılan soruşturma raporlarında, aynı zamanda bomba patlama noktası olan seyyar tezgâhın yanında bulunan okulun bahçesinde saklanılan ve aramadan sonra bombanın tezgâha yerleştirildiğini ve tek başına bir tehlike unsuru olan tezgâh tüpünün de kayda geçirilmediğini kaydetti. Birinci patlamanın gerçekleştiği çöp poşetinin ise üzerinden çıplak gözle bakılmak ve altına ayakla dokunulmak suretiyle aranmasıyla yetinildiğini belirtilen mahkeme kararında, “Son derece yüzeysel sayılabilecek şekilde yapılmış olan arama sonrası, personel tarafından aranan veya aranması açıkça ihmal edilen yerlerde bulunan ve saklanan bombaların patladığı görülmüştür” denildi.
Patlamadan 2 gün önce Diyarbakır’da bir otele yerleşen Orhan Gönder’in patlamadan önce hangi otelde kaç gün ve hangi kimlikle kaldığı, Geçici İkame Yerleri Kimlik Bildirim Sistemi (GİYKİMBİL) ve Kaçakçılık İstihbarat ve Bilgi Toplama (KİHBİ) gibi GBT durumlarının sorgulanma hususuna ilişkin olarak mahkeme, şunları belirtti:
“Otelde kalan şahıslar işletmeler tarafında yapılan GİYKİMBİL otomatik sorgusu sırasında O.G.’nin yoklama kaçağı olduğu anlaşılması üzerine, görevlilerce otelin bulunduğu Sur İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılıyor. O.G.’nin görevli polislerce UYAP haricinde KİHBİ siteminden de sorgulanmasının yapılmadığı için aranan kayıp kişinin görüleceği anlaşılacaktı. İçişleri Bakanlığı’nın almış olduğu KİHBİ kararını otelde kalan UYAP haricinde KİHBİ işlemlerinden de sorgulanması kararını tebliğ edilmesiyle sorgulanma işlemlerinin her iki sistemden yapılacağı ve böylece şahsın tespit edilip gerekli işlemlerin yapılmasıyla olayların önüne geçilebileceği göz önünde bulundurarak, idarenin hizmetin kötü işletilmesi nedeniyle kusurlu olduğu izahtan yoksundur.”
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA 1 MİLYON 356 BİN LİRA TAZMİNAT CEZASI
Patlamanın önüne geçebileceğini vurgulayan mahkeme, birçok yönüyle ihmaller zincirine işaret ederek, miting alanında görevli idare ajanlarının önleyici tedbir aramalarını dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı olarak güvenlik tedbirlerini tam olarak yerine getirmediğini, hizmet kusuru bulunduğu kanaatine vardı. Mahkeme, Çalan’ın uğramış olduğu maddi ve manevi zararların idarenin kusuru esasına göre, İçişleri Bakanlığı’nı toplamda 1 milyon 256 bin 671 lira 80 kuruş maddi ve 100 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
BAKANLIK DAHA AĞIR TAZMİNATLA CEZALANDIRILMALIYDI
Kararı değerlendiren Çalan’ın avukatı Ferhat Kılınç, şunları dile getirdi:
“5 Haziran patlamasının gerek soruşturma dosyası gerekse idari soruşturma dosyası incelendiğine açıkça kamu görevlilerinin ihmali olduğu görülecektir. Gönder hakkında tek bir işlem yapılarak aranan şahısın olduğu tespit edilememesi ve güvenlik görevlilerinin koruması altındaki miting alanına bombaların sokulması iki türlü ihtimali doğuruyor. Terör eylemleri nedeniyle oluşabilecek maddi zararların karşılanacağıyla ilgili yasa doğrultusunda kurulan komisyonlar kendi içerisinde belli bir hesaplama üzerinden tazminat hazırlıyorlar, ancak kişinin oluşan zararının karşılamadığını kanaatindeyiz. Bizim davanın şöyle bir farkı var; Bu olayda devletin açıkça hizmet kusuru var. Davayı bu minvalde açtık. Açıkçası biz maddi tazminat yönünden zararımızın tam karşılanmadığı kanaatindeyiz. Bilirkişi raporu 1 milyon 871 lira yönünde verdiği karara karşı itiraz talebimizde var.
DEVLETİN İHMALKARLIĞI TESPİT EDİLDİ
Hali hazırda yargılama devam ediyor. Kararı istinaf mahkemesine taşıyacağız. Çünkü burada miktar yönünde müvekkilimiz iki bacağını kaybetti, protez tedavisi devam ediyor. Almanya’ya gidiyor ve ciddi masrafları oluyor. Maddi zararı karşılamıyor ve kısmen de olsa şu anki tedavi için bir kaynak olarak görmek açısından önemli bir karar. Ancak, manevi tazminat kararını olumlu karşılamıyoruz. Hizmet kusurlarından kaynaklı müvekkilimiz iki bacağını kaybetti ve şuan hâlâ çok ağır acılar çekiyor. Sinemaya ilişkin hayallerini gerçekleştirememe hususları değerlendirildiğinde, bu kadar ağır hizmet kusurlarının sonucu oluşan ağır kayıp neticesinde 100 bin liralık manevi tazminat verilmiş olması bizi hayal kırıklığına uğrattı. Müvekkilimizin patlamada hiçbir kusuru yok. Kolluğun koruması altında olan bir yerde patlama gerçekleşiyor ve ağır bir sakatlık ortaya çıkıyor. Müvekkilimin sağlığından başka hiçbir sebepsiz zenginleşme durumu yok. Mahkemenin idareyi cezalandırması ve kolluk görevlilerin ihmallerden caydırma açısından daha fazla maddi tazminat vermesi gerekiyordu. Bu mahkeme kararıyla devletin ihmalkarlığı tespit edildi.” (Mezopotamya Ajansı)