Bir önceki yazımızda postmodernizmin bireyleri nasıl yalnızlaştırdığına ve toplumsal kurtuluştan umutlarının yitimiyle nasıl bir ruh hali yarattığına değinmiştik. Toplumsal kurtuluşla problemli olan postmodernizmin buna karşın bireysel olarak mutlu olmanın yollarını sunması onun çirkin bir ironisidir. Sanal medyada sürekli olarak reklamlar, tanıtımlar ve tüketimle ilişkili mesajlarla karşılaşmamıza neden olan tüketim kültürü hayatın birçok alanında belirleyici rol oynadığı gibi nasıl hissedilmesi gerektiği konusunda da etkili olmaktadır. Popüler kültürde salgın haline gelen tüketme ihtiyacı, sürekli olarak insanlarda sahte ihtiyaçlar yaratarak tüketimi teşvik etmekte ve başarı, mutluluk vaadiyle sistemin çıkarlarına uygun düşecek şekilde davranmaları konusunda insanları manipüle etmektedir. Sürekli olarak çağın koşullarına uyumlu şekilde düzenlenen popüler kültür ürünleri kitle iletişim araçlarının da gücüyle hayatların amacı haline gelmektedir. Mesaj bombardımanıyla daha fazla şey almanın, daha yeni ürünlere sahip olmanın statü, toplumsal önem, toplumsal başarı, prestij gibi kavramlarla özdeş hale getirilmesi insanları içinden çıkılması imkânsız bir tüketim sarmalına hapsetmektedir.
Bireyler Yeni Çağ (New Age) Akımı (YÇA) olarak adlandırılan ve kadim ruhsal öğretilerin yanı sıra Hint ve Uzak Doğu dinlerinin mistik felsefelerinden beslenen maneviyatçı akımlar tarafından kuşatılmıştır. Söz konusu öğretilerin yaygınlaştırdığı modern şifa tekniklerinin görünürlüğü artmaktadır. Bu çerçevede modern şifacılık tekniklerinden olan enerji şifacılığı, bireylerin her türlü probleminin çözüleceği inancını yaygınlaştırmaktadır. Bu süreçte bireyselleşen ve öznelleşen birey ruhsal, dinsel ve toplumsal bakımdan birtakım alternatiflere yönelerek anlam arayışına türlü cevaplar bulmaya çalışmaktadır. Anlam arayışını sürdüren birey, enerji tekniklerinden haberdar olmak istemekte ve sosyal ağlar üzerinden organize edilen şifa grupları aracılığıyla bir kolektivitenin üyesi haline gelmektedir.
Yeni çağ akımlarının kökleri genellikle 19. yüzyıl sonu ezoterik kültüre, bazılarınınki ise 20. yüzyılda ortaya çıkan insan potansiyellerini geliştirme akımlarına dayanmaktadır. YÇA, gizli-doğaüstü güçlere yönelik inanışlar (okültizm), insan potansiyellerini geliştirme akımları (human potential movements), neo paganizm, büyücülük (witcraft), şamanizm ve satanizm gibi akımlara kadar uzanan mistik ve ezoterik inançları kapsamaktadır. Manevi uyanış, keşif, kozmik bilinçlilik ve doğanın bütünlüğüne inanma (holism) gibi başlıklar da bu kapsamda değerlendirilmektedir.
İçlerindeki pek çok inanç ve uygulama ile çeşitli muğlaklıklar kadar popüler alternatif kutsallıkları da bünyelerinde barındırmaktadır. Bu nedenle YÇA’lar “Batı ezoterizmi”, “çağdaş alternatif din-ler”, “Protestan halk dini”, “geleneksel Hindu uygulamalar”, “kendin yap dini”, “seç ve karıştır dini”, “alakart tüketim dini”, “spiritüel market” gibi nitelemelerle de anılmaktadır. Çok geniş yelpazede inanç ve deneyimlere yer veren bir hareket olarak YÇA bir yandan reenkarnasyon, astroloji, teosofi, paganizm, büyücülük, astrofizik, parapsikoloji, eft, reiki, kişisel gelişim, beden şifası gibi mistik öğelere sahipken diğer yandan paranormalizm, alternatif tıp, şifacılık ve UFO’lojiyi içermektedir. Ayrıca yüksek benlikle iletişim (kanal olma, rüyalar, hipnoz, meditasyon), kişisel gelişim ve insan potansiyelinin açığa çıkması (psikosentez, nlp, astral seyahat), şifa çalışmaları (reiki, biyoenerji, zikir, nefes çalışmaları, yoga), kehanet (astroloji, tarot, numeroloji) gibi uygulamaları da kapsamaktadır. Nihayet YÇA okültist ve spiritüalist oluşumlar, popüler psikoloji, meditasyon ve Uzak Doğu mistik uygulamaları, astroloji gibi yeni inanışları “müşterilerine” servis etmiş olmaktadır.
YÇA’nın etkisiyle son dönemlerde yaygınlaşan şifacılık yönelimleri maddi-manevi huzursuzluk, krizler ve değersizlik duygusu gibi durumlarla sıkça karşılaşan modern insanın problemlerine alternatif çözümler sunmaya çalışmaktadır. YÇA’lar modern dönemde şifa anlayışını geçmişteki inançlardan farklı seküler bir perspektifte inşa etmektedir. Böylece modern trendler dünün şifacılarını, bilinçaltı ve kişisel gelişim gibi yeni kalıplara büründürerek yeni bir şifacılık türü geliştirmektedir. Dünün kurşun dökücüleri, cin çıkarıcıları, üfürükçüleri, büyücüleri bugünün “modern’’ şifacıları rolünü üstlenmiştir. İnsanların manevi beklentilerini karşılamayı amaçlayan bu yeni inanış biçimleri, şifa kültleri ve gruplarından oluşmaktadır.
Tarih boyunca insanın muhtelif hastalıklar karşısında şifa arayışında olduğu bilinmektedir. Bu arayışta “şifa” kavramına yüklenen anlamın kısaca açıklanması gerekir. “İyi etmek, sağlığına kavuşturmak” anlamlarına gelen şifa, Batı dillerinde “heal” sözcüğü ile ifade edilir ve “kişinin sağlığına geri döndürülerek manevi bütünlüğüne yeniden kavuşturulması”nı tanımlar.
Günümüzde modern şifacılık yönelimlerinden enerji şifacılığı manevi şifalanma uygulamalarıyla yaygınlaşmaktadır. Enerji şifacılığı vücuttaki enerjiyi harekete geçirmeyi amaçlayan yöntemlere dayanmaktadır. Buna göre her insanın bir enerjisi vardır ve bu enerji kendi kendine harekete geçebilmektedir. Bu yaklaşım şifacının konumunu geleneksel kültürden farklılaştırmaktadır. Burada şifacı, manevi bir otorite değil, uyguladığı yöntem ve tekniklerle kişinin enerjisini harekete geçirerek rahatsızlığının çözümüne katkıda bulunan kişidir.
Enerji şifacılığı her kesimden insana hitap etmekte ve kişisel, fizyolojik tüm problemlere çözüm sunmayı amaçlamaktadır. Enerji şifacılığı, insanın sadece fizikî bedenden meydana gelmediğini eterik, astral, mantal ve spiritüel olmak üzere ruhsal bedenlere de sahip olduğunu iddia etmektedir. Enerjiyi en yoğun taşıyan bedenlerden hasta olan bedenlere enerjinin girerek vücudu dengelediğine inanılmakta ve bu durum süptil olarak isimlendirilmektedir. Şifa, şifacının evrende bulunan enerjiyi alıp hasta olan bedene aktarması ve bedende yeniden bir dengenin oluşması durumu olarak görülmektedir. Enerji şifacılığının temel ilkesi, bireyin evrendeki enerji deposunun insanın kullanımına açık olduğuna ve kişinin gerçek ihtiyaçlarının Tanrı tarafından bilindiğine kalben inanmasıdır. Şifacı şifa kanalı olarak görülmekte ve şifacının görevi hastanın bedenindeki enerjiyi çakralar aracılığıyla uyumlu hale getirerek hasta bedende dengeyi sağlama aynı zamanda hastanın kendi kendini tedavi edebilme yeteneğini ortaya çıkarmaktır. Şifanın gerçekleşebilmesi için şifacı ve şifacının eğitim verdiği kişinin evrenden aldıkları enerjiyi problem yaşanan bölgeye yönlendirmesi gerekmektedir. Şifa kavramı kişinin kendine karşı dürüst olması, önyargılarından kurtulması, “kendisi” ve gerçek bir “ben” olmasını ifade etmektedir. Enerji ile şifalanma tekniğinde enerji kanalının temiz olmasının yanı sıra doğru zamanda ve yerde kullanılmasının kişiyi rahatlattığı, günlük ve geçmiş problemlerindeki blokajı engellediği ve doğru şifa alımı ile sonuçlandığı belirtilmektedir.
Bedendeki hastalıkların kişinin kendi kendine şifalanması ile ortadan kalkacağı inancı, modern şifacılıkta birçok teknik ve uygulama ile gerçekleştirilmektedir. Enerji şifacılığı uygulamaları farklı inançlardan derlenen verilerle inşa edilmekte ve reiki, meditasyon, nefes egzersizleri, aura temizliği, biyoenerji gibi birtakım kişisel gelişim ve şifacı gruplar tarafından tercih edilen uygulamalarla günden güne artmaktadır. Kişinin geçmişindeki olumsuz bilinçaltı girdilerinin temizlenmesi, farkındalık geliştirme, bolluk bereket atölyeleri ile şifalandırma çalışmaları da yapılmaktadır.
Enerji ile şifalanma teknikleri geçmişte bilinçaltına itilen olumsuzlukları giderme, bolluk ve bereket taleplerine yönelik seanslar düzenleme gibi uygulamalarla bireylere sunulmaktadır. Bireyler, medya ve sanal medya araçlarının sağladığı kolaylıklarla şifa gruplarına daha fazla yönelim göstermektedir. Böylece kutsalın yeniden tezahürü adı altında oluşturulan bu grupların şifa kavramının boyutunu değiştirerek yalnızlaşan bireye toplumsallığın varlığını hissettirdiği anlaşılmaktadır. Burada en etkili araçların başında yeni medya platformları gelmektedir. Yeni medya, büyüsü bozulan dünyanın adeta yeniden büyülenmesi işlevini üstlenmektedir. Günümüzde internet, manevi doyum amaçlı arayışların dijital ağlardaki temsiline aracılık eden önemli bir işlevi yerine getirmektedir. İnternette sesli, görüntülü ve multimedya iletişim imkânına kavuşan YÇA’lar, bireylerin ruhsal açlıklarını doyurmayı vadetmektedir. Dijital dünya ihtiyaca göre içerik düzenlemeleriyle arayış içindeki bireylere fizikî temas olmaksızın tek bir tuş ile kolektifleşme imkânı sunmakta ve bu sayede her geçen gün daha çok tercih edilmektedir.
Yeni medya döneminde sesin ve görüntünün bir arada bulunması, iletilmesi, geleneksel medyanın bütün çeşitliliği ile web ortamına taşınması ve interaktif olması, dijital mecraları dini grupların da ilgisini çeken bir platforma dönüştürmüştür. Dünya çapında sistemin önemli bir denetim mekanizması olarak internet, bireyleri gerçek ilişkiler dünyasından soyutlayarak sanal dünyaya özgü yeni yaşam ve ilişki biçimleri sunmaktadır. Bu yeni ortam Facebook, Instagram, Twitter, X Platformu gibi sosyal ağlar sayesinde yersiz yurtsuzlaşmış bir arzu mekânına dönüşerek sanal sosyalleşme platformları oluşturmakta, gerçek dünyadan sanal dünyaya akışa sebep olmaktadır. Modern çağda sanal medya kendini kanıtlamanın en uygun yoludur.
Bununla birlikte, son yıllarda internet giderek artan bir şekilde bireylerin günlük yaşamına gömülmüş, sosyal hayatlarını kolaylaştırmış, çevrimdışı ve çevrimiçi dinî davranışlar ve inançlar arasındaki bağlantının araştırılması yönünde gelişmelere kaynaklık etmiştir.
Yeni çağ inanışları esnek bir modelde hem çevrimiçi hem de çevrimdışı alanlarda (siber uzamda) faaliyetlerini sürdürmektedir. Çevrimiçi topluluklar dinî ve manevi dünya olarak kurgulanmıştır. Dijital alanda kutsal olanın çevrimiçi hale gelmesi, bu mecraları fırsat gören maskeli bilginlere yeni ruhsal arayıcı tanımlaması yapmaktadır. Böylece çevrimiçi uzam şifa eğilimli hipnoz, biyoenerji, akupuntur, homoopati eft, reiki, bioenerji, beden şifası gibi şifacı uygulamalar ile sağlıklı yaşam, huzur, bedensel memnuniyet gibi vaatler sunan grupların çoğalmasını ve takip edilmesini kolaylaştırmaktadır.
Sağlık alanında piyasa güçleri tarafından yürütülen ve desteklenen bu uygulamalar insan sağlığı üzerinde yıkıcı etkileri bulunan çeşitli sorunlar üretebilmektedir. Ortaya çıkan bu sorunlar çoğu zaman telafi edilememekte, kronikleşmekte, insan yaşamına da mal olabilmektedir. Tıp, psikoloji, sosyal pedagoji vb. dallarında hiçbir eğitim yapmamış piyasadaki aktörler tarafından adeta sağlık tacirliği yapılmaktadır.
Yapılan bilimsel klinik çalışmaların ortaya koyduğu bulgular göz önüne alındığında, bu uygulamaların etkili olduğuna dair bilimsel sonuçlar bulunmamaktadır. Buna rağmen sistem ve onun aktörleri insan sağlığını serbest piyasanın kâr odaklı ayarlanmış mekanizmalarına teslim etmekte ve bu anti bilimsel uygulamaların yaygınlaşmasına tüm desteğini sunmaktadır.
devam edecek…