Bir süredir çocuklar üzerine çeşitli biçimlerde tartışmalar sürüyor. Herkes onlar için en iyisini istediği iddiasıyla çeşitli pratikler ortaya koyuyor. Biz bu yazı dizisine başladığımız günlerde, TC devleti faşist pratiklerinden birine daha çocukları bahane ederek bir zemin inşa ediyordu. Çocukların korunmasını bahane ederek hayvanların katledilmesi için bir yasa teklifi hazırlıyordu. Ardından devletin çocukları korumaya yönelik sözlerinin ikiyüzlülüğünü onlarca kez teşhir eden olaylar yaşandı. Biliyoruz ki bu olaylar, TC devletinin onlarca yıllık pratiklerinin sonuçlarından yalnızca bir kesitti. MESEM’de katledilen çocuklar, cinsel saldırı sonucu hayatını kaybeden çocuklar, kaybedilen çocuklar onlarca yıllık benzer pratiklerin sonuçlarından birkaç örnekti.
Bunun karşısında sorduğumuz çocuk kimdir ve bizim için ne anlam ifade etmektedir sorusunu tekrar etmek, çocuklarla ve çocuklara karşı görevlerimizi belirlememiz için önemli. Çocuk, daha önce de vurguladığımız gibi tarih boyunca farklı toplumlarda ve farklı tarihsel süreçlerde çeşitli biçimlerde inşa edilmiş bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Tarih öncesi toplumlar ve ilk medeniyetlerde var olmayan, toplumsal yaşamın bir yetişkin kadar parçası olan “çocuk” kapitalizm sonrası pasif, korunması gereken, saf ve temiz bir dönem olarak inşa ediliyor. Bu inşanın yani çocukluğun yalnızca biyolojik bir evre değil, ideolojik bir yapı olduğunun bilinci ile davranmamız ise önem taşıyor.
Kapitalist topluma entegre olan, özel mülkiyetin bir parçası ve devletin en küçük birimi olan aile, kapitalist sistemin sürdürülebilmesi için hayati önem taşıyor. Ailenin inşası için gerekli olan bakım verme ilişkisini temellerinden biri olarak ortaya koyan “çocuk” ise elbette pasif, saf ve muhtaç olmalıdır çünkü kapitalist toplumun inşa ettiği aile, çocuklara yalnızca biyolojik bir varlık olarak bakmaz; aynı zamanda onları mevcut üretim ilişkilerine uygun şekilde biçimlendirme görevini üstlenir. Ailenin temel görevi, kapitalist düzenin devamını sağlayacak bireyleri eğitmek ve bu bireyleri sisteme entegre etmektir. Çocuğun ilk toplumsal deneyimlerini kazandığı yer olan aile, bu süreçte özel mülkiyetin korunmasına ve sınıf ayrımının yeniden üretilmesine hizmet eder. Ancak, aile bu işlevini yerine getirirken aynı zamanda, çocuğun toplumsal ilişkilerle kurduğu bağı belirler ve bu bağı kapitalist çıkarlar doğrultusunda şekillendirir. Çocuk, ailedeki bu eğitim süreci ile kendi sınıfsal konumuna yerleştirilir; böylece aile, çocukluğun inşasında var olmanın bir ön koşulu olarak kapitalist sistemin dayanak noktalarından biri haline gelir.
Peki, statükoyu sürdüren mekanizmaların en küçük biriminin en önemli parçalarından biri olan çocuklar için bu durum ne anlama geliyor? Çocuklar, üzerinde hiçbir söz haklarının bulunmadığı bir sistem içerisinde yaşamaya ve uyum sağlamaya mecbur ediliyor. Onlar adına kararı alan devlet ya da feodal yapılar altında ezilen çocuklar, çalışmaya mecbur ediliyor, saldırıya uğruyor, kaybediliyor, katlediliyor. Marks’ın bahsettiği gibi, çocuklar birer metaya dönüştürülüyor.
Bu metalaştırılmanın ağır sonuçlarına göğüs geren çocuklar, TC devletinde nasıl bir hayat sürüyor?
Eğitim, staj, çıraklık adı altında çalışmak zorunda bırakıldıkları, en temel ihtiyaçlarını karşılayamadıkları için okula devam edemedikleri, anadilde eğitim alamadıkları için aşağılandıkları ve eğitimden koparıldıkları, operasyonlarda, ateş açmalarda, faili meçhul cinayetlerde katledildikleri bir hayat sürüyor. Ne okul ne yurt ne ev ne de sokak onlar için güvenli ve bunu dile getirebilecekleri hiçbir alan yok. TC devleti ise onları sadece ucuz iş gücüne ihtiyacı olduğunda, sermayenin imdadına yetişmesi gerektiğinde, yeni bir katliama meşru bir zemin inşa etmesi gerektiğinde hatırlıyor. En basitinden geçtiğimiz günlerde yayımlanan Orta Vadeli Program’ın (OVP) içeriğine bir göz atalım. Çocuk kelimesini arattığımızda karşımıza hiçbir şey çıkmıyor. TC devletinin önümüzdeki iki yıllık program ve hedefleri arasında çocuklara yönelik hiçbir çalışma yok. Genç kelimesini arattığımızda ise karşımıza çıkan 15 sonucun büyük oranda ortaokul ve lise seviyesinde öğrencileri kapsadığını görüyoruz. Peki program önüne hedef olarak neyi alıyor? İş gücüne daha yoğun katılımdan, istihdamı artırmaya yönelik programlarından bahsediyor. Ortaöğretim öğrencilerine yönelik mesleki eğitim ve staj çalışmalarından bahsediyor. Çocukları sömürü düzeninin bir parçası haline getiren, onları yoksulluk ve umutsuzluğa mahkûm eden TC devleti karşısında üzerimize düşen görevleri hatırlamamız, tüm yapılarını ve ikiyüzlü pratiklerini teşhir etmemiz önemli. Bununla birlikte, bu düzenin dayattığı güvencesizlik karşısında kendimizi evimize kapatarak çocuklarımızı koruduğumuz yanılgısına kapılmamız mümkün. Peki, bu çürümüş ve yozlaşmış sistem içerisinde çocuğumuzu korumamız mümkün mü? Evde koruduğumuzu sandığımız çocuğumuz okula gittiğinde ya da ekmek almak için bakkala gittiğinde onu nasıl koruyacağız? Bunun iki yolu olduğundan bahsedebiliriz.
Birincisi, kapitalizmin birer metaya dönüştürdüğü çocukları, birer özneye dönüştürmemiz ve bu bilinç ile adım atmamız gerekiyor. Çocukların pasif, anlamayan varlıklar olduğu düşüncesi ile değil birer insan olduğu bilinci ile sözlerine kulak vermeli, kamusal alan ve topluluklarda taleplerini ciddiye almalı, geçiştirmemeli, yalan söylediklerini varsaymadan, alay etmeden dinlemeliyiz. Çocukla kuracağımız eşit ilişki, onu korumanın ön koşuludur. İkincisi ise kurtuluşun yalnızca “bizim” için mümkün olmadığı bilinci ile hareket etmekten geçiyor. Bu durum karşısında umutsuzluğa, yılgınlığa kapılarak izleyici olmayı kabul etmemekten geçiyor. Çocukların insanlık onuruna layık bir yaşam sürmesi için mücadele etmekten geçiyor. Bu mücadeleyi evlerimizden çıkararak sokaklara taşımalı, hesap sorma bilinci ile çocukların yalnızca kanını, etini değil aklını, zihnini de yağmalayan bu sistemi kuşatmalıyız. Emperyalist-kapitalist sistem içinde sömürüye en açık ve en savunmasız toplam olan çocuklar için mücadelemizi örgütlemeli ve büyütmeliyiz. İçinde yaşadığımız bu emperyalist-kapitalist düzen yıkılmadan, hiçbir çocuk güvende değil. Bu düzeni yıkacak, zulme karşı kazanacağız. Yolumuz mücadelede ısrardan geçiyor!
BİTTİ
Çocuklar İnsandır!-I Çocukları Günün Özneleri Kılalım!
Çocuklar İnsandır!-II Karşında Çocuk Var!!
Çocuklar İnsandır!-III Çocuk Cinayetleri Politiktir!