HABER MERKEZİ- Oxford Üniversitesi – Reuters Institute for Study of Journalism (Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü) tarafından yayınlanan araştırmada, Türkiye’deki gazetecilerin tamamının insan hakları ihlali haberi yaparken “yargılanma” korkusu yaşadığını ve oto-sansürün zirveye yerleştiğini gösterdi. Araştırma OHAL ilanı ile birlikte insan hakkı ihlallerinde yaşanan artışa zıt biçimde basında ihlal haberlerine haberlerinin önemli azaldığını ortaya koydu.
Cumhuriyet’te yer alan habere göre, gazetenin muhabiri Kemal Göktaş’ın Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü gazetecilik araştırma programı kapsamında hazırladığı araştırmada gazetecilerin OHAL koşullarında insan hakları ihlallerine ilişkin haberlerle ilgili yaklaşımları ve gazetelerde ihlal haberlerinde yaşanan değişim ele alındı. 133 gazeteci ile yapılmış anket ve 4 gazetenin OHAL ilanından önce ve sonra insan hakkı ihlalleriyle ilgili yaptıkları haberlere ilişkin analiz yer aldı. Google soru formu üzerinden yaklaşık 300 gazeteciye gönderilen ankete 10 Aralık 2017 ve 13 Şubat 2018 tarihleri arasında 133 yanıt geldi. Gazetecilerin yüzde 53’ü gazete, 17’si web sitesi, 16’sı televizyonda, geri kalanı ise ajans, radyo, dergi vb. kuruluşlarda çalıştıklarını belirtti. Anketi yanıtlayan gazetecilerin yüzde 41’i muhabir, yüzde 22’si editör, yüzde 6’sı köşe yazarı, yüzde 6’sı genel yayın yönetmeni, yüzde 5’i temsilci, yüzde 5’i haber müdürü, yüzde 5’i yazıişleri editörü, yüzde 2’si stajyer, yüzde 1’i ombudsman ve yüzde 3’ü haber sunucusu oldu.
İHLAL HABERLERİ YETERLİ DEĞİL
Doğan Medya Grubu’nun Demirören Grubu’na satışından önce gerçekleştirilen ankette, gazetecilerin yüzde 46’sı çalıştıkları kurumu “genellikle muhalif”, yüzde 29’u “genellikle tarafsız” ve yüzde 19’u da “hükümet yanlısı” olarak niteledi. Gazetecilerin yüzde 94’ü Türkiye’de yaygın insan hakkı ihlalleri yaşandığını düşündüklerini belirtirken bu görüşe katılmayan gazetecilerin oranı sadece yüzde 1.5 oldu. Yüzde 4.5 oranında gazeteci bu görüşe “bazen katıldıklarını” belirtti. Medyanın insan hakları ihlallerine yeterince yer verip vermediği sorusuna yüzde 61.7 “Kesinlikle yeterli değil”, yüzde 27.1 “çoğunlukla yeterli değil”, yüzde 10.5’u “nadiren yeterli” ve yüzde 0.8’i “kesinlikle yeterli” yanıtını verdi. Gazetecilerin sadece 3’te 1’i insan hakları ihlallerine ilişkin haber yaparken kendilerini özgür hissettiklerini, 3’te 2’si ise sıklıkla veya her zaman özgür hissetmediklerini belirtti. İnsan hakları ihlallerine ilişkin haber yaparken yargılanmaktan korktuğunu belirten gazetecilerin oranı ise dikkat çekici biçimde yüksek çıktı. Gazetecilerin yüzde 43.6’sı bu korkuyu “çok sık” duyduklarını belirtirken yüzde 31’i “sık”, yüzde 14’i “bazen”, yüzde 10.5’u ise “nadiren” yargılanmaktan korktuğunu belirtti.
“Yargılanmaktan hiç korkmuyorum” seçeneğini işaretleyen gazeteci ise olmadı. Hak ihlali haberleri nedeniyle işini kaybetme korkusu ise ankete katılanların yarısının muhalif gazetelerde çalışması nedeniyle daha düşük oranda çıktı. İşini kaybetme korkusunu “her zaman, sık veya bazen” hissedenlerin oranı 3’te 1 çıkarken, hükümet yanlısı medya organlarında bu oran yüzde 81 oldu.
İşsiz kalan gazetecilerin yeni iş ararken insan hakkı ihlallerine ilişkin haber yapmış olmalarının iş bulmalarını olumsuz etkileyeceğini düşünenlerin oranı yüzde 97 oldu.
OTO-SANSÜR ZİRVEDE
“Gözlemlerinize göre, insan hakkı ihlalleri ile ilgili haberlerde oto-sansür ne sıklıkla yapılmaktadır?” sorusuna yüzde 32.3 ‘çok sık’, yüzde 41.4 ‘sık’, yüzde 13.5 ‘bazen’, yüzde 9 ‘nadiren’ ve yüzde 3.8 ‘hiçbir zaman’ yanıtını verildi. Gazeteciler, insan hakkı ihlalleriyle ilgili haberlere engel olan nedenleri ise şöyle sıraladı: Yüzde 95.5 politik bastı, yüzde 74.4 medyadaki sahiplik yapısı, yargı baskısı yüzde 64.7, işini kaybetme korkusu yüzde 59.4, editoryal baskı yüzde 37.4, kamuoyunun negatif tepkisi yüzde 18 ve habercilerin ihlal haberlerine ilgisizliği yüzde 18. İnsan hakları ihlallerinin hangi durumlarda haberleştirilmemesinin meşru olacağı sorusuna yüzde 72.2 oranında “hiçbir durumda” yanıtı gelirken gazetecilerin yüzde 10’u “terörle mücadele”, yüzde 8.3’ü “FETÖ” darbe girişimi ile mücadele, yüzde 8.3’ü ‘ulusal çıkarlar’, yüzde 7.5’u iç barışı korumak, yüzde 7.5’u dini kurallara saygı ve yüzde 3’ü kamu yararı nedeniyle ihlal haberi yapmaktan kaçınılabileceği yanıtını verdi. Gazetecilerin medyada insan hakları ihlalleri ile ilgili çıkan haberlere güven oranı ise şöyle oldu: “Asla güvenmiyorum” yüzde 7.5, “sıklıkla güvenmiyorum” yüzde 18, “bazen güveniyorum” yüzde 47.4, “çoğunlukla güveniyorum” yüzde 32, “her zaman güveniyorum” yüzde 4. Ulusal insan hakları örgütlerine (İHD, Mazlum Der gibi) “her zaman” veya “sıklıkla” güveniyorum diyenlerin oranı yüzde 68.4, BM ve AB’nin insan hakları raporlarına her zaman veya sık güvenenlerin oranı 59.4 olurken Uluslararası Af Örgütü ve HRW (İnsan Hakları İzleme örgütü) gibi uluslararası insan hakları örgütlerine her zaman veya sıklıkla güveniyorum diyen gazetecilerin oranı ise 76.7 oldu.