Hindistan’da faşist Hint ordusunun katliamlarına ilişkin Şirketleşme ve Militarizasyon Karşıtı Platform (FACAM) bir açıklama yayımladı. Açıklamada Adivasi köylüsü Sono Juri’nin Hint ordusu tarafından katledildiğini açıkladı.
FACAM, faşist Hint ordusunun yerli halkı “Maoist” oldukları iddiasıyla katlettiğini belirtti.
SALWA JUDUM’UN DEVAMCILARI
“24 Mayıs saat 11’de, Bijapur-Narayanpur bölgesi sınırlarında, Indravati nehri yakınlarındaki Rekavaya köyü ormanları yakınlarında, Bölge Yedek Muhafızları (DRG), Bastar Savaşçıları ve 1000 paramiliter güçten oluşan Özel Görev Gücü’nün (STF) ortaklaşa düzenlediği operasyonun ardından meydana gelen çatışmada Maoist olduğu iddia edilen 7 kişi öldürüldü. Öldürülen 7 kişinin yanı sıra yerli bir köylü olan Adivasi köylüsü Sono Juri de öldürüldü. Sono Juri, diğer tüm köylülerle birlikte dağlara doğru kaçıyordu. Bir başka köylü olan Goya da güvenlik güçlerinin bölgeye ateş açması sonucu bacağına isabet eden kurşunla yaralandı. Ne zaman bir tarama operasyonu yapılsa, köylerdeki erkekler genellikle devlet güçleri tarafından sürüklenmekte, saldırıya uğramakta ve hatta öldürülmektedir. Bu tür uygulamalara Salwa Judum∗ zamanından beri tanık olunmaktadır ve bu durum köydeki köylüleri güvenliklerini sağlamak için ormana kaçmaya ya da yakındaki dağlarda siper almaya zorlamaktadır. Sono Juri de güvenlik güçleri kendisini fark ettiğinde aynı şeyi yapıyordu. Onlardan kaçmaya başladı ve bu nedenle vurularak öldürüldü.”
HİNT ORDUSU KÖYLÜLERİN İNŞA ETTİĞİ OKULA SALDIRDI
Hindistan’da yerli halkın yetersiz eğitime karşı kendi çabalarıyla kurdukları okula faşist Hint ordusu saldırdı. Okulda Maoist gerillaların olduğu iddiasıyla gerçekleştirilen saldırıda okul zarar gördü: “Köylülerin ifadeleri, bu sözde ‘Naxal karşıtı operasyonda’ Maoistlerin ölümüne ilişkin devlet anlatısı hakkında da şüphe uyandırıyor. Devlete göre, bu 7 Maoist, köylülerin şiddetle iddia ettiği, köylülerin kendileri tarafından işletilen ve yakındaki 11-13 farklı köyden gelen öğrencilere eğitim veren bir okul olan sözde bir Maoist eğitim kampında öldürüldü. En yakın devlet okulunda verilen eğitimin kalitesinin düşük olması nedeniyle köylüler kendi aralarında topladıkları paralarla ormanda kendi okullarını kurdular. Güvenlik güçleri normalde derslerin olduğu bir zamanda okula geldi. Okulda Maoistler bulunsa bile, böyle bir zamanda silahlı çatışmaya girmek ya da böyle bir alana girmek çocukların hayatını riske atmak demektir. Silahlı çatışma masum çocukların ölümüne yol açabilirdi, ancak neyse ki karşılaşma tatil sırasında gerçekleşti. Okul devlet güçleri tarafından zarar görmüştür. Hindistan devleti ayrıca okulda Maoist Halk Kurtuluş Gerilla Ordusu (PLGA) üyeleri için büyük bir “standart numaralı ayakkabı” zulası bulduklarını iddia etti; köylüler ve okul personeli, operasyonlarını meşrulaştırmak için devlet güçleri tarafından yerleştirildiğini iddia ediyor.
Paramiliter güçler okula girip sahte kanıtlar yerleştirmek ve masum Adivasi köylülerinin canını almakla kalmadılar, dönüş yolunda Indravati Jan Andolan’ın Tadopot köyündeki oturma eylemi alanını da tahrip ettiler. Indravati Jan Andolan, paramiliter güçlerin acımasız operasyonlarına ve bölgede paramiliter kamplar kurulmasına karşı oturma eylemi düzenliyordu. Protesto alanının liderliği, paramiliter güçler aktif olarak onları aradığı için ormanlarda ve yakındaki dağlarda saklanmak zorunda kaldı. Hindistan devletinin politikaları, ister Maoistlerin silahlı direnişi ister Indravati Jan Andolan gibi örgütlerin barışçıl direnişi olsun, her ikisine de şirket yağması peşinde koşarken aynı sonla muamele edileceğini açıkça ortaya koymuştur.”
CENEVRE SÖZLEŞMESİ İHLAL EDİLDİ
“Hindistan devleti Maoistlerle çatışmanın 48-72 saat sürdüğünü iddia etse de Maoistlerden alınan silahlar sadece ülke yapımı tek namlulu tüfeklerdir. Paramiliter güçler INSAS ve AK-47 gibi saldırı tüfekleri ve çeşitli makineli tüfeklerle silahlandırılmışken, Maocuların elindeki silahlar, devletin kendi anlatısına göre, bu tür saldırı tüfekleriyle silahlandırılmış 1000 paramiliter personele karşı koyma kapasitesine sahip değildir, bu da devletin anlatısının kendisi ve bunun meşru bir karşılaşma olup olmadığı konusunda şüphe uyandırmaktadır. Maoistlerin sadece ülke yapımı silahlarla devlet güçlerini bu kadar uzun bir süre oyalamış olması durumunda bile FACAM, Hindistan devletinin Cenevre Sözleşmesi’nin 1. Ek Protokolü’nün 51 (5) (b) maddesini ihlal ettiğini düşünmektedir; bu maddeye göre iki organize güç (burada Hindistan Hükümeti ve Hindistan Komünist Partisi (Maoist)) arasındaki Uluslararası Olmayan Silahlı Çatışmalarda (NIAC) saldırı, karşıt güçlerin yetenek ve kapasiteleriyle orantılı olmalıdır. Devletin kendi anlatımına göre Maoistler köy yapımı silahlarla silahlanmışken, devlet güçleri sadece sayısal olarak üstün değil aynı zamanda çok daha ölümcül silahlarla donanmış olduğundan, bu karşılaşmada 7 Maoistin öldürülmesi orantılılık ilkesinin ihlalidir. Ayrıca, sözde “Maoist karşıtı operasyonda” ayrım gözetmeksizin Sono Juri’yi öldürerek ve diğer Adivasi köylülerini yaralayarak, Cenevre Sözleşmesinin bir başka ihlali olan silahlı savaşçılar ile siviller arasında ayrım yapmamıştır.”
OPERASYONLARA SON VERİLSİN
“Okula yapılan saldırı, soykırımcı devletlerin dünyanın diğer bölgelerinde de nasıl çalıştığına benzemektedir. Filistinlilerin Gazze’den tamamen sürülmesini sağlamak için devlet, Gazze Şeridi’nde halkın kendisi için inşa ettiği ve kendi hükümeti tarafından yönetilen üniversiteleri ve okulları bombalıyor. Adivasiler tendu yaprağı toplamaya çıktıklarında devletin ormanları bombalamasının ve tendu ekimi mevsiminde hava bombardımanı yapmasının nedeni de budur. Bu, köylüler arasında korku yaymak, koşulları yaşanmaz hale getirmek ve onları öldürerek ve kalplerinde korku yaratarak tamamen yerlerinden etmek için bir yöntemdir.
FACAM, Sono Juri’nin ölümü ve bu sırada yaralanan Goya’ya güvenlik güçleri tarafından yapılan saldırıyla ilgili adli soruşturma açılmasını talep etmektedir. FACAM, Hindistan devletinin Bastar’da gerçekleştirdiği soykırımdan ve sözde “Maoizme karşı savaşında” işlediği Cenevre Sözleşmesi ihlallerinden sorumlu tutulmasını talep etmektedir. SAMADHAN-Prahar Operasyonuna ve Surajkund Planına son verilmesini talep ediyoruz.”
∗Salwa Judum örgütü ilk defa 2005 yılında Hint devleti eliyle kuruldu. Kuruluş amacı özellikle Chhattisgarh’ta Maoist hareketi engellemeye dönüktü. 2011 yılında Salwa Judum kapatılmadan önce çok sayıda insanlık suçu işledi. Maoist harekete karşı yerli iş birlikçiler yetiştirmek üzere kurulan bu yapı, köylüleri zorla kamplara götürerek şiddetle ve baskıyla eğitti. Salwa Judum’un 600’den fazla köyü yaktı, köylüleri katletti ve zorla kamplara götürdü. 2011 yılında İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün raporlarıyla birlikte Hindistan Yüksek Mahkemesi tarafından kapatıldı.
(HABER MERKEZİ)