Balıkesir’in İvrindi ve Altıeylül ilçeleri arasında bulunan 56,95 hektarlık alanda faaliyet yürüten maden şirketinin kapasite artışına gitmesiyle bir doğa kıyımına imza atıldı. CVK Maden İşletmeleri firmasının işlettiği maden sahasında kapasite artışı kararına karşı bölge halkının açtığı dava ile yargı süreci devam etmesine rağmen bölgedeki yüzlerce ağaç kesildi. 2017 yılında başka bir şirket tarafından “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) gerekli değil” kararı alınarak 16,4 hektarlık alanda yapılması planlanan madencilik faaliyeti yıllardır başlamamıştı. Maden işletme ruhsatının el değiştirmesi ile birlikte yeni başvuru yapan CVK Madencilik, 5 Eylül 2022’de “ÇED olumlu” kararı aldı.
TARIM ALANI OLARAK KULLANILIYOR
Mezopotamya Haber Ajansı’nda yer alan habere göre, 56,95 hektarlık alanda kurulacak olan madenden yıllık toplam 8 milyon 825 bin ton altın ve bakır cevheri çıkarmayı planlayan şirket, çıkarılan madenin zenginleştirme işlemini de bu alanda kurduğu tesislerde yapacak. Toplamda 913,33 hektarlık alan için işletme ruhsatı bulunan maden alanı, Sarıalan Mahallesi’ne 230 metre, Sarıalan Dallımandıra Sulama Göleti’ne ise 468 metre uzaklıkta yer alıyor. ÇED raporunda belirtilene göre, Sarıalan Mahallesi halkı tarım ve hayvancılık ile geçinirken, bunun dışında mahallede sebze ve meyve ihtiyacı ile hayvanların yiyecek ihtiyacı için ekim-dikim yapılıyor. Maden sahasının bir kısmı orman, bir kısmı meradan oluşurken 26,77 hektarı tapulu şahıs arazisi, 30,06 hektarı ise hazine arazisi konumunda. Şirket alanda yaptığı araştırmada kızılçam, karaçam, fıstık çamı ve meşeden oluşan toplam bin 375 ağaç olduğunu ve bunların yerine 5 katı ağaç dikeceğini de iddia ediyor.
‘YARGI SÜRECİ DEVAM EDİYOR’
Madene dair yargı sürecinin devam etmesine rağmen yapılan ağaç kesimi ve çalışmaları Kazdağı Koruma Derneği Başkanı Süheyla Doğan anlattı.
Maden için verilen “ÇED gerekli değil” ve “ÇED olumlu” kararlarına karşı 2 ayrı dava açıldığını aktaran Doğan, iki davada da aynı bilirkişi heyetinin aleyhlerinde benzer bir rapor hazırladığını ifade etti. İdare mahkemesinin bu raporlar doğrultusunda davalarını reddettiğini söyleyen Doğan, “Her iki davayı temyiz ettik ve süreç devam ediyor. Fakat geçen gün köylülerle beraber bölgeye gittiğimizde, köylülerin mera olarak kullandığı alandan açılan usülsüz bir yol üzerinden maden alanına gittik. Çok kısa bir sürede alandaki ağaçların tamamen kesildiğini gördük. Atık depolama tesisi için yapılan bu alanın bir kısmı da özel mülkiyet alanıydı. Bunların bir kısmını anlaşarak satın aldılar. Fakat satın alınmayan yerlerde bulunuyor. Köylülerin de tarlaları yok edilmişti. Satın alma ya da kamulaştırma olmadan alana giriş olmuş” dedi.
‘MAHKEME SÜRECİ UZATIYOR’
Yargı süreci devam ederken, kısa vadede bu kadar büyük bir talanın kabul edilemez olduğunu vurgulayan Doğan, “Mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı vermediği durumlarda hızlı bir çalışma süreci başlatılıyor ve ağaçlar kesiliyor. Mahkemeler bilirkişi keşiflerini bekliyor ve buna göre karar veriyor. Ama bunun beklenmemesi ve hızlı bir yürütmeyi durdurma kararı verilmesi gerekiyor. Çünkü mahkeme sonlanana kadar telafisi mümkün olmayan zararlar oluşuyor. Bu zararın karşılanması mümkün olmuyor ve ekosistem büyük zarar görüyor” diye belirtti.
‘EKOSİSTEM ZARAR GÖRECEK’
Alanın büyük bir kısmının karaçam, kestane ve fıstık çamından oluşan orman olduğunu anımsatan Doğan, şöyle devam etti: “Bu ormanlar köylülerin gelir elde ettiği bir bölge. Köylüler buradan çeşitli mantarlar toplayarak gelir elde ediyor. Yine alan Türkmen Dağı eteklerinde bulunun bir ekosistem. Köylerin hemen altında tarım alanları var. Köylüler burada sulama kanalları, gölet, kuyular ve artezyenler yapmış. Buradan son yıllarda ciddi bir tarım geliri elde edilmeye başlandı. Yine yeraltı madenciliği ve patlatmalar yeraltı sularının yok olmasına neden olacak. Bunların tamamı ekosistemin alt üst olması anlamına geliyor. Böyle bir yerde altın madeni yapılması tüm bunları yok edecek.”
RAPORDA YER ALMAYAN DETAYLAR
Şirketin ÇED raporlarında gizlediği bilgiler olduğunu da belirten Doğan, “Bunlardan bir tanesi ÇED alanının içinde bulunan bir köye raporda hiç değinilmemesiydi. Köyde hiçbir önlem alınmamış ve köy halkının bu projeden haberi bile yok. Sağlık koruma bantlarının küçük tutulması yani yerleşim yerlerine yakın olması gibi durumlar var. Tüm bunları dava dosyalarımızda belirttik. Bir yandan köylülerle yeniden görüşerek mücadeleyi büyütmeye çalışıyoruz bir yandan da hukuki süreç devam ediyor. Buradan sonuç alana kadar da mücadele edeceğiz. Balıkesir’in her yerinde aynı sorunlar yaşanıyor. Daha yeni olarak Yenice’de başka bir ÇED dosyası çıktı. Balya, Havran, İvrindi’de de birçok proje ile uğraşıyoruz. Hepsine karşı mücadele edeceğiz” diye konuştu.
(HABER MERKEZİ)