Dersim’de Munzur Çevre Derneği’nin de aralarında olduğu baro ve çevre örgütleri tarafından Erzincan İliç’te 9 işçinin toprak altında kaldığı maden ocağına tepki gösterilerek ocağın kapatılması istendi.
Erzincan İliç’te 9 kişinin toprak kayması sonucu enkaz altında kaldığı katliamın 6’ıncı gününde, Dersim’de baro ve çevre örgütlerinin aralarında bulunduğu Kent Koruma Kurulu, Sanat Sokağı’nda şirkete tepki göstermek için bir araya geldi. “Siyanüre Hayır, Sömürge Madenciliğine Son” pankartlarıyla Yer Altı Çarşısı’na kadar yürüyüş gerçekleşti. Yürüyüşte sık sık “Şirket İliçten Defol, Doğayı Kirletme” sloganları atıldı.
Yeraltı Çarşısı’nda toplanan kitle burada basın açıklaması gerçekleştirdi. Katılımcılar adına basın açıklamasını baro başkanı Fatma Kalsen okudu. Faciadan öncede kentte maden şirketine çok kez uyarılarda ve tepki bulunduklarını belirten Fatma Kalsen, “Faaliyete girdiği 2008 yılından itibaren birbiri ardına ortaya çıkan çevresel felaketlerle sıklıkla gündeme gelen Anagold Madencilik Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından işletilen Çöpler Kompleks Maden İşletmesi’nde gerçekleştirilen sömürge madenciliği ile yalnızca doğamız ve kaynaklarımız değil, aynı zamanda yaşamlarımız da yok ediliyor.” dedi.
Yapılan hiçbir uyarının dikkate alınmadığı belirtilen açıklamada “Bileşenimiz olan TMMOB tarafından İliç sahasında yaşanabilecek kayma defalarca vurgulanmış olmasına karşın ne bakanlık ne yerel idare ne de mahkemelerce uyarılarımız dikkate alınmamış ve tüm bu ilgisizlik bugün yaşanan felakete yol açmıştır. TMMOB tarafından Erzincan Bölge İdare Mahkemesi’ne, şirketin kapasite artırımına karşı açmış olduğu dava, idari mahkeme tarafından reddedilmiş, devamında Danıştay 6. Daire’nin, idari mahkemenin vermiş olduğu kararı TMMOB ve kamu lehine bozmasına karşın, bilirkişi raporu düzenlenip hazırlanmadan ve hukuki süreç beklenmeden ilgili şirket kapasite artışına gitmiştir. İşletme faaliyete başladığı andan itibaren bileşenimiz TMMOB tarafından gerek raporlar gerekse savcılık aşamasında yürütülen dosya ve davalara verilen teknik görüşlerle, bu bölgede liç yöntemi ile madencilik faaliyetinin yürütülmesinin doğru olmadığını ifade edilmiştir. Buradan çıkarılacak altınların nerdeyse tamamının sömürgeci anlayışla yurt dışına çıkarılacağı ifade edilmiştir. Aynı zamanda konum olarak, dokuz il ve üç ülkeyi geçerek denize dökülen Anadolu’nun can damarı olarak sayabilecek Fırat nehrinin kuzey kolu olan Karasu nehrinin kuş uçuşu birkaç yüz metre yakınında olması dolayısıyla, maden sahasının büyük bir tehdit ve risk barındırdığı teknik ve hukuki boyutuyla ifade edilmiştir” dendi.
“TÜM ÇED OLUMLU KARARLARI İPTAL EDİLMELİ VE İŞLETME DERHAL KAPATILMALIDIR”
Baro başkanı Fatma Kalsen, olumlu ÇED kararlarının iptal edilip işletmenin kapanması gerektiğini belirterek “Yetkililer tarafından facianın boyutu gizlenmeye çalışılıyor, Fırat nehrine atıkların karışmadığı bilgisi verilerek buradan korkulacak herhangi bir şey olmadığı ifade ediliyor. Ancak bu algı oyunudur, yanıltmadır ve hiçbir şekilde gerçeği ifade etmemektedir… Biz kent konseyi olarak süreci yakından takip etmeye ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam edeceğiz. Bilgi birikimimizi bu sürecin daha büyük olumsuz sonuçlar üretmemesi noktasında kullanmakta ısrar edeceğiz. Bir kez daha sesleniyoruz; madenlerimiz ulusal ve uluslararası sermaye gruplarının yağma alanı olmaktan çıkarılmalı, İliç’te yaşanan felaketin tüm sorumluları yargı karşısında hesap vermeli, tüm ÇED olumlu kararları iptal edilmeli ve işletme derhal kapatılmalıdır” şeklinde konuştu.
(DERSİM)