Munzur Çevre Derneği Erzincan İliç Çöpler Altın Madeni’nde meydana gelen çökme ve göçük üzerine bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “Doğanın ve yaşam alanlarının vahşice sömürülmesine, katledilmesine karşı birlikte set olalım!” çağrısı yaptı.
Munzur Çevre Derneği’nin açıklaması şöyle:
İliç Son Değil!
Maden Şirketlerinin Talanına Karşı Birlikte Set Olalım!
Erzincan İliç Çöpler Altın Madeni’nde siyanürlü yığın liçi sahasında meydana gelen çökme ve göçük göz göre göre gelen bir katliamdır. Daha önce de üst üste siyanür sızıntıları yaşanmasına rağmen geçici kapatma ve göstermelik para cezaları kesilmesinin dışında hiçbir ciddi engelle karşılaşmadan devlet tarafından koruma altına alınan maden; kapasitesi arttırılarak doğayı, yaşam alanlarını, işçileri tehdit etmeye devam etti. Beklenen oldu! 13 Şubat günü siyanürlü yığın liçi sahasında meydana göçükle birlikte doğaya, yaşam alanlarına ve madende “istihdam” edilen işçilere yeni bir katliam yaşatıldı. Bugün de bilançonun ağırlığına rağmen katliamın üstü örtülmeye, tahribatın boyutu gizlenmeye çalışılacaktır. Doğa ve yaşam alanları vahşi madenciliğin önüne atılmaya devam edecektir.
Tüm itirazlara ve karşı koyuşlara rağmen madenin üç katı büyütülmesi için son kapasite artışı talebine “ÇED olumlu kararı” hatırlanacağı gibi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum döneminde verilmiştir.
İliç’te yaşanan katliamın sorumlusu göklerden gelen hiçbir felaketin, kader ve fıtratın arkasına gizlenemeyecek kadar açıktır. Katliamın sorumlusu, eli kanlı maden şirketinin doğaya ve yaşam alanlarına yöneltilmiş, saldırı ve katliamlarının önünü açan sermayenin doğrudan temsilcisi ve güvencesi olan devlettir. Sermayenin çıkarlarından ikbal devşiren Murat Kurum’un İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ile ödüllendirilmesi bu yüzdendir.
Doğanın ve yaşam alanlarının vahşi madenciliğin pençesinde can vermesinin önündeki tek engel doğasını ve yaşam alanlarını savunanların mücadelesidir. Halkın, ekoloji örgütlerinin doğaya ve yaşam alanlarına yöneltilmiş saldırılara karşı koyuşu doğanın ve yaşam alanlarının yıkıma ve katliama uğratılmasının önündeki tek engeldir.
Tüm bu karşı koyuş ve mücadelelerin İliç’te doğanın zehirlenmesine, çölleşmesine, yıkıma ve en son yaşanan katliama engel olamadığı da bir gerçektir. İliç’te yaşanan büyük felaket bilinen bir gerçeği daha da görünür hale getirmiştir.
Munzur Çevre Derneği de dahil ekoloji örgütlerinin, odaların, baroların ve demokratik kitle örgütlerinin birlikte yıllardır altın madenlerinin kapatılması için sürdürdüğü mücadeleye baskı ve yasaklarla engel olmaya, halkı zorbalıkla sindirmeye çalışanlar İliç’te yaşanan büyük felaketin ardından bir kez daha eli kanlı maden şirketine kalkan olmaya girişmiştir.
Tunceli Valiliği sermayeye, eli kanlı şirketlere, doğanın ve yaşam alanlarının canına kastedenlere, işçi katillerine nasıl kalkan olunacağının en iyi örneğini sergiledi. Tunceli’den Erzincan’a gidişleri 4 gün süreyle yasaklı ilan eden Tunceli Valiliği aralarında Munzur Çevre Derneği’nin de bulunduğu siyasi parti temsilcilerini, kitle örgütlerinin keyfi şekilde engelledi. Devlet; doğanın, yaşam alanlarını çıkarlarını savunmaktan, saldırılara karşı koymaktan başka bir amacı olmayanları maden sahasına girişini engelleyerek eli kanlı şirketin yanında hizalanmıştır. Doğanın, yaşam alanlarının, işçileri değil maden şirketinin, temsil ettiği sermeyenin koruyuculuğuna soyunmuştur. Bu apaçık gerçekler mücadelemizin haklılığını ve meşruluğunu bir kez daha gün yüzüne çıkarmaktadır.
Öyleyse doğanın ve yaşam alanlarının ranta ve talana açılmasına, işçilerin katledilmesine karşı isyanımızı sokağa taşıyalım!
Doğanın kalbine mezar açmaya çalışanlardan hesap sormak için öfkemiz büyütelim!
Tüm işçi ve emekçileri, köylüleri, yaşam alalarını en önde savunan kadınları, toprağından kopartılarak maden sahalarında kölece çalıştırılanları saldırılara set olmaya çağırıyoruz. Örgütlenerek, daha güçlü mücadelelerle doğanın ve yaşam alanlarının vahşice sömürülmesine, katledilmesine karşı birlikte set olalım!
Munzur Çevre Derneği
(İSTANBUL)