Özak Tekstil patronunun sarı sendika dayatmasına karşı BİRTEK-SEN öncülüğünde devam eden Özak Tekstil işçilerinin çadır direnişi 80’inci gününde sona erdi. Haklarını almak için hukuki ve çeşitli yollarla mücadeleyi sürdüreceklerini kaydeden BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Özak direnişinin nasıl bir sendikal mücadeleye ihtiyaç olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Birleşik Tekstil, Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) öncülüğünde Urfa’dan İstanbul’a direnişi sürdüren Özak Tekstil işçileri, direnişlerinin 80’inci gününde Zeytinburnu’nda bulunan Özak Holding önündeki çadır direnişini sona erdirdiklerini açıkladı.
Şişli’de bulunan TGS Akademisi’nde düzenlenen basın toplantısına Özak Tekstil işçileri, BİRTEK-SEN yöneticileri ve çok sayıda sendika, siyasi parti temsilcisi katıldı.
“ÖZ İPLİK-İŞ’İN ÖRGÜTLÜ OLDUĞU 7 YILIN 4 YILI ONDAN KURTULMAYA ÇALIŞMAKLA GEÇTİ”
İşçiler adına konuşan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen, Özak Tekstil’de 7 yıldır Öz İplik-İş’in örgütlü olduğuna işaret ederek “Bu 7 yıl boyunca Özak Tekstil’de, başta tazminatsız işten atmalar, günde 18-20 saati bulan zorla çalıştırma, baskı, mobbing, kadın işçilerin uğradığı taciz ve tehdit gibi haksızlıklar olmak üzere, işçilerin görmediği zulüm kalmadı” dedi.
Levi’s, Zara, Hugo Boss gibi uluslararası markalara üretim yapan bu fabrikada işçiler hak ihlalleri yaşarken yetkili sendikanın sessiz kalmakla da yetinmediğini ve işçilerin tepkilerini bastırmak için uğraştığını belirten Türkmen, Öz İplik-İş temsilcilerinin işçiler patrona dava açtığında patrona şahitlik yaptığını hatırlattı.
Öz İplik-İş’in 7 yıldır örgütlü olduğu bu süreçte işçilerin 4 yıldır bu sendikadan kurtulmak için mücadele verdiğine dikkat çeken Türkmen, Özak işçilerinin 2023 Kasım ayından itibaren sarı sendikadan istifa ederek BİRTEK-SEN’de örgütlenmeye başladığını dile getirdi.
“İÇERİDE İKNA VE SORGU ODALARI KURULDU”
700 işçinin çalıştığı fabrikada kısa sürede 500 işçinin BİRTEK-SEN’e üye olduğunu kaydeden Türkmen, şöyle devam etti: “Üyelikler başlayınca fabrika yöneticileri ve Öz İplik-İş temsilcileri içeride ikna ve sorgu odaları kurdular. Sendikamıza üye olan onlarca işçi tek tek bu sorgu odalarına çekilerek baskıyla, işten atma tehditleriyle sendikamızdan istifa edip tekrar Öz İplik-İş Sendikası’na üye olmaya zorlandı. Bazı kadın işçiler, özel hayatları ve aileleriyle tehdit edildiler. Ve en son bir kadın işçi üyemiz, bu tehdit ve baskılar sonucunda istifa etmeyince işten atıldı. İşten atmalar başlayınca, bu baskı ve tehditlerden bunalan ve işten atmaların devam edeceğini bilen sendikamız üyesi 450’den fazla işçi iş bırakarak direnişe başladı.”
“SALDIRILAR İSTANBUL’DA DA DEVAM ETTİ”
Direnişin üçüncü gününde patronun isteğiyle eylem yasağı getirildiğine ve işçilere polisin saldırdığını ifade eden Türkmen, “Yasak bitti ama buna rağmen, yine patronun talimatıyla hukuksuz bir şekilde fabrikanın olduğu sokağın giriş ve çıkışı asker barikatlarıyla kapatıldı. Fabrikanın sokağına dahi girmemiz yasaklandı” dedi.
İşçilerin direniş boyunca sürekli polis ve jandarma tarafından yoğun saldırılara maruz kaldığını hatırlatan Türkmen, 56. günden sonra fabrika önüne direnişi sürdürme imkânı kalmayınca direnişi İstanbul’a taşıdıklarını dile getirdi. Ancak burada da işçi düşmanı ve patron yandaşı saldırıların sürdüğüne işaret eden Türkmen, “Patron ve sarı sendika baskısına karşı anayasal hakkı olan sendika seçme hakkını kullanan, bu yüzden topluca işten atılan ve 80 gündür bu işçi düşmanlığına karşı direnen Özak İşçilerini Urfa’ya sığdırmayan bu iktidar ve emrindeki mülki amirler, işçileri İstanbul’a da sığdırmadılar” dedi.
“DÜZENİN BÜTÜN GÜÇLERİ ÖZAK İŞÇİSİNE SAVAŞ AÇTI”
“Valisi, kaymakamları, kolluk güçleri, yargısı, müftüsü, iktidar ve devleti temsil eden bütün kurumlarıyla bu düzenin bütün güçleri, anayasayı ve işçilerin yasal haklarını ayaklar altına alan işçi düşmanı bir patronun çıkarları için, kendi yasalarını ve anayasayı da çiğneyerek hak arayan Özak işçilerine kelimenin tam anlamıyla savaş açtı” diyen Türkmen, Özak işçilerinin direnişi başarıyla sonlandırma ihtimalinin Urfa ve bölgedeki sermaye güçleri tarafından tehdit olarak görüldüğünü belirtti.
Özak işçilerinin direnişinin işçilerin nasıl bir sendikal mücadele anlayışına ihtiyacı olduğunu gösterdiğini vurgulayan Türkmen, “Urfa’da kurulduğu 13 yıldan beri yüzlerce işçiyi tazminatsız işten atmış, tarihinde tek bir işçiye bile tazminatını tam vermemiş bir fabrika olan Özak Tekstil’de, ilk defa, işçilerin ve sendikamızın kararlı mücadelesi ve direniş sayesinde işten atılan işçilerin yüzde 96’sının kıdem ve ihbar tazminatları ve senelik izin gibi alacakları tam olarak alınmıştır. Kalan 24 arkadaşımız için ise işe iade ve sendikal tazminat davaları açılmıştır” dedi.
Ayrıca direnişle Özak Tekstil’in üretim yaptığı uluslararası markalar üzerindeki baskıya dikkat çeken Türkmen, böylece Levi’s’ın siparişleri kesmek zorunda kaldığını kaydetti.
“MÜCADELEMİZ SÜRECEK”
Türkmen, şöyle devam etti: “İlçe kaymakamlıklarının son yasak kararlarının da ardından, bugün itibarıyla İstanbul’daki çadır direnişimizi bitiriyoruz. Ancak atılan işçilerin geri alınması, işçilerin sendika seçme haklarının tanınması ve bu koşulla Levi’s’in bu iş yerine üretim yaptırmaya devam etmesi ve fabrikanın kapanmaması için aynı sorumlulukla elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Özak Tekstil yönetiminin bütün diyaloğa son veren ve düşmanca bir dille yazılmış son yanıtına rağmen, iki gün önce Levi’s’a aynı çağrıyı yapan bir yazı daha yazdık. 80’inci gününde bugün direnişi bitiriyoruz ancak mücadelemiz devam edecek. İşten atılan bütün işçiler işe geri alınıncaya ve sendika seçme hakkı tanınıncaya kadar hem Özak Tekstil hem de Levi’s’a yönelik kampanyamız ve mücadelemiz aynı şekilde sürecek.”
(HABER MERKEZİ)