Tez-Koop-İş Sendikası Samsun Şubesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesinde (OMÜ) yönetim tarafından üyelerine baskı ve mobbing uygulanması sebebiyle eylem yaptı.
Tez-Koop-İş Sendikası Samsun Şubesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesinde yönetim tarafından üyelerine baskı ve mobbing uygulanması sebebiyle eylem yaptı. Özel Güvenlik, OMÜ işçileri ve sendika üyelerine saldırdı. Sendika Şube Başkanı Tarık Sayın, “Üniversite yönetimi bu günlerde üniversite yönetmeyi bir tarafa bırakıp, işçilerin haklarını nasıl geriye götürürüzün hesapları ile kafa yormaktadır. Bilim üretilmesi gereken bir kurumda tam tersi kölelik düzeni üretmek için atölye çalışmaları yapılmaktadır” dedi.
Tez-Koop-İş Sendikası Samsun Şubesi, yetkili olduğu Ondokuz Mayıs Üniversitesinde sendika üyelerine “Sendikanızı değiştirin yoksa olacaklardan sorumlu değiliz’ diyerek mobbing ve sürgün uygulandığını belirterek rektörlük önünde basın açıklaması yapmak istedi. Ancak özel güvenlik saldırısıyla karşılayan OMÜ işçileri ve sendika yöneticileri, yaşanan arbedenin ardından açıklamayı barikatların önünde yapmak zorunda kaldı. Tez-Koop-İş Sendikası Samsun Şube Başkanı Tarık Sayın yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Bildiğiniz üzere Ondokuz Mayıs Üniversitesinde uzun soluklu bir toplu iş sözleşmesinin ardından sandıktan çıkan baskın grev kararı sonucunda, işverenimizin taleplerimizi kabul etmesi ile toplu iş sözleşmesi imza altına alınmıştır. Ertesi gün, üniversite yönetimi eylemlerde en önde mücadele bayrağını taşıyan Sami abimizi Bafra’ya görevlendirdi. Bir gün sonra temsilcimiz ‘Sefa abi ilk önce araç işletmeye vermek istiyoruz sizi’ denildi. Daha sonra Bafra gündeme geldi, araç işletmede kaldı. O gün bu gündür üniversite içerisinde baskı ve mobbing eksik olmamıştır. Bugünlerde farklı bir yöntem denenmek istenmektedir ki bizlerin bu oyun karşısında sessiz kalmamız imkânsızdır.
“BİLİM ÜRETİLMESİ GEREKEN BİR KURUMDA TAM TERSİ KÖLELİK DÜZENİ ÜRETİLMEKTEDİR”
“Üniversite Genel Sekreterimiz eliyle yürütülen bu hukuksuz yöntem, bizlerin öfkesini buralara taşımıştır. TÜHİS’te toplu iş sözleşmesi sonrası Genel Sekreterimizin kullanmış olduğu cümle her şeyi anlatır niteliktedir. Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan, Çalışma Bakanımız Vedat Bilgin imzasını taşıyan Kamu çerçeve Protokolü’ne, ‘bu ücretler çok fazla bu ücretleri geri çekmemiz gerekmektedir’ diyerek bir iktisatçı edasında kısıtlama kalemi olarak işçileri görmüş olması içler acısı bir durumu ortaya koymaktadır. Üniversite yönetimi bu günlerde üniversite yönetmeyi bir tarafa bırakıp, işçilerin haklarını nasıl geriye götürürüzün hesapları ile kafa yormaktadır. Bilim üretilmesi gereken bir kurumda tam tersi kölelik düzeni üretmek için atölye çalışmaları yapılmaktadır. Değerli hocam üniversite de yetkili bir sendika ve yetkili sendikanın bir şube başkanı var olduğunu unutup, hiçbir vasfı kalmayan eski sendikacıları masaya davet etmiş. Hatırlatmak isterim, onların devri kapanmıştır hocam. Ne hikmetse rektör hocam işçiyi yıllarca masada satmış, Konaş ve Durmuş ikilisini öyle bir arar oldu ki; hiçbir vasfı bulunmayan ikiliyi masasına çağırarak, geçmişe duyduğu özlemin içerisinde ikili ile pozlar vererek, resimler çektirerek, Samsun Şube’ye ve Tarık Sayın’a gözdağı vermeye çalıştı. Bizim biat eden bir kültürden değil; haksızlık karşısında susan sesiz şeytandır diyen bir kültürden geldiğimizi unutmuştur. Bu durum rektör hocamız ve yöneticilerin ne kadar aciz bir durum içerisinde olduğunun göstergesidir.”
HAKLARIMIZ GASP EDİLİYOR
İşçilerin haklarını almak için açtıkları davaları kazandıklarını, istinaf sonuçlarının beklendiğini vurgulayan Tarık Sayın, şunları söyledi:
“Kamu çerçevesinden doğan farklar ödenmeden ödenmiş gibi gösterilerek üyelerimiz yüzde 27 vergi dilimine sokuldu. Bu duruma anında itiraz ettik aslında. Geciktirmek istedikleri farkları kısa sürede basına yansıtmamak için ödemek zorunda kaldılar. Bugün 108 TL olan yemek ücreti 94 TL olarak uygulanmaktadır. TÜHİS ile görüştüğümüzde biz aradık söyledik mahkemeye gitsinler diyorlar diye bize dönüş yapılıyor. Yine dört saat izin kullanan üyelerimizin yemek ücretleri TİS ve yasaya aykırı bir şekilde kesintiye uğratılıyor. Üyelerimizin mesaileri ödenmiyordu, dava açtık kazandık. Yine ödenmeyen bayram mesailerine ilişkin dava, yol parası ödenmediğinden ayrıca dava açıldı ve dava kazanıldı. 2021 yılı Kamu Çerçeve Protokolü’ne ilişkin genelge çıkartılarak tüm kamu kesiminde uygulama zorunluluğu getirildiği halde üniversite yönetimi genelgeye uymadı, dava açtık. Davayı Amasya Üniversitesi’nde temiz yolu kapalı olarak sonuçlandı. Üniversite istinafa gitti sonucu bekliyoruz. Tüm üyelerimize ödemenin yapılması için istinaf sonucu beklenmektedir.
“BİZİM SAYGISIZLIĞIMIZ DEĞİL HAK MÜCADELEMİZ OLUR”
“Üniversite yönetiminin işçilere düşmanca yaklaşımı ve emeği sömüren bir anlayış içerisinde yer almaları akıl almaz bir durumdur. Karadeniz’de hemen hemen tüm üniversitelerde biz yetkiliyiz. Bizler burada yaşamış olduğumuz durumu hiçbir yerde yaşamıyoruz. Burada şunu da belirtmek isterim ki Rektör hocamızı temsilen yöneticiler ötede, beride ‘Tarık başkan ipleri benim elimde cümlesi kurmuştur’ yalanı üretilmektedir, benim böyle bir cümlem yoktur. Bizim sadece hak mücadelemiz olur, kimseye saygısızlığımız olamaz. Bu koltuklar bir gün gider; sizler geride bıraktığımız anılarınız ile anılırsınız. Üniversite içerisinde sorgu odası oluşturularak üyelerimiz sendikadan istifaya zorlandılar, zorlanmaktalar. Yine üniversite yönetimi tarafından, Hasan Konaş ve ekibi görevlendirilerek, Öz Büro-İş Sendikası’na üniversitede örgütlenme teklifi getirilmiştir. Burada Hasan Konaş tüzüğün 38. maddesini ihlal etmiştir. Bununla ilgili üniversite içerisinden disiplin kurulumuza 400’e yakın dilekçe gelerek üyeliklerinin düşürülmesi istenmektedir. Biz yasal prosedürü tamamladık, disiplin kurulu kararı ve raporu eşliğinde şube yönetim kurulu olarak evrakları haftaya genel merkezimize göndereceğiz. Ses kayıtları ve tehditlere ilişkin savcılık suç duyurusu hafta içi sonuçlanacaktır. Suç duyurusunda savcılık önünde yine kitlesel olarak ses kaydı basın ve Türkiye kamuoyu ile paylaşılacaktır.”
(HABER MERKEZİ)