1 Mayıs Mahallesinin kuruluş festivali olan 2 Eylül Festivali, uzun yıllardır gerçekleştirdiği panel, söyleşi, konser ve birçok etkinlik ile getirilen tüm yasaklama ve engellemelere rağmen düzenlenmeye devam ediyor.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği ve Cemevi’nin ev sahipliği yaptığı 2 Eylül Festivali’nin bazı programları bu yıl da Ataşehir Kaymakamlığınca yasaklandı. Çocuk Şenliği ve yürüyüşün yasaklandığı festival hakkında Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Başkanı Gülsev Kaya ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Yeni Demokrasi Gazetesi: Festival sürecinde neler tartışıldı, hangi konular üzerinde duruldu?
PSAKD Başkanı Gülsev Kaya: Birçok yerde olduğu gibi 2 Eylül Festivali’nde de ilk görmek gereken yer gelenekselleşmektir. Geleneksel hale gelmesi olumlulukların geleceğe aktarılması açısından güçlü bir mana taşısa da bugün, içinde bolca gelenekselleşmiş olumsuzluk biriktirmekte ve bu biriktirdiklerini yaymaktadır. Festival sürecini örgütlemek adına yapılan ilk toplantı çağrısıyla başlar genelde süreç, bu sürece her katılımcı kendi ön değerlendirmesi ve öneri başlıklarıyla gelir. Süreç bu öneri başlıklarının karşılıklı kabulü ve reddi üzerine çok uzunca toplantı oturumlarıyla son aşamaya gelir. Gelinen son aşama ekseriyette hep bir öncekinin aynısı olan program içerikleriyle bitmiş olur, bu gelenekselleşmenin birinci olumsuz tablosudur.
Festivali örgütleyen katılımcıların karşılıklı yenişme mantığına işaret eden “benci” ele alışları geleneksel programların doğmasında önemli etkendir. Kitlelerle kurulan zayıf bağlar, halkın ihtiyaçlarıyla katılımcıların politik ihtiyacı gibi birbiriyle çelişen durumlar festival sürecinin örgütlenmesinde çok daha gün yüzüne çıkmakta, programa da yansımaktadır.
Festivali örgütlerken öncelikli ortak amacın belirlenmesinde bir birliktelik ruhu yakalanamamakta. Yerelde bulunan yöre dernekleri, demokratik kitle örgütleri, muhtarlıkların bu sürece katılmasında yeterli çaba verilmemekte, geleneksel ve sekter ön kabul tavırlarla bu süreç daraltılmakta, bu daraltılmanın aşılması noktasında yürütülen her tartışma ise “az zaman kaldı”, “programı oluşturmalı ve çalışmalara başlanmalı”, “dernekler hep çağrılıyor ama dahil olmuyorlar”, “süreci biz yürütmeliyiz” tavrıyla “mahkûm edilmekte” ve süreç festival sonrasına havale edilmektedir. Bu havale de ancak bir dahaki festival sürecine kadar hatırlanmamakta maalesef. Bu durum da gelenekselleşen diğer bir konudur.
Değinmek gereken bir diğer konu da derneklerin bu sürece dahil olmaları veya olmamaları konusunu da yine festivali her yıl örgütleyenler tartışmakta, derneklere misyon biçmekte, atıfta bulunmakta. Asıl dikkat çekmek istediğimiz nokta acaba derneklerimizin 2 Eylül gibi bir gündemi var mı ya da derneklerin gündemleri neler, oralara bakmıyoruz. Katılıp katılmama misyonu biçiyoruz. Bu darlaştıran bir tarzdır, bu tarzı aşmak zorundayız.
Diğer bir gelenekselleşen nokta mahallenin 1 Mayıs Mahallesi olduğu vurgusu. Derneklere biçilen misyon gibi mahalleye de geçmişinden kaynaklı biçilen misyon. Bu misyonun yanlış yol ve yöntemlerle harcaya harcaya bitirme aşamasına gelindiği ile yüzleşmek gerektiği gerçeğini görmeyen bir festival süreci işletiliyor.
Bu yıl 21.si düzenlenen festivalde ve halkın esas gündemi olan “yoksulluk” içerikte çok zayıf kalmıştır. Bugün yoksulluğu iliklerine kadar yaşayan işçi sınıfının örgütsüzlüğü diğer birçok programda olduğu gibi 2 Eylül Festivali’nde de görmezden gelinmiştir. Bu görmezden gelmeye kaynaklık eden yukarıda değindiğimiz festivali örgütleyen katılımcıların yenişme aklıdır. Bu akıl uzun soluklu mücadelede de 2 Eylül ruhunda da karşılığı olmayan bir politikadır.
Yeni Demokrasi Gazetesi: 2 Eylül Festivali geçmişten bugüne nasıl değişti? Devletin tutumu ve yasaklaması neyi gösteriyor?
PSAKD Başkanı Gülsev Kaya: Festival ilk ortaya çıkışından bugüne genel olarak engellemeler ile karşı karşıya kalmıştır. Bu engellemeler esasında 2 Eylül’ün halkın festivali olması gerçekliğidir. 2 Eylül 1977 Gecekondu Direnişi halkın yaşam alanlarına yönelik saldırıya karşı devrimcilerle omuz omuza direncidir. Direnişte yitirdiklerimizi anmak ve yeni saldırıları birlikte karşılamak, yan yana olmayı sürdürmek için yapılan bu festivaller bugün yine engellenmektedir. Devrimciler o gün halkın içindeydi, halkla bütünleşmişti. Bugün kendine yabancı, halka yabancı bir yol tutmakta devrimciler. Bunun için de festivaller çok rahat yasaklanabilmekte, halkın sahiplenmesi de zayıf olmaktadır. Bu yıl önemli bir vurguyla dile getirilen, doğru anlayışı belirten “bu festival senin” çağrısının gerçeğe dönüşmesi için ilk elden bu çağrıyı yapanların bunu benimsemesi, buna inanması ve bunu örgütlemesi gerekir. Bu ihtiyacı anlatmakta ısrarcı olanlar kazanacaktır.
Yeni Demokrasi Gazetesi: 2 Eylül Festivali’nde neleri amaçlamak lazım?
PSAKD Başkanı Gülsev Kaya: Festivalde neleri amaçlamak gerekiyor: öncelikle festival neden-niçin olacak, nerde olacak, nasıl olacak sorularına cevap bulunmalı. Bulunacak bu cevabı geniş halk yığınlarına kimlerin anlatabileceği konusunda kanaat getiriliyorsa festival onlarla örgütlenmeli. Amaçta ve sonuçta ortak dil kullanmadan “ne olursan ol, gel” mantığıyla yola çıkılmaması amaçlanmalıdır.
İkinci nokta festivalin amacı halkın amacı haline dönüştürülmeli, bugün 2 Eylül ruhuna festival demek uzun yılların üretilen doğru-yanlış, eksik-fazla pratikleriyle bir doygunluk sağlamış, gelenekselleşmiş bir öğrenilmiş çaresizlik yaratmıştır. Başta de örgütleyen kurumlarda. O nedenle her geçen yıl ruhu zayıflamıştır festivalin. Kaygısız bu durumu konuşmak, yeni formatlar geliştirmek, yeni yol ve yöntemler denemek önemlidir.
Bu yıl önerilen ama başarılamayan “1977’den bugüne mahalledeki direniş ve eylemlerden kesitler fotoğraf sergisi” çok önemli bir hafıza hatırlatması olacaktı. Bunu hayata geçirmek için girişimleri sürdürmek festivalin amacı olmalı. Güne, takvime, aya sığdırılan çalışma tarzından vazgeçmek en temel amaç olmalı. Kurumların kolektif, ilkeli, halkla birlikte süreklileştirilmiş çalışma yapma geleneğini hatırlatma festivalin amacı olmalıdır.
Festivalin amacı her kurumun önerisini kolektif bileşene kabul ettirmek ya da reddetmek gibi bir aklı olamaz, öneriler halkın öncelikli sorunlarına göre değerlendirilmeli; öneren kurumla olan ideolojik yakınlık, uzaklık ya da ahbap-çavuş ilişkisine göre değil. Bu konunun tartışılıp aşıldığı bir süreci örgütlemek festivalin amacı olmalıdır.
Festival coşkusuyla, birlikteliğiyle halkın kendisini bulduğu bir amaca hizmet etmeli.