HABER MERKEZİ- Elimize e-posta yoluyla ulaşan habere göre, TKP/ML-MK (Türkiye Komünist Partisi/ Marksist Leninist- Merkez Komite) kuruluşunun 46. yılını selamlayarak “Şan Olsun Marksizm-Leninizm-Maoizmin Işıklı Yolundaki Yürüyüşe” dedi.
TKP/ML-MK’nın açıklaması şu şekilde;
“DEVRİMİN ŞANLI YOLUNA, BU YOLDA ÖLÜMSÜZLEŞENLERE, 46 YILLIK PARTİMİZ TKP/ML’YE VE TARİHİNE ŞAN OLSUN!
Partimiz kuruluşunun 46. yılını doldurdu. İbrahim Kaypakkaya yoldaş önderliğinde 24 Nisan 1972’de küçük bir çekirdek grup İhtilalci Komünist çizgiyi ilan ederek 50 yıllık komünist önderlik boşluğuna Türkiye denilen coğrafyada son verdiğini ilan etti. Bu kuşkusuz büyük bir tarihsel adım olmuştur. Atılan adım tüm sıradanlığı, tüm dogmaları, tüm korkuları, tüm kalıpları, tüm zincirleri parçalayabilecek kadar güçlü ve sistematik bir bütünlüğe sahip olarak şekillenmiştir. Türk, Kürt uluslarından ve çeşitli milliyetlerden Türkiye işçi sınıfı; devrimin yolu-stratejisi ve aşamaları, toplumsal-ekonomik yapının niteliği, sosyalizmin sorunları, Milli Mesele, devrimin ittifakları, devletin niteliği ve siyasal tarihine yaklaşım meselelerinde Komünist öz ve niteliğe sahip teorilere esas olarak kavuşmuştur. Bu çıkış geri dönülmez bir ilerleme ve sıçrama anlamına gelmektedir.
Partimizin tarih sahnesine güçlü bir ideolojik-teorik bütünlükle çıkışı, örgütsel ayağıyla bütünleşememiştir. Partimiz kısa sürede düşmanın saldırılarına maruz kalmıştır. Bu saldırılarda kurucu Önderimiz Kaypakkaya yoldaş düşman zindanlarında işkenceli sorgular sonucu katledilmiştir. Partimiz bu şekilde ağır bir yenilgi alarak teorik-ideolojik çıkışını pratik ayağıyla örgütsel bir sıçramaya çevirememiştir. Ancak doğru bir yöntem, doğru bir çıkış ve revizyonizmden arınmış bir komünist hamle gerçekleşmiştir.
Partimiz 46 yıllık mücadele deneyimi ve birikimiyle sürekli olarak komünist özünü korumaya odaklanmış, onu sürekli geliştirme ve ilerletmeye çalışmış, varoluşsal özü olan ideolojik-politik cesaretiyle sorunlar ve çelişkiler karşısında konumlanmaktan geri durmamıştır. Devrim dalgasının geriye çekildiği, geniş kitlelerin sosyalizme ve komünizme olan inancının ideolojik saldırılarla aşındırıldığı koşullarda Partimiz Komünist özünü korumakla kalmamış, ağır bedeller ödeme pahasına devrimi örgütlemeye çalışmış, bu uğurda yüzlerce şehit vererek inanç ve kararlılığını korumuştur. Uluslararası Komünist ve devrimci hareketin gerilediği, ciddi tahribata uğradığı koşullarda Partimiz fedakarca sürece yanıt olmaya çalışmıştır. Partimizin başaramadığı her görev, üstesinden gelemediği her çelişkide ve özellikle sınıf mücadelesinin geriye çekildiği iklimde ağır ve sert saldırıya maruz kalan ise partimizin ÇİZGİSİ olmuştur. Bu ideolojik saldırı bizzat partimizin içinden çıkmıştır. Çizgimize, parti anlayışımıza, partimizin önderlik rolüne dair yaşanan bu saldırılar bir kez daha örgütsel kriz koşullarında vuku bulmuştur. Yine bu sert ve zorlu mücadele sürecinden partimiz çıkmayı başarmıştır. Bu defa kendi hatalarından arınma, buna zemin sunan parti gerçekliğiyle yüzleşme iddiasını taşıyarak süreci karşılamıştır.
Partimiz tarihin birçok evresinde ağır sorunlarla yüz yüze kalmıştır. Bu ağır sorunları görmezden geldiği ve kaçtığı oranda gelişimini ve yetkinliğini kösteklemiştir. İdeolojik ve politik olarak zayıf düşmüştür. Sınıf mücadelesinin biriken meselelerinin üstesinden gelememiş ve ciddi devrimci fırsatlar partimizin yetmezlikleri ve yetkinleşememesi yüzünden kaçırılmıştır.
Türk, Kürt Ulusu Ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Türkiye Halkı!
Emperyalist-kapitalist sistem siyasi ve ekonomik olarak derin bir kaos ve açmaz içinde olduğu bir süreçten geçmektedir. Emperyalistler arası rekabet ezilen halkların dökülen kanı eşliğinde acımasız pazar savaşları şekline bürünmektedir. Emperyalizme göbekten bağımlı faşist diktatörlük, efendilerinin yaşadığı krizin benzerini yaşamaktadır. Faşist diktatörlük ve onun dümenindeki AKP siyasi krizini sürekli bir şekilde yeni siyasi krizlerle yönetme biçimine büründürmüştür. İç ve dış politikada tam bir askeri ve politik saldırganlık ve savaş çizgisi izlemektedir. Özellikle bu saldırgan politikasını Ortadoğu’daki çıkarları eksenine oturtmaktadır. Faşist diktatörlük özellikle Kürtlerin, Kürdistan’ın her parçasında elde edeceği ulusal kazanımı çıkarları için baş tehlike olarak görmektedir. Türk hakim sınıfları Rojava’yı emperyalist güçlerin açık ve örtülü desteği ile işgal ederken, T. Kürdistanı’nda şehirleri ve dağları uçak, füze, tank ve gelişkin teknolojik silahları ile yerle bir etmektedir.
Faşist diktatörlük saldırılarını sadece Kürtlere yönelik şekillendirmemektedir. OHAL ile adeta topyekün saldırıyla tüm toplumsal güçleri hedefe koymakta, muhalefet eden herkese ağır baskı ve sindirme politikası uygulamaktadır. Saldırıların boyutu kapsamlıdır. Ancak bu kapsamlı saldırı aynı zamanda kapsamlı bir krizin ürünüdür. Bu kriz sisteme dair tartışmalarla birlikte yürümektedir. Türk egemen sınıfları sistemi yeniden organize etme sürecini adeta son 20 yıldır kesintisiz sürdürmektedir. Ancak kendini yenilemeye çalışma ve bu eksende anayasayı tadilattan geçirerek yapılan her düzenleme yeni bir hüsran ve daha ağır bir krizle karşılık bulmaktadır.
Türk hakim sınıflarının politik krizine çare arayışı devam etmektedir. Son olarak bulunan çare “başkanlık” rejimi olmuştur. “Başkanlık” sistemi de bu krize çözüm üretemeyecektir. Türk hakim sınıflarının çeşitli klikleri arasındaki çatışma ve savaşım ise gün be gün büyümekte ve bunun yarattığı zeminde acımasız bir yok etme mücadelesi şekillenmektedir. Referandum, erken seçim ve “yeniden” seçim tartışmaları bitmek tükenmeksizin son süreçte sürekli gündemdir. Bu hem egemenlerin yönetme krizine işaret etmekte, hem de egemen sınıf klikleri arasındaki çatışma ve birbirini zayıf düşürmeye yönelik seçimlerin bir sopa olarak kullanılması durumu vardır. Faşist diktatörlük seçim ve meclisi artık incir yaprağı olarak kullanmak yerine bu dönemde egemen kliklerin mücadele aracına açık şekilde dönüştürmüştür. Bu bağlamda seçimlerin kitlelerin nezdinde meşruiyet zemini yaşanan gelişmelerle birlikte ortadan kalkmakta, geniş kitleler dolgu malzemesi olarak kullanılmaya tepki vermeye hazır hale gelmektedir. Bu durum politik krizin derinliğine, genişliğine ve yıkıcı, sarsıcı etkisine işaret etmektedir.
Ancak politik kriz sadece kendiyle sınırlı değildir, politik krizin karakteri özellikle bölgesel çaptadır ve süreklidir. Bu durum krizi derinlikli ve boyutlu kılmaktadır. Böylesi kapsamlı kriz dönemleri devrimci gelişimin olanaklarının daha belirgin hale geldiği dönemlerdir. İçinden geçtiğimiz dönem böylesi bir dönemdir.
Emperyalist barbarlar ve bölgesel gerici devletler Ortadoğu’da acımasız bir savaşım içindedir. Bu savaş iklimi keskinleşen çelişkiler, sürekli bozulan ve değişen siyasi dengeler, yeni ilhak girişimleri, pazarların yeniden tasnif edilme arayışı ve artık fiilen bozulan sınırlar anlamına gelmektedir. Emperyalist talanın esas olduğu bu mücadelede ezilenlerin devrim ihtiyacı daha fazla kendini göstermektedir.
Yoldaşlar;
Partimiz böylesi bir dönemde kuruluşunun 46. yılını kutluyor.
Sağ tasfiyeciliğin yarattığı tahribatı sağ tasfiyeci hizip üzerinden tanımlamadan, buna zemin sunan parti gerçekliğini inceleyerek ihtilalci çizgisine en güçlü şekilde sahip çıkma, onu yeniden üretme çabası içinde hareket edeceğiz. Sağ tasfiyecilik bir döneme rengini veren ideolojik-siyasi bir saldırı olarak görülmelidir. Partimizde bu iddiasızlıktan malül, öncü ve önder gücü silikleştiren, kendiliğindenciliği kutsayan, reformizme el uzatan, liberal-uzlaşmacı çizginin etkisi altında kalmıştır. Bu etkiyle yeterli mücadele edemediği için partimizde bu çizgiyle rengini bulmuş tasfiyeci bir hizip boy vermiş, büyümüş ve kendini var etme zemini yakalamıştır. Ancak hala partimizin bu sağ tasfiyeci zeminden tam bir kopuş içinde olduğu söylenemez. Bu sorunun farkındadır ve hedefine koymuştur.
Bu süreçler partinin eksiğini, zaaflarını, zayıflıklarını ve yetmezliklerini hızla aşma, güçlenme ve hamleler yapma olanağını daha fazla sunmaktadır. Partimiz sağdan esen tasfiyeci rüzgar ve etkiye karşı bu sürecin devrimci ateşinde pişme ve yetkinleşerek gelişmede kararlıdır. Bu bilinçle çelişkilere yaklaşacak, sorunların üstüne gidecek, ilerlemenin dinamiklerine sarılacak, gelişimin halkalarını yakalamak için devrimci teori ve pratiğe odaklanacak ve yoğunlaşacaktır. Önderimiz Kaypakkaya bize büyük bir silah ve miras bıraktı. Bu silahı bu süreçte daha etkili kullanma, mirası kıskançlıkla koruma ve sahiplenmede kararlıyız. Çünkü ihtiyacımız olan budur. İşçi sınıfının ve ezilen halk yığınlarının ihtiyacı olan da budur.
Gelişmeler devrimci savaşıma daha güçlü sarılmayı dayatmaktadır. Partimiz Halk Savaşı yolunda sebatla ilerlemektedir. Bu süreç silahlı mücadelenin imkansızlığına değil, daha da mümkün ve zorunlu olduğuna işaret etmektedir. Partimizin 46 yıllık mücadelesi aynı zamanda kesintisiz silahlı mücadele tarihidir. Gerilla savaşında ısrar, iktidarın namlunun ucunda olduğunda kararlılık tarihidir. Bu iktidar mücadelesi Partimizin önderliğinde Gerilla Savaşını esasa alarak kararlılıkla ve ısrarla sürdürülmeye devam edecektir. Devrimci savaşımımız bu temellere dayanarak ilerleyecek ve kesintisizliğini koruyacaktır. Ta ki Partimizin siyasi kurmaylığında İktidar zapt edilene kadar.
Yoldaşlar;
Geride bıraktığımız 46 yıl ateşten ve kandan bir mücadele tarihidir ve dikkatle incelenmesi halinde öğretisi ve katkısı büyük olacak niteliktedir. Gerçekliğimizin bilincinde, sorunlarımızın farkında olarak ve en önemlisi de bu sorunları aşmak için, bu tarihten yüzümüzü asla çevirmeden öğreneceğiz ve geleceği mutlaka kuşatacağız..
Bu tarihte; Yoluna çıkan engelleri, sapmaları aşma kararlılığı ve iradesi var.
Bu tarihte; Tüm burjuva ideolojik saldırılara karşı MLM bilimi rehberliğini kuşanma var.
Bu tarihte; İlkeli duruş ve tutumun düşmanda korku, halkta güven oluşturması var.
Bu tarihte; Halk Savaşında ısrar, kararlılık ve sebat var.
Bu tarihte; Nihai zafere kadar sürecek mücadelenin umudu ve coşkusu var.
Bu tarihte; Can bedeli yaratılan değerlerin can bedeli korunup, geliştirilmesi var.
Bu tarihte; Başta dört Genel Sekreterimiz olmak üzere yüzlerce şehit yoldaşımızın kavgayı büyüten katkısı ve büyütün talimatı var.
Bu tarihte; İbrahim Kaypakkaya yoldaşın emaneti TKP/ML’nin İhtilalci çizgisi için adanmış canlar, verilmiş ömürler ve hesapsız-kaygısız ödenmiş bedeller; yenilgilerden doğrulmayı başarmış sağlam bir öz; burjuva ideolojisinin kuşatmalarını parçalamış devrimci bir ruh vardır.
Kuruluşunun 46. Yılında Şan Olsun Öncü Kurmayımıza!
Yaşasın Demokratik Halk Devrimi, Sosyalizm Ve Komünizm Mücadelemiz!
Yaşasın Halk Savaşı!
46. Yılında Şan Olsun Marksizm-Leninizm-Maoizmin Işıklı Yolundaki Yürüyüşe!
Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!
Yaşasın Partimiz TKP/ML, Halk Ordumuz TİKKO ve Gençlik Örgütümüz TMLGB!
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ / MARKSİST LENİNİST – MERKEZ KOMİTESİ
Nisan 2018
TKP/ML MK”