İSTANBUL- Partizan’ın örgütlediği “50. Yılında 68 Hareketi, 71 Devrimci Kopuşu ve Kaypakkaya” başlıklı iki günlük sempozyumun ikinci günü devrim ve komünizm mücadelesinde ölümsüzleşenler anısına yapılan saygı duruşunun ardından sinevizyon gösterimi ile başladı.
Sempozyum’un ikinci günü “Dünya’da 68 Hareketi” başlıklı oturumunda Yunanistan’dan Flag Of Proletariat (Proletaryanın Bayrağı), Fransa’dan La Cause Du Peuple (Halkın Davası) ve Avrupa Partizan’ın sunumlarıyla devam etti.
’68 HAREKETİ ENTERNASYONALİSTTİR’
Sempozyumda sözü ilk olarak Avrupa Partizan temsilcisi aldı. “’68 hareketi enternasyonalist bir harekettir” diyen Avrupa Partizan temsilcisi, “Fransa’da başlayan ’68 hareketi salt öğrenci hareketi olarak değil işçilerin emekçilerinde içinde yer aldığı bir halk ayaklanmasıdır. Ekonomik ve sosyal taleplerle işçiler büyük grevlere gitmişlerdir. Öğrenciler ise üniversite işgalleri gerçekleştirmiştir. Ayrıca 68 hareketi 2. feminist dalganın tohumlarının atıldığı bir dönemdir” ifadelerini kullandı.
Ardından söz alan Fransa’dan La Cause Du Peuple (Halkın Davası) gazetesi temsilcisi, Fransa’da 68’in gelişimine paralel Maoist hareketin de gelişim gösterdiğini kaydederek
“Fransa’da, Kaypakkaya’nın doğru ve ilham verici analizlerini yaymak için çaba sarf ediyoruz. Fransa’da 68 eylemleri, işçi hareketi genel olarak etkilemiştir. 10 milyondan fazla işçinin grevleri özellikle de Mao Zedung’un fikirleriyle doğan Maoist hareket bu etkiyi sağlamıştır” ifadelerini kullandı.
İlk oturumun son konuşmacısı Yunanistan’dan Flag Of Proletariat (Proletaryanın Bayrağı) temsilcisi ise ’68 hareketinin Yunanistan’daki etkisine ve Politeknik Direnişi’ne değindi. Konuşmada, “1973’te Atina Politeknik Üniversitesi’nde gerçekleşen ayaklanma, ülkemizdeki nazi işgalini izleyen devrimci iç savaş sonrasında ortaya çıkan sınıf mücadelesinin en önemli bölümüdür” dedi. Ayaklanmadan çıkarılacak devrimci dersler devrimci hareket ve Yunanistan’daki komünistler için oldukça önemli olduğunu vurguladı.
İkinci oturumda Sevil Doğan moderatörlüğünde Partizan, Mücadele Birliği ve Halkın Günlüğü konuşmacı olarak yer aldı.
PARTİZAN: 18 MAYIS’I ANIP, 19 MAYIS’I KUTLAYANLAR VAR
“71 Devrimci Kopuşu, Kaypakkaya ve Güncel Devrimci Görevler” başlıklı oturumda ilk olarak söz alan Partizan temsilcisi, devrimci önderler söylemde sahiplenilirken, o önderlerin ideolojileriyle uyuşmayan akımlara kapılıp gidildiğini belirtti.
“71 Kopuşu’nun ve Kaypakkaya yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor” vurgusunu yapan Partizan temsilcisi devamında 18 Mayıs’ta Kaypakkaya’yı anıp, 19 Mayıs’ı kutlayan siyasetler olduğuna değinerek, “Kemalizm bir devlet ideolojisidir. Kemalizm’in refleksleri ve davranış biçimleriyle AKP’nin bir farkı yok. Faşizmi salt AKP ile nitelendirmek diğer egemen klikleri faşist olarak görmeme meselesi kabul edilebilir bir şey değildir” diye konuştu.
Partizan temsilcisi, Gezi’nin hızlı politize olma durumunu beraberinde getirdiğini vurgularken, bu politize olma durumu Kobanê Serhildanı’na dek uzanan bir süreç olduğunu ifade etti.
7 Haziran sonrası seçimler ve açık faşizm koşulları kitlelerdeki dinamizmi kırdığını kaydededen temsilci, kitlelerin salt seçim odaklı bir harekete evrilmesinin devrimci harekette bir kayıp olduğunu dile getirdi.
90’LARDAN SONRA İDEOLOJİK MÜCADELE ZAYIFLADI
Ardından söz alan Halkın Günlüğü temsilcisi, geçmiş tarihin bugünle bağını kurma ve ileriye taşıma bugün sosyalistlerin ve devrimcilerin önünde duran bir görev olduğunu ifade etti. Konuşmacı, “90’lardan sonra devrimci hareketlerde, ideolojik mücadele ve iki çizgi mücadelesi zayıfladı, bunların zayıfladığı bir devrimci mücadelenin baştan eksik ve sakat olduğu su götürmez bir gerçektir” diye belirtti.
’71 DEVRİMCİ ÇIKIŞI DEVRİMİN HAYAL OLMADIĞINI GÖSTERDİ’
Son olarak konuşan Mücadele Birliği temsilcisi, ’71 silahlı çıkışı devrimin hayal olmadığının göstergesi olduğunu belirterek , “71 çıkışı parlamentarizmden güçlü bir kopuş, silahlı mücadelede ısrarın adıdır” ifadelerini kullandı.
Rojava’daki kazanımların ve mücadelenin önemine değinen Mücadele Birliği Temsilcisi, “Türkiye ve Kürdistan dünyada çelişkilerin en yoğun yaşandığı yerlerden biridir. Gerici iktidarın çok güçlü olduğundan bahsediliyor… En güçlü olduklarını hissettikleri anlar en güçsüz oldukları anlar olabilir” diye kaydetti.