HABER MERKEZİ- Sakarya’nın Hendek ilçesinde 3 Temmuz 2020’de havai fişek fabrikasında yaşanan ve 7 işçinin hayatını kaybettiği patlamayla ilgili karar duruşması sonuçlandı.
Aslı Bozkurt, Asiye Angın, Erşan Özkürt, Ahmet Çağırıcı yönünden 6 yıl 8 ay, Hasan Ali Velioğlu 12 yıl 6 ay, Ali Rıza Coşkun ve Yaşar Coşkun yönünden bilinçli taksir yönünden 16 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.
Sakarya Ağır Ceza Mahkemeleri duruşma salonunda görülen davada patron Yaşar Coşkun ile genel ustabaşı Hasan Ali Velioğlu tutuklu yargılanıyor. Yaşar Coşkun, fabrika sorumlu müdürü Asiye Angın, fabrika müdürü ve genel ustabaşı Hasan Ali Velioğlu, genel ustabaşı Erşan Öztürk, iş güvenliği uzmanı Aslı Bozkurt, sorumlu personel Ahmet Çağrıcı ve Ali Rıza Ergenç Coşkun hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma” suçundan 2’şer yıl 8’er aydan 22’şer yıl 6’şar aya kadar hapis cezası isteniyordu. Aileler ise olası kasttan ceza verilmesini istiyordu.
‘BU OLAY ÇOK AÇIKÇA İŞ CİNAYETİDİR’
Duruşma öncesi ailelerin, işçilerin, TBB, DİSK ve siyasi partilerin katılımıyla basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Erinç Sağkan, davanın peşini bırakmayacaklarını belirterek, “Bu olayın münferit bir iş kazası olmadığının bilincindeyiz. Bu olayı, bize hiç kimse bir ‘iş kazası’ olarak anlatamaz. Bu olay, çok açık bir şekilde iş cinayetidir. Göz göre göre insanların ölüme gönderildiği, aslında ekonomik şartlardan yararlanılarak bir sömürü düzenine çevrildiği, işçinin emeğinin sömürüldüğü ama aynı zamanda bir yaşam hakkı ihlaline dönen bir sömürünün aslında duruşmasının yapıldığı bir mahkeme salonunun önündeyiz. O yüzden bize hiç kimse bu tür olayların doğasında bu risklerin barındırıldığını söyleyemez. Bu işin doğasında işçinin hakkını savunmak, işçinin hakkını ona lütuf olarak değil, sağlıklı bir çalışma ortamında sunmak vardır. Gerekli denetimleri yapmak, bütün önlemleri almak vardır bu işin doğasında” dedi.
Patlamada hayatını kaybeden İşçi Halis Yılmaz’ın kardeşi Mervenur Yılmaz da “Hiçbir ölüm kaza, kader, fıtrat diyerek meşrulaştırılamaz. Olası kasıtla insan ölümüne sebebiyet verecek ihmalleri yapan sanıklar kadar, buna göz yuman yetkililer, denetçiler de iş cinayetlerinde caydırıcı yaptırmayan yargı da bu katliamdan sorumludur. Biz artık ölüler için adalet aramak istemiyoruz. Bu dava toprağın altındakilerin adalet, üstündekilerin umut mücadelesidir. Bu dava maliyet kalemi olarak görülen işçi sınıfının yaşam mücadelesidir” diye konuştu.
Basın açıklaması yapan kitle, içeriye girmek istedi. Duruşmaya gelen müşteki avukatlar, polis kontrol noktasından içeri alınmadı. Avukat kimlik kartını göstermelerine rağmen polis engeline takıldılar. Tartışmalar ve yaşanan arbede üzerine avukatlar içeri girdi.
ERİNÇ SAĞKAN TBB ADINA KATILMA TALEBİNDE BULUNDU
Evrensel’de yer alan habere göre duruşma başladığında TBB Başkanı Erinç Sağkan, Avukatlık Kanunu uyarınca baroların insan haklarını koruma görevinin olduğunu belirtip yaşam hakkının da en temel insan hakkı olduğunu hatırlatarak TBB adına katılma talebinde bulundu. Çanakkale Barosu ve Bursa Barosu da davaya katılma taleplerinde bulundu. Karar duruşmasında işçileri temsilen farklı baro mensubu avukatlar, baro başkanları, TBB Başkanı olmak üzere toplamda 50’den fazla avukat müşteki vekili yerini aldı.
Duruşmada sanıkların olası kasttan ek savunmaları alındı. Sanık Aslı Bozkurt, “Bu dosyanın bilirkişisi burada çalışan işçilerdir” dedi. Patron Yaşar Coşkun, savunmasına “Bu son duruşma ve bizi kimse susturamadı, kimse de susturamayacak” diyerek başladı. Coşkun “Mahkemeniz onların avukatlarına hiç müdahale etmemiş, bizim avukatlarımıza müdahale etmiş. Avukatlar siyasete girip beyanda bulunmuşlar. Ali Rıza Coşkun şirketin içini falan boşaltmadı. Biz işçi canını yok saymışız, ölürse ölsün demişiz. Biz vicdansız değiliz. Benim oğlum babam da çalışıyor. Kafaları bulandırmaya çalışıyorlar. Çıkar amaçlı örgüt nerede? Burası 55 yıllık fabrika. Vergi rekoru kırmışız” dedi. Mahkemede sistem tartışması yapıldığını söyleyen Coşkun, “Sistemi düzeltme görevi meclisin görevidir. Mahkemelerin görevi değildir. Burada sistem tartışması yapıyorlar. Ben ne kadar konuşursam konuşayım davanın başından beri sizden bir ümidim yok. Ama umudumu hiç kaybetmedim” diye konuştu.